17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 22 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA EGE Lig Havası Başkadır!.. Süper Lig'de ilk hafta maçları tamamlandığında takımların genelinde henüz bir "havasını bulamamışlık" var... Bir ayı aşkın süredir hazırlıklarını hummalı bir biçimde sürdüren; deyim yerindeyse "havalı transferler" yapan takımlar, yöneticilerin ve teknik adamların açıklamalarına bakılırsa "henüz uyum aşamasında" ve "takım olduklarında" gerçek güçlerini ortaya koyacaklar!.. Kimileri de "Bizi 9. haftadan sonra görün" gibi açıklamalar yapıyor ki, neredeyse ilk yarının sonuna gelinmiş olacak ve taraftar takımının gerçek yüzünü o zaman görecek!.. Ne ala değil mi? Bu tür demeçleri her sezon öncesinde izleriz ya da okuruz... Futbolla ilgilenen herkes biliyor ki, bu tür söylemler salt Türkiye için geçerlidir... Takımlarda bir, bilemediniz iki yeni transfer uyum sorunu yaşıyor olabilir ama bir de işin mayası vardır... Yani bir takımın omurgası, işi götürecek olan beyin takımı... Güçlüysen, her yerde her zaman hazır olduğunu hissedebiliyorsundur... Hazırlık aşaması geçiriyorsun; onca maç oynuyorsun; yetmiyor Avrupa'da kamp yapıyorsun; Avrupa kupalarında ön eleme oynuyorsun... Bir de bakıyrosun ki, elenmişsin!.. Sonra da çıkıp diyorsun ki,"Bizi 9. haftadan sonra izleyin", şaka gibi bir çağrı değil de nedir bu? İşte size bir Türkiye gerçeği... Kendi beceriksizliklerini, eksiklerini örtme çabası!.. İşin buraya kadarı Süper Lig'den kısa bir özet olarak geçilebilir... Bir de Türk futbolunun diğer yüzü var... PTT 1. Lig; 2. Lig ve 3. Lig... Bu liglerde olup bitenler, harcanan transfer paraları, geleni biriki deneyip göndermeler, etkili diye alınan oyuncuların başarısızlıklarında yakınmalar... Ve tıpkı Süper Lig'deki deneyimli isimlerin yaptığı açıklamalar türünden, "Bizi izlemeye devam edin, bu takım 3 SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR [email protected] Arap baharı kara kış getirdi Türk çiftçisinin Ortadoğu'ya sebze ve meyve ihracatı durma noktasına geldi HİCRAN ÖZDAMAR Arap baharı, Türk çiftçisine yaramadı. Son olarak Suriye'de yaşanan olaylar nedeniyle Türk çiftçisinin Ortadoğu'ya sebze ve meyve ihracatı durma noktasına geldi. İç pazardan da yeterli talep gelmeyince üretici zor günler geçiriyor. Patates, domates, üzüm, kayısı gibi birçok üründe Ortadoğu ülkelerine ihracatın durma noktasına geldiği, transit geçiş ülkesi olan Suriye'de yaşanan karışıklık nedeniyle Ürdün, Dubai gibi ülkelere ihracat ürünlerinin 30 gün sonrasına teslim edildiği belirtiliyor. Türkiye İhracatçı Birlikleri'nin verilerine göre geçen yıl temmuz ayında meyve – sebzede Suriye'ye yüzde 0.23 oranında olan ihracat bu yıl yüzde 0.08 oranında gerçekleşti. Bu rakamlar Mısır için yüzde 0.23'den y0.21'e, Ürdün'de 0.15'den 0.1212'ye düştü. Hububat ürünlerinde, Suriye'ye yapılan ihracat yüzde 2.62'yken yüzde 1.07'ye geriledi. İhracat oranlarında Libya yüzde 4.80'den 3.68'e, Mısır'da y1.73'ten 1.43'e düştü. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Tuncer, Suriye'de yaşanan savaştan Türk çiftçilerinin çok etkilendiğini kaydederek, “Suriye önemli bir kapımızdı. Orada olan iç savaş, kapıların kapanmasına neden oldu. Bu kapılardan diğer Arap ülkelerine de mal gönderiyorduk. Komşularımızla sıfır sorun politikasından vazgeçilmesi üreticilerimizin ürünlerinin elinde kalmasına neden oluyor. İhracat olmayınca üreticilerimize çok düşük fiyat veriyorlar. Daha geçen gün Malatya'da kayısıya istenilen bir lira nedeniyle üreticilerimiz protesto gösterisinde bulundu” dedi. Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, Suriye'nin transit ülke konumunda olduğunu, gıda ve halı gibi ihracat ürünlerini Arap ülkelerine göndermede sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Çıkmaz, “3 günde Ürdün'e hracatçı, bölgedeki gönderdiğimiz karışıklıklar ürünün nedeniyle ürünleri şu anda gitmesi yerine ulaştıramıyor. İç 12 günü pazardan da yeterli buluyor. talep gelmeyince üretici Dubai'ye de darboğaza girdi. 12 günde yolladığımız ürün 3040 günde ulaşıyor. Yaş sebze ve meyve göndermiyoruz. Transit yol olarak kullandığımız Suriye'de kapıların kapalı olması nedeniyle deniz yolunu kullanıyoruz. Bu da geç teslimat ve geç ödeme anlamı taşıyor” diye konuştu. 40 GÜNDE... İHRACAT DÜŞTÜ İ uyum sorununu aşınca göreceksiniz" söylemleri!.. Bu hafta sonu PTT 1. Lig'de perde açılacak... İzmir'den Bucaspor, Göztepe ve Bucaspor hazırlık evrelerini tamamlayıp llide "merhaba" diyecekler... Ege'nin diğer ekipleri Manisasspor ve Denizlispor'u da unutmamak gerek... Beş takım içinden "şampiyonluğa oynayacağız" diye direk ortaya çıkanı yok bu sezonda da!.. Yinelenen tek söz, "Tempomuzu yakalar, destek bulursak neden olmasın" yönünde... İzmir'de 19 futbolcusunu gönderip sezona yenilerle başlayan Göztepe'de, teknik direktör Hüseyin Kalpar "uyum sorunu"nu (!) aşma çabasında; Karşıyaka Cihat Arslan'la zaten daha önce açıkladığı gibi playoff peşinde olacak; Bucaspor ise bu sezonu "gençleri kazanma" evresiyle geçirip, geleceğin takımını (!) yaratmak amacında olaca!.. Öyleyse, İzmir'den şampiyon adayı yok demektir!.. Açıklamalar, ortaya konan hedefler bunu gösteriyor!.. Bir tek Göztepe'de başkan İmam Altınbaş, iddialı açıklamalarda bulunuyor ki, o da iki sezon sonrası için "Süeper Ligdeyiz" diyor ama bu istem nasıl gerçekleşecek izleyip göreceğiz... Hazırlık maçları deerseniz, İzmir ve Ege takımlarının iyi bir evre geçirdiklerini söylemek olanaksız... Yeni transferler, yeni teknik adamlar ve yeni yönetimler... Taraftarlar, o çilekeş tribün sevdalıları bu sezonda da tribünlerdeki yerini alacak... Bakalım uzun soluklu sezonda neler izleyecekler, neler!.. Hazırlık maçlarında izledikleri takımları için pek umutlu olmasalar da... Ligin havası başkadır!.. KONUK MUZAFFER BAYRAK TAR / Dünyada eşi olmayan yaklaşık 70 endemik bitki türüne sahip olan Kaz Dağı, İda efsanelerinde öykü olarak anlatılan “bin pınarlı İda’nın suları”, faunası, oksijeni ile bölgesinde yaşayan yaklaşık 2 milyon insanı su ile beslemekte ve doyurmaktadır. Volkanik bir kütlenin ana parçası olarak Midilli, Limni, Semadirek, Gökçeada ve Bozcada’yı da “bin pınarlı suları” ile beslemektedir. Yalın ifadeyle Kaz Dağı’nı bir botanik bahçesinin laboratuvarı olarak algılamak gerekir. Ne yazık ki, Kaz Dağı içerisinde bu zengin flora ve arkeolojiye rağmen çok küçük bir alan milli park olarak korunmaktadır. Bu park Balıkesir il hudutları civarındadır. Oysa ki zengin tabiat dokusu Bayramiç, Kalkım ve Yenice bölgesindedir. Yıllarca bu alanların içerisinde kalan köylerdeki yaşam alanları ve orada yaşayanların ihtiyaçları dikkate alınarak milli park statüsüne kavuşturulması, bir çok değerlerimizin yitirilmesinin önüne geçecektir. Başta maden olmak üzere endüstri kirliliğine engel olacaktır. Ancak gelin görün ki bu talepler, projelendirilerek ilgili bakanlıklara müracaat edilmesine rağmen, maalesef bir karınca adımı yol alınamamıştır. Kamunun turizm eylem planlarında Kaz Dağı bölgesi için maalesef ciddi bir katkıları yoktur. Bölgemizde dağın kalbinde ve kıyı şeridinde olan yerel yönetimler de de bir çok çevre değerlerinin yok edilmesi ve betonlaşmaya öncelik vermelerine “dur” TURİZM DANIŞMANI kalacaktır. Sonuçta büyük bir göç olur. Bu göç büyük dramlar, acılar yaratır ve herkesi başta doğamızı ve tüm insanlığımızı incitir. Başta doğa adına saygısı olan siyasetçilerimiz olmak üzere tüm doğaseverlerimiz dağımız adına yapacağı siyasi yol haritamız ve eylem planlarımızı örneklemek gerekir ise: ? Özel Kaz Dağı milli park yasası acilen çıkarılmalı ? Metalik madenciliği özel bir yasa veya yönerge ile Kaz Dağı’nda derhal sonlandırmalı. ? Balıkesir ve Çanakkale Üniversiteleri iş birliği ile Kaz Dağını Koruma Bilim Teknoloji Enstitüsü ( KADAKBT) hemen kurulmalı ve çalışmalara başlamalı. ? Bölgemiz turizm açısından Kaz Dağı’nda ve bölgemizde nitelikli turizm yapılabilmesi için Kuzey Ege Destinasyon Alanı ve Turizm Koridoru çok acil Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilan edilmeli. ? Yerel yönetimler alt yapı çalışmalarını bitirmeli ve yeni imar alanlarına kısıtlamalar getirmeli. ? Koruma amaçlı sit alanları çoğaltılmalı. ? Turizm çeşitliliği iyi yönetilerek, Kaz Dağı bölgesinin, kültürel turizm, termal turizm, trekking, heyecan turizmi, eko köy turizmi, arkeolojik köy turizmi gibi alanları bir bütünlük dahilinde ilan edilmeli. ? Yeni zeytin yasası revize edilerek bölge, turizm eylem planlarına dahil edilmeli. Kaz Dağı’nın üstündeki zenginlikleri, yer altı zenginliklerinin ederi ile mukayese edilemez. Kaz Dağı Gerçeği denilmez ise önümüzdeki 20 yıl içerisinde bir taraftan madencilerin istilası bir taraftan beton kentler oluşturulması ile inci kadar temiz olan Kuzey Ege bölgesi tüketilip bitirilecektir. Bölgemizde yaşayan halkımızın konulara olan duyarlılıkları artmaktadır. 2004 yılında çıkan maden yasasından sonra bölge insanı, ciddi bir coğrafya felaketi ile karşı karşıya kalacağı endişesiyle mücadelelerine devam etmektedirler. Amaç dağımızın kirlenmemesi. Bölgede zeytin, domates, meyvecilik, balıkçılık gibi endüstriyel olmayan ürünlerin girdisi yıllık 650 milyon dolardır. O zaman 1 milyar dolar için, yani 1.5 yıllık kazanç için Kaz Dağ’ının kafasını uçurmaya değer mi?Ayrıca bir maden işletmesinde çalışan maksimum kişi sayısı 450 kişi. Kaz Dağı’nda 20 işletme olduğunu düşünelim. 9 bin kişiyi girdi çıktılarla 10 yıl istihdam ettiğini düşünelim. Oysa ki sadece zeytinin tarımında dolaylı olarak 80 bin kişi çalışarak geçimini sağlamaktadır. Geçtiğimiz yıl içinde zeytin yasasının kuşa çevrilmesi ile zeytin alanları da maden faaliyetine açık olacaktır. Zeytincilerimizi büyük bir felaket bekliyor. Dağın siyaseti olmaz, hele evrensel dağ ilan edilen Kaz Dağı’nın siyaseti, politikası hiç olmamalı. Olacak ise de dağımızı koruma amaçlı olmalı. Dağımız elden gidince ne suyunuz ne aşınız ne zeytininiz ne turizminiz ve ne de girilebilir deniziniz C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle