17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA EGE Buca’daki Kavga!.. Çok değil daha bir kaç yıl önce gazete manşetlerini "Buca'da altyapı devrimi" tümceleri süslüyordu... Bucaspor yönetiminin tam yetki verdiği Mehmet Seyit Özkan, "Onlar benim çocuklarım" dediği minikler ordusuyla "Buca Genç Akademi"yi kurmuştu... Kaynaklar'daki tesisler cıvıl cıvıldı!.. Futbol dünyası minik, yıldız ve gençlerde yeni yetenekleriyle buluşuyordu... İnsanlar İzmir futbolundaki çöküşü gördükçe ve yaşadıkça içleri burkuluyordu; geçmişin görkemli günlerini yaşamış olanlar "nerede o günler" diye hayıflanıyordu ya!.. İşte o kötümserliği ortadan kaldıracak gerçek bu altyapı yatırımı olmalıydı... Yüzler gülüyordu; gözlerde bir umut ışığı belirmişti; yürekler kıpır kıpırdı... Buca Genç Akademi, çok yeni bir oluşum olmasına karşın kısa sürede önemli işlere imza atıyordu; Uluslararası turnuvalar, Türkiye çapında başarılar peşpeşe gelmeye başladı... Genç yıldızlar parladıkça, transfer teklifleri birbiri peşi sıra geliyordu. Gençlerin de, onları ortaya çıkaran teknik adam ve yöneticilerinin de yüzü gülüyordu... Ortada bir emek vardı ve o alınterinin karşılığı da alınacaktı elbette!.. Her şey, Buca'daki genç yetenek Salih'in Fenerbahçe'ye transferiyle ortaya çıktı! İnanılmaz bir kavga başladı Bucaspor yönetimi ile Buca Genç Akademi'nin kurucusu Mehmet Seyit Özkan arasında!.. Neydi bu kavga? Özkan, Bucaspor yönetiminden Salih'in transferi nedeniyle bonservis bedelinden pay istiyordu! Çünkü kulüp ile aralarındaki anlaşma böyleydi. Yönetim bu çağrıya sessiz kaldı! Belki işin perde arkasında daha öncelere dayanan bir çekişme, kavga ve para ilişkisi vardı! İşin orasını bilemiyoruz ama kavga öyle bir boyuta ulaştı ki, işte o umut saçan güzel manşetlerin yerine oturdu!.. Şimdilerde, o haberlerin yerinde savcılık başvuruları, mahkemeler, haciz 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR [email protected] zmir Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı kurslarda, bu yıl da binlerce çocuk yüzme öğrendi. Minik yüzücüler, sezonu sonundaki yüzme şenliğinde ilk madalyalarını kazanabilmek için birbirleriyle kıyasıya yarıştı.Kurslara iki dönemde 5 binin üzerinde kayıt yaptırıldı. Celal Atik Spor Salonu yanındaki havuzda yüzme eğitimi alan çocuklar, hem yüzme öğrendi hem de unutulmaz bir yaz tatili yaşadı. 12 eğitmen eşliğinde gerçekleştirilen kursların sezon finali, ailelerin ve çocukların heyecanına sahne oldu. Minikler, kendi yaş grupları arasındaki yarışmalarda dereceye girebilmek için mücadele etti. Gruplarında ilk dörde girenler madalya ile ödüllendirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Yüzme Başantrenörü Ömer Akgül, öğrenci sayılarının her yıl arttığını belirterek, “Hem çocuklarımızın sağlıklı bir ortamda yüzme öğrenmesini sağlıyoruz, hem de gelecekte Türk sporuna başarılar kazandıracak yeteneklerin ortaya çıkması için çaba harcıyoruz” dedi. İ ÇELİK’TEN BRONZ H ırvatistan’ın Pazin kentinde gerçekleştirilen Avrupa Volo Şampiyonası’na katılan Konak Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nden Gökhan Çelik, bronz madalyayla döndü. Şampiyonadan Avrupa üçüncüsü olarak dönen Çelik ayrıca, volo ve petank branşlarında da Türkiye rekorlarını elinde bulunduruyor. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, genç sporcunun 11 yaşında bocce sporuna başladığını ve spor kulübüne gelmesiyle birlikte başarı ivmesinin sürekli yükseldiğini belirterek, “17 yaşında ülkemizi bu daldaki ilk uluslararası madalyanın sahibi yapan Gökhan Çelik’le gurur duyuyoruz” dedi. ve birbirini suçlayıcı açıklamalar yeralıyor!.. Ve Buca Genç Akademi'nin kurucusu Mehmet Seyit Özkan, görevinden ayrılıp Altınordu AŞ'nin başına geçiyor; yeni bir genç akademiyi kırmızılacivertli bünye içerisinde oluşturma çabasına giriyor. Bu kez Altınordu sevinçli, umutlu!.. Özkan'ın açıklamalarına göre Bucaspor Kulübü Derneği'nden 7; Bucaspor Gençlik ve Geliştirme Derneği'nden 6 milyon lira alacağı var... Önce parayı istiyor; ardından akademideki gençleri yeni oluşuma çağırıyor... Ardından Buca'ya haciz memurları yığılıyor! Kulüpte, tesislerde ne var ne yok toparlayıp götürüyorlar!.. İnanılır gibi değil ama gerçek! Bucaspor Kulübü Başkanı Mehmet Bektur, bir yıl önce o malları "başkaları gelip haciz uygulatmasın" diye haczettirdiklerini, Murat Dizdar'ın yeddiemin atandığını, şimdi götürülmesinin yasadışı olduğunu savunup savcılığa koşuyor; kuşkulu faturalar olduğunu savlıyor, zimmet ve hırsızlık davaları açılıyor! Şu olup bitene bir bakar mısınız? "Bu bir düş olmalı" diye de düşünebilirsiniz. Oysa tümüyle gerçek!.. Bir büyük altyapı hamlesini gerçekleştiren insanlar şimdi neredeyse kanlıbıçaklı. "Bu iş böyle bitmez" açıklamaları da süreceğini gösteriyor... Dünyanın dördüncü büyük sanayisi konumuna gelen futbolda para işte böyle kavgaların yaratıcısı oluyor!.. Birileri yaptığı yatırımın karşılığını almak için uğraşıyor; birileri paylaşmamak için direniyor!.. "Bu kavga biter mi?" diye soracak olursanız... Bitmez!.. İşin içinde para varsa hiç bitmez!... Olan da gençlere olur!.. ‘İLK’ MADALYA KONUK MEHMET SAZAK / HEYECANI EMEKLİ ÖĞRETMEN Selçuk’ta Duyarlı Yaklaşım Selçuk Belediyesi, sokak hayvanları için, parklara su şebekesine bağlı otomatik dolan su kapları yerleştirmiştir. İnsanlığın hırs, acımasızlık ve bencilliğinin tavan yaptığı günümüzde, belediyenin yaptığı bu uygulama olağanüstüdür diye düşünüyorum. Sokak hayvanlarının bu günkü sefil ve acınacak hallerinin sorumlusu insanlardır. Onların doğal yaşam ortamlarını, tarla açarak, yapılaşmaya açarak, her türlü kirletici sanayi yapılarıyla doldurarak, yok etmişlerdir. Altınova sahilinde yazlıkçı olarak yirmi yıl oturdum. Hiç gereği olmamasına karşın, sahildeki doğal ortamın nasıl yok edildiğinin ve sonuçlarının tanığı oldum. Altınova sahilinin çoğu yerinde, yapılarla deniz arasında yüz, yüz elli metre kadar bir boşluk vardır. Bu boşluğun yer yer elli metrelik kısmı kumsal, kalan kısmı, içinde küçük gölcükler bulunan sazlıklardı. Bu sazlıklarda, kurbağa, yılan kaplumbağa, kertenkele, çeşitli kuşlar, böcekler gibi onlarca çeşit hayvan bulunurdu. Kenarlarındaki deve dikenlerinin üzerine onlarca saka kuşu üşüşür, onların tohumlarıyla beslenirdi. Sokak kedileri baharın ilk günleri site barbekülerine yavrulamaktan öte, eğer rahatsızlık sayılırsa, kimseye bir rahatsızlık vermezler, beslenme gereksinimini sazlıktaki canlılardan bol bol karşılarlardı. Sabahları, saka kuşu ve bülbül sesleriyle uyanırdık. Gün geldi, sonradan görme bencil, görgüsüzler, belediyeye: “sazlar önümüzü kapatıyor, denizi göremiyoruz” diye başvurmuşlar, gayretkeş belediye de, o sazlıkları ve küçük gölcükleri, inşaat artıkları, kum ve çakılla doldurarak, dozerlerle kazıdı ve düzlediler. O güne değin, kimseden bir şey istemeyen sokak hayvanları kapılarımıza dayanır oldu. Onları beslemeye çalışan hayvanseverlerle, sevmeyenler arasında tartışmalar ve husumetler ortaya çıktı. Saka, bülbül sesleriyle uyanılan bir ortamda, bugün, serçe ve kırlangıç bile yok desem abartmış olmam. Günümüzün açgözlü insanları, dün vahşi batının altın arayıcıları gibi, çıkarları için, her türlü doğal varlığı yok etmekte bir sakınca görmemektedirler. Bunun sonucunda, topraklar, hava, ırmaklar, denizler kirlenmekte ormanlar yok olmakta, dünyadaki canlıların her yıl binlercesinin nesli tükenmekte ve giderek insanoğlu kendisinin sonunu hazırlamaktadır. İnsanlar, hayvanların doğal yaşam ortamlarını yok ettikleri ve onları perişan durumda bıraktıkları için, suçludurlar. Bunu için de hayvanlara karşı borçludurlar. Sokak hayvanlarına, kötü davranan, onlardan tiksinenler, gerçekte, en küçük dini ve insani değerlerden yoksundurlar… İnsanoğlunun, sokak hayvanlarına karşı, bu bencil, acımasız ve duyarsız yaklaşımından doğan açığı, belediyeler kapatmalıdır… Bu açıdan, Selçuk Belediyesi'ni içtenlikle kutluyorum... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle