29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 1 TEMMUZ 2011 CUMA EGE CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI 3 Vatanımızı ‘öldüresiye’ seviyoruz! Kılıçdaroğlu’na Vatanlarının bir karış toprağını, bir çakıl taşını bile sakınan, ama sigaralarını söndürmeden arabalarının penceresinden savuran 'vatanseverlere' birilerinin ormanların ufacık bir kıvılcımla çıra gibi tutuşacağını anlatması lazım. siyah kömüre dönüşmüş ağaç kalıntılarına bakıyorum da ceset gördüğünde insan nasıl ürperiyorsa öyle ürperiyorum. Doğanın yok oluşuna birinci elden tanıklık etmek bu; öyle televizyon haberlerinde izlemeye benzemiyor. Siyah, boşuna ölümün rengi olarak kabul edilmemiş; doğanın ölüsü de siyaha dönüşmüş halde karşımda duruyor. Belki bir saat içinde gerçekleşti bu dönüşüm; kurumuş artıklarına şaşarak bakıyorsunuz; bu kadar yakınımızda yaşıyorlardı; canlısını görsek belki çığlık atardık, insana özgü bir düşüncesizlik yüzünden yok oldular. Aslında ağaç bile denemeyecek çalıların arasında yaşıyorlardı; hani bazılarının ‘’çalı parçası’’ diye küçümsedikleri türden. Ama böylesine zengin çeşitlilik içeren bir doğal ortam olduğunu kime öylece kalmışlar sanki acı çekerken; sessiz çığlıkları havada asılı duruyor hala. Kim bilir ne kadar çok zaman geçecek orada yaşamın yeniden ortaya çıkması için. Ağaçların yandığı her yerde aynı dehşet verici görüntüler var; belki de yangını bu kadar yakında, bu kadar tanıdık ağaç fidanlarının yanında yaşamış olmaktan kaynaklanıyor bu duygu. Artık her geçtiğim yangın yerinde aynı sessiz çığlıkları duyar gibiyim. Seferihisar’dan geçerken büyük tabelalarda ‘’Bu felaketi unutmayın’’ diye yazıyor; ‘’Biz yandık siz yanmayın’’. Tarih Ağustos 2009; karayolunun iki yanında yanmış yerlerde hala hiçbir ot bitmemiş; doğa kendine gelememiş. ASUMAN ABACIOĞLU zmir raporu HAKAN D R K Söndürülmeden atılan bir sigara izmaritinin bu kadar kısa sürede böylesine geniş çapta bir yangına dönüştüğüne insan gözleriyle görse bile inanamıyor. Sigaralarını söndürmeden arabalarının penceresinden atanların kendileri bile buna inanmıyorlardır; yoksa niye böyle bir şey yapsınlar? Niye arabalarının küllüğünde söndürmek yerine henüz ucunda ateş varken izmaritlerini kupkuru otların biriktiği yol kenarlarına fırlatıp atsınlar? Yemyeşil çam ormanlarının bu Akdeniz’in yaz aylarına özgü kavurucu sıcağında ufacık bir kıvılcımla çıra gibi tutuşacağını bile bile sönmemiş sigaralarını kupkuru otların üzerine başka bir nedenle atabilirler mi? Vatanlarının bir karış toprağını, bir çakıl taşını bile sakınan vatansever insanlar, sigaralarını söndürmeden arabalarının penceresinden savurup atarlarken eminim ki böyle olacağını düşünemiyorlardır. Birilerinin onlara ağaçların bir yaprağına bile kıyamazken sönmemiş bir izmaritle koskoca ormanları tutuşturup yok edebileceklerini anlatması lazım. Bir felakete bu kadar kolay yol açabileceklerini bilseler, bunu yapmayacaklardır eminim. Düne kadar yeni yeni boy atan tazecik birer meşe ağacıyken birkaç saat içinde yaprakları, dalları ve gövdeleri kavrulup B LSELER... Sürekli yangınla ilgili uyarıcı tabelalar görüyorsunuz; piknik yapmayınız, ateş yakmayınız, dikkat yangın tehlikesi. Neredeyse her 100 metrede bir uyarıcı tabela var ama insanlar hala kahrolası bir alışkanlıkla boş şişelerini, teneke kutularını ve sönmemiş sigaralarını arabalarının pencerelerinden yol kenarlarına fırlatıyorlar. Herkes vatanını çok seviyor ama onu kirletmekten, ormanlarını yakıp yok etmekten, canına okumaktan geri kalmıyor. Belki de yaptıklarının ne derece felaket sonuçları olduğunu bilmiyorlar. Bilseler bunu yapmazlar, eminim. o kadar kolay yani yaşamdan ölüme geçiş. Bir sigara izmaritinin arabanın penceresinden kuru otların üzerine düşmesi kadar geçen sürede oluşuyor. O yeşil alanın ne kadar çok canlı türünü barındırdığını sonradan anlıyorsunuz; siyah taşların arasında kaçacak zaman bulamayan yılanlar, kaplumbağalar, çekirgeler ve ağustos böceklerinin yanmış nasıl anlatabilirdiniz? Yanıp da kapkara bir toprağa dönüştüğünde, üzerinden binlerce kuş ve böcek sesi gelirken şimdi koskoca bir sessizliğin hüküm sürdüğünü gelip de görmeleri gerek. B Z YANDIK... Bu siyahlaşmış kuru çalı ve ağaç dalları, yanarken can çekişmiş gibi görünüyorlar; ellerini gökyüzüne uzatmış ve CHP İzmir'de seçim sonuçlarının sancısı dinmedi. Seçim sürecinde il yönetimiyle araları açılan bazı ilçe belediye başkanları, genel merkezde il yönetimi aleyhine kulis çalışması yaparken, kurultay delegelerinin çoğunluğunu ilçe ya da belediye başkanı olması, kurultay için imza toplamaya çalışan muhalefeti önemli ölçüde zorluyor. Buca, Bayraklı, Bornova, Konak, Çiğli ve Menderes belediye başkanlarının Ankara'ya giderek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na “İzmir raporu” sundukları belirtildi. Edinilen bilgilere göre, belediye başkanları, seçim sürecinde koordinasyon eksikliği yaşandığını ve kendilerinin Buca, Bayraklı, Bornova, Konak, Çiğli ve Menderes belediye başkanlarının 'Ankara seferi' zmir'de hareketlilik yarattı. devre dışı bırakıldığını aktardı. Bunun sorumlusu olarak il yönetimi gösterilirken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na ilişkin de “bütünlüğü sağlayamıyor” eleştirileri iletildi. ON GÜN PLANI Bu arada muhalefetin Parti Meclisi'ni yeniden seçme gündemiyle başlattığı olağanüstü kurultay için çabası sürüyor. İlk imza, noter kanalıyla geçtiğimiz çarşamba günü atılmıştı. Tüzük gereği iki haftalık süre 6 temmuz akşamı sona erecek. Delege yapısını göz önünde bulunduran muhalifler, şu anda sürece dahil görünmek istemeyen kişilerin “son gün” imza vereceğini ve gerekli sayının mutlaka toplanacağını vurguluyor. S C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle