Katalog

12ŞUBAT2010CUMA CumhuriyetEGE D E N İ Z C İ 5 Ağır Bedel ÜNAL BENLİALPER Emperyalizmin en saldırgan yüzünün sergilendiği 19. yüzyılm sonlannda, deniz sevgisinden ve kültüründen yoksun olan padişah 2. Abdülhamit ve onun iktidarmm, donanmayı denizin bir köşesinde çürümeye terk etmesinin bedelini Osmanlı çok ağır ödemiştir. Bu dönem, siyasi başansızlıklann ve önemli ekonomik kayıplann, büyük yenilgilerle birlikte yaşandığı tarihin karanlık sayfalannı oluşturmaktadır. Donanmanm bütün gücünün haince yok edilişinin miman olan 2. Abdülhamit'in denizlerdeki bu başansızlığmm sonucunda, Kıbns ve Girit adalan kaybedilmiştir. Yenilgiler bununla smırlı kalmamış ve zincirleme devam etmiştir. Ardmdan Trablusgarp, birinci dünya ve Balkan savaşlanndaki yenilgiler gelmiştir. Bunun sonuçlan yüzbinlerce cana ve büyük boyutlardaki toprak kayıplanna neden olmuştur. Bu yıllarda denizlerde varlık gösteremeyen ve egemenlik kuramayan Osmanlı devletinin Akdeniz ve Karadeniz'de sıkışıp kalması, onun okyanuslara açılmasmı engellemiştir. Deniz kültür bilinci gelişmiş uluslar, denizciliği yalnızca güçlü bir donanmaya sahip olmak diye görmemişler, onu ekonomik, sosyal ve politik boyutlanyla da değerlendirerek kullanmasmı bilmişlerdir. İspanyol denizciler 15. ve 16. yüzyıllarmda çağm en modern gemileriyle okyanusları aşarak yeni sömürgeler aramışlardır. Portekiz donanması da Hint okyanusunda egemenlik kurabilmek için bütün deniz gücüyle mücadelesini sürdürmüştür. Böylece denizlerde ve okyanuslarda büyük bir keşif süreci başlamıştır. Denizci uluslar sahip oldukları teknolojileri sürekli yenileyerek denizlerde amansız bir rekabete girmişlerdir. Bu doğrultuda, sahip olduklan gemilerinin hareket yeteneklerini ve hızlannı artırabilmek için kürekten yelkene geçiş yapmışlardır. Ama ne yazık ki Osmanlı, bu gelişmeye uyum sağlayamamıştır. Denizlerdeki bu geri kalmışlığımızm neden olduğu kayıplar, Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllanmızda da kendini göstermiştir. Müttefik düşman birlikleri, denizden hiçbir engel ile karşılaşmadan Gelibolu'ya çıkmış ve bu nedenle de gereğinden fazla askerimizi şehit vermişizdir. Büyük önder Atatürk, denizlerde güçlü olabilmenin ne kadar önemli olduğunu anlamış ve aramızdan aynlmadan önce çağdaş "cumhuriyet donanması" nı kurarak, canmdan çok sevdiği Türk ulusuna armağan etmiştir. Annç'ın Mumcu 'ya davranışı, erkeklerin kadına balaşındaki defolan ortaya seriyor Yaldızları dökülen erkelder ASUMAN ABACIOGLU TBMM Başkan Vekili Güldal Mumcu'ya kendi odasmda Başbakan Yardımcısı Bülent Armç tarafmdan yapılan sözlü saldın, sadece temsil ettiği siyasi görüşün değil Türk toplumundaki çoğu erkeğin kadma yönelik bakışmı yansıtıyor. Eğitimli, kibar, güzel konuşan, tavırlarıyla saygmlık uyandıran, çağdaş görünümlü erkeklerin "Haddini aşan kadmlar"ı görünce tüm yaldızlannm dökülüp öfkeyle çarpılmış yüzlerinin ve kadma karşı yüzeysel nezaketin altmdaki gerçek düşüncelerinin nasıl ortaya dökülüverdiğini gösteriyor. Üstelik bu erkekler, bu tutumlanna karşı tepki gösterilmesini de bir türlü anlayamıyorlar ve şaşırıyorlar. Çünkü bu tavırlar onlar için çok doğal. Ş A Ş K I N VE ÇARESİZ... Birkaç hafta önce basma yansıyan bir olayda kamera, kocasmdan yediği dayakla kolu kırılan bir kadının hastaneden çıkıp kendisini kapıda bekleyen kocasmm ardı sıra başı önde yürüyüşünü arkadan gösteriyordu. Kadm derneklerinin temsilcileri de kolunu kırmasma karşm yine de kocasmm arkasına takılıp evine dönen kadmı şaşkm ve çaresiz bakışlarla izlediler. Türkiye'deki kadının mağduriyetini ve çaresizliğini bu kadar dramatik yansıtan başka görüntü var mıdır bilmiyorum. Bu olay, alt sosyo ekonomik bir kesimde yaşanmıştı. Ancak Güldal Mumcu'ya yönelik saldırı Türkiye'nin en üst makammda yapıldı. Burada kadının çaresizliği değil ama 1 ürkiye'de en yüce kurum olan TBMM'de,hemde başkan vekili konumundaki bir kadm bile şiddete uğruyorsa siz diğer kadmlann durumunu tahmin edinartık.' erkeğin kadma bakışı neredeyse aynıydı. Mumcu, Armç için, "Saym Annç'ın sergilediği tavır kesinlikle bir baskıdır, şiddettir. Çünkü elinden gelse, imkan bulsa fiziki şiddet uygulamaktan bile çekinmeyecek durumdaydı" diyordu. Türk toplumunda erkek, işte böylesine rahat ve kendiliğinden bir şekilde kadma şiddet uygulayabilme potansiyeline sahip. Türkiye'de en yüce kurum olan TBMM'de hem de başkan vekili konumundaki bir kadm bile şiddete uğruyorsa siz diğer kadmlann durumunu tahmin edin artık. Töre cinayetleri, aile içi şiddet, sokaktaki, evdeki ve işyerindeki cinsel taciz, cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlik bu toplumun dokusunu oluşturuyor. Ne yazık ki iktidardaki bir partinin üst düzey yöneticisinin bunu cesaretlendiren tavn, bu aynmcılık ve eşitsizliğin giderek daha da fazla yaygmlaşabileceğinin işaretlerini veriyor. Kadmlar, Başbakan Yardımcısı Bülent Annç'ın sergilediği bu tavrı çok yakmdan tanırlar; çünkü benzerleriyle bir çok kez bir çok yerde karşılaşmışlardır. Şiddetin ve aynmcılığm pek çok yüzü ve biçimi vardır. Kimi zaman bir gazete köşe yazarmm ünlü bir kadm şarkıcıya yönelik olarak "Seni dağa kaldırayım, seks kölem yapayım'' satırlarmda yer alır. KiBAR BİR BEYEFENDİ!.. Kendisine tepki gösterildiğindeyse şaşkmlıkla "kötü bir niyeti olmadığmı" iddia eder. Kimi zaman da kadma yönelik taciz, ağdalı iltifatlann, beğeni sözlerinin altma gizlenir; ya da koruyucu kollayıcı tavırlara. "Haddinizi aşmadığınız" sürece size karşı her zaman "sabırlı, anlayışlı ve hoşgörülü" olabilirler. Bunu gerçekten de uzun süreliğine becerebilirler. Ama kadmlığmıza bakmayıp "haddinizi aştığmız" zaman, ki bu "eleştirel bir söz veya karşı çıkış olabilir", o nezaket ve anlayış yaldızı öyle çabuk dökülür ki, siz ne olduğunuzu anlayamadan "kibar bir beyefendi'' sandığmız kişinin aşağılayıcı, hakaret edici sözlerine ve şiddetine maruz kalırsmız. Kadmlara yönelik şiddet ve tacizde çoğunlukla sessiz kalmır. Çünkü bilinir ki, ses çıkanlsa bile önemsenmez, kulak arkası edilir; görmezden gelinir ya da suç yine kadmda bulunur. Güldal Mumcu, bulunduğu kürsüden kendisine yönelik şiddete sessiz kalmadı ve Türkiye'deki tüm kadmlann mağduriyetini dile getirdi. Mumcu'nun tavrmı destekliyorum; onu ve şiddete, eşitsizliğe, aynmcılığa karşı çıkan tüm kadmlan ve az sayıdaki erkekleri. [email protected] Afrodit Termal Evlnizden üıaKlaki Otelimiz Bahkesir ili, Edremit ilçesi, Ege'nin Gözbebeği Güre beldesindedir. TERMAL S U Y U N O Z E L L I K L E R I : Tesis Ozellikleri 78 STANDART, 3 SUİT, 1 KRAL DAİRESİ ile toplam 82 oda 180 yatak Kapasitesiteli 250 kişilik ve 150 kişilik olmak üzere 2 adet restaurant ve 150 kişilik bir toplantı salonu ile hizmet vermekteyiz Eviniz Bahkesir Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 24.08.2005 tarihli tıbbi değerlendirme raporuna göre Güre kaplıcalarının termomineralli su niteliğinde olduğu belgelenmiştir. Banyo uygulamaları şeklinde ; Kronik dönemcleki kas ve iskelet hastalıklarının tedavisinde yardımcı ve famamlayıcı tedavi unsuru olarak Ortopedik operasyonlar sonrası glbi uzun süre hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında Cerebral palsy gibi hastalıklarıntedavisinderehabilitasyon amacıyla Nörovejetatif distonu gibi genel stres bozukluklarında Spor yaralanmalannda tamamlayıcı tedavi olarak, Cilt hastahklan Guatr Kireçlenme Sedef Böbrek taş ve kumları Karaciğer rahafsızlıkları Müzmin romatizmal rahatsızlıklannda Konum ^Balıkesir'e 100 km,Edremir'e 12 kmAkça/a 2 km,Alfmoluk'a 18 km IÇanakkale'ye 120 km,Bandırma'ya 200 kmjstanbul'a 483 km İçme kürleri şeklinde; Osteoporozda yardımcı tedavi olarak yararlanılmaktadır. ^Ankara'ya 619 kmjzmİr'e 209 km mesafededİr. Banyo kürü uygulamaları: İdeal kür 3 haftadır.Ancak yoğun zamanda 10 günlük hızlı kürlerde yararlıdır. llk banyoda 15 dakikadan fazla kalınmamalıdır. Banyo sonrası en az 1 saat odada dinlenmeli ve vücut yavaşça soğutulmalıdır. Günde en fazla 2 banyo önerilir. Banyo arası dönemlerde günde en az 3 km. yürüyüş öneriiir. Günde en az 1,52 litre soğuk veya sıcak su,öneriler doğrultusunda içilmelidir. 60 'C Kaynak çıkış sıcaklığı olan termal su,başka su katılmadan odalarda hizmete sunulmuştur. Adres: Güre Iskelesi Güre EDREMİT/BALIKESİR Telefon:0266 384 19 78 Faks:0266 385 19 37 Eposta: [email protected] www.afrodittermal.com m Q C M B