17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 HAZİRAN 2012 CUMA EGE ltay, Göztepe, Altınordu, Bucaspor, İzmirspor ve Damlacıkspor taraftarları yarın gerçekleştirecekleri yürüyüşle Alsancak Stadı'na sahip çıktıklarını gösterecek. Taraftarlar, girişimin iptal edilmesi için imza kampanyası da düzenledi. c 3 A Bedeninize ‘sahip’misiniz? Kız çocuklarının bedenleri hiç kendilerine ait olmadı zaten... Babalar ve anneler, kız çocuklarını bir emanet gibi itinayla koruyup, saklayıp bir sonraki sahiplerine ‘el değmemiş olarak’ teslim ettiler ASUMAN ABACIOĞLU Kadınlar bugüne kadar sadece kendileri için hiç sokaklara dökülmemişlerdi. Ya hapiste yatan veya kaybolan evlatları için ya yakınlarındaki çevre sorunları için ya da bir siyasi parti lideri geldiğinde, yani hep başkaları için çıktılar meydanlara. Kadına yönelik şiddete karşı eylem yapan küçük grupların ve Ukraynalı çıplak protestocuların dışında sadece kadın hakları için kitlesel eylemler ilk kez görüyoruz Türkiye’de. Sanırım kadınların bunu yapması gerekiyor; başka türlü öldürülmelerinin, dövülmelerinin ve giderek kendi hayatları üzerindeki söz haklarını kaybetmenin önüne geçilemeyecek. Bu işlere gerçekten kızdığımızı anlatmamız gerekiyor bir şekilde. Çünkü bu işin gidişatı kötü görünüyor; şimdi kürtaj, yanında sezaryen; arkasından büyük ihtimalle zina gelecek. Bir de sanki bu ülkede kadınlar bedenleri ve hayatları üzerinde her türlü hak ve özgürlüklere sahipmiş gibi konuşuyoruz. Sanki doğdukları andan itibaren farklı yetiştirilmiyorlarmış gibi; sanki küçüklüklerinden itibaren bedenlerini saklamayı, korumayı, gözlerden sakınmayı öğrenmiyorlarmış gibi. Kız çocuklarının bedenleri hiç kendilerine ait olmadı zaten; babalar ve anneler, kız çocuklarını ‘’bir emanet’’ gibi itinayla koruyup, saklayıp bir sonraki sahiplerine ‘’el değmemiş olarak’’ ne isterse yapsın diye kendi elleriyle teslim ettiler. Sanki kadın olarak doğmuş olmanın daha en baştan hayata bir adım geriden başlamak anlamına geldiği henüz küçük bir kız çocuğu iken kadınlara belletilmiyormuş gişiddet gören, boyunduruk altında yaşayan kadınları. Kadınlar daha yeni öğreniyorlardı kendilerine dayatılan hayatı değiştirebileceklerini; şiddete, eziyete, hor görmeye karşı çıkıp yeni bir hayata başlayabileceklerini. Aslına bakarsanız toplumda kadın hak ve özgürlükleriyle ilgili gerileme çoktan beridir başlamıştı. Toplum çoktan homurdanmaya başlamıştı kocalarını boşayıp özgürlüklerini ilan eden kadınlara karşı. Kadına şiddet boşuna yüzde yüz kırk oranında artmadı son sekiz on yıldır. Okul müdürleri, emniyet müdürleri kız çocuklarının geceleri geç saatlerde sokakta olmamaları gerektiğini, açık saçık giyinip erkeklerle cafelerde oturup konuştukları için tacize uğradıkları laflarını boşuna etmediler. Ama şöyle de bir gerçek var ki, kadınlar bedenlerinin kendilerine ait olduğunu önce kadınlara anlatmak zorundalar. Kadınlar haklarını savunmak için sokağa döküldüklerinde kendi cinsinden polisler tarafından şiddete uğradılar; böyle bir ülke ne yazık ki burası; kadınlar en büyük ihaneti kendi hemcinslerinden görüyorlar. Kadınlar, kadın düşmanlığının en hevesli işbirlikçiliğini yapıyorlar bu ülkede. Önce kadınlar vazgeçiyorlar gönüllü olarak kendi haklarından; onlara bu işin geri dönüşü olmadığını, işin ucunun hiç ummadıkları kadar beter bir yere varacağını nasıl anlatacağız? Bu kadarı yetmez dediğimiz hak ve özgürlükler bile şimdi çok görülüyor kadınlara. Bu iş gerçekten çok kızdırıyor bizi. Karşı çıkmak gerekiyor, başka yolu yok. Bir kurtarıcı beklemeyin; bu kez bu iş sadece kadınlara düşüyor. ‘Tarihe Kıymayın Efendiler!’ KAMİL OKYAY SINDIR bi. Sadece kadın olmaktan kaynaklanan görev ve sorumlulukları yerine getirmenin hayatlarının tek amacı olduğu; tek başlarına da ayakta kalabilecekleri gibi bir olasılığın söz konusu olmadığı kafalarına en baştan yerleştirilmiyormuş gibi davranıyoruz. Kadınların daha alacağı çok yol var iken, şimdi kendilerine sahip oldukları hakların bile aslında çok fazla olduğu söyleniyor. ‘’Bu kadarına bile tahammülümüz yok’’ deniyor; ‘’Çok fazla oldunuz, haydi gerisin geriye’’. Durun bakalım, daha ne gördük ki? Ayrımcılığı yeni yeni konuşmaya başlamıştık. Kız çocuklarımıza hayatta bizimkinden çok daha fazlasını yapabileceklerini anlatıyorduk; daha büyük hedeflere, daha büyük amaçlara ulaşabileceklerini; sahip olduklarımızdan daha fazlasına sahip olabileceklerini. Daha işin başındayız. Bu ülkede doktor, mühendis, mimar, öğretmen olan kadınların bile gidecekleri çok yol var; bırakın toplumun genelini oluşturan ezilen, HEMCİNSLERİN İHANETİ BİR EMANET GİBİ... TAHAMMÜL YOK İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TOKİ'ye devri nedeniyle Alsancak Stadı üzerinden sürdürülen tartışmalara Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır da katıldı. Sındır, yeni stadın Doğanlar’a yapılmasını önerdi. Bornova Belediye Meclisi’nin buradaki 26 dönümlük alanı “stad yeri” olarak belirlediğini anımsatan Sındır, “Ben uzun süredir Spor Bakanı'yla bir araya gelerek önerimi sunabilmek için randevu talebime yanıt beklerken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu’nun stadyumu Doğanlar’da yapabileceği fikri beni ve Bornovalı futbolseverlerimizi son derece mutlu etmiştir. Aklın yolu bir, en doğru tercihin burası olacağı konusunda uzun zamandır yoğun çaba sarf ediyorduk. Her ne kadar 2013 yılı yatırım faaliyetlerimiz arasında bu stadyumu gerçekleştirmeyi hedeflemiş olsak da her kim ki bu stadyumun yapımını üstlenir ve belediyemize devrederse bundan son derece mutlu oluruz. Hem Bornova hem İzmir hem de ülkemiz için son derece yararlı olur” dedi. DOĞANLAR’A... YENİ STAT METE KIZIK Kentlerin kimliklerinden birinin de tarihi yapılar olduğu bilinen gerçek. Hatta bazı şehirler stadyumları ile ünlü. Hatta bazıları 100 yılı aşkın süredir yaşayan mabedler. Bu mabedler; aşkların en karşılıksızının, duyguların, heyecanların, öfkelerin, mutlulukların, dostlukların, öfkelerin, komedilerin, trajedilerin, yaşam boyu anılarda yer alacak duyguların, yaşandığı yerler. Milano Giuseppe Meazza, Barselona Nou Camp, Madrid Maracana, Yokohoma Nissan, Santiago Bernabeu, Rio de Janerio Maracana Stadyumu ilk akla gelenler. Ülkemizin en eski futbol mabedi İzmir Alsancak Stadyumu. 1910'ların başında Rumların takımlarına ağırlar. Kurtuluş Savaşı'mızın başarıya ulaşmasıyla 1929'da kapalı ve açık tirübün inşa edilerek, Alsancak Stadı adıyla futbol stadına dönüşür. İzmir'in döneminde tek stadı olması nedeniyle Altay, Göztepe, Altınordu, Karşıyaka, ve İzmirspor'a ev sahipliği yapar. AS Roma, Benfica, Atletico Madrid, 1869 München, Cardiff City, Marseille gibi dünya takımlarını konuk eder daha sonra. Bu tarihi mekan şimdi, ona “gayrimenkul” gözüyle bakanlar tarafından oldu bittiyle TOKİ'ye devredilip, yerine kent merkezinin kalbine bir hançer olacak AVM dikilmek isteniyor. İş bu kadarla sınırlı değil. İzmirlinin kimliği ve belleğinde önemli yeri olan, bölgesindeki binlerce İzmirli çocuğun, gencin spor yapabildiği tek alan yok edilecek. Deprem riski yüksek İzmir de; Afet ve Acil Durum Eylem Planı ile belirlen çadır kent alanını kalmayacak. Ancak kolay olmayacak gibi görünüyor durum. İzmirli farkını gösteriyor, bu duruma seyirci kalmayacağını gösteriyor... Birçok meslek kuruluşu, İzmir Büyükşehir Belediye'si şimdiden karşı çıkıyor. Aralarında, Altay, Göztepe, Altınordu, Bucaspor, İzmirspor, Damlacakspor taraftar gurupları ve Taraftar Hakları Derneği girişimi yanlıları “atkını al, forma giy, dur de" başlığında yarın sokaklara çıkıyor. Gündoğdu Alanı'nda saat 19.30 da başlayıp Alsancak Stadyumu önünde bitecek yürüyüşle neoliberal politikalara karşı çıkılıp, kent ve kentli bilinci savunulacak. “Tarihe kıymayın efendiler” denilecek... Şimdi kentine ve kendine sahip çıkma zamanıdır. Op.Dr. Salih SADIK Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tam Gün Muayene C MY B 0 232 463 27 22 0 232 422 66 55 www.salihsadik.com.tr C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle