17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Rapor, korkunç ve bir o kadar da ürkütücü. Raporda bugün dünyada 100 milyon sokak çocuğunun var olduğu sayısal verilerle açıklanmakta. Bu 100 milyon çocuğun 50 milyonu Latin Amerika’da, 30 milyonu Asya’da ve 20 milyonu da Afrika’da yaşıyormuş. Peki ya bizim ülkemizde? “Sokak Çocukları Gönüllüleri Derneği”ne sorarsanız, sakat çocuklar da dahil, korunmaya muhtaç çocuklarımızın toplam sayısı 5 milyonu bulmuş. Benim bu satırları yazdığım sırada bu rakama bir takım eklemeler de olmuştur, diye düşünüyorum. Çünkü, hangi c nedenlerle olursa gere gere yedi düvele ALAFORTANFONİ olsun, ülkemizde bir ilan ediyorlar ve hesapla günde 100 bununla da bir güzel TARIK DURSUN K. çocuk evlerini bırakıp övünüyorlar. ölümcül tuzaklarla dolu Ülkesinin her gün sokaklara kendini 100 çocuğun evini atmaktaymış. bırakıp bir bilinmez Şimdi sormak gerek; serüvene atıldığı, bu çocuklarla kim başa bunun da bir türlü çıkacak, onların önlenemediği, sokak geleceklerinde her tür çocukları sorununun patlamaya hazır birer giderek kördüğüme serseri mayın gibi oradan oraya dönüştüğü bir ortamda; o ülkenin sürüklenmekten, yarının “birikimli” “sosyal” bir “devlet” olduğunu ileri suçluları olmaktan kim kurtaracak? sürmek, acaba ne mene bir Kim kurtaracak? Kim? öğüngeçliktir ve bunun kime ne Politikacılar yeri geldi mi, “sosyal” yararı dokunmaktadır? bir “devlet” olduğumuzu göğüslerini Sokaklar evinden kaçan çocuklar için bir tür suç okulu işlevini görüyor, doğru. Temelsiz ve eğreti ahlak hızla yok oluyor, doğru. Bu çocuklar her türlü ön kötülüğün aracı oluyorlar, bu da doğru. Tiner kokluyorlar, sapık cinsel ilişkilere giriyorlar, hayatta kalabilmek uğruna hırsızlık yapıyorlar; hepsi, hepsi de doğru. Sorumlular bakıyor. Partiler, politikacılar, yöneticiler ve yönetilenler bakıyor. Bu sorunun çözümüne katkıda bulunma niyetindeki gönüllü bir avuç insan da arada akıntıya kürek, çır çır çırpınıyor. Bu da doğru değil mi? 19 EKİM 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Anayasamız Niçin ‘Ana’ Değil Acaba? Z abıtadan ‘Deli Dümeni’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapan zabıtalar, aylardır hazırlıklarını sürdürdükleri “Deli Dümeni” adlı oyunla izleyici karşısına çıktı. 12 zabıta memuru tarafından kurulan “Tiyatro Denge” adlı grup, ilk oyunlarını İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sundu. Grup elemanlarından Özkan Ataklı’nın yazdığı, yönettiği ve rol aldığı “Deli Dümeni”nde, güncel toplumsal olayları mizahi bir dille ele alan zabıtalar, izleyicilerden büyük alkış aldı. Özkan Ataklı, Zafer Güner, Ekrem Gülören, Ayşegül Işıkal, Semra Sancak, Nurbanu Şimşit, Gamze Bayram, Meral Kemik, Ebru Evin, Atilla Evren, Kuddusi Genç ve Serdar Akça’dan oluşan ekip, önümüzdeki dönem “Seyyarname” adlı oyunu da sahnelemeye hazırlanıyor. En bilinen özelliği de, Doğup büyüdüğüm KONUK gözüne kestirdiği Aydın’ın Karacasu ilçesine tanrıların ve bazı ben hep Afrodisyas YAŞAR ATAN ölümlülerin yüreklerini derdim. dile gelmez aşk Afrodisyas, eskilçağda ateşleriyle yakıp yakıp bir heykelcilik okuluydu. tutuşturmasıydı. Çünkü Müzesindeki heykelleriyle, Afrodit’in buyruğundaki dünyanın bir iki eşsiz Eros; hedefini hiç kentinden biriydi. Adını, şaşırmayan iki çeşit ok evren güzeli tanrıça kullanırdı: Biri, vurduğu Afrodit’ten alıyordu. gönülleri sevgi ve Ama Afrodit kimdi? sevinçle doldurur; öteki İsterseniz birazcık onu de inanılmaz ölçüde tanıyalım. Uranus denen öldürücü tutkuların tanrının denize savrulan sarmallarında kıvrandırırdı. hayalarındaki tohumlarla Kısacası Afrodit’in Eros Akdeniz’in köpükleri aracılığıyla gönüllerini harmanlandı ve güzeller yaktığı kurbanlarının listesi güzeli bir kız çocuğu çok uzundu! dünyaya geldi. Ama bu delişmen “Köpüklerin çocuğu” Afrodit’in en sevdiği ve anlamında Afrodit adını sevildiği yerler, Akdeniz verdiler ona. Ve elindeki kentleriydi. Bu kentlerden yayla gönüllere aşk okları hangisine gitse, yürüdüğü salan yaramaz Eros da toprakların altında uyuyan hemen yanına geldi. Ve tohumlar aniden çatlar ve Afrodit, artık istediği ürpererek uyanan gönülleri yakmak için sular, yeryüzüne çıkıp Eros’u yanından hiç dağ bayır demeden, ayırmaz oldu. coşa coşa akmaya Bir gün Troyalı prens başlardı. Ve Akdeniz Paris, Kazdağları’nda ilk baştan sona bereket kez gerçekleşen üç tanrıça kesilirdi. Çünkü üremenin arasındaki güzellik ve üretmenin tanrıçasıydı yarışmasının hakemi oldu o. Gene dünyamızdaki sanatçıların da ve tanrıça Afrodit’i evren güzeli seçti. en yakın dostuydu. Afrodit de buna karşılık Eros’un O yüzden bütün soylu sanatçılar; bin oklarıyla, Yunanistanlı güzel Helena’yı yıllardır hep onun yaramaz dostu delidivane âşık etti Paris’e. Ve Helena, Eros’un saldığı o aşk oklarıyla yanıp Troya'ya kaçıp geldi. Bunun da sonu tutuştular ve o aşkla bestelerinde, Troya savaşlarına dayandı! Ne var ki resimlerinde, yonttukları mermerlerde, Afrodit hiç savaşı sevmez; hep barış en güzel Afrodit’i yeniden yaratmaya içindeki mutlu insanların dünyasını çalıştılar... özlerdi. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir eposta: [email protected] Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. [email protected] Afrodit’in Kenti Afrodisyas Küresel düzen, ülkemizi tüketim toplumu, açık pazar yapacak ya... Üstelik esnafımız yok oluyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, yıllardır süpermarketlerle ilgili yasanın çıkmasını bekliyor. AKP iktidarı, küresel şirketlerin zararına, esnafımızın yararına olacak bu yasayı yıllarca sürüncemede bıraktı. Artık umutları da kalmadı. İzmir’deki KİPA örneği ilginçtir bu açıdan. İzmirli işadamlarının girişimiyle kurulan KİPA, kısa günün kârı adına yabancılara satıldı. Kendi elleriyle kurarlar, geliştirirler ve satarlar. Ondan sonra da yakınırlar yatırım yok diye... Beceremedi İzmirli işadamları KİPA’yı büyütmeyi ve geliştirmeyi, ellerinden çıkardı... ??? Şu yeni yatırım alanı şarapçılığın geleceği ne olacak acaba? Biliyorsunuz, son yıllarda Ege’de zeytinle birlikte bağcılık tırmanıyor. Birçok işadamı bağ dikiyor, şarap üretiyor. Ödüller de gelmeyle başladı. Örneğin Sevilen Şarapları, Viyana’dan büyük ödülle döndü. Beş çeşitten üçü altın, ikisi gümüş aldı. Bu işte gelecek olmalı ki, Arkas da şarapçılığa yöneldi. Öte yandan meslektaşımız Dilek Gappi’nin haberine göre işadamları Bülent Akgerman, Can Ortabaş, Deniz Barçın ve Yavuz Karacasulu tarafından kurulan Urla Şarapcılık, önemli bir teknolojik adım attı. Dünyada hasat sonrası üzümü, 20 saniyede mayalarını bozmadan yıkayıp kurutan üç fabrikadan birini Urla’da kurdu. Bu gelişmeler sevindirici. Umarız bu işadamları gelecekte kurdukları bağları, şarap fabrikalarını yabancılara satmaz... C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle