Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarımda METE KIZIK Organik tarımda son dönemlerde kaydedilen gelişmelerden üreticilerin yeterince yararlanamadığı belirtildi. 50 milyar avro olarak tahmin edilen uluslararası organik tarım pazarında, özellikle Alman ve Hollandalı şirketlerin üretim yaptığı, bireysel alanda organik tarım yapan çiftçi ve köylülerin ise sertifika, pahalı ilaç, nakliye ve pazar gibi sorunlarla başa çıkamadıkları vurgulandı. Bu nedenle “topluluk destekli tarım” anlayışının ön plana çıktığı belirtildi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, “Marketlerde organik ürünler, diğerlerine göre dört beş katı fiyatlarla satılıyor. Çiftçi sertifikasyon şirketlerine önemli düzeylerde ödeme yapmak zorunda. Sertifikasyon şirketini üretici kendi seçiyor. Bu da güvenilirliği sarsıyor. Organik üretimde kullanılmak üzere ilaç şirketlerinin sattığı ilaçlar oldukça pahalı. Kısacası sistemin güçlüleri organik tarımı ele geçirmişler” dedi. Geçen haftalarda İtalya'nın EGE Organik tarımda yeni bir açılım: Topluluk Destekli Tarım c KASIM CUMA ‘Hayır’ K imseye zarar vermiyorlar, incitmiyorlar, kırıp dökmüyor ve ortalığı dağıtmıyorlar. Sadece, ‘hayır, istemiyorum, bu olan bitene karşıyım’ diyorlar. Ancak bu bile bazılarını rahatsız ediyor... dayanışma ekonomisi Milano kentinde yapılan Topluluk Destekli Tarım Çalıştayı'nda bir çok üretici ve kooperatifin bir araya geldiğin belirten Özkaya, “Doğa ve insan dostu ekolojik bir tarımın mümkün olabildiği düşüncesi yaygınlaşmaya başladı. Fransa'da 4050 tüketici ortak hareket ederek, organik tarım yapan 4 5 çiftçiden alış veriş yapıyor. Böylece hem organik yiyeceklere aracısız, süpermarketsiz ulaşıyor hem de ekolojik üretim yapan çiftçiyi destekliyor. Bu yönde çalışmalarda yaygınlaşmaya başladı. Dayanışma ekonomisi oluşturuluyor” diye konuştu. ASIL BİR ORGANİK TARIM? Bu arada Özkaya, geçen yılın mayıs ayında İzmir'de gerçekleştirilen “Başka Bir Organik Tarım Mümkün mü?” başlıklı çalıştayda sunulan bildirilerin 128 sayfalık “Nasıl Bir Organik Tarım” adıyla Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayınlandığını da bildirdi. demenin güzelliği N ASUMAN ABACIOĞLU Ne kadar güzel bir görüntüydü o öyle; İstanbul’da Kabataş İskelesi’nde Bursa’ya gitmek için bekleyen yolcular, yolculuğun başlamasına dakikalar kala seferin iptal edildiğinin açıklanması üzerine deniz otobüsünde isyan çıkardılar. Televizyondaki haberin görüntülerinde istisnasız bütün yolcular ayaktaydılar; alkış tutarak slogan atıyorlardı. İçlerinden bir teki bile başını önüne eğip bu tepkiye katılmazlık etmiyordu; kimse gözlerini kaçırmıyor, yan çizmiyordu. Yüzlerce yolcu hep birlikte adam yerine konmamaya, itilip kakılmaya, ‘’Ben yaptım oldu; sana ne’’ denmesine tepki gösteriyordu. Kendiliğinden bir tepkiydi bu; organize olmadan, önceden planlanmadan, birilerinin liderliğini öne çıkarmadan yapılan tek vücut olmuş kitlesel bir karşı duruştu; insanca yaşama, davranılma talebinin anlık dışa vurumuydu. Bu yüzden çok anlamlı, çok masum, etiketlenemeyecek kadar saftı ve üstelik çok korkusuzcaydı. ŞÇİLER SOKAKTA Hak arama eylemlerinin biber gazıyla, polis copuyla, dayağıyla karşılaştığı, ardından açılan soruşturmalarla yıldırılmaya çalışıldığı bugünlerde kendiliğinden gelişen tepkiler dikkat çekiyor. İşte son olay da İzmir’de meydana geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşımdan sorumlu kuruluşu ESHOT’un açtığı hizmet alımı ihalesini bugüne kadar kazanan belediye şirketi İZELMAN’ın son ihalede verdiği teklif bir başka şirketin gerisinde kalınca işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan belediye işçileri sokaklara döküldü. Kendilerine destek verenlerle birlikte 10 bin işçi Fevzipaşa Bulvarı’ndan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne kadar yürüdü. İşçiler, taşeronlaşmaya, insanlık dışı çalışma koşullarına, kölelik boyutundaki düşük maaşlara, tazminatsız işten atılmalara tepki gösteriyorlardı. Bu eylem de çok kısa zamanda ve kendiliğinden gelişti. Bu kendiliğinden eylemler gösteriyor ki, insanlar baskıya, aldırmazlığa, haklarının tırpanlanmasına ‘’Hayır’’ demeyi öğ ‘spot’ öneri C HP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bütçesinin görüşüldüğü sırada, zeytinyağı tüketiminin artırılması için televizyonlarda “kamu spotu” yayınlanmasını istedi. Susam, “Türkiye bol ve kaliteli zeytinyağı üretiliyor fakat tüketim düşük. Yunanistan'da kişi başına tüketim yılda 21, İtalya'da 11 kilogram Suriye'de bile kişi başına 6.2 kilogram zeytinyağı tüketilirken ülkemizde bu oran en fazla 1.5 kilogramda kalmaktadır” dedi. Zeytinyağına ‘Primler İ ZTB Başkanı Kestelli, pamuk destekleme rakamlarının şimdiden açıklanmasını istedi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, üreticinin zarar etmesi nedeniyle pamuk ekim alanlarında azalma yaşandığına dikkat çekerek, gelecek sezona yönelik prim oranlarının tatmin edici bir artışla, bugünden açıklanması gerektiğini İ reniyorlar. Kendisine yapılmasını istemediği bir davranışa karşı çok basit bir ‘’Hayır’’ diyorlar. Bu, en temel insan hakkı değil midir? Kimseye zarar vermiyorlar, kimseyi incitmiyorlar, kırıp dökmüyor ve ortalığı dağıtmıyorlar. Sadece, ‘’Hayır, istemiyorum, bu olan bitene karşıyım’’ diyorlar. Ancak bu ‘’Hayır’’ tepkisi, bazılarının hoşuna gitmiyor, rahatsız ediyor. Bakın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İzmir’de seçim çalışmalarına ilişkin nasıl bir talimat vermiş: ‘’Bizim hedef kitlemiz CHP’nin yarattığı yapay gündemleri inandırıcı bulmayan, belediyenin organize ettiği şov amaçlı gösteri ve yürüyüşlere katılmayan ve hizmet odaklı düşünen seçmenler. Sessiz İzmir’in sesi olalım.” Yani sayın bakan, ‘’sesi çıkan’’ İzmirli seçmenleri pek dikkate almayın demek istiyor. Çünkü sesi çıkan İzmirliler pek şirretler ve şov yapıyorlar. İzmir ve Ankara başta olmak üzere 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında sokaklara dökülen yüz binlerce vatandaş da bazılarına göre ‘’anarşist, terörist’’ diye nitelendirilmemiş miydi? NAYASAL HAK Bu ülkede ‘’Hayır, istemiyorum, ben buna karşıyım’’ diye görüş belirtenlerin polis şiddetiyle karşı karşıya kalması sanki olağan bir durum gibi gösteriliyor. Oysa Hukukçu Noyan Özkan, başta kendi anayasamız olmak üzere yeni TCK ve Türkiye Cumhuriyeti’nin imza attığı uluslararası sözleşmelerin, herkese düşüncelerini açıklama, yayma ve protesto etme hakkı tanıdığına dikkat çekerek, ‘’Ülkemiz giderek yoğunlaşan ve artık sistematik hale gelen anayasal protestolarda polis şiddeti, yöneticilerin tolerans eksikliği nedeniyle bırakınız hukuk devletini ve hatta kanun devletini artık bir polis devleti seviyesine düşmüştür.Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde siyasi iktidar, düşüncelerini şiddet kullanmadan, doğrudan barışçı eylemle dile getiren ve anayasal toplanma hakkını kullanan yurttaşlarına böylesine gaddar ve acımasız olamaz. Bu mudur ileri demokrasi?’’ diye soruyor. A memnun etmeli’ söyledi. Pamuğun ülkenin dış ticaretinde net pozitif katkıyı sağlayan tekstil ve konfeksiyon sektörünün hammadesi olduğunu belirten Kestelli, bu üründen vazgeçilemeyeceğine dikkat çekti. Kestelli, “Pamuk üreticisi son yıllarda para kazanmak bir yana sezonu zararla kapatmaktadır. Nitekim 2011 yılı ekim döneminde 5 lira 70 kuruş seviyelerinde olan mahlıç pamuk fiyatı, hasat döneminde 4 liraya geriledi. 2012 yılındaysa 3 lira 53 kuruş olan ekim dönemi fiyatları hasadın yapılmaya devam ettiği bugünlerde 3 lira 20 kuruşa kadar düştü. Kısacası büyük bir umutla başlayan pamuk üretimi, üretici için adeta hayal kırıklığına dönüşmüştür. İçinde bulunduğumuz sezonda 1 kilogram kütlü pamuk maliyeti yaklaşık 1.8 lira seviyelerindedir. Kütlü pamuğun fiyatıysa Ege Bölgesinde 1 lira 30, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 1 lira 20 kuruştur. Destekleme primi olarak ödenecek olan 46 kuruş ilave edildiğinde dahi pamuk üreticisi zarar edecektir” dedi. İzmir’de 12 bin 288 kişinin yasadan yararlanmak istediği öğrenildi 2B’ye ilgi yoğun HİCRAN ÖZDAMAR Orman vasfını yitirmiş 2B yönelik İzmir’de yüzde 80 oranında başvuru yapıldığı ve 12 bin 288 yurttaşın yasadan yararlanmak istendiği bildirildi. İzmir Milli Emlak Daire Başkanvekili ve İzmir Defterdar Yardımcısı Naci Günaydın, başvuru süresinin 28 Ocak’a uzatıldığını belirterek, “2B arazilerinin hak sahiplerinin bilgi sahibi olmaları için iki danışma hattı oluşturduk. Bu konuda iki uzmanımızı görevlendirdik. Ayrıca yurttaşlarımız hak sahibi olup olmadıklarını kadastro tutanaklarından, telefonlarla ve internet üzerinden sorgulayarak öğrenebilirler” dedi. 4 ay boyunca 2B arazilerinin bulunduğu alanlarda köylüleri bilgilendirme toplantıları yaptıklarını bunun sonucunu da aldıklarını belirten Günaydın, yurttaşların arazilerine sahip çıkmaları gerektiğini söyledi. Yurttaşların, “Rayiç bedeller çok yüksek, ödeyemezsiniz” söylentilerine inanmamasını isteyen Günaydın, İzmir’le ilgili şu bilgileri paylaştı: “İzmir’deki satışlardan 348 milyon lira gelir bekliyoruz. 28 ASILSIZ SÖYLENTİLER Ocak’ta başvuruların tamamlanmasının ardından satışları yapacağız. İzmir’de 12 bin 94 taşınmaza yönelik 15 bin 44 kullanıcı bulunuyor. Bunlardan 10 bin 388’i bize başvurdu. Tapuları, orman arazisinde kaldığı için iptal edilen ve sonrasında tapu iade hakkı kazananlar da bin 900 kişi. Toplam 12 bin 288 hak sahibi başvuruda bulundu. Başvurularda yüzde 80’i yakaladık.” Başvurularda 2 bin 558 başvuruyla Bergama ilk sırada yer alırken, 2 bin 338 başvuruyla Menderes ikinci, bin 884’le Kemalpaşa üçüncü oldu. Manisa da takasa katıldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Manisa Belediyesi, Ziraat Mühendisleri Odası, TEMA Manisa Temsilciliği'yle Kırsal Turizm Derneği tarafından düzenlenen tohum takas şenliği, yarın saat 11.00'de Manisa Belediyesi Kültür Merkezi Lale Salonu'nda gerçekleştirilecek. Anadolu'ya özgü tohum çeşitliliğini korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla düzenlenen şenliklerin sonuncusunda, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden Prof. Dr. Tayfun Özkaya, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Müjgan Şenay, Bayramiç Yeniköy Kazdağları Ekolojik Yaşam ve Tohum Derneği Başkanı Mustafa Alper Ülgen'le Yüksek Ziraat MühendisiYazar Dr. Füsun Tezcan konuşacak. ? aci Günaydın, arazi sahiplerini, ‘rayiç bedeller çok yüksek, ödeyemezsiniz’ söylentilerine kulak asmamaları konusunda uyardı. N C MY B