17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 9 OCAK 2012 PAZARTESİ EGE Cumalı, TOYCO Toplantısı, Arka Bahçe... Hukukçu, gazeteci, şair, öykücü, romancı HALUK IŞIK ve oyun yazarıdır. İzmir’in simgesi, [email protected] Urla’nın vazgeçilemez değerlerinden biridir. Elbette Necati girişimlerdir. Bunları bir gün konuCumalı’dan söz ediyorum. 10 şuruz, geçelim ve habere dönelim. Ocak’ta Urla Belediyesinin ev saBirkaç kez üst üste okudum, TOYhipliğinde gerçekleştirilecek “11. CO toplantısında İzmir Oyuncak Necati Cumalı Buluşması”nda, bu Müzesinin yer almadığını gördüm. “Büyük İzmirli” her açıdan anlatılaBunun nedenini, bu güzel girişimi cak, yad edilecek ve saygıyla sekentimize kazandıran ve yaşatan lamlanacaktır. Yaşamın yüreğimizi Konak Belediyesi sormuş mudur, sıktığı, ruhumuzu bunalttığı ve yebilmiyoruz. Ama buna dair açıklaislere sürüklediği bir dönemde, 10 mayı, kentimize gelen, Oyuncak Ocak’ta Urla’da olmanızı salık veriMüzemize övgüler yağdıran ve iltirim. Sanatçının asal işinin “yaşafatlarımızla uğurlanan Sunay mın zabıt katipliği” ve onurlu, adil Akın’dan ve düzenleyicilerden ve yaşanılası bir dünya adına “avubekliyoruz. TOYCO toplantısında, katlık” olduğunu, yapıtı ve yaşabelki de dünyanın ilk köy “Çocuk mıyla kanıtlayan Cumalı’yla buluşOyunları ve Oyuncakları mak, hepimize çok iyi gelecektir. Müzesi”nin Bademler Köyünde olHer yıl olduğu gibi, hasbelkader duğu, kurucusu Musa Baran’ın kokatkıda bulunmaya çalışacak, nuyla ilgili düşünceleri ve bugün ne Cumalı’nın oyun yazarlığına dair durumda olduğu konuşulmuş mudüşüncelerimi paylaşacağım. dur, ayrıca merak ediyoruz. Kalıcı, Emeği geçenleri, sevgili başkan anlamlı ve değer bilir girişimlerle, Karaosmanoğlu’nun kişiliğinde sepopüler ve sıradanlaşmaya yazgılı lamlıyor, şimdiden kutluyorum. işler arasındaki farkı görmek, hepiKısaca, haydi 10 Ocak’ta Urla’da mizin hakkıdır. buluşalım. Dertleşecek ve umutları Konular çok, köşeler kısa. tazeleyecek güzel bir gün, bizleri Ülkemiz, nazar değmesin, bizim beklemektedir. gibi yazıcılar için çok bonkör. Beis Bir haber okudum, onun yalanyok, elimiz kalem tuttukça, cısıyım, paylaşmak isterim. TOYPatikamızı hepsine düşürür, yazaCO (Avrupa Oyuncak Müzeleri rız paylaşırız. Birliği) ilk toplantısını, İstanbul Örneğin şu “Arka Bahçe” sorunu Oyuncak Müzesi ve kurucusu olan unutulacak gibi değildir. Hayır, şaSunay Akın öncülüğünde gerçekhıslardan söz etmiyoruz ve soruleştirmiş. Toplantıya, Oyuncak numuz şahıslar değil, zihniyetlerdir. Müzesine sahip Brüksel, Roma, Sanata ve sanatçıya bakış, tarih Portekiz ile ülkemizden Antalya ve boyunca ve değişik algılarla günGaziantep temsilcileri katılmış. demi meşgul etmiştir. Ama son Gaziantep’te Oyuncak Müzesi yok, beyanlar, Homeros’tan 10 Ocak’ta bu yıl kurulacakmış. Haber, iyi dianacağımız Necati Cumalı’ya sayıleklerle sona eriyor. Oyuncak sız sanatçıya ev sahipliği yapmış Müzeleri hakkında, çocuksuluğunu İzmir’i özellikle vurgulamışsa, elbet yitirmiş bir dünya için taşıdıkları iki çift söz söyleme hakkımızı kullaöneme duyduğum saygıdan, penacağız. dagojik ve psikolojik nitelikler adıİşimiz gereği, haftanın üç dört na duyduğum kaygıya, birçok dügününü Ege yollarında tüketiyoruz. şünce taşıyorum. Çocuk Daha ilk kilometrelerden başlayaMüzelerinin çocuklarla birlikte anılrak, yazılması gerekenler birikmeması, tanıtımlarında çocuk imgeye başladı. Bunun diğer adı, sinden bolca yararlanılması ve en İzmir’den bakarak değil, bizzat yaönemli konuklarının çocuklar olşadıklarımızdan, tanıklıklarımızdan ması, onları alışılmış müze algısının yola çıkarak yazmaya başlamaktır. çok ötelerine taşımaktadır. Yazıyı bitirirken, yağmur başladı. Mimarilerinden, çocukoyuncak Doğa, insana aldırmadan kendi ilişkisini unutmayan düzenlemeleritürküsünü söylüyor. Şimdi dinlene, çok dikkatli olunması gereken menin tam sırasıdır. 3 PATİKA Sağlığın niye müzesi yok? Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, EXPO yolunda bir eksikliğin altını çizdi XPO 2020 Yürütme Kurulu'na çağrı yapan Tartan, 'Sağlık teması işlenen adaylık sürecinde kentimizde sağlık müzesinin olmaması eksikliktir. Yer gösterilmesi durumunda 3 ay içinde bunu kurabiliriz' dedi. E HİCRAN ÖZDAMAR Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, sağlık temasıyla EXPO 2020 aday olan İzmir'de bir sağlık müzesi bulunması gerektiğini belirtti. Tartan, “EXPO Yürütme Kurulu'na çağrımdır. Sağlık teması işlenen adaylık sürecinde kentimizde sağlık müzesinin olmaması eksikliktir. Yer gösterilmesi durumunda 3 ay içinde sağlık temalı müzeyi kurabiliriz” dedi. Kentlerin bu tür organizasyonlara adaylık sürecinde oluşturulan temaların, kültürel değerlerle zenginleştirilmesi gerektiğini, İzmir'de ise bu konuda eksiklik bulunduğunu kaydeden Tartan, müze konusunda deneyimli olduklarını söyledi. Tartan, “EXPO Yürütme Kurulu'na çağrıda bulunuyorum. Eski doğum hastanesi bunun için uygun bir yer, ya da fuardaki binalardan bir tanesi tahsis edilebilir. 3 ay içinde sağlık gelişim ya da sağlık kültür müzesini kurarız. Buna yönelik deneyimimiz var. Sağlık müzesiz EXPO olmaz. Belediye olarak kurduğumuz müzelerde 2 yılda 40 bine yakın yabancı turist gezdi” diye konuştu. İzmir'in adaylık sürecinde oluşturulan kurullarda yerel yönetimlerin olmadığını, bunun büyük bir eksiklik olduğunu da bildiren Tartan, şunları söyledi: “EXPO'da hiç belediye başkanı yok. Bu tarihinde ilktir. EXPO, belediye sınırları dışında bir yerde kurulacak sanırım. EXPO 2015 sürecinde deneyimli olan Seferihisar Belediye Başkın Tunç Soyer, EXPO'nun yapılması planlanan İnciraltı bölgesini sınırlarında barındıran Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, kent merkezinin bulunduğu Konak Belediyesi daha etkili etki olabilirdi. EXPO heyeti Türkiye'ye geldiğinde sormayacak mı? Uluslararası projede muhatap önemlidir.” Tartan, 20 Ocak tarihinde de Neşe ve Karikatür Müzesi'ni Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yabancı bakan ve sanatçıların katılımıyla açacaklarını söyledi. YEREL EKSİK ‘Mülkiyeliler’ aslına döndü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediyesi, Mülkiyeliler Birliği binası restorasyonunu tamamladı. Alsancak 1453 Sokak’ta (Gazi Kadınlar Sokağı) bulunan, Mülkiyeliler Birliği’ne tescilli tarihi bina Konak Belediyesi’nin gerçekleştirdiği restorasyon çalışmasıyla yeniden eski yüzüne kavuştu. Konak Belediyesi ile Mülkiyeliler Birliği arasında imzalanan protokol sonrası tadilatına başlanan bina, tarihi dokusuyla gün yüzüne çıktı. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, İzmir Valiliği İl Özel İdaresi’nin de projeyi desteklediğini söyledi. Kentin mimari zenginliğini yansıtan tarihi yapıyı yeniden İzmir'e kazandırdıklarını kaydeden Tartan, “İzmir’i yaşamak için öncelikle kentin tarihini, kültürünü, yaşam dengelerini anlamak, özümsemek gerekiyor. İzmir, özellikle de Konak, mimari zenginliği ön plana çıkarılması gereken birçok değeri içinde barındırıyor. Biz göreve geldiğimiz günden beri, kente sahip çıkarak, kentin tarihi dokusunu görünür kılmaya çalıştık” dedi. Wiebe, yemek yiyen herkesin geleceğine sahip çıkması gerektiğini vurguluyor Şirket tarımı mideye zarar METE KIZIK Savaşsız, baskısız, sömürüsüz bir dünya mücadele geleneğini her türlü karamsarlığa karşın yeni yıla taşıdığımız bu günlerde, Nettie Wiebe’nin, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi anfisinden yükselen çığlığı, var olanın hem saptaması hem de “Neden harekete geçmeliyizin” altını çiziyordu: “Gıdasını kaybeden, mücadele bile edemez” Wiebe; yemek yapmaktan özellikle hoşlanan, dört çocuk annesi, çiftçi, öğretim üyesi, son genel seçimlerde Kanada Yeni Demokrasi Hareketi'nden milletvekili adayı, 170 uluslararası köylüçiftçi kuruluşun oluşturduğu La Via Campesina’nın KuzeyAmerika sorumlusu ve eylemci. Yemek yiyen herkesin katılması gereken bir hareketin öncülerinden. Wiebe, otuz yıla yaklaşan küreselleşme sürecinin dünya yurttaşlarına açlık, yoksulluk, daha fazla sömürü, savaş, yüzde 1’lik kesimine ise daha fazla kazanç getiren uygulama ve sonuçlarına dikkat çekiyor. Üretim araçlarındaki değişimin üretici kültürünün de değişmesine yol açtığını vurgulayarak söze başlıyor: “Güneşe bağlı sistemden (at, değirmen, rüzgar) makineye, petrole dayalı, gübre, kimyasal ilaç, şirket tohumlarına tutsak edilmiş sisteme geçildi. Teknolojik, bilimsel geliştirmeyi elinde bulunduran güçler daha fazla teknolojiye ve sermayeye gereksinme duyuyor . Bu durum tarımda çiftçiliğin, köylülüğün yok edilmesine, tarımsal şirketlerin üretimde çok büyük yer almasına yol açıyor, toprakla uğraşanlar şirketlerin ücretlisi haline getiriliyor.” Ülkesinin ABD ile 1989’da yapılan Serbest Ticaret Anlaşması ve ardından 1994’de yürürlüğe giren Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) Kanada tarımında yol açtığı manzaraya işaret ediyor. “Tarımın endüstrileşmesiyle Oysa gerçek manzara bu değildi. Çünkü bu süreçte çiftçilerin, köylülerin ücretleri önce sabitlendi, daha sonraki yıllarda ise azalma eğilimine girdi. Bu modelle, şirketlerin daha fazla kâr etmesi başarı sunulurken binlerce çiftçi ve köylünün zararı görülmemektedir. Oysa bu ‘başarı’ binlerce çiftçinin borç batağına saplanıp, iflas etmesine neden olmaktadır. Bu da çiftçilerin uluslararası ticaret yapamamasına yol açıyor. Süreçte bu kesim, şirketlerin işçisi durumuna düşürülmüştür. Çünkü tarım şirketleştirilmiş, şirketlerin kirlettiği toprak, şirketlerin ürettiklerine tutsak edilmiş tohum, zirai ilaç, gübre sistemi yaratılmıştır. Gıdalarımız, toprağımız zehirlenmiştir. GDO'lar bunun örneğidir” diyor. Şirket tarımının insanlığı yok etmeye götürdüğünün altını çizen Wiebe, bu duruma karşı çıkanların mücadelesine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Çiftçilerin kendi üretimleri (toprak, gıda, su) hakkında konuşması oldukça önemli. 170 kuruluşun oluşturduğu La Via Campesina, insandan yana tarımın sesi ve gücü oluyor. Temel gıdaların üretimini, ekolojik ve kültürel çeşitliliğe saygı gösterilmesinin gerekliliğine öne çıkartıyor ve ‘Gıda Temel İnsan Hakkıdır’ ilkesiyle hareket ediyor. Sağlıklı yaşamın temel dayanağı sağlıklı besinlerdir. Kötü besinlerle güçsüz ve cansız oluruz, mücadele bile edemeyiz. O nedenle gıdamıza sahip çıkmalıyız.” Kanada’da 19892000 yılları arasında hububatlarda yüzde 24, sığırlarda yüzde 28, domuz üretiminde iki misli verim elde edildi. Küresel bu proje, teknolojik değişikliklere dayanıyor ve Kuzey Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde bu tablo başarılı kalkınma modeli olarak lanse ediliyor. Tarım alanında ihracatın dört kat artışı zafer olarak sunuluyordu. da ürünlerinin 2 bin 200 kilometre yol aldığını ve bu coğrafi mesafenin yanı sıra kültürel mesafenin de olduğunu belirtiyor. Manzara daha da vahim diyor Wiebe: “Yediğimiz ürünler hakkında çok az şey biliyoruz. Süpermarketlerde satılan malların bilgisi, ‘mülkiyet ilişkisine giriyor’ denilerek alıcıyla paylaşılmıyor. Gıda sistemleri hakkında bilgi toplamak zorlaştı. Yemek yiyen herkes, ‘Biz şirketlerin çöp gıdalarını istemiyoruz, değerli gıdalar istiyoruz’u benimsemeli. Bunu özümseyerek, insandan yana tüketici olmalıyız. Büyük gıda sistemleri kimliğimizi ortadan kaldırırken, gıdaların uzaklardan getirilmesi petrol tüketimini ve sera gazlarını da artırıyor. Kimyasal ilaçlar ve gübrelerle yapılan üretim, sağlıksız koşullar yaratıyor. Endüstriyel tarımın ekolojik etkisi bio çeşitlilik kaybına yol açıyor. Oysa gıdanın kendisinden çok, ambalajına para harcanan bu sistemde yeniden bir yapılanmayla ekolojik sistem çözülebilir ve bu mücadeleyle yiyecekler zevkle yenilebilir.” M ÜLKİYET İLİŞKİSİ Kanada’da tabaklarına gelen gı C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle