08 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 15 AĞUSTOS 2011 PAZARTES EGE PAT KA HALUK IŞIK [email protected] 3 Kiraz dışsatımı geçen yıla göre yüzde 25 düştü, üzümde de tahminler kötümser yönde Havalar ihracata yaramadı İZMİR (Cumhuriyet Ege Büros)Türkiye'de kiraz ihracatının önemli merkezlerinden olan Ege Bölgesi'nde bu yıl havanın yağışlı olması nedeniyle ihracat yüzde 25 oranında düştü. Üzümde de rekolte ve kalite kaybının olması nedeniyle ihracatın düşebileceği tahmin ediliyor. Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre, NisanAğustos arasını kapsayan 2011 sezonunda, Türkiye geneli kiraz ihracatı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 24 gerileyerek, 110 milyon dolarda kaldı. 38 bin 386 ton ihracatın yapıldığı 2011 sezonunda, en büyük pazar konumundaki Almanya'ya yapılan satış yüzde 12, Rusya'ya yüzde 28, Bulgaristan'a ise yüzde 45 düştü. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Ölümüz Dirimiz... Dikili sokaklarında dolaşırken, “Yok “dedim, “Bize izin olamaz.” 5. Türkiye Tiyatro Buluşması için, 11 Ağustos’ta, emeğin ve barışın kentindeydim. Çocuk tiyatrosu konulu söyleşinin konuşmacılarından biriydim. Estim gürledim, önce kendi ezberlerimi bozdum. Çocuk tiyatrosunun bugününü tek sözcükle özetledim: “Yalan!”. Peki, bu söz nereden çıktı, haftaya anlatacağım. Rasim Aşın, Mehmet Tekkanat ve Zafer Gecegörür –ki hepsi tiyatronun seçkin emekçileridir ile masanın arkasındaydık. Karşımızda yüzü aşkın insan vardı. Gencecik tiyatro insanları yanında, Turgay Tanülkü, Erhan Gökgücü, Tuncer Cücenoğlu gibi ustalar ve “umudu kesme yurdundan” dizesini doyasıya anımsatan insanlar, “sözünü us ile düşür” dercesine oradaydı. Orçun Masatçı ve bizim Yenikapı Tiyatrosu'nun yiğitleri de oradaydı ve artık giderek deneyim sahibisahibesi olmanın güveniyle, ne güzeldiler. Bizim söyleşi bittikten sonra, sokak tiyatrosu konulu söyleşi başladı ki, şunu bir kez daha anladım; sokakları özgür olmayan bir ülkenin, ne sanatta ve ne yaşamın bir başka alanında “ben varım” deme hakkı yoktur. Gerçi Sokak Tiyatrosu, biraz da bunun için vardır. En gülünesi ya da acınası belirlemelerden biri şuydu; “Sokak tiyatrosu yapanlar, 30’undan küçük olmalıdır.” Neden böyle söylendi biliyor musunuz? Protest bir duruş olan bu türün oyuncuları, performans diriliği yanında, yakalanmamak için çok hızlı hareket etmeliydiler de ondan! Sonra, gün “tiyatro yürüyüşü” ile sürdü ve sıra Dikili Meydanı'ndaki bildiri okumalara ve oyunlara geldi. Oyunlara kalamadım. 14’ünde yeniden Dikili’de olacağım ve “Tiyatro Hayattır, Barışın ve Kardeşliğin Yanındadır” adlı söyleşide konuşacağım. Kısaca, oyunlardan atölye çalışmalarına, söyleşilerden şiirli gecelere, orada bir şenlik var, umarım yaşadınız. Dikili’deyken bir “adam” hep yanı başımızdaydı. Orta boylu, pos bıyıklı, gözleri hep gülen bir adam... Olof Palme Anıtının gölgesinde, sahilde yarattığı upuzun alana “Nazım Hikmet” adının verileceğini, üstelik bir de anıtının konulacağını söylerken coşan, suyu ekmeği ulaşımı kentlisine “bedava” sunan, bütün bunların bedelini ödemeye zorlanan ve hazindir, sürüklenmeye çalışılan yalnızlığını kentlileriyle çoğaltan bir adam... Elbette tiyatro buluşmalarına, elinden geldiğince ve harika ekibiyle destek olan Osman Özgüven’den söz ediyorum. Şimdi emek ve barış şenliğine hazırlanıyor Dikili ve başkanı. Çok yaşasınlar! 8 Ağustos Edip Cansever’in doğum günü, 12 Ağustos Can Yücel’in ölüm yıldönümüydü. Bu iki “mucize”yi anlatmaya patikalar yetmez. Biri, balıkla denizi yakalamaktan; öteki Deniz’e “Aşk olsun sana çocuk” demekten ve bunları şiire döküp, Türkçe'yi kutsamaktan mesuldür. Bu mesuliyetleri kabullendik ve sonuna dek bir yaşama biçimine dönüştürdük. Bundan asla gocunmayacak ve pişman olmayacağız. İkisinin özelinde, yüreğini insanlığa çevirmiş ve zabıt katipliğini dört dörtlük yerine getirmiş cümle şairimizin unutulmaz anıları önünde, saygı duruşundayız. Dostlar, ölümüz dirimiz, şiirden tiyatroya nöbetteyse... Bir dizeleri, bize boy aynası tutuyorsa... Biri “Dağılmış pazar yerleri gibi memleket, mendilimde kan sesleri” derken, diğeri ”Ne kadar kirliysek, o kadar iyi” diyorsa... Biri “Kirli Ağustos”, diğeri “Rengahenk” diyorsa... Ölümüzle dirimizle, sanatımız ve yüreğimizle, varız ve var olacağız. Başka soru? Ege hracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, bu yıl iklimsel koşullar nedeniyle üretim takviminin değiştiğini, yağışların ürün kalitesini olumsuz etkilediğini söyledi Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, bu yıl iklimsel koşullar nedeniyle üretim takviminin değiştiğini, yağışların ürün kalitesini olumsuz etkilediğini kaydetti. Kalite ve rekoltenin istenen noktada olmaması nedeniyle ihracatlık ürün bulmakta zorluk yaşandığını belirten Türkmenoğlu, ürünün olgunlaşma sürecinin de 15 gün kayması nedeniyle pazarlama zorlukları yaşandığını belirtti. Bölgeden yüksek miktarda kiraz ihracatı yapan bir şirketin Genel Müdürü Cengiz Balık ise erkenci üretimin alındığını, İzmir'de toplama dönemindeki yağışların üründe çatlamaya neden olduğunu, ürün azlığı nedeniyle fiyatların da yükseldiğini söyledi. Afyon ve Isparta bölgelerindeki ürünün pazara girmesiyle fiyatın dengeye oturmasına rağmen, rekoltenin yetersiz kaldığını belirten Balık, ''Olumsuz şartlar nedeniyle Türk kirazı Avrupa'daki marketlerde pozisyon alamadı. Yunanistan ve İtalya'daki üreticiler ön plana çıktı. Bu yıl ayrıca Avrupa ülkeleri de son 15 yılın en verimli yılını geçirdi. Türkiye'nin kiraz ağacı sayısının artması nedeniyle aslında ihracatını her yıl yüzde 10 artırması gerekiyordu. Bu yıl yüzde 25 oranındaki düşüşü, yüzde 35 olarak görmek gerekiyor'' dedi. Önceki yıllarda önemli bir alternatif pazar olarak görünen Rusya'ya ise tüm tarım ürünlerinin satışında azalma görüldüğünü belirten Balık, Rusya'nın aldığı gümrük vergisi nedeniyle çoğu ihracatçının fiyat tuttu ramadığını, diğer pazarlara yöneldiğini dile getirdi. Balık, tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen kiraz ürününde ihracatçının 2011 sezonunu az hasarla atlattığını, ancak üzümde de benzeri bir sürecin yaşanmasından endişe edildiğini belirtti. Ege Bölgesi'nde üzüm üretiminde yüzde 1520 oranında düşüş yaşanabileceğini, yaş üzümde mildiyö hastalığının önemli bir risk yarattığını kaydeden Balık, şunları söyledi: “Üzüm üretilen bölgelerde mildiyö hastalığı için kullanılan ilaç stokları tükendi. Antalya ve Adana bölgesinden getirilen ilaçların da kullanıldığını öğrendik. Bu hastalık nedeniyle kalitede bozulmalar olmasından endişe ediyoruz. Rekolte ve kalite kaybı nedeniyle fiyatlarda artış beklentisi var. Fiyatlar yükselirse dış pazarda rakip ülkelere karşı nasıl pozisyon alacağımızı düşünüyoruz. Bu sezon kirazda olduğu gibi üzümde de Avrupa'daki marketlerin raflarında yer bulamamaktan endişe ediyoruz.” GÜNAY’A ‘N ŞANYAN’LI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Pamucak sahilindeki ahşap platformun kaldırılması kararına Selçuklu tekne sahipleri tepki gösterdi. Sorunun çözülmesi için balıkçılar Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ı bölgeye çağırdı. Selçuk Belediyesi tarafından balıkçı teknelerinin demirlenmesi ve çevre düzenlemesi için yapılan ahşap platform, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Anıtlar Yüksek Kurulu’nun aldığı karar gereği kaldırılmıştı. Tekne sahipleri, konuyla ilgili şunları söyledi: “Selçuk Belediyesi bu ahşap platformu bizler için, Selçuk halkı için yapmıştır. Şimdi de kültür müdürlüğü tarafından bu platform yıkılmak isteniyor. Yazık değil mi bu kadar emeğe? İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün aldığı yıkım kararını SYAN yerinde bulmuyoruz. SİT alanı olduğu gerekçesiyle yıkım kararı alındığı söyleniyor. Fakat burada yapılan çalışma ahşap. Beton değil. Beton olsa ilk başta biz karşısında dururuz. Belediye tarafından yapılan bu ahşap platform çevreye zarar vermiyor. Aksine bu çalışma yapıldıktan sonra bölgede çevre düzeni sağlandı. Buraya bu platformlar yapılmadan önce bizler Kuşadası, Özdere, Ahmetbeylideki barınaklara sığıntı gibi gittik geldik. Şimdi de bizleri buraya sığdıramadılar. Bizler yıkım kararı alan kurumlara soruyoruz ,biz nereye gidelim? Bu yıkım kararının geri alınmasını istiyoruz. Ayrıca Sayın Kültür ve Turizm Bakanı'nı buraya davet ediyoruz. Şirincede Nişanyan'ın izinsiz olarak inşa ettiği 'Hodri Meydan Kulesi'ne yaptığı ziyareti buraya da yapmasın istiyoruz.” Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, 'Bizim festivalimizin adı demokrasi ve barış. Yaşanabilir bir çevre olmadan ne demokrasi olur ne de barış. Bu nedenle festival süresince çevre olgusu ön plana çıkacak' diye konuştu. lçedeki Barış, Demokrasi ve Çevre Şenlikleri, 18 Ağustos’ta başlıyor Yuvayı dayanışma kuruyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yardımsever yurttaşların eşya bağışını ihtiyaç sahibi vatandaşları tespit ederek dağıtan Bornova Belediyesi, dayanışma ruhuna aracılık ediyor. Her ay 67 ihtiyaç sahibinin evi bu şekilde eşya ile donatılıyor. Bornova Belediyesi, giysi bankasından sonra “eşya bankası” çalışmasını da başlattı. Naldöken Kültür Merkezi’nde toplanan mobilya ve beyaz eşyalar ihtiyaç sahibi vatandaşların evlerine teslim ediliyor. İhtiyaç sahipleri Bornova’da eşya bankası HES’ler Dikili’de konuşulacak OZAN YAYMAN Dikili Barış, Demokrasi ve Çevre Şenlikleri’nde bu yıl, hidroelektrik santralleri (HES) konusu ön plana çıkacak. Ülke genelinde yaklaşık 2 bin HES projesini yaşama geçirmek isteyen AKP hükümetinin, suyu yabancı tekellere sunmayı amaçladığını savunan kesim, 1821 Ağustos tarihleri arasında Dikili'de bir araya gelecek. Derelerin Kardeşliği Platformu üyelerinin de katılarak HES konusundaki deneyimlerini aktaracakları etkinlikler kapsamında ayrıca Türkiye’nin karşı karşıya olduğu çevre sorunları ele alınacak. Festival ardından, çevre sorunlarına çözüm önerileri başlığı altında hazırlanacak bildirgenin, çevre aktivistleri için yeni bir yol haritası niteliğinde olacağı bildiriliyor. Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, festivallerinde çevre olgusunu ön plana çıkardıklarını vurgulayarak, “Bizim festivalimizin adı demokrasi ve barış. Yaşanabilir bir çevre olmadan, sağlıklı bir doğal ortam olmadan ne demokrasi olur ne de barış. Bizler bunun bilincindeyiz. Bu nedenle festival süresince çevre olgusu ön plana çıkacak” dedi. Özgüven, Türkiye’de çevre olgusunun her zamankinden daha yakıcı biçimde gündemde olduğunu söyleyerek, “Kütahya’daki madende meydana gelen felaketin etkileri ortada, Allianoi’nin sular altına gönülmesi hafızalarda, Artvin’deki, Hopa’daki çevre felaketleri akıllarda, İzmir’in çevre felaketleri sürekli önümüzde. Bu ve bunlara benzer sıkıntılar gündemdeyken bizler de tabi ki çevre konusunu ele alacağız. Bundan daha doğal bir şey olamaz” diye konuştu. Özgüven, festival kapsamındaki etkinlikler süresince konuşulacak çevre sorunlarında HES konusunun ön plana çıkacağını vurgulayarak, “Bu anlamda büyük mücadele veren Derelerin Kardeşliği Platformu’nun üyeleri bizimle olacak. HES’lerin yaşam kaynağı olan suyumuzu nasıl tüketeceği olayı doğrudan yaşayanlar tarafından aktarılacak. Ege Bölgesi’ndeki tüm duyarlı çevrecileri Dikili Festivali’nde bir araya çağırıyor ve güçbirliğinin halkasının genişletilmesini amaçlıyoruz” dedi. Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan, HES’ler konusunda Karadenizliler olarak uzun bir süreden bu yana mücadele verdiklerini söyleyerek, “Deneyimlerimizi Egeli kardeşlerimize anlatmak istiyoruz” yorumunu yaptı. Şenlik kapsamında 18 Ağustos Perşembe günü “KültürTarih ve Çevre”, 19 Ağustos Cuma günü “Yerel Yönetimler ve Çevre” ile “Çevre ve Sivil Toplum”, 20 Ağustos Cumartesi günü “Enerji: Kalkınma mı? Çevre mi?” konusuyla “Maden ve Çevre”, 21 Ağustos Pazar günü“GDO ve Çevre” ile “Su ve Çevre” oturumlar yapılacak. gereksinimlerini bir dilekçe ile Naldöken Kültür Merkezi’ne bildiriyor. Belediye görevlileri dilekçe veren evi tespit ederek ihtiyacı kesinleştiriyor. Ardından belediye ekipleri evleri dolaşarak eşyaları dağıtıyor. Sosyal belediyecilik anlayışını ilçede her geçen gün artan oranda faaliyete geçirdiklerini belirten Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır, “Bizim toplumumuzda dayanışma kültürü ön plandadır. İhtiyacı olan birine her zaman yakınları destek olur. Biz, toplumumuzun bu dayanışma ruhuna aracılık ediyoruz. Belediyemizin bu hizmeti bir kereye mahsus olmayacak, sürekli devam edecek” diye konuştu. C M Y B C MY B Ç N’DEN TEKL F... ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu) zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, zmir metrosunda kullanılacak çekerleri üreten Çin firmasının kente yatırım yapmak istediğini belirterek, ''Benim 7 senelik belediye başkanlığımda Çin Cumhuriyeti'nden aldığım en somut yatırım önerisidir'' dedi. Çin gezisini değerlendiren Kocaoğlu, ''CSR firması yetkilileri, yönetim kurulu başkan vekili, fabrika genel müdürü ve bütün yetkililerle görüştü. Bu sene içerisinde bizim konuğumuz olarak gelecekler, davetimize katılacaklar. zmir'de bir fabrika kurmak istiyorlar. 100120 bin metrekare alanda faaliyet yapmak istiyorlar. Bu benim 7 senelik belediye başkanlığımda Çin Cumhuriyeti'nden aldığım en somut yatırım önerisidir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle