22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EK M PAZARTES EGE c İzmir Barosu seçimlerinde 5 grup, adaylarını başkan seçtirebilmek için mücadele edecek PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com Avukatlar çetin yarışta OZAN YAYMAN İzmir Barosu'nun gelecek hafta sonu gerçekleştirilecek olağan genel kurulunda, beş grup yönetimi almak için yarışacak. 6 bin 200 avukatın oy kullanma hakkı olan genel kurulda, baronun 2 yıllık yönetim kurulu ve diğer organları belirlenecek. Seçim öncesi Çağdaş Grup ve Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu, adaylarını ön seçim yaparak belirledi. Bir önceki seçimde üçe bölünen Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu, bu genel kurula bütünleşmiş biçimde giriyor. Seçimde, Çağdaş Avukatlar Grubu adına Sema Pektaş, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu'ndan Özdemir Sökmen, Bağımsız Savunma'dan Bahattin Özcan, Demokrat Avukatlar Grubu'ndan Mehmet Girgin ve İlerici Avukatlar Grubu'ndan da Arif İnönü başkan olmak için yarışacak. Çağdaş Grup'un yönetim kurulu listesi, “Anıl Güler, Ayşegül Altınbaş, Dilek Demir, Doğan Alper, Ercan Demir, Meriç Kaptan, Özkan Yücel, Sefa Yılmaz, Türkan Karakoç ve Ümit Görgülü'den oluşuyor. Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu'nun yönetim kurulu listesinde Enis Dinçeroğlu, Cihangir Marmara, Cumhur Bambul, Aylin Keşoğlu, Bedriye Kurtuluş, Erhan Merder, Barış Kaşka, Seçil Tarcan Haskan, Özden Gin ve Hüseyin Pehlivan yer alıyor. Ahmet Dokucu, Baki Okan, Ulvi Puğ, Tayfun Aksoy, Fatma Başargan, Serkan İncekaş, Halis Tanık, Ceyda Demirci, Atakan Arslan ve Uluğ İlve Yücesoy, Bağımsız Savunma'nın yönetim adayları. İlerici Avukatlar Grubu'nun aday yö Attila İlhan’ı Anarken... “Öğrendim ki, kederin en hası / memleket kokanıdır... Makamsızdır devrimcinin türküsü / Çünkü kötüdür / Makamın her türlüsü / Öğrendim... Hep tebeşir ve teneşir kokuyoruz / Sınıf başka nedir? / Öğrendim... Hiçbir vapur ihanet etmez hiçbir vapura / Bak, merhabası islenmişler bunu bilemez / Deniz masumdur, öğrendim...” Günlüğüme “Attila İlhan... Bu gece sizinle, uzun ve kederli bir söyleşi yapmak istiyorum...” dedikten sonra yazıldı yukarıdaki dizeler. Havada yağmur sıkıntısı, mimozalar yavaşça değişen iklime yeniliyor olsa gerek, kokuları artık geniz yakmıyor... İşte 10 Ekimi 11 Ekime bağlayan öyle bir gecenin ortasında yazıldılar. Şiir midir, iç döküş müdür, ama epey uzundur, sizi meşgul etmek istemem. Belki ilerde bir kitapta paylaşırız. Adı, “Kanamalı bir hayat için, acil can aranıyor!” olabilir, bilemiyorum. Bana bunları düşündürüp yazdıran, Attila İlhan’la 56 Mayıs 1981’de yapılmış başka bir söyleşidir. O söyleşiden birkaç “tadımlık” paylaşmak isterim. “Dip dalgasının Kaptanı” konuşuyor, biraz sessizlik lütfen! “Son iki kitabımda, Hangi Atatürk’le Hangi Sağ’da komprador aydın kavramını açıklamaya çalıştım. Özet olarak denebilir ki, komprador aydın, ülkesinin ulusal kültür bileşimini yapamamış, yabancı bir kültürün bileşimini onun yerine ‘ikame etmiş’ kişidir.” “Aslında ‘kültür yoluyla kalkınma’ kültür emperyalizminin –çöreklenebilmek amacıyla azgelişmiş ülkelere benimsetmeye çalıştığı yaldızlı, fakat zehirli bir reçete. Bakın dünya ülkelerine! Ağır sanayiyi gerçekleştiremeden, elektrik, elektornik, kimya ve benzeri sanayi dallarını kurmadan, şu ya da bu kültürü benimsemek için, sadece okul açarak kalkınabilmiş tek ülke var mı? Tam tersine, kültür aktarması komprador aydın tipini oluşturur, bu aydının ilk davranışı da halkını küçümsemek olur. Zira artık onun kültür çevresinden çıkmıştır, halk da ona yabancılaşan aydını reddeder. Bundan birinci derecede yararlanan kimdir sanırsınız? Elbette emperyalizm! Halkını uyarmayan, önünde bayraklaşamayan aydının bulunduğu ülkeyi, içinden çökertmek çok daha kolaydır: Osmanlının bu yoldan çöktüğünü hiç unutmayalım.” “Aydınlar da bir fikre, bir yönteme angaje olmayı, bir örgüte ya da kuruluşa (hatta lidere) angaje olmakla karıştırdığından, serbest düşünce ortamını kaldıracak aşırılıklara düşüyor. Çünkü bu işi canı azizi için birşeyler beklediğinden yapmaktadır. Pir aşkına değil. Hepimiz, bir milletvekilliği, bir basın ataşeliği, beleşten bir Avrupa seyahati için, önemsediğimiz ne aydınların ne yalakalıklar yaptığını gördük. Allah bilir daha da göreceğiz. Oysa aydınların toplumsal gelişmede işlevsellikleri, yalnız ve yalnız yöntemlerine anagaje olmalarıyla mümkündür. Bu da, kendileri için istememekle gerçekleşebilir.” Hangi birini alacaksın, ama ne yazık ki Patika bunun için kısadır. Siz tamamını nasılsa bulup okursunuz. Attila İlhan, onu yitirmemizin 7.yıldönümünde İzmir’de de anıldı. İyi kalpli ve yüce niyetli insanları ayrı tutarım, onlar da olmasa ne yaparız? Ama bu tür etkinliklerin, yöntem, içerik ve paylaşım yoğunluğu açısından, giderek ciddi sorunlar yaşamaya başladığı da, İzmir’in bir gerçeğidir. Bu gerçeklikte, başta kültürsanat örgütlenmeleri, hepimizin payı vardır. Attila İlhan gibi değerlerimizi anmak, aslında hayata müdahale etmektir. Cesaret, yöntem, duruş, içerik, amaç... Hepsini konuşacağız. Yukarıdaki söyleşinin tamamı, Uğur Mumcu’nun um:ag yayınlarından çıkmış “Söze Nereden Başlasam?” adlı kitabındadır. Okuyup bitirince, bencileyin mırıldanabilirsiniz: “Herşey o kadar aleniydi ki, kimse görmedi...” Bu hafta sonu yapılacak genel kurulda Çağdaş Avukatlar Sema Pektaş, Cumhuriyetçi Avukatlar Özdemir Sökmen, Bağımsız Savunma Bahattin Özcan, Demokrat Avukatlar Mehmet Girgin ve İlerici Avukatlar Arif İnönü ile seçime girecek. netiminde, Kemal Elgün, Münir Hakan Eriş, Ayşen Soydan Kaya, Gülsem Morkoç, Tanju Nalkıran, İlker Savran, Aynur Şendur, Ercan Şölen, Deniz Seyrek Tütüncübaşı ve Fanda Vurucu bulunuyor. Demokrat Avukatlar Grubu'nun yönetim kurulu listesi de, Coşkun Doğru, Sevil Kavuşan Tanrıöver, Çağatay Korhan Tokgöz, Murat Sevengül, Serkan Ayan, Zeynelabidin Poyraz, Mustafa Gökçe, Sevil Yürektürk Bıyıklı, Deniz Sezen ve Hesna İşançlı'dan oluşuyor. irimiz, hepimiz... Halen İzmir Barosu Başkanlığı'nı yürüten Sema Pektaş, “Birimizin sorunu, hepimizin sorunudur” söylemiyle göreve yeniden talip olduklarını söylüyor. Türkiye'nin hukuk gündeminin ve yargı alanının çok tartışılır olduğu bir dönemde görev yaptıklarını anımsatarak, “Hak ihlallerine karşı İzmir Barosu olması gerektiği yerde durdu. Yeni dönemde de, her türlü hak ihlaline karşı çıkacağız” diyor. Bağımsız Savunma'nın başkan adayı Bahattin Özcan Acar, ülkenin içinde bulunduğu hukuki durumla mesleğin sorunlarının her zaman iç içe olduğunu belirterek, “Bu sorunlarla mücadele, kurumsal olarak etkin, saygın, sözüne değer verilen güvenilir bir baro yönetimini gerektirmektedir. Bağımsız savunma İzmir Barosu'nun yüz yılı aşkın geleneğinden aldığı güçle meslek ve meslektaşları için yanı sıra hukuk ve demokrasi için mücadele azmiyle yönetime taliptir” diye konuşuyor. Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu'nun adayı Özdemir Sökmen, seçime beş ayrı listenin girdiğine dikkat çekerek, “Bizim grup olarak avantajımız büyük. Geçen seçime ayrışarak 3 liste halinde girmiştik. Şimdi ise ayrışma yok” diye konuşuyor. Sökmen, gruplarının yaptığı ön seçime bin 508 kişinin katıldığını da anımsatarak, “Önceki 3 dö PEKTAŞ SÖKMEN ACAR İNÖNÜ GİRGİN B nem İzmir Barosu'nun yönetiminde Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu vardı ve baro Türkiye genelinde ses getiriyordu. Son dönem hiç de ses çıkmadı. Önümüzdeki genel kurul ardından, yönetimi almamızla birlikte yeniden ses getiren bir hale geleceğiz” diyor. İlerici Avukatlar Grubu Başkan Adayı Arif İnönü, iktidarın hukuku hiçe sayan ve savunmayı dışlayan uygulamaları karşısında, İzmir Barosu'nun mevcut yönetiminin gerekli ve yeterli tepkiyi gösteremediğini, iktidar karşısında yeterince dik duramadığı, mesleğe ve meslektaşlarına sahip çıkamadığını düşündüklerini söylüyor. Demokrat Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mehmet Girgin de, baronun hükümet karşıtı ya da destekçisi, siyasi faaliyet merkezi görünümünden çıkarılıp, hukuk ve insan hakları merkezli, meslek sorunlarının çözümü için sonuç almaya odaklı bir yapı olmasını istediklerini dile getiriyor. Çanakkale Belediye Başkanı Gökhan, Cumhurbaşkanı’nın ‘inceleyeceğim’ dediği Kazdağları’ndaki madencilik konusunda suskun kaldığını belirtti Gül’den ses çıkmıyor MEHMET CELEN ÇANAKKALE Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, çokuluslu altın tekellerinin Kazdağları’ndaki talanını önlemeyle ilgili 27 Nisan’da yaptıkları sözlü çağrıya henüz yanıt alamadıklarını belirterek, “Bize ulaşan herhangi bir bilgi yok”dedi. Gökhan, Kazdağları’nda konuşlanan çokuluslu maden tekellerinin, siyanürlü altın üretimine bir an önce geçmek için Ankara siyaseti başta olmak üzere yerelde de baskılar oluşturmaya başladığını söyledi. 27 Nisan’da Çanakkale’yi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Kazdağları’nda yetişen erik ve çilek ikram ettiklerini, bu sırada da çokuluslu altın tekellerinin yarattığı tehlikeye dikkati çektiklerini anımsatan Gökhan, “Siyanürlü altın işletmeciliği başladığında bu erik ve çilekleri bulamayacağınız için tadı damağınızda kalsın’ dedik ve talanın önüne geçilmesi için yardım istedik.Cumhurbaşkanımız da savların araştırılması Gökhan, geçen hafta Çanakkale’ye gelen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la altıncıların kapalı kapılar ardından toplantı yaptığı, bakanın uçağını altıncı şirketlerin kiraladığı yönündeki savların da bugüne kadar yalanlanmadığına dikkat çekti. Kentteki üniversitenin, ticaret, sanayi odalarının siyanürlü altın madenciliğine nasıl baktıklarını açıklamasını da isteyen Gökhan, “Belediye başkanı olsam da olmasam da ömrüm boyunca mücadele edeceğim. Bunu insanlık adına, geleceğimiz adına yapacağım. Tanrı katında günah işlememe adına yapacağım. Biz asla satılanlar gibi susan taraf olmayacağız” yorumunu yaptı. KAPALI KAPILAR ARDINDA... ÖĞRENCİLER SÜTSÜZ KALMAYAC AK için beraberinde bulunan danışmanlarına talimat verdi. Ancak aradan geçen 5.5 aylık süreçte yanıt gelmedi. Cumhurbaşkanımızın Kazdağları’na duyarsız kaldığını düşünmüyorum. İlgisiz kalacağını ve inceleme, araştırma yaptırmadığına inanmıyorum. Ancak sonucu ne oldu, bu konuda bize bilgi ulaştırılmasını bekliyoruz” dedi. okul sütü projesini “arzın fazla olduğu dönemlere” ertelemesine karHükümet, şın CHP’li Dikili Belediyesi, Tire Süt Kooperatifi’nden aldığı ürünlerle, ilçedeki öğrencilere her gün sağlıklı süt içirmeye başladı. Dikili Belediyesi, yerli üreticiyi desteklemek ve sağlıklı beslenmeye katkı koymak amacıyla okullarda günlük süt dağıtımı başladı. Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Tire Süt Kooperatifi’yle sözleşmeli üretim protokolü yaptıklarını belirterek, “Bütün çocuklarımız süt içebilmeli” dedi. Özgüven ayrıca çocuklara her gün içinde badem, fındık, incir, leblebi, üzüm gibi ürünlerin olduğu kuru yemiş dağıtacaklarını da söyledi. Sütler anaokulu ve ilköğretim sınıflarına pazartesi, çarşamba ve cuma günleri, 200 mililitre olarak verilecek. Uygulamadan eğitimciler de yararlanacak. İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde indirim kitap.cumhuriyeti.com.tr 30 % C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle