02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Bu, sanayileşme aşamasını tamamlamış uygar ülkelerde de yok mu? Var. Örnek mi istiyorsunuz? Buyurun: Diyelim, İtalya’nın güneyi ve Sicilya, Rusya’nın ve Doğu Almanya’nın (eskinin Doğu Almanya'sı ve onun hemen hemen tamamı), İspanya’nın Bask bölgesi, Yugoslavya’ın (eski, yeni) batı, güneyi ve benzer ülke örnekleri. Onlar ve onları anıştıran ülkelerde de mutlaka bir yöre (nedendir bilinmez; toprağından mı, bereketsizlikten mi, güneşinden ve havası ya da kuraklık ve çoraklığından mı? Olayın bu yanı nerden bakarsanız, çözümsüzdür) ya da insanlarından mı, neden, neden, peki? Yine neden ve neden o yöre ve insanları yoksul ve geri kalmışlığın sarmalındadır? Çünkü o ellerde toprak verimsizdir, insanları kötü beslenmiş sorunları çözümlenememiş, kültürü yozlaşmış ve yozlaştırılmıştır. Çünkü merkez yönetim, yöreyi (bölgeyi) her türlü kalkınmadan yoksun tutmuş ve yerine başka yöreleri (bölgeleri) yeğlemiştir. Yeğ tutulan o yöreler (bölgeler) geçmiş uygarlıkların mirasçılarıdır, iklim uy cEGE gundur, toprak bitektir. yor musunuz? Bilmek mi Yolları kentleri birbirine istiyorsunuz? Hay hay, ALAFORTANFONİ bağlamış, her türlü uybuyurun, sayılarla görTARIK DURSUN K. garlık ayaklarına götümezlere getirdiğimiz barülmüştür. Okul, eğtitm, tıdoğu gerçeği size: kültür, adalet ve sağlık Yaşlarına göre doğu düzeni fazlasıyla ve hep bölgelerinin çocukları onlara adeta adanmıştır. batı bölgesi çocuklarına İletişim bile geri kalmış bakıp kıyasladığımızda bölgelere bakarak burayüzde 33 daha bodur, larda olağanüstü bir olyani cüce, yani gelişegu sayılır. memişlikten ötürü boy fıkarasıdır. YaşıBir ülke geleceğini kuşkusuz çocukna göre ağırlığı az olan çocuk yüzdesi larına emanet edecektir. Kuşaklar gelirde yine batıdan çok doğumuzda göler ve giderler. Geride onların işlevlerini rülür. üstlenecek yeni kuşaklar çocukları oluŞu nokta yadsınamaz, beslenme ve şur. Çocuklar,(tartışmasız) geleceğin de beslenmeyle ilgili yiyecek ve içecek tügüvencesidir. İyi, güzel, hoş da bu güketiminde durumu (gelir durumları ile kıvence salt bir ya da birkaç bölge ve yaslarsanız) yine büyük farklılıklar göonun çocuklarına mı tapulanmalı, her rürsünüz. En düşük gelir grubu da şey her türlü uygarlık nimetinden hep (unutmayalım) yine bu doğumuzdadır. ve salt onlar mı yararlanmalıdır? Batılı Burada günlük et tüketimi 1.4 gram düçocuklar çocuk da doğunun çocukları zeyindedir. nedir? Sağlık alanındaki eksikliklerin en büBizim ülkemizde çocuk sağlığı ve geyük toplum yansıması da doğum öncelişimi konusunda batı ve doğusu ne si ve sonrası “bakım olayı”ndadır. Kırsal “büyük” farklılıklar göstermektedir, bilialanda yaşayan hamile kadınlarımızda, doğum öncesi bakım almayan kadın oranı yüzde 52.6 iken, doğumuzda bu 65.8 e yükselir. Doğum yapacak (yapan) kadınlar oranı: Doğuda yüzde 8’i evlerinde (ya da geçkin yaşlardaki kadınlar aracılığında ya ebeler ya kendi başlarına) çocuklarını dünyaya getirmektedir. Batıdaki kadınların ise yüzde 72.5'i tam donanımlı sağlık kurumlarında gerçekleştirmektedir. Sorarım şimdi size: Niçin onlarca yıl kadınına, erkeğine çoluğuna çocuğuna doğumuzu “doğulu”luktan çıkarıp o doğuya da batı insanı gibi “insan” muamelesi yaptık mı? Kör kör parmağım gözüne, gelir dağılımının çarpıklığı, kötü beslenme yüzünden bölge ve insanını kalkınma nimetlerinden yeterince yararlandırılmaması nedeniyle oluştuğunu dobra dobra kim söyleyecek? Çocukların dengesiz beslenmelerine izin verdiğimiz ve her birini birer boy fıkarası bıraktığımız geleceğin “ümidi vatan”ı çocukların da batılı çocuklar gibi “çocuk” olduklarını bize, size, tüm dünyaya kim söyleyecek yüzümüzü kızartmadan? Buyurun, cevabınızı alalım! 23 KASIM 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Cüce Cüce Çocuklarımız Alsancak’tan sonbahar konseri İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Alsancak Musiki Cemiyeti Türk Sanat Müziği Korosu'nun “sonbahar konseri” bugün gerçekleştiriliyor. Koronun Şef İsmail Devrim yönetiminde Fuar İsmet İnönü Kültür Merkezi'ndeki konser, saat 20.00'da başlayacak. zmir Devlet Tiyatrosu, bugün Konak Sahnesi'nde “Bir Garip Orhan Veli”le izleyicilerin karşısına çıkıyor. Karşıyaka Oda Tiyatrosu'nda “Yoksun” sahneleniyor. Oyunların başlama saati 20.30. İ İ zmir Devlet Opera ve Balesi, Bizet'in müzikli gençlik oyunu “Carmen Carmen'dir”i Bornova Yüksel Eraslan Kültür Merkezi'nde, saat 20.00'da sahneleyecek. Erkal’ın asıl büyük çalışİzmir bir aydınını, bir araştırması, yukarıda değindiğim macısını, Kemeraltı da eski KONUK gibi Girit üzerine yoğunlaştı. bir esnafını yitirmenin acısını ZEKİ ARIKAN Yıllardan beri Girit’le ilgili yeryaşıyor.Ali Ekrem Erkal yok liyabancı malzeme topluyor, artık. Sağlıklı görünmesine sınıflandırıyor, bir kütüphanekarşın, içini kemiren, oldukça den ötekine koşuyordu. Orgeç teşhis edilen menhus taya çok oylumlu bir eser çıkhastalık, bu güzelim ve dost tığı için bunu ciltlere, daha insanı alıp götürdü ne yazık doğrusu üç cilde ayırmak zoki. Ailesine ve dostlarına başrunda kaldı. Bastırılması da sağlığı diliyorum. Kimdi Ali pek kolay olmadı. Yığınla Ekrem Erkal? Erkal, 1927 Söteknik sorunu ve maddi külke doğumlu. Ailesi mübadefeti aşmak zorunda kaldı. Kendisine, yanılmıleden çok önce Girit’te başlayan ve giderek yorsam destek çıkan bir kurum ya da kuruluş yoğunlaşan karışıklıklar sırasında anayurda olmadı. Bu ciltlerde Girit’in toplumsal yapısını gelmiş. Bu göç, Kurtuluş Savaşı sırasında tainceledi, siyasal tarihini ele aldı ve son olarak, mamlanmış. Kendisi Söke doğumlu olmakla yaşama veda etmeden önce eserinin, birinci birlikte adanın yerli dilini ailesinden öğrenmiş cilt olarak adlandırdığı sonuncusunu bastırdı. ve unutmamış. Ailesi Girit’ten göç etmiş olBasımı tamamlanan bu cilt, Ustazade Yumanın acısını, sıkıntılarını, yeni topraklara uyum sürecini bütün göçmen ve mübadillerle nus’un Girit Tarihi’dir. Bütün ciltlerin özgün görsel malzemeyle bezendiğini belirtmek gebirlikte yaşadı. Elbette bu sıkıntılar zamanla rekir. aşıldı. Ama Erkal, atalarının yüzyıllarca yaşaBasımı sona eren bu ciltlerde Girit’in bütün dığı, kök saldığı toprakları hiçbir zaman unuttarihini, adanın sosyal, ekonomik kültürel yapımadı ve sık sık adayı ziyaret etti. Çocuklarını sını ve masal, mani ,şiir vb. değerlerini öğrenida götürdü, ata yurdunu tanıtmak ve gösteryoruz. Göçle, mübadele ile birlikte bu kültürün mek için... Bu topraklara duyduğu sevgiyi, Anadolu’daki ayağını yakalayabiliyoruz. Elbetözlemi, deyim yerindeyse borcunu ciltler tute bu kültürden bugün kimi tortular dışında tan eserleriyle ödemeye çalıştı. fazla bir şey kalmadığını biliyoruz. Zar zor Ali Ekrem Erkal, 1946 yılında Ankara İkinci ayakta duran bir iki cami dışında Bektaşi tekSanat Enstitüsünü bitirdi. Kendisine yüklenen kelerinden, kitabelerden ve diğer anıtlardan bir on yıllık zorunlu hizmeti ancak Kore Savaşı sışey yoktur. Ama yüzyıllarca süren bir birikimin rasında ödeyebildi. Daha sonra sarraflıkla uğbüsbütün yok olup gittiğini söylemek zor. Girit raşmaya başladı. Fakat uzun süreden beri işimutfağı bölgemizde biliniyor. Girit manileri, ni çocuklarına bırakmıştı. Kendisi araştırma mübadiller arasında uzun süre varlığını koruyapmakla, yazıp çizmekle vakit geçiriyor, İzmuş, Erkal, bunların büyük bölümünü titizlikle mir’deki bilimsel etkinlikleri yakından izliyordu. derlemiş ve ustaca Türkçeye çevirmiştir. Onun İzmir’e en önemli katkılarından biri, söSon olarak basılan Ustazade Yunus’un Girit zün tam anlamıyla bir harabe haline gelmiş Tarihi aslında yazmadır ve tek nüshadır. Usolan Kızlar Ağası hanını ayağa kaldırmak oldu. tazade Yunus, Giritlidir. Bektaşidir. Türkiye’ye Bir kooperatifin kurulmasına öncülük etti. Gegelmeden önce Girit üzerine pek çok eser karekli yasal işlemler yapıldı, hazırlıklar tamamleme aldı. Bunların çoğu yazma olarak kaldı landı. Han onarılarak hizmete açıldı. Bugün ya da kayboldu. Kitabeler ve Girit’teki Bektaşi Kemeraltı’nın en işlek hanlarından biri olarak tekkeleri üzerine yaptığı çalışmalar, Fuat Köpvarlığını sürdürüyor . Bununla da yetinmeyen rülü’nün oğlu Orhan F.Köprülü tarafından yaErkal, hanın tarihini, büyük ölçüde ender buluyımlandı. Öyle anlaşılıyor ki Ustazade’nin kimi nan görsel malzemeye dayanarak yazdı. Böyeserleri Fuat Köprülü’nün eline geçmiş, oğlu lece XVIII. yüzyılın ortalarında deniz kıyısında da bunları değerlendirmiştir. Kendisi, Fuat inşa edilen, bugün epeyce geride kalmış olan Köprülü’yü yakından tanıyordu. Tarihi ise biKızlar Ağası’nın tarihine de büyük bir katkı linmiyordu. Erkal, yorucu çalışmaları sırasında sağlanmış oldu. bu tek nüsha Girit Tarihi’ni de buldu, değerErkal, katıldığı Kore Savaşı’nın tarihini görlendirdi ve eserin çeviriyazısını bastırdı. sel malzemeye ve yazılı kayıtlara dayanarak Böylece XX. yüzyıl başlarında çağdaş tarih yazdı. Onda belge toplama merakının ilk yöntemlerine uygun olarak yazılan bu eser gençlik yıllarına kadar geri gittiği anlaşılıyor. kazanılmış, kurtarılmış oldu. Bu, Girit tarihine Kore’ye gidip dönünceye kadar her aşamayı en büyük katkıdır şüphesiz. Ali Ekrem Erkal’ın hem objektifle hem de yazıyla saptadı. Böyda mirası budur daha doğrusu Girit’le ilgili lece Türkiye’nin yakın tarihinde önemli bir ciltlerde yatmaktadır. Değerini bilelim... yeri olan bu uzak savaşın anıları derlenmiş, Işıklar içinde yatmasını diliyorum. toparlanmış ve tazelenmiştir. Ali Ekrem Erkal’ın Mirası Amaç, su kalitesini, canlı çeşitliliğini artırmak ve körfezi yüzülebilir hale getirmek. Bunun için altyapı çalışmalarını sürdürdüklerini söylüyor Kocaoğlu. Gerçekleşirse, verdiği tarih 2013. Diyor ki: “Bu çevre hareketini kentin, Türkiye’nin ve dünyanın önüne koyacağız. Bu kentin yerel yöneticisi olarak biz bunu gerçekleştirdiğimizde, dünyada çevre konusunda adından söz edilen belli sayıdaki kentlerden biri olacağız. Çamur çürütme ve kurutma tesisinin devreye alınması, atıksu arıtma tesisinin kapasitesinin artırılması ve katı atık bertaraf tesisinin de hizmete alınmasıyla İzmir, çevre konusunda dünya kentleriyle yarışan bir çevre anlayışıyla, alt yapısını çözmüş bir kent olarak görücüye çıkacaktır.” Konunun çevre boyutu küresel planda önemli. Özellikle büyük çevre sorunlarıyla boğuşan liman kentleri açısından... Benim önemsemem başka bir açıdan; körfezde yani Karşıyaka, Bayraklı, Pasaport, Konak, Güzelyalı ve Narlıdere’de yüzüldüğü gün, gerçekten yıllar sonra İzmir’in kendi kimliğiyle yeniden buluşacak olmasından... Bu salt çevre ve turizm açısından değil, kültürel anlamda da kent yaşamını doğrudan etkileyecektir. Peki bugün için körfezin durumu ne, İzmir bu doğal hazinesinden gerektiği gibi yararlanıyor mu? Olumlu söz etmek güç. Örneğin ulaşım konusu. Denizyolu gibi önemli bir olanağı hak ettiği gibi kullanıyor muyuz? Verilere göre yılda 14 milyon yolcu taşınıyor. Son on yılda taşınan araç sayısı yaklaşık 4.5 milyon. Son yıllarda araç taşımacılığında bir düşüş var. Rakamlar yeterli sayılmamalı. Bu arada yeni tip yolcu gemileri ve araba vapurları için ihale çalışmaları son aşamaya geldi. 2012'de yeni araçlar devreye girecek. Umarız yeni hatlar da oluşur. Arkadaşımız Asuman Abacıoğlu geçenlerde yazdı. Alsancak’tan kalkan son vapur seferinin saatinin öne alınmasına tepkileri dile getirdi. “Vapurumu istiyorum” kampanyasına destek verdi. Körfezin güney tarafında yaşayan İzmirlilerin deniz ulaşımından yararlanmasını istedi. Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova’da yaşayanları örnek gösterdi ve “Her gün Konak, Alsancak yönüne işe ya da okula gidip gelenler için vapur seferleri düzenlenemez mi?” diye sordu. Biz daha da öteye gönderelim; hattı Urla’ya, hatta Çeşmealtı’na uzatalım. Bir soru daha var ki, o da çok haklı: Acaba özellikle Üçkuyular iskelesi'nden Konak ya da Alsancak'a niçin sefer düzenlenmez? Niçin Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda, o her sabah yaşanan trafik çilesine seyirci kalınır? “Kârlı olmaz, ekonomik olmaz” diyeceklere de toplu ulaşımda zarar etmeyi göze almanın, sosyal belediyeciliğin gereği olduğunu anımsatalım. Körfezde yüzülecek günlere kadar, yapılacak önemli işler de var... cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir [email protected] eposta: [email protected] Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle