02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 c 2 NİSAN 2010 CUMA İzmir’in sanat fakültesi, kuruluş yıldönümünü bir dizi etkinlikle kutluyor YUVARLAKÇAY DİRENİŞİ! ‘Dayanışmayı öğrendik’ M. EMİN BERBER 35. yıl etkinliğinde eski dekan, rektör ve öğretim üyelerine ‘35 GSF 35’ yazılı plakalar armağan edildi. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) GSF’de 35. yıl coşkusu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) kuruluşunun 35. yılını kutluyor. Yıldönümü etkinlikleri fakülte bahçesinde gerçekleştirilen törenle başladı. Etkinliğe, üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, eski rektörler Prof. Dr. Fethi İdiman, Prof. Dr. Namık Çevik, eski dekanlar Prof. Dr. Rauf Beyru, Prof. Dr. Doğan Tuna, Prof. Dr. İbrahim Armağan, Prof. Dr. Murat Tuncay, Prof. Dr. Özdemir Nutku, Prof. Dr. Faruk Kalkan, İzmir Sanat Müdürü Kezban Kuyumcu, öğretim üyeleri, eski ve yeni öğrenciler katıldı. Etkinlikte konuşan GSF Dekanı Prof. Dr. Semih Çelenk, güzel sanatlar fakültesinin kentin sanat ve kültür alanında gelişmesine önemli katkı yaptığını söyledi. Fakültenin resim, heykel, grafik, seramik, tekstil ve moda tasarımı, geleneksel Türk sanatları, sahne sanatları, fotoğraf, müzik bilimleri, film tasarımı, temel eğitim bölümlerinin yer aldığını, mezunların çok geniş bir alanda iş bulma olanağı yakaladığını vurguladı. Rektör Füzün de, birlik beraberliğin önemine dikkat çekerek, “Dokuz Eylül Üniversite’sinde aksaklıklar oluyor gibi görünse de üniversitemiz bir bütündür” dedi. Konuşmaların ardından üniversitenin eski rektör ve fakültenin eski dekanlarının yanı sıra öğretim üyelerine, İzmir’in plaka numarası olan 35’in vurgulandığı “35 GSF 35” yazılı plakalar armağan edildi. Semih Kaplanoğlu ve Yüksel Aksu gibi yönetmenlerle atölye çalışmaları gerçekleştirecek. Sahne sanatları bölümü, Kerim Dündar’ın yönetiminde Peter Turrini’nin “Verimsizler”ini ve “Aydınlığın Adı Atatürk” projesini de kasım ayında sahneleyecek. Grafik bölümü, 1216 Nisan 2010’da 10. Genç Beyin Fırtınası sergisini yapacak. Heykel bölümü, EÇEV Heykel Yarışması’nın dokuzuncusunu 10 22 Mayıs 2010 tarihlerinde gerçekleştirecek. Resim bölümü, MayısHaziran 2010’da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da mezuniyet sergisini Soyer Kültür Sanat Fabrikası’nda yapacak. Sanatın Anadolu Aydınlanması ProjesiSergisi ise 2010 yılı içinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Seramik ve cam tasarımı bölümü, 215 – 30 Eylül 2010’da DEÜ Seferihisar Sosyal Tesisleri’nde Uluslararası Seramik Sempozyumu ve “Lüster’in Ustaları” Kolokyumu ve 30 Eylül 2010’da İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde sergi gerçekleştirilecek. Geleneksel Türk sanatları bölümündeki çini ana sanat dalı öğrencilerinin çalışmaları, yıl içinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sergilenecek. Yine aynı bölümün 8. İsli Pişirim Etkinliği 2830 Mayıs ya da 46 Haziran tarihleri arasında Seferihisar’da gerçekleştirilecek. Aynı bölümün tezhip anasanat dalı da, İzmir Ticaret Odası Sergi Salonu’nda Öğretim Elemanları Karma Sergisi açacak. Fotoğraf bölümü, fakülte sergi salonunda 310 Mayıs 2010 tarihleri arasında, öğretim elemanlarının “Mekan” konulu sergisini açacacak. Fakülte Sergi Salonu/ Rauf Beyru Seminer Salonu da 29 Ekim10 Kasım 2010 tarihlerinde, Yard. Doç. Dr. Beyhan Özdemir’in “Cumhuriyet” konulu sergisi ve dia gösterisini ağırlayacak. Müzik bilimleri, tekstil ve moda bölümleri de, çeşitli etkinliklerle 35. yılı karşılalayacak. KUTLAMA PROGRAMI Yunanlı yönetmen ve senarist Theo Angelopoulos’a kutlama yıldönümü etkinlikleri kapsamında onursal doktora veren GSF Sinema Bölümü, yıl boyunca da, bölümden mezun Ümit Ünal, KÖYCEĞİZKöyceğiz yakınlarındaki Yuvarlakçay üzerine yapılacak hidroelektrik santralına (HES) karşı başlatılan eylem dördüncü ayını doldururken. burada direniş, artık bir yaşam biçimine dönüşmeye başladı. HES’e karşı çıkan Beyobası beldesi yaşayanları ile çevre köylüler, çayın doğduğu yer olan Topgözü’nde kurdukları çadırda gece gündüz nöbet tutuyorlar. Burada “kazan kaynatan” köylüler, gelen konuklarını da burada ağırlıyor ve onlara adeta düğünlerde olduğu gibi siniler içinde yöresel yemekler ikram ediyorlar. Eylemin ilk gününden itibaren okulun kapalı olduğu günlerde, Topgözü’nün müdavimleri arasında yer alan ve adeta bu eylemin maskotu kuldan arda kalan haline gelen “beş zamanlarda santral kardeş” eylemden geri kalmıyorlar. Bir direnişine katılan Daşgın şoförün en büyüğü kardeşler ‘Boşuna 14 yaşında olan 4 kıuğraşmasınlar. Çoğaldıkça zı ile 4 yaşındaki oğdaha güçlü olduğumuzu lu da eylemin gönüllülerinden. Okul çıkıhissediyoruz’ diyor. şı ve cumartesi pazar günleri okul çantaları ile eylem yerine gelen kardeşlerden dördü derslerine burada çalışıyor, ödevlerini yapıyor. Henüz okula gitmeyen küçük kardeşleri ise onların yanından hiç ayrılmıyor. Yuvarlakçay’ın küçük eylemcileri, yalnızca öğretmenlerinin değil, Topgözü’nde dört aydan bu yana devam eden eylemin de gözdeleri aynı zamanda. Damla, Cansu, Nazlı, Döndü ve Turgay Daşgın kardeşler HES’in yapılmasına karşılar. Ailelerinin herhangi bir telkini olmadan burada direnişe katıldıklarını söylüyorlar. Kardeşlerin en büyüğü Damla Daşgın, yörenin asıl gereksiniminin su olduğunu vurguluyor. Bu nedenle HES’in yapımına karşı çıktıklarını söylüyor. Damla, eylemin kararlılığını vurgulamak istercesine “Boşuna uğraşmasınlar” diyor: “Bence bu santral yapılmasın. Bizim elektrik ihtiyacımız yok, su ihtiyacımız var. Boşuna uğraşmasınlar, amaçlarına ulaşamayacaklar. Çünkü biz direniyoruz. Burada dayanışmayı öğrendik. Daha güçlü olduğumuzu hissediyoruz çoğaldıkça. Çoğalmaya da devam ediyoruz...” O AKÇAPINAR Leylekler köyüne uğramıyor! ÖZCAN ÖZGÜR C M Y B C MY B MUĞLA “Leylek köyü” leyleksiz kaldı. Akyaka'nın Akçapınar Köyü'nü yıllardır kuluçka döneminde kullanan leyleklerin sayısı 200'den 15'e düştü. Köyde leylekler azaldıkça turistler de azalıyor. GökovaAkyaka’yı Sevenler Derneği'nce sekiz yıl önce hazırlanan ve UNESCO bünyesindeki Doğayı Koruyalım Fonu'nca desteklenen “BiyoGökova” ana projesine, “Akçapınar Leylek Köyü” projesi de dahil edilmişti. Ancak derneğin çalışmaları, leyleklerin sayısını artırmadı. Tersine her geçen yıl köye gelen leylek sayısı azaldı. Köydeki tarlalarla birlikte Akyaka’nın ünlü azmaklarının yarattığı sazlıklardan beslenen leyleklerin baş düşmanının tarım ilaçları olduğu belirtilirken bazı vatandaşların da leylekleri tüfekle vurduğu iddia edildi. Birçok leyleğinse yuva kurdukları direkteki tellerden elektriğe çarpılarak telef olduğu belirtildi. Akçapınar Köyü Muhtarı Şükrü Arslan, “Bu güzel misafirlerimizin yuvalarını yapabilmeleri için elektrik direklerine alternatif ahşap direkler diktik, avlanmalarını engelledik ancak elektrik telleri halen büyük sorun. Özel Çevre Koruma Kurulu ve Muğla Valiliği'nin desteklerini bekliyoruz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle