Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
c UBAT PAZARTES EGE PATİKA HALUK IŞIK KONUK HASAN TOPAL Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı BMC Emekçilerinin Anımsattıkları İngiliz şirketi British Motor Company’nin kısaltılmış hali olan BMC, ülkemize geldiği 1964’ten bu yana, İzmir’in simge kuruluşlarından biriydi. Tarihçesi hakkında, kolaylıkla bilgi edinebilirsiniz. Değişik model araçlardan sonra, TSK için ürettiği “Kirpi” adlı araçla kendini anımsatan bu kuruluş, bir süre önce ünlü bir holdinge bağlandı. Bugünlerde BMC, “emek” ve “işçi hakları”nı ilgilendiren gelişmelerle ve insani bir sorun kimliğiyle gündemdedir. Çok daha ayrıntılı bilgileri basından izlemektesiniz, izlemelisiniz. Hasan Tahsin başta olmak üzere, kentimizin “gazetecileri”, konuyu her boyutuyla işlemektedir. Yazdıklarına ulaşmak için, fazla yorulmak da gerekmez. Biraz duyarlık ve bananecilikten sıyrılmak yetecektir. Ben, uzmanı olmadığım ayrıntılarla ahkam kesmeyi değil, BMC emekçilerinin ilgi alanımıza dair anımsattıklarını seçiyorum. Bir şiirimde “Evet tenhalaştı hayatın kimi sokakları / Kimi kelimeler kullanılmıyor artık” demiştim. BMC emekçilerinin ekmek ve gelecek kaygısına düşmesinin nedeni, bu iki dizede anlatılmaya çalışılan olabilir mi? Galiba öyle. Başta bu ülkeyi yönetenler, onlara alternatif oluşturanları ya da muhalif kimlik taşıdığını söyleyenler olmak üzere; basında, sanatta, vazgeçtim çay kahve sohbetlerinde, “emek”, “işçi”, “işçi hakları”, “sınıf” sözcüklerini, ne zaman işittiniz, okudunuz, izlediniz? Bir adım öteye gidelim, varoluş gerekçesi bu kavramlar olan cenahlarda, duruş ve irade beyanı var mıdır? Demokratik hak arayış çabalarını, KESK gibi örgütlenmeler de olmasa, ne zaman görebilirdiniz? Öcüleştirilmiş ve hakkını teslim edelim ki, algılarda artık bambaşka anlamlara evrilmiş durumda olan bu kavramlar ve uğruna yapılan eylemlerin nasıl sonuçlandığı, iki magazinsel saçmalık arasında görebildiğimiz “haberlerden” malumunuzdur. Sanıyorum. 12 Eylül darbesi, tıpkı tüm gerici hareketler gibi, öncelikle emeğin örgütlenmesini, demokratik talepleri hedef almış, onları itibarsızlaştırmak ve korkunç bir bilgi kirliliğiyle, birer “suç”a dönüştürmek için herşeyi yapmıştır. İlgi alanımız açısından, sanatın ve sanatçının da bu konuda hazin bir yabancılaşmaya uğradığını söylemeliyiz. Darbenin artçıları ve yaptıkları, işte bu çabanın ürünüdür. Bir yüzleşme ya da hesap sorma isteniyorsa, asıl buradan başlanmalıdır çağrısı, kuşkusuz yaşadığımız bu toz dumanda işitilemez. İşte bu yabancılaşma, sanatı işliklerden, fabrikalardan, tarlalardan ötelere savurmuştur. Şair artık belediye otobüsüne binmemektedir. Öykücünün, romancının yolu, sanayi çarşısından geçmemektedir. halukisik@gmail.com Kamu Arsa ve Binaları Uygulanmakta olan küresel neoliberal ekonomi politikaları, kamunun hizmet üretimi ve sunumunda değişim ve dönüşümlere neden olmuştur, olmaktadır. Üreten, istihdam yaratan kamu iktisadi teşekküllerinin birçoğu özelleştirme kapsamına alınarak satılmış, kapatılmış, faaliyetleri sona erdirilmiştir. Tekel İdaresi, Sümerbank İdaresi, faaliyeti sona erdirilen kamu iktisadi teşekküllerinden bazılarıdır. Yol, Su, Elektrik İdaresi tamamen kapatılmış, işlevleri başka kamu kurumlarına devredilmiştir. Karayolları ise kent merkezleri dışında konumlandırılma sürecindedir. Özetlenen sürecin sonucunda İzmir kentinde bu kurum ve kuruluşlara ait çok sayıda boşalmış ya da boşalacak arsalar ve binalar açığa çıkmıştır. Kamuya ait arsa ve binaların Özelleştirme İdaresi’ne devriyle birlikte, Özelleştirme İdaresi'nce, çoğunlukla kent planlarının ana kararları gözetilmeden, bu arsaların imar planları değiştirilerek kamuya daha fazla kaynak yaratmak amacıyla satışa sunulmaktadır. Buca’da, Alsancak’ta, Halkapınar’da, Bornova’da, Çiğli’de ve kentin başka yerlerinde bulunan bu arsa ve binalar esasen merkezde yer almaları nedeniyle, ekonomik değerlerinin çok üzerinde kentsel kullanım değerlerine sahiptir. Bir başka ifadeyle kamunun elinde kentin ihtiyaçları için kullanılabilecek büyük bir arsabina potansiyeli vardır denebilir. Kentin yaşam kalitesi, birçok unsurun yanı sıra kentlilerin yeşil alanlara, eğitim alanlarına, sağlık alanlarına, kültürel alanlara, ulaşım alanlarına erişimi ile de ölçülmektedir. Sayılan alanların kentte yaşayan nüfus başına düşen birim miktarı yaşam kalitesinin ölçüsünü belirleyen parametrelerdendir. İzmir’in öncelikli gündemini, yaşam kalitesini destekleyecek, kamusal alan ve şehirsel altyapının eksikleri yeterli norm ve standartlara yükseltmiş bir kent olabilme çabası, isteği ve beklentisi oluşturmaktadır. Kentin merkezinde kamunun elinde bulunan arsa ve binaların özelleştirme yoluyla satışından elde edilecek gelir, kentin ihtiyacı olan kentsel teknik ve sosyal altyapı alanlarının geliştirilmesine harcanacak kaynaktan çok çok az olacaktır. Kent merkezinde bulunan kamuya ait arsa ve binaları satmak yerine, kentin gereksinim duyduğu teknik ve sosyal altyapı alanlarının standartlarını yükseltmek için kullanılmasına yönelik kararlar geliştirmek daha doğru kentleşme politikası olacaktır. Sayılan nedenlerle kamunun elinde bulunan ve henüz satılmamış arsa ve binaların yeşil alan, eğitim alanı, sağlık alanı, kültürel alan, otopark vb. teknik ve sosyal altyapı alanlarının geliştirilmesi, çoğaltılması için kullanılması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Kamuya ait arsa ve arazilerin kentsel kullanım değerleri, özelleştirme yoluyla satıştan elde edilecek parasal değerden, ölçülemeyecek kadar çok yüksektir. İzmir kentinin bu alanlara büyük ihtiyacı vardır. Köylere sefer... zmir Büyükşehir Belediyesi, 21 orman köyüne daha otobüs seferi başlatıyor. UKOME’den geçen yeni planlamayla birlikte, ESHOT'un toplu ulaşım hizmeti verdiği köy sayısı 130’a ulaşacak. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Bayındır'da Hisarlık, Turan, Ergenli, Dereköy, Çamlıbel ve Söğütören ulaşım ağına alındı. Menderes'te Çakaltepe ve Gölova orman köylerine giden hat Çamönü ve Ataköy'ü de kapsayacak. Menemen'de Çukurköy, Doğa, Yanık köyleri ile İğnedere kapsama alanına girdi. Bornova'da SarıçalıGökçeyurtSarılar köylerinin Bağyurdu bağlantısı, Kayadibi Çamiçi ve Eğridere köylerine uzandı. GödenceGölcük ve Beyler köylerinin Seferihisar bağlantısını sağlayacak şekilde iki yeni hat düzenlendi, İYTEUrla hattı da Barbaros Köyü’ne hizmet verecek biçimde uzatıldı. Ayrıca bazı mevcut hatlar, köyleri kapsayacak biçimde düzenlendi. İ Tiyatrocunun aklına gelmemektedir, bugün bir emekçi evinde yaşananlar. Ressam, tarlaların sarı sıcak terinden nicedir habersizdir. Sanatın hayat, hayatın emek olduğu unutulmuştur. Bayat çerezler örneği, ne dediği belli olmayan, hayatta karşılığı bulunmayan, hayata hiçbir değer armağan etmeyen herzeler, karşılıklı kabullerle dayatılmakta ve birkaç günlük ömürleriyle gevelenip tüketilmektedir. Bu gidişat, bizi iyiye ulaştıramaz. Her alanda olduğu gibi, sanat da vahim bir tükeniş süreci içindedir. Böyle bir ahvalden, ne bugüne tanıklık, ne de yarına dair bir umut, temenni ve teklif çıkar. “İyi de, böyle bir talep var mıdır?” diye sorarsanız, haklısınız ve fakat bunun muhatabı, varlık gerekçesi emek ve insana saygı olan, olduğunu iddia eden sendikalar, partiler ve mesleki örgütlenmelerdir. İZBETON emekçileriyle, Orhan Kemal’in “Murtaza”sını işte bu kaygılarla çalışmıştık. Bademler’de Yaşar Kemal’in “Teneke”sini bunun için sahnelemiştik. Kuşkusuz ömürlerini, konuya dair algılarımız belirlemiştir. BMC emekçilerine selam olsun. Bunları anımsamamıza, anımsatmamıza, yazmamıza vesile oldular. Umarım haklarına kavuşurken, cümleten silkelenmemizi de sağlarlar. Umarım... C MY B