02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KASIM CUMA EGE c ‘O gün oradaydım’ O ASUMAN ABACIOĞLU O gün sanki ilk kez insanlar kaybedebileceklerinin ne kadar önemli olduğunun farkına varmış gibiydiler. O gün sanki bıçak kemiğe dayanmıştı ve o gün orada olmasalar şimdiye dek korumaya pek de özen gösterilmemiş olan iyi bir dostun ellerinden kayıp gidebileceği telaşına kapılmıştı herkes. O gün orada olmak zorundaydı İzmirliler; bunu yeni anlamış gibiydiler. O gün orada ‘’ben olmasam da olur; nasıl olsa başkaları gider’’ demenin artık lüks olduğunu biliyorlardı. O gün ilk kez kendilerine altın bir tepside hazır sunulan her şeyin ne kadar önemli ve değerli olduğunun, bunu sadece ve sadece kendilerinin koruyabileceğinin ayrımına varmışlardı. Bugüne değin resmi törenler, resmi geçitler, marşlar ve hamaset nutuklarıyla içi boşaltılan bir bayramın gerçek anlamda ilk kez halk tarafından sahiplenilerek kutlanmasına tanık olundu. Bunu en iyi orada bulunanlar anladı. radakiler, kendilerine altın tepside sunulan şeylerin ne kadar önemli ve değerli olduğunu, bunu sadece ve sadece kendilerinin koruyabileceğini anlamıştı... AKP’liler Çaldağı’nı görmüyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Spil'deki yangınında yağan ağaçlara üzülen AKP Manisa milletvekillerinin, 20 kilometre ilerideki Çaldağı'nda yaşananları görmezden geldiğini söyledi. Spil Dağı'nda çıkan orman yangınında 50 hektarlık alanın zarar gördüğünü kaydeden Ören, şunları kaydetti: “Bu yangında kuşkusuz Manisa’nın ciğerlerinden bir parça koparılmıştır. Yangından sonra özellikle AKP milletvekillerinin bölgenin yeniden ağaçlandırılmasına yönelik açıklamalarından dolayı Manisa adına teşekkür ederim. Türkiye’nin en verimli tarım bölgesi olan Gediz ovasının, bir tarafında Spil dağı, diğer tarafında Çaldağı vardır. İki dağın arasındaki uzaklık 20 km’dir. Burada faaliyet yürüten maden şirketi için ağaçlar toplu katliama maruz kalmaktadır. 3035 yıllık ağaçlarla birlikte tüm ağaçlar ve fidanlar kesilmekte arazi tıraşlanarak çıplak hale getirilmektedir. Daha yüzbinlerce ağaç kesilecektir. Turgutlu’nun oksijen deposu Çal dağı ormanları yok edilmektedir. 15 yılda madenden elde edilecek 4 milyar lira gelire karşın, Gediz havzasından 15 yılda 60 milyar liralık ürün alınacaktır. Ormanlarımız da bize kalacaktır. Bunlara rağmen, 'ağaç sever milletvekillerimizin' katliamı görmezden gelmelerini anlamak mümkün değildir. Ağaçlar bir bir kesilirken hiç sesleri çıkmıyor.” Ören, AKP milletvekillerine “4 milyar lira karşılığında Spil dağındaki 100 bin ağacın kesilmesine evet diyorlarsa mesele yok. Eğer hayır diyorlarsa, Çaldağı'ndaki ağaçların katledilmesine neden göz yumuyorlar?” diye sordu. C HP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Spil’de yanan ağaçlara üzülen AKP’li vekillerin, 20 kilometre ilerideki Çaldağı’nda yaşanan ağaç katliamını görmezden geldiğini kaydetti. GÖZ YUMUYORLAR Ekim Cumhuriyet Bayramı resmi kutlamaları öğleye doğru henüz tamamlanıyordu. Gencecik fidanlar, asker giysileriyle rap rap geçiyorlardı marşlar söyleyerek; ardından polis araçları, itfaiye, belediyeye ait araçlar klasik resmi geçit töreni çerçevesinde arka arkaya sıralandılar. Törenler sona erdiğinde Cumhuriyet Meydanı’nın kenarlarına kurulan oturma yerlerini dolduranlar hemen dağılmadılar. Sanki resmi geçit törenleri halkın heyecanını gidermemişti yeterince; bir çoğu Kordonboyu’nca uzanan çimlere oturdular. Deniz kenarındaki banklar, cafeler, çay bahçeleri, restoranlar ellerindeki bayrakları omuzlarına bağlayan, ya da sopalarına dolayan insanlarla doluydu. Bazıları kıyıda turlamaya başladılar. Herkes bir şeyleri bekliyordu; sabırla ve umutla etraflarına bakınıyor, insan kalabalığını ölçmeye çalışıyor, zamanı gelince ortaya dökülecek olan İzmirlilerin bugünün önemi nedeniyle kendilerini hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyorlardı. İzmirliler böyledir işte; bir yandan yapılması gerekeni yaparlar bir yandan da güzel havanın tadını çıkarıp çaylarını kahvelerini yudumlarlar. Daha zaman varken yaşamın tadını çıkarmanın ne zararı olabilir? İzmir’de mitingler böyle yapılır. Sokakta, cafelerde göz göze gelen İzmirliler, birbirlerine gülümsediler; bu kadar ortak bir paydada hiç bir araya G ENÇ FİDANLAR İzmir’in ünlü Kordonboyu’nda 29 gelmemişlerdi. Herkes dost, akraba, kardeş, arkadaştı; birbirlerini çok iyi tanıyor, anlıyor gibiydiler. Yağmur ya da fırtına başka zaman olsa ekabir İzmirliler’i sokağa çıkmaktan alıkoyabilirdi ama o gün değil; yağmurluklar ve şemsiyeleri ile o gün herkes her şeye hazırdı ama evde oturulmayacaktı. Zaman, meydanlara çıkma zamanıydı; çünkü artık zaman kalmamıştı. Herkes sabırla bekledi zamanın gelmesini. Zaman o gün gelmişti; kimse evine ya da başka yere gitmeyecekti. Cumhuriyet Meydanı’nda marşlar yükselmeye ve sloganlar atılmaya başladığında herkes bayrağını kapıp fırladı oturduğu yerden. Kalabalıkların bir bölümü Cumhuriyet Meydanı’nda bir bölümü de Kıbrıs Şehitleri’nde toplanmıştı. Zaman kalmadığını bilirmiş gibi konuşmalar kısa tutuluyordu. Kimsenin coşturulmaya ihtiyacı yoktu zaten; çok klişe bir laf olsa da burası tam yeriydi ‘’heyecan doruktaydı’’ demeye. dınlar çoğunluktaydılar. Çünkü en iyi kadınlar biliyorlardı cumhuriyet değerlerinin kıymetini; çünkü en fazla onlar zarar göreceklerdi bu değerler kaybolup gittiğinde. İkinci sınıf vatandaş olmak istemiyorlardı; evde kölelik, şiddet, eğitimsizlik, çocuk yaşta evlilik, kendilerini bekleyen kapıdaki tehlikelerdi. Kendilerinden çok çocukları ve torunları için o meydana geldiler; haklarını ve özgürlüklerini kaybetmemek için haykırdılar. İki koldan gelen kıpkırmızı bayraklarla örtülü kalabalıklar ortada buluştular; ortaya çıkan görüntü İzmirliler’e yakışır bir görüntüydü. O gün orada bir tarih yazıldı; buna tanık olanlar, gelecekte bir gün torunlarına, ‘’ben de o gün oradaydım’’ diyebilecekler. K ADINLAR EN ÖNDE Hep böyle derler ama gerçekten de ka Yandaşlar başa geçti HİCRAN ÖZDAMAR AKP iktidarının geçen yıl kanun hükmünde kararnameyle oluşturduğu Kamu Hastaneler Birliği’ne ilişkin başhekim atamalarında, iktidar içindeki cemaat ve tarikat savaşlarında güçlü olanın kazandığı vurgulanıyor. Sağlık alanında büyük bir değişimi yaşanacağı önümüzdeki günlerde, eski başhekimlerin görevlerine “nezaketsizce” son verildiğine dikkat çekiliyor. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Mete Güzelant, yeni başhekimlerin AKP’ye yakın isimlerden belirlendiğini söyledi. Yeni atanacak isimlerin bayram öncesi Ankara ve il sağlık müdürlüklerine çağrılarak, bulundukları pozisyonlardan istifa ettirildiklerini, sonrasında kendilerine yeni sözleşme imzalandığını bildirdi. Güzelant, “Geçen yıl 2 Kasım’da çıkan kararnamenin ardından atamalar için Sağlık Bakanlığı’na bir yıl süre verildi. Bu süre içinde atamalar son ana bırakıldı. Ciddi kadro savaşları oldu. İzmir için ilk ortaya atılan liste daha olumluydu. Ancak atamalara baktığımızda tarikatçı, cemaatçi, taraftar gruplarından insanlar var. Ilımlı isim yok gibi” diye konuştu. Özellikle tarikat ve cemat yapılarının ön plana çıktığını belirten Güzelant, “Atamaların bir kısmı İzmir’i hiç tanımayan insanlardan oluşuyor. Dışarıdan atamalar yapıldı. Atandıkları hastaneyi bilmeyen kişiler bunlar. Kasım ve aralık ayı ihale dönemidir. İhaleler, nasıl yapılacak? Bu işler ortada kalacak gibi görünüyor. Kaldı ki eski başhekimler, ‘görevden alınıyorsunuz’ denilerek alındı. Şimdiye kadar yaptıkları çalışmalar için bir teşekkür bile edilmedi” diye konuştu. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Mete Güzelant, ‘Tarikatçı, cemaatçi, taraftar gruplarından insanlar başhekim oldu. Ilımlı isim yok gibi’ dedi. Değirmenci, İl Genel Meclisi'nin kapılarını kapatan Vali Kıraç’ı eleştirdi ‘Demokrasi kilitleri açar’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir İl Genel Meclis Başkanı Serdar Değirmenci, Bütünşehir Yasası'yla ilgili basın toplantısının İzmir Valisi Cahit Kıraç tarafından “kapıların kilitlettirilerek” engellenmesinin “demokrasiyle bağdaşmadığını” söyledi. Dün gerçekleştirilen meclis toplantısında konuşan Değirmenci, “Demokrasi öyle bir anahtardır ki her kilitli kapıyı açar. Dün nasıl Ulus’ta barikatları aştıysa, bugün de burada İl Genel Meclisi'nin kilitlerini açmıştır” dedi. Değirmenci, Cumhuriyet 80 yılda yarattığı değerlere karşı saldırıların yoğunlaştığı dönemden geçildiğini belirterek, “Böyle bir dönemde Cumhuriyetin 89. yıldönümünde yurttaşlarımız büyük bir bilinç ve sorumluluk anlayışı içinde Cumhuriyete, Cumhuriyetin yarattığı değerlere sahip çıktığını göstermek için sokaklara dökülmüşlerdir. Ne yazık ki başta Ankara olmak üzere, yurdun çeşitli yerlerinde Cumhuriyet coşkusunu yaşamak isteyenlerin engellenmesi, bu büyük bayrama gölge düşürmüştür. Ankara’da 1. Meclis binasının önünde yapılacak kutlamalara katılmak için bulundukları illerden otobüslerle Ankara’ya gitmek isteyen yurttaşlarımızın sudan gerekçeler ve çeşitli bahanelerle engellenmesi ileri demokrasi anlayışıyla bağdaşmayan uygulamalar olarak tarihteki yerini almıştır” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Ulus'ta bayrakla dolaşmak kolay. Hakkari'de niye Türk bayrağıyla dolaşmadın” demesinin düşüncürücü olduğunu söyleyen Değirmenci, bunun Ulus’taki sade vatandaşın değil, hükümetin ayıbı olduğunu vurguladı. TANIMIYORLAR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle