Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KASIM CUMA EGE İNSANA ASUMAN c ‘2012 Türkiye’sinde Kadın Olmak’ konulu kurultayın sonuç bildirgesi açıklandı DAİR Kadınlar tarikat kıskacında EMRE DÖKER Ulusal Uyanış Platformu’nun, “2012 Türkiye’sinde Kadın Olmak” konulu kurultayının sonuç bildirgesinde, kadınların sınıf ayrımından, Kurtuluş Savaşı ve ardından kurulan cumhuriyet sayesinde kurtulduğu vurgulanarak, “AB ve ABD dayatmaları ve özelleştirmelerle ekonominin çökertilmesi, kadını yoksullaştırmış ve güvencesiz duruma getirmiştir. Bu durum, tarikatlar için kadını yeniden teslim alma fırsatı yaratmıştır” denildi. ABACIOĞLU asuabacioglu@yahoo.com U lusal Uyanış Platformu’nun bildirgesinde kadınların özgürlüğü için cumhuriyet devriminin tamamlanması gerektiği vurgulandı. 1718 Kasım tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen kurultayın sonuç bildirgesini açıklayan Ulusal Uyanış Platformu Dönem Sözcüsü İsmail Bilen ve platformun dönem sekreteri Nuran Güran, kadınların ortaçağ koşullarını andıran feodal yapının kıskacından, emperyalist işgalcilere karşı verilen Kurtuluş Savaşı ve sonrasında kurtulduğunu vurguladı. Kadınların gerçek kurtuluşunun ise “Milli Demokratik Devrimin” tamamlanmasına bağlı olduğu kaydedilen bildirgede, “Bu nedenle kadın sorunları alanında çaba har cayan tüm kuruluş ve örgütlerin çabalarını, Cumhuriyet Devriminin tamamlanması hedefiyle birleştirmesi gereklidir. Kadınlarımızın kurtuluşunda ‘dış güçlerden’ medet ummak doğru değildir. Kadınlarımızın özgür, onurlu ve başı dik yaşayacakları günler, ancak örgütlü ve bilinçli mücadeleyle gelecektir. Gerek 29 Ekim gerekse 10 Kasım eylemlerindeki tablolar kadınlarımızın bu gerçeği çok iyi kavradıklarının kanıtıdır. Bu da tüm umut ve iyimserliğimizin kaynağını oluşturmaktadır” denildi. Soğuk Ülkenin Sıcak İnsanları Soğuk havada bile dışarılarda olmayı sadece İzmirliler bu kadar çok sevebilir diye düşünürdüm; meğer yanılıyormuşum. Birahanelerin, kafelerin, restoranların, dışarıya atılmış masa ve sandalyelerinin soğuk kış günlerinde bu kadar hınca hınç dolabildiği İzmir’den başka yerler de olduğunu bilmezdim. Açık havada oturanlar için taşınabilir ısıtıcılar ve battaniyeler bulundurmayı akıl etmenin sadece İzmir’e özgü bir yaratıcılık olmadığını öğrendim. Yan masadakilerle sohbet kurmaktan, sohbet biraz ilerleyince yan masaya doğru yanaşmaktan, hatta sonunda o masaya demir atmaktan hoşlanan başka ülke insanları da varmış anlaşılan. Sokaklarda bağıra çağıra gülüşüp konuşan, eğlenmeyi seven, dost canlısı, soğuk bir ülkenin sıcakkanlı insanlarından, Hollandalılardan söz ediyorum. Hollandalılar da tıpkı İzmirliler gibi gelen geçeni seyretmekten keyif alıyorlar; hatta bu konuda biraz daha öteye geçiyorlar; dikkatlerini birlikte oturdukları kişiler yerine önlerinden geçenlere tam olarak verebilmek için masada karşılıklı değil sokağa bakacak şekilde yan yana oturmayı tercih ediyorlar. Hani neredeyse göz göze gelseniz sohbet başlatacaklar. Üstelik bunu hiç rahatsızlık uyandırmadan yapabiliyorlar; ‘’Sıkıldım senden’’ derseniz, hiç gücenmeden kalkıp gidebiliyorlar. ‘’Türküz’’ deyince neredeyse hemen hepsi Tarkan’ın ‘’’Kuzu kuzu’’ şarkısını söylemeye başlıyorlar; biz sözlerini bilemeyince çok şaşırıyorlar. Kapı önü muhabbeti İzmir’de artık geçmişte kalmaya yüz tutmuş nostaljik bir anı haline gelse de Hollanda’nın küçük yerleşim yerlerinde her evin önünde bir masa ve iki sandalye mutlaka bulunduruluyor. Sanki bu ülkede insanlar evlerinin içinden çok dışarısını süslemeyi daha çok seviyorlar; çiçekler, heykeller, dekoratif malzemeler ile göz alıcı bir masal bahçesine dönüştürülen bu mekanlarda zaman geçirmeyeceklerse neden bu kadar süslesinler? Ancak açık havayı seven insanların yapabilecekleri bir şey bu. Ancak dışarıyla bu kadar ilgili olup da başkalarının özel hayatına ‘’pencerelerine perde asmaya gerek duymayacak’’ kadar saygılı olmayı nasıl becerebildikleri, bizim için hayret uyandırıcı. Hem dışa açık insan canlısı bir toplum olarak yaşayıp hem de bireysel haklara ve özel hayata saygılı olabilmek her yerde görülebilecek bir özellik değil. Neredeyse her köşe başında bir dönerciye, mağazalarda, pazarlarda, istasyonlarda bir Türk’e rastlamanın olağan olduğu bu ülkede büyük kentlerin kozmopolit nüfus örgüsüne karşın küçük kasaba ve kentler Hollandalıları daha çok temsil ediyorlar. Bu küçük yerlerde yaşayanlar bile Türkçeyi algılamaya çok yatkınlar. Bu ülkede yerleşik Türk nüfusun yanı sıra Türk ziyaretçi sayısı da oldukça yüksek. Alış veriş yaptığınız yerlerde ‘’Teşekkür ederim’’ yanıtını almaya bir süre sonra alışıyorsunuz. Türklere yönelik kötü bir önyargıya ise rastlamadık. Hollanda’dan söz edip de bisiklet çılgınlığına değinmemek olmaz; kış aylarında hava sıcaklığının eksilerin epeyce altına indiği bir ülkede bisikletin neredeyse en yaygın ulaşım aracı olması Hollandalıların açık hava tutkusunun bir başka göstergesi olarak yorumlanamaz mı? Bu ülkede çocuklar henüz yürümeye başlamadan önce bisiklete binmeyi öğreniyorlar. Yaşlanıp bisiklet süremeyenler de motorlu bisikletler kullanıyorlar. Hollandalılar, bisiklet kullanırken söylendiğine göre bir yandan cep telefonlarından mesaj atıp bir yandan kahvelerini içebilecek kadar becerikliler. Kentlerde yollar bisikletlilere göre tasarlanmış; yayaların bisiklete ayrılmış yollarda yürümesi bu ülkede dünyanın en kaba davranışı olarak görülüyor. Arabalar ise en hakir görülen ulaşım aracı; kent içinde araba kullanıyorsanız, her yayaya, her bisikletliye öncelikli olarak saygı göstermek, onları kollamak zorundasınız. Hani neredeyse araba sahibi olmak ve kent içinde araba kullanmak bir eziyet haline getirilmiş. Hollanda’da diğer her şey bir yana, işte bunu kıskanmadım dersem yalan olur. Pamuk üreticisi, destekleme primleriyle bile maliyetini karşılayamıyor Çocuklar çıplak kalacak! İ ZTB Başkanı Işınsu Kestelli, ‘Sayın Başbakan, tavsiye ettiği üç çocuğun çıplak kalmasını istemiyorsa pamuğa sahip çıkılmalı’ dedi. bugünden açıklanması çağrımızı yeniliyoruz” diye konuştu. Türkiye'nin 62 milyar dolarlık tarımsal üretimle dünyanın yedinci büyük ülkesi olduğunu belirten Kestelli, tarımsal üretimdeki artışın dış ticaret rakamlarına hak ettiği ölçüde net ihracat fazlası olarak yansımadığını bildirdi. Kestelli, “Üretim ve ihracatta ithalata bağımlılık hastalığı, tarım ve hayvancılık sektörünü de sarmış durumda. Geçen yıl itibariyle Türkiye’nin tarımhayvancılıkgıda ve içecek ihracatı 14 milyar dolar, ithalatı ise 13.6 milyar dolar oldu. Ciddi bir fazla vermemiz gereken bu sektörde ne yazık ki ancak başa baş durumdayız. Alt kalemlere indiğimizde tarım ve hayvancılıkta son 10 yılda ihracatın 3 kat, ithalatın ise 5.4 kat arttığını görüyoruz. Gıda ve içecek dışındaki tarım ve hayvancılık dış ticaretinde 3.5 milyar dolar açığımız var” dedi. HİCRAN ÖZDAMAR İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Sayın Başbakan, vatandaşlarımıza tavsiye ettiği en az üç çocuğun çıplak kalmasını istemiyorsa, Türk pamuğuna sahip çıkmalı” dedi. Türkiye’nin pamukta, en büyük üretici ülke konumundayken şimdi en büyük ithalatçıya dönüştüğünü vurgulayan Kestelli, üreticilerin büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. 1 kilogram kütlü pamuğun maliyetinin yaklaşık 1 lira 80 kuruşken fiyatının ise Ege Bölgesi’nde 1 lira 30 kuruşa, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 1 lira 20 kuruşa kadar düştüğünü vurgulayan Kestelli, “Bu yıl, destekleme primi olarak ödenecek olan 46 kuruş ilave edildiğinde bile pamuk üreticisi zarar edecek. Pamuk ekim alanları giderek azalıyor. Hükümetin bu gidişe bir dur demesi gerekiyor. Bu nedenle 2013 yılı destek primlerinin ciddi şekilde yükseltilerek, HAYAL KIRIKLIĞI HASTALIK Gençlik ‘merkezde’ mutlu B ornova Belediyesi’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı törenle açtığı gençlik merkezi, üniversite öğrencilerinin uğrak yeri oldu. Günde iki öğün ücretsiz sıcak yemeğin verildiği merkezde sınırsız çay da sunuluyor. Ayrıca ücretsiz çamaşır yıkama ve kurutma hizmeti veriliyor. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, üniversite öğrencilerinin gereksinimleri düşünülerek tasarlanan, haftanın 7 günü sabah 08.00’den akşam 24.00’e kadar hizmet veren gençlik merkezinde, ücretsiz kablosuz internet, satranç, hobi oyunları, günlük gazeteler, uzman psikologlar da bulunuyor. İsteyen öğrenciler doğum günü gibi özel kutlamalarını burada yapabiliyorlar. 3 bin kitaplık kütüphaneden de yararlanılabiliyor. Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır, merkezin kısa sürede hem üniversite öğrencileri hem de gençlik için çok işlevsel bir mekan haline geldiğini söyledi. Sındır, “Gençlik bizim için birinci derecede önemli. Özellikle üniversite öğrencilerimizin zorluk çekmeden eğitimlerini sürdürmeleri için üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz” dedi. Kıyıdan bütünşehir tepkisi K ıyı Ege Belediyeler Birliği’nin 1923 Kasım 2012 tarihleri arasında Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği mevzuat bilgilendirme toplantısına katılan üye belediye başkanları, Bütünşehir Yasası'na yönelik tepkilerini sürdürdü. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, “Belde belediyelerin kapatılması konusunda alınan kararlar hepimizi yaraladı. En ufak hizmet birimi olan 2 bin nüfuslu bir belediyenin kapatılması için halkın referandum ile iradesini ortaya koyması gerekir. Kurulan bir belediyenin kapatılması için karar Ankara’dan değil, oradaki yerel halk tarafından verilmesi en onurlu davranış olur” diye konuştu. C MY B