01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 21 KASIM 2011 PAZARTESİ EGE Kasım Hüzünleri Yahya Kemal’in ATİKA HALUK IŞIK sözü müydü, sanırım onundu; [email protected] “Ayların en zalimidir Kasım...” İyilik, kötülük, güzellik, sözü; ”Ölümün adil olması çirkinlik, kısaca her şey için, hayatın adil olması insanın hak ettiği gibidir, lazım...” takvimin ne suçu olabilir ki? Sözü uzatıyorum, konuya Hepsi insana dairdir, giremiyorum. Bütün bu insanın yaptıklarının ya da söylediklerime rağmen, yapamadıklarının itiraf edeyim ki, Kasım ayına sonucudur. Doğmak içerlemekten kendimi elimizde değildir, ama alamıyorum. Ne hüzünlü, ne doğumumuzu sağlayanların ölümlü, ne yürek ağrısı bir elindedir. Doğadaki her şey Kasım yaşıyoruz… doğar büyür gelişir ve ölür, 10 Kasım’da dinmeyen bir buna bir sözümüz olamaz acıyla Mustafa Kemal da, pisi pisine ölüyorsak, Atatürk’ü andık. Sonra bir takvimi zorladığımız ve işittik ki, bir “Cumhuriyet sabrını tükettiğimiz içindir. Kızı”nı Esin Afşar’ı yitirmişiz. Çürük bina, aptalca İçimiz ezildi. Sonra değişik sollama, dingildeyen yılların Kasım aylarında raylarda hızlı tren, yitirdiğimiz şairlerimizi berkitilmemiş maden, dere andık, şiirleriyle. Yahya yatağında ev, insanı Kemal’den Orhan Veli’ye, düşünmeyen tersane, kot Edip Cansever’den Enver taşlama, duvara Gökçe’ye, her biri dilimizin, raptedilmemiş mermer blok, yüreğimizin ve zamanında yapılmamış duruşumuzun öğretmeni aşı... Sekiz acil servis nice şair... Sonra, 16 kapısından çevrilmek, töre Kasım’da bir büyük şair, karanlığında delik deşik yazar, çevirmen ve tiyatro edilen sandık, freni ustası, öğretmenimiz Suat çekilmemiş araba, un gibi Taşer’i andık. Ne çabuk betondan öğrenci yurdu, geçmiş 29 yıl ve ölüm nasıl içinde soba yakılmak unutturamıyor kimilerini. zorunda kalınan ve tutuşan Sonra bir haber geliveriyor, yazlık çadır... Uzatmayalım hiç beklenmedik anda; ölümün böylesi doğal Çetin Köroğlu ölmüş. İzmir değildir ve hele suç asla Devlet Tiyatrosunun eski takvime yüklenemez. “Allah müdürlerinden, verdi, Allah aldı” sözü, şark tiyatromuzun usta kafasının, bilimden, oyuncu ve kültürden, insana ve yönetmenlerinden Çetin doğaya saygıdan nasip Köroğlu ölmüş demek? almamışlığın zavallılık Konak sahnesinde, itirafıdır. Şimdi kalkıp, Alsancak Hocazade’de zaman acımasızdır, takvim tabutuna baktım, zalimdir, kader neyleyim ki baktık...Yok, inanmak olası öyledir sızlanmasının, ne değil. Ama ölüm, bir gerçek. anlamı olabilir? Olsa olsa, Daha büyük bir gerçekse, bu cehaletten ve hayatı sanatıyla üretip aymazlıktan rant yiyenlerin çoğaltıp, yeniden hayata işine yarar ve yaramaktadır. armağan edenler için “ölüm Binaları kontrol etmekten yok.” acizlerin, o binalar yıkılınca Çünkü dünya hala ölenlerin yakınlarından fazla dönüyorsa, hala bir umut ağlamaları, üstlerini ateşi yanıyorsa, inadımızı başlarını yırtmaları, evet ne bilincimizi “hayır”ımızı büyük ahlaksızlıktır! çoğaltıyorsa iki dize, üç Depreme, teröre, trafiğe, şarkı, bir iki fırça darbesi, cinayetlere demet demet gidenlerimiz sayesindedir. insan kurban eden bir Gidenlerin peşinden ülkemiz var. Sanki yürüyenler içindir. Hepsinin alışmamız, kanıksamamız unutulmaz anıları ve isteniyor. Sayılara yapıtları önünde saygıyla dönüştürülüyoruz çoluk eğiliyoruz. çocuk. Tane hesabına Yahya Kemal’le başladık, vuruluyoruz kimilerince. onunla bitirelim; “Ölmek Teselli etmeye kalkıyorlar değildir ömrümüzün en feci “Güzel öldüler” diyerek. işi / Müşkül budur ki, Nazım Hikmet istediği kadar ölmeden evvel ölür kişi.” söylesin, algısı tıkanmış Canlı cenazeler, nereden coğrafyalarda işitilir mi bilsin bu gerçeği? 3 P Kocaoğlu'nun son günlerde mücadele ettiği bir diğer konu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na belediyelerin üstünde imar yetkisi veren ve Kanun Hükmünde Kararname'yle İmar Yasası'na eklenen meşhur 9. madde. Kocaoğlu, bu maddeye dayanılarak Petkim'in arazisinde kendilerinin bypass edilmesi nedeniyle bakanlık aleyhine dava açtı. Kocaoğlu, “Bu yetki neden belediyenin elinden alınmaya çalışılıyor? Biz kurumu, kenti, kentliyi korumak üzere bu yetkimiz için mücadele etmeye kararlıyız” diye konuştu. (Fotoğraf:OĞUZ YILDIZ) MÜCADELE KENT İÇİN ‘Kimseden araba istemedik’ Aziz Kocaoğlu, denetçilerden yönettiği soruların ve belediye personeline davranışının taciz edici boyutlarda olduğunu vurguladı HAKAN DİRİK Bunun yanında bir de savcılığın soruşturması var. Yaklaşık 20 tane savcılığın görevlendirdiği bilirkişiler var. Emniyet vasıtasıyla sürekli bilgi isteniyor. Rutin teftişten dolayı Sayıştay denetçileri zaten var. Şu anda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde 80 civarında denetçi var. Yetkiyi aşmadığı müddetçe ve davranışlarıyla kurumun çalışmasını engellemediği müddetçe bizim itirazımız ya da tepki göstermemiz söz konusu olamaz. Ama konu öyle bir hal aldı ki, mesela '2006 yılından bu yana büyükşehir başkanı nereye gitmiştir, hangi görevle gitmiştir, parasını kim ödemiştir?' diyor. 'Hanımı hangi arabayla nereye gidiyor' diye soruyor. Biz kimseden bugüne kadar araba istemedik. Bir protokol görevi yapıyoruz. Protokolde eşimizin görevi olduğu zaman araba alıyor getiriyor. Bugüne kadar hangi büyükşehir belediyesine böyle bir soru sorulmuştur? Hangi büyükşehir belediyesinin bütün bağlı şirketlerinde 50 tane denetçi vardır? Madem öyle bunun Ankara'da 6070 tane olması lazım. İstanbul'da 4 katı denetçi olması lazım. Bunlar var mıdır? Buralarda denetim yapıyor mudur?” Denetimin içeriğinin somut bir dayanağının bulunmadığını vurguluyor Kocaoğlu. “Bugüne kadar rüşvet, zimmet, ihaleye fesat karıştırmak, birilerine rant sağlamak gibi bir soruyla karşılaşmadık” dedi. Soruların “taciz edici” içerik ve boyutta olduğunu kaydediyor. “Zaten bütün bu belgelerin çıktıları da verildi. Bilgisayarların yedekleri alındı. Bunlar tamamen taciz edici sorular, taciz edici suçlamalar, personele yönelik taciz edici davranışlardır. Öyle bir noktaya gelindi ki belediye iş üretilemez hale geldi” diye konuştu. Gelinen noktada sorunu kamuoyuyla paylaşmak zorunda kaldığını kaydeden Kocaoğlu, “Uzlaşı kültürünü bir yere kadar taşıyabiliyorsunuz, bir yerden sonra kamuoyuyla, hemşehrilerinizle ve siyasilerle paylaşmanız gereken bir sorun haline geliyor. Başta Başbakan, hükümetin bakanlarının buraya dikkatini çekiyorsunuz. Bunu yapmak zorundasınız. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bölgenin en büyük yatırımcı kuruluşu. Şu ana kadar 4 milyar 700 milyon liralık yatırım yapmışız. Ama kilitlenmiş durumdayız” dedi. Soruşturmanın mağduriyetler yarattığını dile getiren Kocaoğlu, “Belediyemize yapılan operasyonun çeteye sokulmasının ana nedeni eski iki tane elemanımızın, belirli görevlerden ilişkisi kesildikten sonra aralarında yaptıkları telefon konuşmaları, birbirlerini tehdit etmesi. Biz orada yokuz. Şu anda tutuklu olan arkadaşlarımız da yok. Bu iki kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılıyor, ama bizim arkadaşlarımız 6.5 aydır tutuklu. Üstelik bizim, bu kişilerin verdiği ifadeden haberimiz yok. Dosyada gizlilik var. Adalet gecikiyor. Biz her türlü kefalet vermeye hazır olduğumuzu işin başından belirttik. İçeride yatan arkadaşlarımız, yarın beraat ettikleri zaman çektikleri çileler yerine gelecek mi? Manevi çöküntülerini kim tedavi edecek?” dedi. İHALE ORTADA KALDI ! K BELEDİYE KİLİTLENDİ ocaoğlu'nun AKP'lilerle karşı karşıya geldiği konulardan biri de “oldu bitti” mantığıyla kentin gündemine getirilen projeler. Konak tüneli bunlardan biri. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın projesi bile olmadan temel attığı tünel, büyükşehirin “ortak akılla” hazırladığı ulaşım master planına oldukça ters. Üstelik kamuoyunda neredeyse hiç tartışılmadı. Oldu bittiyle temel atılınca Kocaoğlu, tünel bölgesi için hazırladıkları, hatta ihaleye çıktıkları projeleri de bakanlığa havale etmişti. “Öyleyse buyrun yapın o zaman dedik. Ancak biz hala o bölgedeki uçanyol ihalesini iptal edemiyoruz. İptal için bize karayollarının bir yazı vermesi lazım. Bir gerekçemizin olması lazım. İhaleyi ya iptal etmem, ya da sonuçlandırmam gerekiyor. Ama tünel temeli atıldığından beri bekliyorum. Binali Bey'e gittim, görüştüm konuyu anlattım. Kendileri sanıyorum çalışıyordur” dedi. ‘GEREKSİZ’ SORUNL ARL A UĞRAŞTIK S ADALET GECİKİYOR on dönemde “hükümete rağmen” çalışmaya uğraştığı izlenimi veren Kocaoğlu, bir yandan da kendi partisinden gelen çıkışlarla uğraşıyor. Zaman zaman da yine kendi partisinden ilçe belediye başkanları “ekip” olarak karşısında yer alıyor. Kocaoğlu, “içeriden” gelen sorunlara yönelik de “Siyaset, sabah kalkarsınız problem, akşam yatarsınız problemdir. Yani siyasetçi 24 saat sorunlarla boğuşmak, üstesinden gelmek zorundadır. Bu zaman zaman maksadını aşan ve hiç gereksiz bir problem olur, bu kendi partinizden olur, iktidar partisinden olur. Zaman zaman bürokrasi içerisinden olur. Bunları aşmak zorundasınız. Seçimden sonra birçok problemi de aklıselimle çözdüğümüze inanıyorum. Problemler sürekli çıkacaktır, sürekli çözeceğiz. Önemli olan herkesin ortak akılla, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırarak beyanat vermesi ve iş yapmasıdır” dedi. ‘Yatırımcının yanındayım’ endisine yönelik “Yatırımcının önünü açmıyor” yönünde eleştiriler yapıldığını dile getiren Kocaoğlu, “Yeni kent merkezini planlamışız. Orada 5 bin dönüm alan var. İnciraltı'nın bölgeye uygun planlanmasına göreve geldiğim günden beri çalışıyorum. Yarımadanın stratejik yatırım planının yapılmasını sağlıyorum. Bunları yapan biri olarak nasıl yatırımcının önünü kapatıyorum? Olmayacak işi tabii ki yapmıyorum. Ama olacak işte her türlü kolaylığı gösteriyorum” dedi. K C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle