01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c OCAK AR AMBA EGE Kuzeyde ilk toplantı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bütünşehir Yasası'yla büyükşehir sınırlarına bağlanan Dikili’de geniş kapsamlı bir koordinasyon toplantısı yaparak muhtarları ve meclis üyelerini dinledi; bölgenin acil sıkıntılarını not aldı. Toplantıya Belediye Başkan Vekili Yusuf Altıparmak, Çandarlı Belediye Başkanı Ahmet Dağdelen, meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleriyle köy muhtarları katıldı. Büyükşehir belediyesi olarak her kesime ve her yere eşit hizmet götürmek için çalıştıklarını söyleyen Kocaoğlu, “Bu kuzey bölgesinde gerçekleştirdiğimiz ilk toplantı. Genel olarak sorunlarınızı dinlemek istedik. Bundan sonraki süreçte de bir araya gelerek daha ayrıntılı toplantılar düzenleyeceğiz ve çalışmalarımızı hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz” dedi. Yeni bağlanan bölgelerdeki çalışmaların hızlı ve kaliteli olması için “hizmet üsleri” kurulacağını anımsatan Kocaoğlu, yer arayışlarının devam ettiğini söyledi. Kadınlar yaşama tutundu... ile içi şiddete uğramış kadınların yeniden yaşama A tutunmaları amacıyla Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği (LİYAKAT) öncülüğünde sürdürülen projede önemli aşama kaydedildi. Derneğin Aile ve Sosyal Politikalar İzmir İl Müdürlüğü, İŞKUR, Mili Eğitim Müdürlüğü Mazhar Zorlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'yle birlikte yaşama geçirdiği “Emek Pişti Haydi Sofraya” çalışması kapsamında, 90 saatlik “plastik enjeksiyon operatörü” eğitimi alan 15 mağdur kadın, meslek sahibi oldu. Bunlardan 8'i ise işe yerleştirildi. Projenin Kasım 2011’de başladığını belirten LİYAKAT Başkanı Berkay Eskinazi, “Yola çıktığımızda sadece birkaç kadındık. Şimdi bize destek sağlayanlarla, proje ortaklarımızla, Liyakat üyelerimizle ve en önemlisi kadınlarımızla sesimiz milyonlara ulaştı” dedi. Doğalgaz Menemen’e de uzandı zmirgaz, doğalgazı 5.5 milyon liralık yatırımla Menemen’e de ulaştırdı. Bu nedenle Menemen Cumhuriyet Meydanı’nda gaz yakma töreni gerçekleştirildi. Tören Belediye Başkanı Tahir Şahin, İzmirgaz Genel Müdürü Hamdi Burçin Yandımata, Genel Koordinatör Halil Tataş, CHP İlçe İ Başkanı İsmail Akıncı, il genel ve belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve yurttaşlar katıldı. Şahin, törende yaptığı konuşmada, “Doğalgazın ilçemize gelmesi için çok çaba harcadık. Görev ve sorumluluk anlayışımızda sadece insan var. İnsanımızı seviyor, hizmet etmeyi hedefliyoruz” dedi. Türeli’den Eğlenhoca soruları İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, geçimini tarım, hayvancılık ve bağcılıktan sağlayan Karaburun'un Eğlenhoca Köyü'nde yaşanan sorunları TBMM'ye taşıdı. En büyük geçim kaynağı zeytincilik olan ve 250 haneden oluşan köyde domuz istilasının yaşandığını, avlanma yasağı yüzünden köylülerin çaresiz kaldığına dikkat çeken Türeli, ayrıca bölgedeki rüzgâr enerji santrallerinin etrafının tellerle çevrilmesi nedeniyle köylülerin ağaç kesme haklarının da ellerinden alındığını bildirdi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in yanıtlaması istemiyle TBMM'de yazılı soru önergesi veren Türeli, bölgeye ilişkin şu sıkıntıları paylaştı: “İzmir'in Karaburun ilçesine bağlı Eğlenhoca Köyü 250 haneden oluşmakta olup, köyde yaşayan vatandaşlarımız geçimlerini tarım, hayvancılık ve bağcılıktan sağlamaktadırlar. Özellikle son dönemlerde yaşanan bir takım sorunlar nedeniyle Eğlenhoca köyü halkı ciddi bir mağduriyet içerisinde olup, sorunlarının acilen çözülmesini beklemektedirler. Bu sorunların başında, köyün domuz istilasına uğraması gelmektedir. En büyük geçim kaynağı zeytincilik olan köyde domuz istilası yaşanmakta olup, avlanma yasağı yüzünden köylüler çaresiz durumdadır. Domuz sürüsü hem zeytinlere hem de küçükbaş hayvanlara zarar vermektedir. Diğer bir sorun da Eğlenhoca köyünün yanında kurulu olan rüzgâr enerjisi santrallerinin etraflarının çitlerle çevrilmesi nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Çit nedeniyle köylüler bu arazilere giremedikleri için her yıl belli dönemlerde orman köylülerine verilen ağaç kesme haklarını kullanamamaktadırlar. Bir başka deyişle, Eğlenhocalılar yakacak odun bulamamaktadırlar. Başka bir sorun da, köyün etrafını çepeçevre saran ve değerli ağaçların kökünü kurutan 'karaçam' konusunda gerekli önlemlerin şimdiye kadar alınmamış olmasıdır.” Türeli önergesinde, bölge halkı tarafından oldukça önemsenen Karakeçi'ye sahip çıkılmasını da istedi. KONUK HİDAYET KARAKUŞ Gölgedeki İzmir!.. “Her şey birdenbire oldu. İnanın, seçerek, bilerek, isteyerek değil... Belleğimin bir köşesinde uyuklayan kitap kurtlarım uyandılar. Ben 'Yâ Kebikeç' dedikçe beynimde, kanımda çoğaldılar, sinirlerimi sardılar... Söylencelerde yaşayan bir kuşun adını taşıyan sahafın kapısından içeriye adımımı attığımda, hangi kitaplarla yüz yüze geleceğimi, hangi yazarlarla karşılaşacağımı bilmiyordum. Çok sık yaptığım ayak alışkanlığıydı bu yöneliş... Tiyatro tarihinden edebiyata, İzmir incelemelerinden kültür tarihimizin unutulmaya yüz tutmuş, çoğu Osmanlıca, nice kitabıyla sık sık selamlaşan ben, onunla duvarın köşesine dayanmış yorgun bir rafın en altında, saklandığı köşede birdenbire karşılaştık!.. Adını duyduğum ancak bugüne değin yüzünü görmediğim, koyu yeşil cildiyle, küçük boyuyla dimdik, karşımda duruyordu... Gözlerime inanamadım!.. Ovuşturdum gözlerimi... Gerçekti... Karşımda duruyordu. Önce biraz korkuyla biraz da ilk kez karşılaşmanın heyecanıyla, çekine çekine, ürkek ürkek bakıştık, selamlaştık. Dedim ya her şey birdenbire oldu. Sağıma soluma bakındım. Kimse yoktu. Ellerimi uzattım, avucuma aldım. Önce saklamaya çalıştım. Avucumun içindeki sıcaklığı anlatamam... Doğrusu, bence nicedir tanışıyorduk!.. Sadece yüz yüze gelmemiştik. Çevreme bir daha baktım... Genç sahaf, bilgisayarıyla mutlu, sanalağda yüzüyordu. Sanki ‘Size bir kitap göstereceğim hocam’ seslenişini duyar gibi oldum... Boğazım düğümlendi... ‘Ben seni 1978’den beri tanıyorum... Adını ilk kez kimden duydum? Şimdi anımsamıyorum’ diye mırıldandım... Parmaklarımla sıkıca kavradım. Heyecanımdan avucumun ıslandığını fark ettim... Terli ellerimi gömleğimde sildim. Kapağına, sırt derisine gülümseyerek baktım. Okşadım...” (s. 21) Yukarıdaki satırlar Efdal Sevinçli’nin Gölgedeki İzmir Yazıları kitabından aldım. Bir kitap tutkununun eski bir kitapla karşılaşma sındaki coşku, bir sevgiliyle, çok eski bir dostla karşılaşmasındaki coşkunun kat kat üstündedir. Sevinçli’nin kitap tutkusu, kitapların insan için değerini bilmesinden, her kitapla eski yeni dünyalara yolculuklara çıkmasından kaynaklanır. Şimdi bir genç için, bir yetişkin için böylesi bir tutkunun anlamı olmayabilir. Kolay ulaşılan bir nesne gibi baktıkları, kimi zaman okuma gereğini duymadıkları, okumadan bildikleri bir nesnedir kitap günümüzde. Hele Efdal Sevinçli gibi kitap tutkunlarını yakından tanısalar, onlara neler diyeceklerini de kestirmek zor değil. İzmir’in kültür tarihini, eski yazıları tarayarak, araştırıp gün yüzüne çıkararak böylesi yazarlar gün yüzüne çıkarır. Elbette bu tarihi merak edenler için bir önemi vardır bu emeklerin. Bence yazımın girişine aldığım parça, kitap sevgisini anlatması, göstermesi bakımından okullarda okutulması gereken bir parçadır. Öğrencilerimizle eski kitapçıları bir yana, yeni kitabevlerini bile gezmediğimize göre acaba kitap sevgisi eski, boş, gereksiz sevgi olarak mı kalacaktır? Efdal Sevinçli’yi heyecanlandıran kitap, İzmir’de Katoliklerin açtığı Propaganda Koleji’nin Doğu Dilleri öğretmeni Nassif Mallouf’un, 1849’da İzmir’de, İzmir tarihinin, Latin harfleriyle Türkçe basılan ilk kitabı FransızcaTürkçe Sözlük olmasından kaynaklanır. Mallouf adı, günümüzün okuruna yabancı gelmeyecektir. Afrikalı Leo, Semerkant, Tanios Kayası, Doğunun Limanları, Yolların Başlangıcı, Çivisi Çıkmış Dünya... gibi kitapların ünlü yazarı Amin Mallouf’un büyük dedesi Nassif Mallouf’tur o FransızcaTürkçe Sözlük’ün yazarı. Efdal Sevinçli, eski yazı metinleri iğneyle kuyu kazarcasına yeni yazıya çevirirken, eski belgeleri Türk Edebiyat Tarihine olduğu kadar Türk tarihine armağan etmeyi sürdürüyor bugün de. 1987’de Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e, Sinemadan Tiyatro’ya Muhsin Ertuğrul, 1990’da Görüşleriyle Uygulamalarıyla Muhsin Ertuğrul, 1990’da Hüseyin Rahmi GürpınarYaşamı, Sanatı, Yapıtları, 1992’de Namık Kemal ve Tiyatro, 1997’te İzmir’de Tiyatro, 1995’te Eleştirmen Gözüyle I (Türk Tiyatrosu Eleştiri Seçkisi), 1997’de Bizans Söylenceleriyle Osmanlı Tarihi (Yusuf bin Abdullah’ın Tarihi Âli Osmân, adlı yapıtının çeviriyazısı ve yazarının tanıtımı), 2010’da Karagöz Evleniyor… gibi her biri gerçekten iğneyle kuyu kazarcasına hazırlanmış, çalışılmış yapıtları kültür tarihimize kazandıran Efdal Sevinçli’nin Gölgedeki İzmir Yazıları da en az adını verdiğimiz, kitap da 2012 Ağustos’unda İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nca yayımlandı. Kitap dört bölümden oluşuyor. Bölüm adları bile kendi gölgesinde karınca gibi çalışarak üreten bir yazarın duygularını yansıtması bakımından ilginçtir: Gölgedeki İzmir İçin, Gölgedeki Tiyatro İçin, Gölgedeki Türkçemiz İçin, Gölgedeki Edebiyat İçin. Kentlerimizi seven bir toplumuz ama niye sevdiğimizi çoğu kez bilmeyiz. Efdal Sevinçli’nin bu kitabında, kırk altı yazısı vardır ki her yazının çok önemli incelemearaştırma yazısı olduğunu, içinde nasıl bir emek barındırdığını okuyan anlayacaktır. O yazılar tarihsel anlamda gölgedeki İzmir’den çok önemli belgeler çıkarıyor karşımıza. Bu yazılardan bazılarının adları, kitabın bize neleri sunduğunu söylüyor: İzmir Mektubu: Ben İzmirli Miyim?, Nazım Hikmet İzmir’de, Jön Türk Devrimi , Cumhuriyet ve İzmir, Kahramanlarımızı Öldürüyoruz, Smyrna Esnafından Efdal Beyefendi’nin Eskici Dükkânı, Cinsel Bilgileri Öğrenirken Sağdıcımız Karagöz: Karagöz Evleniyor (1913) Oyunu, 1720 Şenliği Üstüne İki Kitap, Adlarımızda Soyadlarımızda Yaşayan Dil devrimi, Türkçenin Yurdunda Gizli Bir Dil: Çepni Dilcesi, Bozyaka’da Doğan Aşk: Dudaktan Kalbe, Mektuplarla Büyüyen Bir Arkadaşlık Öyküsü... Kentlerimizi sevmek, o kentin sokaklarını, havasını, suyunu, denizini sevmek kadar tarihini, bu kentte yaşayanların öykülerini, çabalarını bilmekle de olanaklıdır. Sevinçli’nin bu kitabı bu kentte yaşayanları İzmir’in gölgede belgelerde kalan kültür, siyasa, ekonomi geçmişine doğru bilgilendirici, coşkulu bir yolculuğa çağırıyor. İzmir’i tanımak, sevmek, bilinçle korumak için bilmek gerekiyor. Eskiyi de yeniyi de, dünü de bugünü de... Efdal Sevinçli, göz ışığıyla ortaya koyduğu Gölgedeki İzmir’i belgelerle önümüze koyuyor; bir bilgiler, coşkular harmanıdır Gölgedeki İzmir Yazıları. Bir kültür şölenidir. Elbette yaşadığı kenti neden sevmesi gerektiğini düşünenlere, soranlara bir şölen sofrasıdır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle