Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Endymion’un Bafa Gölü’ndeki toprakları, daha fazla yol için un ufak ediliyor Çobanın uykusu kaçtı! ASUMAN ABACIOĞLU ‘’Biz buralara çok fazla turist gelmesini istemeyiz’’ dedi yerel rehberimiz. Televizyonu bile olmayan bir küçük pansiyona zaten kim gelir, kuşlara ve bitkilere meraklı Almanlardan başka? ‘’Böcekten korkuyorsanız sizi şöyle kenara alalım’’ diye devam etti alaycı bir şakayla rehber; yürüyüş sırasında üzerine örümcek çıktı diye çığlıklar atacak bir turistle hiç uğraşamam havalarındaydı. Börtü böcekten korkanların orada bir işi olamazdı zaten. Belli ki küçücük aile işletmesi pansiyonu hiç boş kalmıyordu. Öyle güldür güldür gelecek turist gruplarına hiç ihtiyaçları yoktu. Ayrıca Bafa’nın doğal ve tarihi zenginliklerine sahip çıkmasının sadece bunlardan gelir sağlamalarıyla da ilgisi yoktu. Samimi bir şekilde içinde yaşadığı doğal ve tarihi değerlerin korunmasına özen gösteriyor, buna aykırı davrananlara kararlı bir duruşla tepki gösteriyordu. Bu yüzden İzmirBodrum yolunun genişletilmesi çalışmalarının Bafa Gölü’nün kıyılarını neredeyse yarı yarıya traşlamasına ilişkin tek bir eleştiri yöneltmemesi şaşırtıcıydı. Belki henüz bu yolun getireceklerini göremiyordu. Yöre halkı kitlesel turizmden yana değildi ancak yolu gidişgeliş en az ikişer şeride hatta görünüşe bakılırsa daha fazlasına çıkaracak çalışmalar başka ne amaçla yapılıyor olabilirdi? Rehberimizin, ‘’Şu gördüğünüz zeytin ağaçları yüzlerce yıllık’’ diye işaret ettiği yerlerde bitki örtüsü bıçakla kesilmiş gibi kazınmış, kim bilir o yüzlerce yıllık zeytinlerin kaçı telef edilmişti. Kim bilir kaç endemik bitki zarar görmüştü; belki binlerce yıldır dokunulmayan doğal doku, yolun genişletilmesi uğruna, parçalanmış hasarlanmış, kanayan bir yara gibi görünüyordu. Bir kenarda devasa iş makinalarıyla, kepçelerle yerlerinden sökülmüş kayalar yığın yığın duruyorlar, toza bulanmış zeytin ağaçları ne olduğunu anlayamadıkları bu hoyratlığın ortasında, kesilmiş toprak parçalarının kıyısına tutunmaya çalışıyorlardı. Aydın otobanından çıkıp Bodrum’a doğru gidecek yoğun araç trafiğine geniş yollar açılıyordu. Daha çok araba geçip gidebilsin diye, bu araçlar daha çok hız yapabilsinler, birbirlerini sollayabilsinler, tozu dumana katıp egsoza boğabilsinler diye binlerce zeytin ağacı kesiliyor, kayalar un ufak ediliyor, binlerce börtü böceğin yuvası hallaç pamuğu gibi atılıyordu. Bu gürültüyle mitolojik efsanenin kahramanı çoban Endymion çoktan binlerce yıllık uykusundan uyanmış pılısını pırtısını toplayıp gitmiş olmalıydı. Yıllardır orada var olan tek şeritli yol kimin neyine yetmemişti? Turizm gelişecek diye doğaya böyle bir bedel ödetiliyordu işte. Asıl korkulan, zararın bu kadarla kalmayacağı; bunun arkasından gelecek olanlardı. Bu yolun gideceği yerlerin yüzkırkdokuz yıllığına birilerine peşkeş çekilmesinden, buralara kitlesel turizm amaçlı büyük oteller, tatil köyleri yapılmasından, Bafa Gölü’nün kıyılarının büyük iş makinalarıyla düzlenip beton dökülerek marinalar yapılmasından, hatta birileri tarafından bir yolunun bulunup 1. Derece Doğal Sit alanlarına yılın sadece 15 gün oturulan büyük malikane şeklinde yazlıklar inşa edilmesinden. Gölün kıyılarında zeytin ve çam ağaçlarının altına saklanmış; zakkumlarla, begonvillerle, sardunyalarla çevrili küçük köylerinde, Bafa’nın doğal yapısını oluşturan büyük kayalarla iç içe, antik kalıntılarla koyun koyuna yaşayan yöre halkı, sakin, dingin, yavaş akan hayatlarının, genişleyen yolla nereye doğru değişeceğinin farkında mıdır acaba? Bu büyük ve geniş yol biraz ötelerinden, kendilerine dokunmadan gelip gider mi sanıyorlar? Binlerce yıldır sanki hiç değişmemiş gibi devam eden, kendi kendine yeten bu huzurlu yaşam tarzlarının, geleneklerinin, yolla birlikte nasıl hızla bozulup gideceğini görebiliyorlar mıdır? Onların masumiyeti, samimiyeti, alçak gönüllülüğü, çağımızın rant hırsının açgözlülüğüne dayanabilir mi? Şimdi geniş otlaklarda yayılan hayvanlarına bir süre sonra yer bulamayacaklar; onlardan elde ettikleri mis kokulu sütü alamayacaklar, zeytin ağaçlarının sayısı azalacak, zeytinlerin tadı bozulacak, geceleri disko gürültüsünden uykuları kaçacak, gölde balık bulamayacaklar. Etrafı oyalı bir tülbenti satıp kazanabildikleri parayı köle gibi çalışacakları tatil köylerinde, otellerde kazanamayacaklar. İşte bu büyük otoyolların yapılırken tahrip ettiklerinden daha beteri, yol açtıkları değişikliklerdir. Börtü böcek sevmeyen turistlerin gelişidir. Bizim rehber bunu bilir mi; bilse de dur diyebilir mi? DAHA ÇOK... C MY B C MY B