Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE c ARALIK AR AMBA Devri Tayyip sona erecek! ‘H amdolsun Açız’, ‘Anamı da Aldım Geldim’, ‘Çok Yaşa Padişahım’ın ardından son kitabı ‘Ayıya Bak’ ile yaşadığımız günleri anlatmayı sürdüren İzgü, ‘Eskiden devri Süleyman vardı. Şimdi devri Tayyip yaşanıyor. Bu dönem sona erecektir’ diye konuşuyor. rattılar. Yüzde 50 ile iktidarı geldiklerini söylüyorlar. Mussolini de oyla geldi. Başbakan’ın egosunu çok şişiriyorlar. Her fazla şişirilen şey bir gün mutlaka patlar.” ENDEN SONRA... Fotoğrafçıların ve genç gazetecilerin çok meraklı olduğu “kaybolan meslekler”den birini yapıyor gibi görüyor kendini. Sanki bir kalaycı ya da hasır ustası: “Bu halk, Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Bektaşi’yi yetiştirmiştir. Biz; yani Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve ben onların ardıllarıyız. Ben de gidersem açık söylüyorum bir tane siyasal mizahı yapan kalmayacaktır. Öyle biri yok. Öyle bir kitap yayınlandığını da görmüyorum. Şu anda ben kalıcı eserler üreten bir gülmece yazarı göremiyorum, ama çizgide var. Onların da bazıları politik göndermeler yapmayan, suya sabuna dokunmayan filmler yapmayı tercih ediyorlar. Yine de gülmece öykü, roman yok.” AHTEKAR OLUN! Çocuklardan bahsederken gözlerinin içi gülüyor. Onlar her çağırdığında peşlerinden koşuyor. “Okullara gitmeyi çok seviyorum, özellikle devlet okullarına. Oradan bir davet geldiği zaman koşarak gidiyorum. Kitap imzaladığım her çocuğun mutlaka elini sıkarım” diyor. 4+4+4 sisteminin çocukları okuldan soğutacağını belirtiyor, eğitim sisteminin okuma alışkanlığı edinmeye yardımcı olmadığını vurguluyor: “Şimdiki eğitim öğretim, kitap alışkanlığı edinmesine izin vermiyor. 6066 aylık çocukların eminin yüzde 40’ı okuluna ısınamamıştır. Isınmış olsa ne olacak? Okul, asla kitap okuma yeri değildir. Öğretmen önerecek, çocuk evde okuyacak. Anne baba da okumuyor. Oturuyor evde dizi izliyor. Anneler babalar en azından biraz sahtekar olsunlar. 15 gün kitap okuyormuş gibi görünsünler. İki hafta sonra siz kitap okumayı bıraksanız da çocuk bırakmaz. Bilgisayar da bize oyuncak olarak girdi. O da okumanın önünde engel. Arkasından sınava hazırlık, testler geliyor. Mümkün olduğunca çocuğu bilinçli olarak kitaptan uzaklaşSon kitabı “Ayıya Bak” “Hiperdiktatör” adlı öyküyle başlıyor. İzgü, “Devri Tayyip’te yaşıyoruz” dediğine göre, öykünün ana kahramanın kim olduğu malum. “Sürünün Koyunu”, “Badem Kafa” içinde yer alan öykülerden bazıları. İzgü kitabını, “Gerçek ayıları tenzih ederim, onları çok seviyorum” diye bitirmeyi ihmal etmiyor. Mizah yerine“gülmece”yi kullanmayı yeğliyor. Gülmecenin baskı dönemlerinin en güçlü silahı olduğunu vurguluyor. Ancak yeterince kullanılamadığını belirtiyor, politikadan uzak durmayı seçen nesilleri de eleştiriyor: “Karşıdaki istediği kadar baskı yapsın, gülmece bir yerden sivrilir ve akılda kalır. Şimdiki gülmece dergilerinde çizgilerde görüyorum ben bunu. Ama bir öykü veya taşlama şiir, hiçbir şey yok. Gidin bakın standup’lara... Gittim, baktım. Çıkışta usunda hiçbir şey kalmıyor. Gülmece hiçbir zaman sermayeden yana olmamıştır. Gülmece kesinlikle zenginin malını övmez. Hep halktan yana olmuştur.” Ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatırken karanlık bir tablo çizse de geleceğe yönelik umutları çok güçlü. “Şu anda 80 yaşındayım. Tayyip gibi çok diktatörler gördüm”diyor: “Geleceğe yönelik umutluyum, çok iyimserim. Devri Tayyip sona erecektir. 2023’ler, 2071’ler dediklerine bakmayın. Asla. Bunlar, mutlaka gelip geçecektir. Bir korku toplumu ya Gülmece yazarı Muzaffer İzgü, ‘Başbakan’ın egosunu çok şişiriyorlar. Her fazla şişirilen şey bir gün mutlaka patlar’ diyor HİPERDİKTATÖR B ‘ tırıyorlar. Çünkü okuyan çocuk düş kurar, sonra soru sormaya başlar. Soru soran çocuk koyun değil, birey olur. Ama şimdi yönetim birey istemiyor.” Bu halk, Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Bektaşi’yi yetiştirmiştir. Biz; yani Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve ben onların ardıllarıyız. Ben de gidersem açık söylüyorum bir tane siyasal mizahı yapan kalmayacak... ’ HAKAN DİRİK Gülmece yazarı Muzaffer İzgü, ülkenin içinde bulunduğu siyasal koşulların karanlık bir tablo ortaya koyduğunu, ancak “diktatörlük” döneminin sona ermesiyle geleceğin aydınlık olacağını söylüyor. 99’ü çocuklar için olmak üzere toplam 154 kitabın yazarı olan İzgü, içinde bulunduğumuz günleri “devri Tayyip” diye tanımlıyor. “Hamdolsun Açız”, “Anamı da Aldım Geldim”, “Çok Yaşa Padişahım” ve son kitabı “Ayıya Bak” ile bu dönemde yaşananları tarihe not düşüyor: “Bu kitaplar, tamamen bugün yaşadığımız düzeni anlatan kitaplar. Eskiden devri Süleyman vardı. Şimdi devri Tayyip yaşanıyor.” S Küresel ölçekte en büyük ikinci sülfürik asit fabrikasının bölgede kurulacağı savlandı Dünyanın asidi Turgutlu’ya İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Çaldağı'nda işletilmek istenen nikel madeni için dünyanın ikinci büyük sülfürik asit fabrikasının Turgutlu'da kurulacağını savladı. Bir ton cevherin topraktan ayrıştırılması için 750 kilogram sülfürik aside gereksinim duyulduğunu, kullanılacak toplam asit miktarının 18 milyon ton olacağını vurgulayan Ören, konuyla ilgili araştırma başlatması için TBMM Başkanlığı'na başvurdu. Maden için hazırlanan ÇED raporunda sülfürik asit üretim tesisine ilişkin ayrı bir bölüm bulunmadığına dikkat çeken Ören, “Maden şirketinin kurulacak sülfürik asit fabrikası için bu raporu A sit fabrikasının Çaldağı'nda işletilmek istenen nikel madeni için oluşturulacağını öne süren CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, ‘Vahşi madenciliğin maskesi düşmüştür’ diye konuştu vermekten kaçınmasının nedeni fabrikanın ÇED’e uygun olmamasıdır. Çevre mevzuatı gereği yeni kurulacak fabrika için Çevresel Etki Değerleme Raporu istenmesi zorunludur. Ancak Çaldağı böyle bir tesise uygun değildir” dedi. Fabrika alanının İzmir'e 40, Manisa'ya 20, nüfusu 120 bini aşan Turgutlu’ya 10, Gediz Nehri'ne de 3 kilometre uzaklıkta olduğunu anımsatan Ören, şu görüşlere yer verdi: 1Bölgede Musulcalı, Akköy, Çampınar, İzzettin, Yakuplar, Temrek ve Sarıbey köyleri bulunmaktadır. Burada yaşayan vatandaşlar geçimini ta RESMİ RAKAMLAR... rım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Arazi yapısı çok yumuşak toprak olup 45 derece eğimlidir. Bölgedeki resmi rakamlara göre 158 bin 543 ağaç kesildiği ve dere yatakları doldurulduğu için toprak erozyonu başlamış, köylerde sel riski artmıştır. Bu kadar eğimli arazide fabrika kurulması Çaldağı ve Turgutlu için büyük risk taşımaktadır. Tarım alanlarına, yerleşim merkezlerine bu kadar yakın yerde, dünyanın ikinci büyük sülfürik asit fabrikasının kurulması doğru değildir. Sülfürik asit fabrikası bölgede bütün bağları bahçeleri yok edecek toplu hayvan ölümleri yaşanacaktır. Bu nedenle TBMM Başkanlığı'na araştırma önergesi verdim.” C MY B