17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 6 TEMMUZ 2012 CUMA EGE 3 Samsun’daki sel felaketinde yaşananlar, dönüşüm projelerinin daha insanca bir yaşam için olmadığını gösteriyor Kentler nereye dönüşüyor? A caba dere yatağındaki TOKİ konutları için uyarılarda bulunanlar 'istemezükçü' ilan edilmiş olabilir mi? İzmir'deki gibi suçlanmış, tehdit edilmiş ve hedef gösterilmişler midir? ASUMAN ABACIOĞLU Samsun’daki sel felaketi ile ilgili gazete ve televizyon kanallarındaki görüntüler, bütün olumlu ve iddialı söylemlere karşın uygulanmakta olan kentsel dönüşüm projelerinin ne gibi yanlış sonuçlara yol açabileceğini apaçık ortaya seriyordu. Demek ki kentsel dönüşüm, insanların sel ve deprem gibi doğal olaylara karşı daha güvenli, daha çağdaş, daha konforlu ve daha insanca yaşamaları için gerçekleştirilen bir proje değildi; demek ki biz yanılmıştık veya daha doğrusu yanıltılmıştık. Kentsel dönüşüm dedikleri olay aslında buydu. Bunu anlamak için ne yazık ki böyle bir felaket yaşanması ve dokuz kişinin yaşamını yitirmesi gerekiyordu. Demek ki olumlu gibi gözüken bir proje yozlaşıp yolundan çıkabiliyor, her zaman kamu yararına sonuçlanmıyordu. Ya da belki en baştan beridir altında yatan amaç bambaşkaydı. Bu durumda kentsel dönüşüm de dahil bütün projeler, öncelikle uzman meslek kuruluşları tarafından incelenip her yönüyle ele alındıktan sonra uygulamaya geçirilmeliydi. Demek ki kuşku duymak, sorgulamak, tartışmak, eleştirmek, bu tür projeleri geciktirse de ileride yaşanabilecek felaketlerin önlenebilmesi için olması gereken bir toplumsal refleksti. Merak ediyorum, acaba TOKİ binaları yapılırken herhangi bir kimse, yer seçiminin yanlışlığı konusunda uyarıda bulunmuş muydu? Bulunduysa gazeteler bu uyarıları kamuoyuna duyurmuşlar mıydı? Yine merakımı bağışlayın; acaba bu uyarıları yapanlar ‘’istemezükçü’’ olarak nitelendirilmişler, suçlanmışlar, tehdit edilmişler ve hedef gösterilmişler miydi? Hükümetin üyeleri tarafından İzmir’de dile getirilen, ‘’Konak Meydanı’nda bu projelere itiraz edenleri kamuoyuna teşhir edeceğiz’’ sözlerinin benzerleri onlar için de edilmiş miydi? Çünkü bütün bunlar bana çok tanıdık geliyor. Tahminimce, TOKİ binalarının yer seçimine yönelik itirazlar şiddetle ve öfkeyle bastırılarak yok sayılmış; kamuoyunun gözünde itiraz edenler suçlu ve gelişme karşıtı olarak ilan edilmişlerdir. Eğer herhangi bir itiraz olmuşsa yani. Tıpkı şimdi sel felaketinin nedenlerini sorgulayan, yapılan hataları eleştirenlere verilen sert tepki gösterilmiştir o zaman da. Mesela televizyonda sel felaketinin yaşandığı ilin yerel yöneticisi, kendisine yanlış yapılaşmaya ilişkin soru soran spikeri azarlıyor; ‘’Acımız bu kadar büyükken siz nasıl böyle sorular sorabiliyorsunuz?’’ diyor. Kadın spiker alttan alıyor; ‘’Acınızın büyüklüğünü anlıyorum ama biraz sert tepki vermiyor musunuz?’’ diye yanıt veriyor; aslında, ‘’Size sormayacağım da kime soracağım?’’ ya da ‘’Bu soruyu çocukları sel sularında boğularak ölen anne adına soruyorum’’ demesi gerekirken. Belediye başkanı çat diye telefonu kapatıyor canlı yayında spikerin yüzüne; çok büyük bir haksızlığa uğramış gibi bir tafrayla. İşte böyle; aslında gazetecilerin soruları karşısında suçluluk duyup, yapılan hataları açık yüreklilikle dile getirmesi gerekenler seslerini daha çok yükseltiyorlar; öfkeleniyorlar. Felaketlerden sorumluluk duyması gereken kişiler mağduru oynuyorlar; sanki yakınlarını kaybedenlerden daha çok acı çekiyorlar. Ölen çocukları bırakıp onlar için üzüleceğiz neredeyse. Özür dileyerek soru soruyoruz; ezilip büzülüyoruz karşılarında. Dönemin TOKİ Başkanı olan şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı ise ‘’Yer seçiminde hiç bir hata yok’’ diyor, kameraya doğrudan bakmadan. İnsan hatası yoksa bu durumda ne var? Kader mi? ‘’Eskiden olsa belki daha çok kişi yaşamını yitirebilirdi; hiç değilse üst katlarda yaşayanlara bir şey olmadı’’ gibi bir sevinç paydası bile çıkarabiliyorlar bu felaketten. ‘’Ne güzel, ne sevindirici bir durum’’ diyeceğiz utanmasak. Şimdi günlerce konuşabiliriz bu olayı; bir daha yaşanmamasına katkısı olacak mı? Asıl önemli olan önceden konuşmak. İzmir için öngörülen şu projelere gelelim mi bir kez daha? Risklerini konuşalım şu projelerin. Kim ne diyor; hangi meslek odaları neden itiraz ediyorlar? Dikkatle dinleyin lütfen. KARŞIYAKA EZİLİP BÜZÜLEREK... Kaçaklar yıkılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Karşıyaka Belediyesi, Örnekköy’deki yıkımlardan sonra Yalı Mahallesi’nde bulunan kaçak yapılara da müdahale etti. Burada hurdacılara ait 13 baraka yıkıldı. Müdahale edilen kaçak yapı sayısının 500'e ulaştığını belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, “ Bizim görevimiz insanların rahat yerlerde yaşamalarını sağlamak. Yaptığımız uygulamaların amacı görüntü kirliliğini ortadan kaldırıp, sağlam bir alt yapının üzerine yapılmış çağdaş kentler yaratmaktır” diye konuştu. ‘SÜT KUZUSU’ KAZANDIRIYOR İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 05 yaş grubu çocuklara yönelik yeni süt kampanyası için internet üzerinden açtığı isim yarışmasında ödüller sahiplerini buldu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ten birincilik ödülü olan iPad’lerini alan yarışmacılar, mutlu olduklarını söylediler. Kocaoğlu, “Süt Kuzusu” projesiyle, dar gelirli mahallelerdeki çocuklara haftada 2 litre süt ulaştıracaklarını anımsattı. Eskiyörük de, büyükşehir belediyesinin desteğiyle bölgelerindeki süt üreticisinin darboğazdan çıktığını söyledi. TEŞHİR... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle