Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
c 16 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ EGE Hastanede uyku apnesi, böbrek taşı kırma ve fizik tedavi bölümleri de açıldı PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com Eşrefpaşa yelpazeyi genişletiyor! HİCRAN ÖZDAMAR İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi, yeni poliklinikler açarak yurttaşlara hizmet veriyor. “Uykuda solunum durması” olarak tanımlanan ve ölümlere de yol açabilen “uyku apne sendromu”nun tedavisi için kurulan polikliniğin yanı sıra böbrek taşı kırma merkezi (ESWL) ve fizik tedavi bölümleri, derdine çare arayan yurttaşlara destek oluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi Bora İrer, kaliteli Güngör Dilmen’ler Ölür mü? “Güngör Dilmen, iki aydır yoğun bakımdadır. İzmir’in havası ona iyi gelecek, Midas’ın Berberi bu kez “Usta geldi!” diye haykıracak. Biliyoruz, bekliyoruz…” Haziran’ın son Patikası bu satırlarla bitiyordu. Olmadı. 27 Mayıs 1930’da Tekirdağ’da başlayan bir ömür, 8 Temmuz 2012’de İzmir’de sona erdi. Rakamlarla sınırlı bir insan yaşamı, tiyatromuza çok seçkin yapıtlar kazandıran bir yazarlığa dönüşmüş, dramaturgluktan öğretim üyeliğine, tepeden tırnağa bir kültürsanat emekçisini ülkemize ve insanlığa armağan etmiştir. Bu büyük insanı 10 Temmuz’da önce DT Konak sahnesinden, sonra Bostanlı Beşikçioğlu Camisi’inden, sonra da Doğançay Mezarlığı’ndan, sonsuzluk sahnesine uğurladık. Dedim ki; “O arkasında bir boşluk bırakmadı. Ne münasebet! Onca yapıtıyla öylece durmaktadır hayatın ve sanatın tam ortasında…” Önce yarım salonduk, sonra ikindi namazı cemaati desteği kadar insandık, mezarlıkta ise bir avuç kaldık. Bize birkaç taziye iletisi ve gönderilen çelenkler eşlik etti. Başta başbakan, muhalefet partisi genel başkanı, ilgili bakan, kültür ve sanat kurumlarının genel müdürleri, eğitim kurumlarının yöneticileri olmak üzere, varlıklarını görmemiz ya da saygı duruşlarını işitmemiz gereken zevat ortada yoktu. Belki telefonla ya da evine gönderdikleri iletilerle, bunun gereğini yapmışlardır, bilemiyorum. Dedim ki; “Ustanın ölümü, genelde ülke ve sanatın, özelde tiyatronun kanamalı günlerine denk geldi. Derlenip toplanmak için, belagatten eyleme geçme cesareti için, belki de bu bir işarettir…” Sonradan söylediler, sanırım tabutu başında yaptığım o kısa konuşmayı, kederden ve düş kırıklığından olsa gerek; “Bunu yapamazsak, ülkemizin geleceğine karşı sorumluluklarımızı unutursak, gelecek kuşaklara karşı görevlerimizi ihmal edersek, hepimize lanet olsun!” diye bitirmişim. Yerel yönetimlerin çoğunun, mesleki örgütlenmelerden kimilerinin yönetici ya da temsilcileriyle bulunmaları, hiç olmazsa çiçekleriyle katılmaları kuşkusuz sevindiriciydi. Sonsuzluğa yolcu ettiğimiz, bu ülkenin en önemli yazarlarından biriydi. İşte bu noktada sormadan edemiyor insan; bu kentin kültür ve sanatla tanımlanan insanları, kurumları, örgütleri neredeydi? Böyle şeyler yazdığımızda kızıyor, alınıyorsunuz. Güzel şeyler yazmayı kim istemez? Ama sahi neredeydiniz? Kuşkusuz sorunun muhatapları, öncelikle tiyatroyla iştigal eden, sanatçısıyla, bilim insanıyla, öğrencisiyle, sahne önü ya da arkası emekçisiyle, sanatseveriyle, yazarı çizeriyle İzmirlilerdir. Biz hep Moliere gibi mi gönderileceğiz? İşte bu soruyu anımsatmak için yazıyorum bunları. Sokağın başına “Burada bir yazar çalışıyor, sessiz olunuz” yazan elin oğluyla aramızdaki farkı, bir daha düşünmemiz için yazıyorum. Yoksa Güngör Dilmen gibi dehaların böyle istekleri, şaşaaya falan gereksinmeleri yoktur. Ama kentler, ülkeler ve halklar, Güngör Dilmen gibi değerlerine gösterdikleri saygı ve duyarlık kadar, saygın ve özeldirler. Kimse söylemiyor, bari biz buradan tarihe not düşelim. Ustayı bir kez daha saygıyla selamlıyor, değerli eşinin ve sevenlerinin acısını bir de buradan paylaşıyorum. İnsanlık bahçesine eklediği yapıtlarıyla, ülkesinin onurunu yükselttiği için, Güngör Dilmen gibi insanlarımıza minnet borçluyuz. Tiyatromuzun ulaştığı düzeyde, ürünleri ve hizmetleriyle çok önemli ve sarsılmaz bir yere sahiptir. Nazım Hikmet’ten Rıfat Ilgaz’a, Mehmet Büyükağaoğlu’dan Aziz Nesin’e… Otuz kırk günde kaç insanımızı andık, Sabahattin Kalender gibi kaç değerimizi yitirdik. Sonsuzluk sahnesinde öyle bir kadro birikti ki, bir gün aralarında yer alabilmek için, bugün miraslarını korumak, sonra da çok çalışmak gerek… İlter, hastanelerine günlük bin 200 hastanın geldiğini, yataklı serviste de yüzde 50’yi aşkın doluluk yaşadıklarını söyledi. sağlık hizmeti sunmak amacıyla kurumdaki branş yelpazesini genişlettiklerini belirterek, “Yeni branşlarımızı hastalarımızın istemleri doğrultusunda geliştiriyoruz. Uyku bozukluğu sık rastladığımız bir sorun. Bu alanda çok fazla talep aldık. 20’ye yakın hastamızın bir ay içinde tedavilerini yaptık. 2 yataklı merkezimizde 5 personelimiz çalışıyor. Hastalarımız bir gece boyunca izleniyor. Tedavileri yapılıyor’’ dedi. Muayenenin ardından hastaların hastanede bir gece yatırıldığını, polisomnografi adı verilen bir cihaza bağlanarak uyku testine tabi tutulduğunu kaydeden İrer, böbrek taşı kırma merkezini de çok kısa sürede hizmete aldıklarını söyledi. Merkezde 3 günde 10 hastanın tedavisinin yapıldığını bildiren İrer, fizik tedavi merkezinin tadilatını tamamlayarak hastaların kullanımına sunduklarını belirtti. İrer, “Fizik tedavi merkezimiz yaklaşık bir buçuk yıldır hizmet vermiyordu. Hekimimizin ayrılmasıyla birlikte bu bölümümüzü tadilata aldık ve yeniledik. 2 fizik tedavi uzmanımız göreve başladı. 18 yataklı bir servis oluşturduk. Yüzde 80’ne varan doluluk yaşıyoruz. 20’ye yakın hastamıza da günlük hizmet veriyoruz” diye konuştu. Hastaneye günlük bin 200 hastanın geldiğini, yataklı serviste yüzde 50’yi aşkın doluluk yaşadıklarını bildiren İrer, yeni yatırımlara devam edeceklerini söyledi. YÜZDE 80 DOLULUK Mezbahanın enerjisi güneşten MUĞLA (Cumhuriyet)Muğla Belediyesi, mezbaha tesislerinin enerji ihtiyacı güneş pilleriyle sağlayacak. Muğla Belediyesi tarafından Güney Ege Kalkınma Ajansı'na (GEKA) sunulan “Sonsuz Enerji Kaynağımız Güneş” projesi, kabul edilmişti. Proje kapsamında Muğla Belediyesi mezbaha tesislerinin enerji ihtiyacı güneş pilleri ile sağlanacak. Fazla enerji de çift yönlü sayaç ile sisteme verilecek. Yılda yaklaşık 158 megavatsaat elektrik üretecek olan sistem, mezbaha tesinin yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 80'ine yakın kısmını karşılayacak. Üretim fazlası şebekeye verilecek. Projeyle her yıl 320 ağacın kurtarılacağı belirtildi. Bergama’da ‘sera etkisi’ BERGAMA (Cumhuriyet) Bergama Belediyesi, Fatih Mahallesi Dübek bölgesindeki yaklaşık 380 dönümlük alanı, teknolojik seracılık bölgesi olarak belirledi ve imar planlarına bu şekilde işledi. Bölgeye yatırım yapacak firma ya da kişilerin belirleneceği ihale ise 25 Temmuz'da yapılacak. Kurulacak seraların Bergama’yı kısa sürede bu alanda önemli bir merkez durumuna getireceğini, ilçede yaşayanlara yeni iş olanakları sağlayacağını belirten Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, “Proje, jeotermal kaynakların değerlendirilmesi açısından oldukça önemli. Yaklaşık 80 bin metrekaresi belediye tüzel kişiliğine ait bu alan, bölgemizde seracılığın gelişiminde önemli bir adım olacak. Projeyle Bergama’nın çehresi değişecek” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da üreticilerle buluşarak sorunları yerinde dinliyor. Toprağa yatırım zamanı... zmir Büyükşehir Belediyesi, üreticiye destek olmak amacıyla toprak ve yaprak analiz laboratuvarı kurdu. Büyükşehir uzmanları, kendilerine başvuran üreticinin tarlasına kadar giderek tahlil için toprak örneği alacak. Laboratuvarda toprağın yapısı belirlenerek aşırı ve yanlış gübrelemenin önüne geçilecek. Bu sayede toprak ve su kaynakları korunmuş olacak. Buca’daki İzmir Büyükşehir Belediyesi Fidanlığı içinde yer alan toprak ve yaprak analiz laboratuvarı için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gerekli izinlerin alınarak resmi açılışın gelecek günlerde yapılması bekleniyor. İ İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde % ÇELENK VE ÖZEL GÜN BAĞIŞLARINIZ İÇİN ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ in di ri m KALBİNİZİ KORUYUN 30 C MY B TÜRK KALP VAKFI www.tkv.org.tr kitap.cumhuriyeti.com.tr C MY B