02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19ŞUBAT2010CUMA CumhuriyetEGE D EN i z c i 5 Tükenen Yalanlar ÜNAL BENLİALPER Sürekli gelişerekyenilenen denizcilik alanındaki teknolojinin, insana ve doğaya değer veren çağdaş kriterlerinin evrensel boyutlarda kimlik kazanabilmesinin ana ölçütlerinde, sürdürülebilir yaratıcı üretim gücünün ve bilginin sağladığı ulusal ve uluslararası dinamizmin etkileri öne çıkmaktadır. Denizcilik sektörlerindeki bütün faaliyetlerde, ortak uygarlık ve özgür karar alabilme anlayışının getirdiği evrensel kalite standartlarına ulaşabilmede göstereceğimiz uyum, dünya denizlerindeki etkinliğimizi arttıracaktır. Denizcilik kültürümüzün sahip olduğu geleneksel yapısındaki tutucu unsurların, çağdaş olguların belirleyip yönlendirdiği yenilikçi politikalarla karşılıklı etkileşimlerini tamamlaması ile birlikte gelişecek olan yeni vizyonda, modern anlayış hakim olacaktır. Bugün, denizcilik sektörümüzü uluslararası gelişmelere ve değişimlere hazırlayacak olan insancıl politikaların üzerindeki yabancı güçlerin baskılarını ortadan kaldırarak, ulusal birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu göstermeliyiz. Gerçek anlamda itiraf edersek, yaşadığımız bu kadar çok sıkıntının ve sorunların en önemli nedenlerinden birisi, Türktoplumunun deniz sevgisinden yoksun oluşu ve ilgisizliğidir. Konu ne olursa olsun, sevginin değer biçmediği hiçbir şeyin varlığına tam anlamıyla sahip olamazsınız. Sahip olduğu doğal kaynaklarını her geçen gün hızla kaybederek yoksullaşan dünyada, denizciliğimiz gelişimi ile ilgili kara ve deniz kökenli kaynaklarının kullanımında, çevre, doğa ve insan faktörünün öncelikli değerlendirilmesi sektöre saygınlık getirecektir. Sürdürülebilir denizcilik teknolojisi ve eğitiminin, sürdürülebilir çağdaş ve bilimsel içerikli ARGE çalışmaları ile uluslararası denizcilik politikalarının ilke olarak kabulü, denizciliğimizin dünya denizlerindeki rekabet edebilirlilik endekslerinde üst sıralara tırmanmasına olanak sağlayacaktır. Bütün dünyada tükenmeye başlayan sosyokapitalizmin, adaletsiz değer yargılarının hüküm sürdüğü sosyoekonomik politik egemenliğinin etkisinden, daha çok zaman kaybetmeden kurtulmalıyız. Ancak o şartlarda denizciliğin ulusal ve evrensel boyutlarına ulaşabiliriz. Izmir dururken Seferihisar'ın 'yavaş şehir' olması, tam bir haksızlık! Yavaşlıkta kim birinci? latılan bir başka öykü de yine araç sahiplerinin arabalarmı tam yol ortasmda bırakıp yakmlardaki dükkanlarda işlerini görmesidir. Bu eleştirinin yine bir İstanbullu'dan geldiğini söylememe gerek yok sanınm. Bu eleştiriyi yapanm en büyük şaşkmlığı da, arkada biriken araçlarm kornalarma basmadan sabırla yol ortasmdaki aracm sahibinin gelmesini beklemeleriydi. Aslmda daha da beteri, İzmirli araç sürücülerinin yan yana gelip araçlarmm camlarmı açarak yol ortasmda muhabbet etmeleriydi ama bunu dile getirmenin bir anlamı yoktu; nasılsa İstanbullu arkadaşlarım buna da günü gelince tanık olacaklardı. başlarlardı. Burada herkesin vapurun iskeleye değinceye kadar oturduğuna inanamıyorum." İzmirliler böyledir işte. Biraz ikliminden biraz da esnaf kenti olmasmdan mıdır bilmem, burada biraz "ekabir" denebilecek bir hayat tarzı geçerlidir. İnsanlar, hava güneşliyse deniz kenarmdaki kahvelerde oturup kahvaltılarmı yapmadan çalışmaya başlamazlar. Kemeraltı'nda sabah saat 10 olmadan dükkanmı açan esnaf bulamazsmız. Henüz pazartesiden hafta sonu planları yapılır; Çeşme, Karaburun, Foça, Ayvalık'a kaçılır. Hiçbir şey yapılamazsa Kordon'da bira içmeden eve gidilmez. Eğlenmek, İzmir'de yaşamm aynlmaz bir parçasıdır ve bu yaşam tarzınm korunması konusunda İzmirliler pek hassastırlar. İzmir'e yavaş şehir demek için başka nedenler de bulabilirsiniz. Burada kimse karşıdan karşıya koşarak geçmez mesela. Hele genç kızlar koşunca çirkin ve komik göründüklerini düşündüklerinden olsa gerek kırmızı ışık yansa bile istifini bozmaz ve havalı yürüyüşlerini kaldırıma ulaşmcaya kadar sürdürürler. Yollarda da aheste yürünür. Trafıkte de öyle; İstanbul plakalıaraçlar dışmda İzmir'in, trafık kurallanna en fazla uyulan kent olduğu söylenir. Mustafa Kemal Sahil Bulvan'nda trafığin yavaş akışmı gören yabancı plakalı araç sürücülerinin bu yavaşlıktan ötürü kriz geçirdiklerine eminim. Zig zaglarla kendilerine yol bulup hızla bulvann sonuna yaklaştıklannda ve polis tarafmdan kenara çekildiklerinde İzmir'le ilgili acı bir ders aldıklarma bir çok kez kendi gözlerimle tanık olmuşumdur. Bu kentin yavaşlığma uyum sağlamak gerektiğinin bir başka örneğidir bu. İzmirlilerin sakinliğine dair an ASUMAN ABACIOĞLU Seferihisar'ın "yavaş şehir" olarak ilan edilmesi üzerine övgüler içeren çok sayıda yazı yazıldı. Bir kente "yavaş" denmesi iyi güzel de, bunun çok yeni bir kavram gibi sunulmasma itirazım var. Çünkü "yavaş olmak" zaten şehir olarak İzmir'in çok da yabancısı olmadığı bir özelliktir. İzmirlilerin kalender ve telaşsız yapıları nedeniyle bence İzmir, Seferihisar'dan çok daha önce yavaş şehir olma hakkı elde etmeliydi. KAYGISIZ... Bu şehre özellikle İstanbul ve Ankara'dan gelenlerin en çok sözünü ettikleri konu, İzmirlilerin kaygisiz ve sakin yapıda olmalandır. Aslmda sakin ve kaygisiz olmaları, gerektiğinde kararlı ve inatçı olmadıkları anlamma gelmez ki, bunu İzmir'de yaşayanlar, gerek yerel seçimlerde gerekse de son olarak Tekel işçilerine destek grevine tam katılımlarıyla göstermişlerdir. İzmirliler, "Yavaş atın tekmesi pek olur'' atasözüne uygun olarak, siyasilerin seçim öncesinde "Bizi seçmezseniz hizmet alamazsmız" biçimindeki tehdit ve korkutmalarma pabuç bırakmamışlardır. Hayatm sakin ve telaşsız yaşanması gerektiğine olan inançları, neden bilmem zaman zaman İzmirlileri eleştiri konusu olmaktan kurtaramaz. Örneğin, vapurun iskeleye yanaştığmı ve yolcularm hala oturduklarmı gören birisini şöyle derken hatırlıyorum: "İstanbul'da olsa insanlar, henüz yanaşmasma bir metre kala iskeleye atlamaya YöNETİCİLERİN HIZI İzmir' deki bu yavaşlık her konuda sürüp gider. Örneğin metro bir türlü tamamlanamaz; altyapı hizmetlerinin getirilmesi yıllar alır; tarihi eserlerin korunması ve onanlması konusunda yetkililer bir kaplumbağa hızıyla hareket eder; kısacası İzmir, halkıyla ve yöneticileriyle yavaşlık konusunda birbirleriyle yanş ederler. İzmirliler, dertlerinden yakmma konusunda bile yavaştırlar ve kendilerine hizmet getirmede "yavaş" kalan yöneticilerini bir kez daha başlanna getirmekte tereddüt etmezler. Bu nedenler göz önüne almdığmda Seferihisar'ın yavaş şehir unvanı alması haksızlıktır. İzmir daha uzun bir süredir ve üstelik Seferihisar'dan daha da "yavaş" bir şehirdir. Bu unvan öncelikle bize verilmelidir. [email protected] Genel Havuz, Aileye Mahsus Jakuzili Havuz, Sauna Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Unitesi 3 ve 5 Yataklı Villalar, 2 yataklı Odalar # KURSUNLU KAPLICALARI 'Saklı Cennet' Endikasyon; toplam 2172 mg/lt mineralizasyonu olan, bikarbonatlı florürlü niteliktedir. Banyo uygulamalı şeklinde, RomanitzmaJ ve Nörolojik hastalıkların kronik emlerinde, Ortopedik sekellerin yardımcı/tamamlayıcı tedavisinde kullanılabilir niteliktedir. Tel: 0.236 712 50 00 01 •>?•:.* •51 • bt V. m Q C M B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle