22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 6 AĞUSTOS 2012 PAZARTESİ EGE KONUK 3 P R O F. D R . K E M A L K O C A B A Ş Yonca ve saman gibi kaba yem fiyatlarındaki yükseliş, üreticilerin krizini daha da derinleştiriyor Hayvancılıkta ‘kaba’ kriz T ire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, 2008'deki büyük krizin bir benzerinin kapıda olduğunu kaydederek, hükümetin bir an önce önlem alması gerektiğini söyledi. Özdere’ye Dair... “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir.” (Anayasa, Madde 56) Özdere; İzmir’e yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta tıpkı Marmaris gibi mavi ve yeşilin olağanüstü beraberliği ile donanmış bir belde. Adı Hititler döneminde “Kasura”, İyonyalılar döneminde “Dioshieron”, Osmanlılar döneminde ise “Kesre” olmuş. Belde 1960’lı yıllarda da “Özdere” adını almıştır. Kışın 10 bini, yazın 100 bini aşan nüfusuyla, İyonya’nın antik kentlerine, Adnan Menderes Havaalanına, Kuşadası’na yakın... Mandalina tarımı, balıkçılık ve turizm Özdere’nin en temel ekonomik faaliyet alanları. Özdere; Çukuraltı, Ortaköy ve ilk yerleşim yeri olan Cumhuriyet Mahallesi'nden oluşuyor. Genellikle orta sınıf, emekli memur ve çalışanların oturduğu, enfes kumu ve deniziyle sakin bir kasaba. 1993 yılından beri mütevazi yazlığımız nedeniyle biz de Özdereli olduk. Özellikle kışın hemen hemen her hafta sonumuzu Özdere’de geçirerek yaklaşık 20 yıldır büyük kent yorgunluğunu atmaya çabaladık. Son 23 yılda da Özdere’deki belediyenin Menderes’e bağlanması, yeterli yerel yönetim hizmetini alamaması ve ağırlaşan çevre koşulları nedeniyle Özdere koşulları bizleri ve tüm Özdere sakinlerini üzmeye, yormaya başladı. Özdere’nin en temel, en acil sorunu 34 yıldır hala tamamlanamayan “arıtma sistemi”dir. Arıtma Sisteminin hizmete girmemesi nedeniyle sinek, vidanjör sorunları halkı adeta yaz sıcağından daha çok bunaltmaktadır. Özdere’de foseptiklerin boşaltılması için İZSU vidanjörleri ve özel vidanjörleri çalışmaktadır. Özel vidanjörler üçdört kat fazla ücret almakta, İZSU vidanjörleri de yeterli sayıda olmadığı için 1520 gün sonrasına randevu vermektedir. Bu yazıyı yazarken İZSU’dan aradılar. 11 Temmuz 2012 günü telefonla yaptığımız vidanjör talebimizi hatırlatarak 30 Temmuz günü gelebilecekleri bilgisini veriyorlardı. Özdere’de sistem böyle çalışıyor. Vidanjör trafiği böyle olunca Özdere kokuyor... Geçen yıl Cumhuriyet Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık, köşesinde “Özdere B…k Kokuyor” diye yazmıştı. Bir yılda değişen bir şey yok... Özdereliler tüm İzmirliler gibi aydınlık ve duyarlı insanlar... Onların sağlıklı bir çevrede yaşama hakları ve talepleri vardır. Özdere’deki emekli memur ve öğretmenlerin yoğun bir şekilde uğradığı, Özdere nabzının attığı bir kırathanenin sosyal demokrat sahibi dün çay içerken “Hocam, ben bu sorunları aktaracak hiçbir muhatap bulamıyorum, CHP İl Başkanını arasam olur mu?” dedi. “Özdere’yi kaybedeceğiz” diyerek çaresizliğini ifade ediyordu... Yazın 100 bini aşkın insanın yaşadığı Özdere’de halkın içinde yaşadığı beldenin sorunlarını iletebileceği bir kurumsal yapının olmaması çok büyük bir eksiklik. Özellikle halka dokunmayı temel alan, insan ve çevre merkezli sosyal belediyecilik için önemli bir zafiyet. 45 kilometre ötedeki Menderes Belediyesi'nin Özdere’deki sorunları çözecek takadı ve insan potansiyelinin olmadığı çok açıktır. Çok geride kalmış muhtarlık örgütlenmesiyle de Özdere’nin çevre sorunlarına bir yanıt aramak da hiç gerçekçi gözükmüyor. Yazın üç ay ve kışın her hafta sonu yaşadığım Özdere’nin çevre sorunlarını kamuoyuna taşımayı bir yurttaşlık görevi olarak algılıyorum. Uzun vadede Özdere tekrar kaybettiği Belediyesine mutlaka kavuşmalıdır. Yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde Menderes Belediyesinin çöp toplama, hijyen, sinekle mücadele ve halk sağlığı konularında daha aktif çalışması, halkın hemen temas kurabileceği yetkili ve etkili bir temsilcilik oluşturması, belediye zabıtalarının özellikle pazaryerindeki hijyenik koşulların düzeltilmesi ve her konuda daha aktif hale getirilmesi yaşamsal önemdedir. Büyükşehir Belediyesinin de kangren hale gelen “arıtma sisteminin” tamamlanması konusunda çok yoğun bir çalışmaya girmesi, İZSU vidanjörlerinin sayısının arttırılması ve Özdere merkezde sorulara yanıt verebilecek etkin bir temsilcilik üretmesi acil Özdere halkının talepleridir. Bir başka talep de Özdere’de örgütlü Çevre Derneği ve ADD gibi kuruluşlara... Bu kuruluşların da halkın güncelacil sorunlarını merkezlerine alan çalışmalar yapması dileğidir. Çevre hakkı, aynen eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi evrensel bir insanlık hakkıdır. Çevre sorunlarını aşan, foseptik sorunu kalmamış, balkonlarında özgürce çayların yudumlanabildiği, mandalina çiçeklerinin ve melisa kokularının duyulduğu, mavinin, yeşilin, müziğin aydınlık beldesi Özdere özlemiyle... HİCRAN ÖZDAMAR Saman ve yonca gibi kaba yem fiyatındaki artış, hayvan üreticilerini isyan ettirdi. Geçen yıllarda, yüksek girdi maliyetleri, canlı hayvan ve et ithalatıyla bitme noktasına gelen hayvancılık, şimdi kilosu 50 kuruşa dek yükselen kaba yem fiyatları nedeniyle zor bir döneme girdi. Sektör temsilcileri, “Krizlerden kriz beğeniyoruz” diye isyan etti. RAHATSIZLIK Kaba yem üretimindeki yetersiz likle birlikte stokçuların devreye girmesiyle geçen yıl 15 kuruştan satılan saman, 50 kuruştan satılmaya başlandı. Yem fiyatlarındaki artış nedeniyle hayvanını yeterince besleyemeyen üreticiyi, asidoz (hayvanlarda sindirim rahatsızlığı) endişesi sardı. Tire Süt Müstahsilleri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, hayvancılıkta yeni bir krizin eşiğinde olduklarını belirterek, yetkililerin acil önlem almasını istedi. Sektörde her türkü ithalata karşı olduğunu ancak kaba yem fiyatlarında artışın önüne geçilemediğini kaydeden Eskiyörük, Bulgaristan, Ukrayna gibi ülkelerden ithalat yapılabileceğini ve krizin eşiğinde olan hayvancılığa destek olacağını söyledi. Hayvancılığa planlama yapılmadan destek verildiğini, sıfır faizli hayvancılık kredisiyle bu işi bilmeyenlerin sektöre girdiğini vurgulayan Eskiyörük, “Planlama yok. Süt ineği ithal edildi. Eğer okul sütü projesi devreye girmezse üreticimiz büyük zarar edecek. Biz, süt fiyatlarının artırılmasını istemiyoruz. Maliyetlerimizin düşürülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Yoksa 2008 yılında yaşadığımız bir krizin benzerini yeniden göreceğiz” dedi. Türkiye’nin bütün bölgelerinde kaba yemle ilgili sorun yaşandığını, saman tüketmeyen hayvanların sindirim sistemi hastalıklarına yaka landığını kaydeden Eksiyörük, “Bu hayvanlar süt vermekten kesiliyor. Üreticilerimiz kaba yemi ölçülü olarak veriyor. Bu da hayvanın dengesiz beslenmesine neden oluyor” diye konuştu. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı da, ot fiyatları üzerinden yeni bir oyunun başladığını belirterek, “Üretici çiğ sütün litresini 80 kuruş olarak pazarlarken, otun kilosu 65, samanınsa 55 kuruşa yükseldi. Yem karaborsası ortaya çıktı. Ot ve samanda spekülatif hareketlerin olması, ot ticaretiyle uğraşan kişilerin bu ticaretten çok büyük rant sağlamasına neden oldu. Geçen yıl krediyle 7 bin liraya alınan inekler, pazarda 3 bin liraya zor satılır duruma geldi” dedi. KARABORSA... Sözler raporda kaldı P lan kapsamında nehir çevresinde ve Selçuk'ta yapılması öngörülen arıtma tesisleri yaşama geçirilmedi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, Avrupa Birliği'nin (AB) uyguladığı gümrük vergisinin sofralık üzüm ihracatında rekoru engellediğini söyledi. Türkiye'nin geçen yıl 244 bin ton sofralık üzüm ihraç ettiğini, dış pazarlarda en önemli sıkıntının AB'nin uyguladığı yüzde 14.2'lik gümrük vergisi olduğunu belirten Türkmenoğlu, “AB'nin güm rük vergisini, ikili anlaşmalar çerçevesinde 2006 yılında sıfırlaması gerekiyordu. Ancak Türkiye, ABden karkas et almadığı için bu vergi kaldırılmıyor. Yüzde 14.2 gümrük vergisi büyük oran. Kilogramda yaklaşık 14 cent yapıyor. Bu da birlik içinde rakiplerimize avantaj sağlıyor” dedi. Türkmenoğlu, Türkiye'nin yaş üzüm ihraç ettiği ülkeler arasında ilk iki sırada Rusya ve Almanya'nın bulunduğunu belirtti. VERGİ REKORU ENGELLEDİ SELÇUK (Cumhuriyet) Selçuk Belediyesi Sanayi atıkları yüzünden hızla kirlenen 175 kilometre uzunluğundaki Küçük Menderes Nehri'nin sorunlarına çözüm bulunması istemiyle Orman ve Su İşleri'yle Çevre ve Şehircilik bakanlıklarına yazı gönderdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TÜBITAK iş planında, bu yılın haziran ayına kadar “Küçük Menderes Havzası Koruma Eylem Planı”nı gerçekleştireceklerini raporlamıştı. Fakat ilgili kurumlar tarafından Menderes Nehri'yle ilgili herhangi bir çalışma yapılmadı. Plana göre İzmir ve Aydın çevresindeki illerde arıtma tesisi olmayan yerlere tesisler kurulacak, arıtması yetersiz kalan yerlerde de iyileştirmeler yapılacaktı. Selçuk içinse doğal arıtma tesisinin yetersiz gelmesi nedeniyle bu yıl haziran ayında ileri arıtma tesisi kurulacaktı. Ancak bu çalışmalar gerçekleştirilmedi. Belediye bünyesinde oluşturdukları çevre ve sağlık müdürlüğüyle üniversitelerin yaptığı araştırmalara göre, nehri evsel atıkların değil sanayi tesislerinin kirlettiğini belirlediklerini kaydeden Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, şunları söyledi: “Küçük Menderes kirliliği ile ilgili gereken önlemleri ilgili belediyeler almıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygulanacak olan Küçük Menderes Havzası Koruma Eylem Planı'nın bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Küçük Menderes, içerisinde taşıdığı kurşun, demir ve çinko gibi ağır metalleri üst düzeyde bulundurduğu için, Efes Limanı Projesi ve Pamucak sahilindeki turizm olumsuz yönde etkileniyor. Denizdeki canlıların ölümüne ve çevresindeki tarla alanlarının çoraklaşmasına yol açıyor. Nehrin sulama kaynağı olarak kullanılmasından dolayı bölgedeki tarım alanlarının giderek yok olmasına neden oluyor. Yıllardır bu durum ile ilgili kurumlara çağrıda bulunuyoruz. 2012 yılında TUBİTAK , Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortak çalışmasıyla ortaya çıkarılan Küçük Menderes Havzası Koruma Eylem Planı’nın ivedilikle hayata geçirilmesi ve konunun çözüme ulaşması için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını bekliyoruz.” Milas K Ö Y a n halısı esi darb OLCAY AKDENİZ MİLAS Muğla Üniversitesi’ne bağlı Milas Halıcılık ve Kilimcilik Programı, YÖK’ün, 10’dan daha az öğrencinin başvurduğu eğitim programlarının kapatılması kararı yüzünden sona erdirildi. Okula 9 öğrencinin kayıt yaptırdığı belirtildi. Bir zamanlar Avrupa’nın şatolarını, kiliselerini süsleyen Milas halıları, taklit dokumalar ve ekonomik nedenlerle yok olma aşamasına geldi. Milas halıcılığını korumak ve geliştirmek amacıyla 1996 yılında açılan Milas Meslek Yüksekokulu Halıcılık ve Kilimcilik Programı, yeterli talep ol M uğla Üniverstesi Rektörü Harmandar, 'YÖK, tercih sayısı 10’un altında kalan eğitim programlarını kapatıyor. Öğrenciler nedense Halıcılık ve Kilimcilik Programını tercih etmiyorlar' dedi. kapatıyor. Üzgünüz. Maalesef öğrenciler nedense bu bölümü tercih etmiyorlar” diye konuştu. Milas halılarını ve halıcılığını araştırmak ve geliştirmek amacıyla 1996 yılında öğretime başlayan Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulu’nun Halıcılık ve Kilimcilik Programı’nın kapatılmasıyla 20 halı tezgahının bulunduğu halı ve kilim atölyesi de atıl durumda kalmış oldu. madığı gerekçesiyle kapatıldı. Geçen yıl öğrenci başvurusunun 10’un altına düşerek 9’da kaldığı belirtildi. Muğla Üniverstesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, “Bu yıl maalesef Halıcılık ve Kilimcilik Programı kapandı. Bu yıl hiç öğrenci alınmadı. Çünkü geçen yıl bu programa öğrenci tercihi 9’da kalmıştı. YÖK, tercih sayısı 10’un altında kalan eğitim programlarını BUTİK MÜZELER Karşıyaka’ya ziyaretçi akını İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Karşıyaka Belediyesi tarafından kente kazandırılan butik müzeleri, kuruldukları tarihten bu yana yaklaşık 600 bin kişinin ziyaret ettiği bildirildi. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, “Kentin hafızasını yaşatmak, geleceğe taşımak adına çok önemli adımlar attığımıza inanıyorum. Bu açıdan Latife Hanım Köşkü Anı Evi ile Hamza Rüstem Fotoğraf Evi ciddi bir rol üstleniyor. Bilim Müzesi ile her ne kadar farklı bir şey hedefleniyor gibi görünse de, burası da aslında, bilim tarihinde kısa bir yolculuğa çıkartıyor ziyaretçilerini. Deprem Müzemiz ile de geçmişin acı tecrübelerini unutturmamayı; tehlikenin her an kapımızda olduğunu hatırlatmayı hedefliyoruz” dedi. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın da yaşamının son günlerini geçirdiği ve 2008 yılında aslına uygun restore edilen Latife Hanım Köşkü’nü bugüne kadar 500 bin kişi ziyaret etti. Bahçeşehir Koleji ortaklığıyla 2009’da açılan Bilim Müzesi’nin 3 yıldaki ziyaretçi sayısı 50 bini bulurken, Hamza Rüstem Fotoğraf Evi de ilk yılında 10 bin kişiyi ağırladı. Bostanlı Güzel Sanatlar Parkı’nda 1987 yılında açılan Açık Hava Arkeoloji Müzesi ise, 2011 yılında tamamen yenilenirken, özellikle kurvaziyerlerle İzmir’e gelen turistlerin ilgi odağı oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle