17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 HAFTA SONU SEÇENEKLERİ... HAFTA SONU SEÇENEKLERİ... G “SessizlikFırtına” sloganıyla başlayan Uluslararası Çağdaş Sanat Trienali Port İzmir 2, 30 Kasım'a dek Avusturya Tütün Deposu, K2 Konukevi ve Fransız Kültür Merkezi'nde. G Bodrum Fotoğraf Kulübü'nün “Fotoğraflarla Bodrum” sergisi, 15 Ekim'e dek kaymakamlığın arkasındaki 62 Kültür Sanat Evi'nde izlenimde. G Düş Fabrikası Resim Grubu'nun 30 eserinin yer aldığı sergi, 4 Ekim'e dek Karabağlar Belediyesi Çalıkuşu Kongre ve Sergi Salonu'nda gezilebilir. c BİRİLERİ/RİFAT MUTLU [email protected] 1 EKİM 2010 CUMA EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da G Teoman, bugün Ooze Venue'de hayranlarıyla buluşacak. Konserin başlama saati 23.00. G Gökova Akyaka'daki Nail Çakırhan ve Halet Çambel Kültür Sanat Evi, 3 Ekim'e dek Nurten Karagözoğlu'nun resim sergisini ağırlayacak. G Balçova Ege Park'ta açılan Afrika Heykel Sanatları Sergisi izlenimde. G Alman ressam Jürgen Ferdinand Schlamp’ın resim sergisi, 9 Ekim’e kadar Goethe Enstitüsü’nde . M İZSDO YENİ SEZONA HAZIR Yasemin Yarol’un ‘Süreç’ adlı seramik sergisi, 12 Ekim’e kadar Kedi Kültür Sanat Merkezi’nde. Senfoni salsayla başlayacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO) yeni konser sezonuna 8 Ekim'de başlıyor. Fuar Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 20.30'da şef İbrahim Yazıcı yönetiminde gerçekleştirilecek “Senfonik Salsa” adlı açılış konserine, Klazz Brothers ve Küba Perkisyon Grubu solist olarak katılacak. Hilton Oteli'nde yeni sezona ilişkin bilgi veren İZDSO Müdürü Akgün Çavuş, Türk eserlerine ağırlık verdiklerini belirterek, “Bir önceki yıla oranla bir adım öne çıkan bir program hazırlamaya çalıştık. Geçen yıllara oranla Türk eserlerine ağırlık verdik” dedi. Geçen yıl Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi'ne taşınmaları nedeniyle eğitim konserlerinde aksamalar yaşadıklarını anlatan Çavuş, bu etkinlikleri düzenli bir şekilde gerçekleştireceklerini vurguladı. Çavuş, “Bu yıl perşembe günleri yapacağımız eğitim konserlerinde yaş gruplarına göre farklı bir program hazırladık. Bu yılki hedefimiz 20 bin çocuğumuza ulaşmak ve geleceğin çok sesli müzik dinleyicilerini oluşturmak” diye konuştu. Konserlerin cuma akşamları yapılacağını da belirten Çavuş, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında köy, hastane, bakımevleri gibi çeşitli alanlarda etkinlikler gerçekleştireceklerini söyledi. Programa ilişkin bilgi veren İZDSO Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Alpay da, konserlerin Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde yapılacağını kaydederek, “ilk konserimiz Ebru Akel'in anlatıcılığında ve Klazz Brothers ve Cuba Perkisyon Grubu'nun solist olarak yer aldığı senfonik salsayla başlayacak. Konserimiz 8 Ekim'de gerçekleştirilecek. Cumhuriyet Bayramı özel konserimizi Betin Güneş yönetiminde Gülsin Onay'ın katılımıyla 29 Ekim'de yapacağız. 9 – 10 Kasım'da Atatürk'ü Anma özel konserimizi İzmir Devlet Opera ve Balesi işbirliğiyle gerçekleştireceğiz. İbrahim Yazıcı yönetimindeki konserimizde solist olarak Sertap Erener, Zara ve Sabri Tuluğ Tırpan yer alacak. Sevgililer Günü özel konserimizde de şef Naci Özgüç yönetiminde vokaliz grubuyla 1980'ler nostaljisi gerçekleştireceğiz. Ayrıca uzun yıllardır birlikte konser vermediğimiz Yunanlı sanatçılarla bir araya geleceğiz” diye konuştu. eposta: [email protected] Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B İzmir İli Çiftçi Örgütleri giderek artan bir şekilde Güçbirliği Platformu, Torbalı yabancı ve yerli taşeron KONUK Belediyesi desteğinde 29 Eylül firmalara bırakılması oldu. Prof. Dr. 2010 günü “Tohum ve Tarım Kanunla zarara uğratılan MUSTAFA KAYMAKÇI Şenliği” gerçekleştirdi. çiftçiler ve köylüler üzerinde Şenliğin ana amacı, yerel yargı yetkisi de Tohumcular tohumların yaşamasını ve Birliği kapsamında hakem çoğalmasını sağlamak için kuruluna devredildi. Hakem farkındalık Kurulu, birlik üyeleri ile yaratmaktı.Toplantıya katılan üçüncü kişiler arasında ve çoğunluğunu köylü çıkacak uzlaşmazlıkları kadınların oluşturduğu çözecekmiş. Üçüncü kişiler çiftçiler, yerel tohumlarını aslında geniş anlamda takas ettiler. Böylelikle besin üreticiler. Bu şekilde birlik, değeri yüksek, daha lezzetli ve hem suçlanan hem de yargı kokulu, kimyasal ilaç ve yetkisine sahip bir kurum. kimyasal gübre kullanmaksızın Türkiye’de çıkarılan yetiştirilebilen sebze ve meyve Tohumculuk Kanunu’nun çeşitlerinin yaşamasına benzerleri ABD/ AB’de de katkıda bulundular. Bu niteliği ile var. Türkiye’de Tohumculuk Kanunu şenlik,Türkiye’de düzenlenen ilk etkinlikti. yasalaşmadan önce, Avrupalı çiftçilerden Yerel tohumlarımız, son yıllarda melez ithal uyarı geldi, onlar Avrupa’da yapılan hatanın tohumların çokuluslu şirketler aracılığıyla yapılmamasını ve biyoçeşitliliğin korunması tarıma girmesiyle yok olma sürecini yaşıyor. için kanununun küçük ve orta ölçekli Dünyada da tohumluk üretimi çokuluslu işletmelerin çıkarları doğrultusunda firmaların denetimi altına girmiş bulunuyor. çıkarılmasının yararlı olacağını belirttiler. Dünya tohumculuğu büyük altı tekelin elinde. Kanun, yalnız çiftçileri ilgilendirmiyor. Günümüz Türkiye’sinde de sebze Türkiye’nin gıda egemenliği açısından önemli. tohumculuğunda yüzde 90’ ın üzerinde dışa Tohumunu kendi üretmeyen ülkeler açlığa bağımlılık var. Sertifikalı hububat mahkum kalabilirler. Bu nadenle, tohumculuğunda ise ancak yüzde 25’ini tohumculuğu yalnız özel kesime bırakmak üretebiliyoruz. İthal melez tohumları çok yaklaşımı doğru değildir. Her şeyin pahalı, örneğin bir kilogram domates tohumu özelleştirilmesini isteyen yeni liberal için çiftçilerimiz 1820 bin ABD doları yaklaşımlar, Türkiye’yi tarım ürünleri ithal ödemek zorundalar. eder bir duruma getirmiştir. İçinde yaşamakta Türkiye tohum pazarı, küresel firmalar ile olduğumuz et krizi, bunun en somut onların yerli ortaklarının denetiminde. Bu göstergesidir. Tohumculukta da durum yetmedi, 2006 yılında çıkarılan Tohumculuk budur. Öncelikle Tohumculuk Kanunu Kanunu ile çiftçinin tohum satması elinden yeniden düzenlenmelidir. Çiftçi örgütleri ve alındı. Çiftçinin tohumunu satabilmesi için bu amaçla kurulmuş ve kurulacak kooperatif kayıt altına aldırması gerekiyor. Ancak bir birimler güçleninceye değin, devlet çiftçinin ürettiği tohumu kayıt altına tohumculuğu eskisinden daha güçlü bir aldırabilmesi için, başvuru inceleme ücreti şekilde sürdürülmelidir. dahil en az on kalem ücret ödemek zorunda. İşte Torbalı Tohum ve Tarım Şenliği bu Bunu, bireysel olarak gerçekleştirmesi konudaki çalışmaların ilkidir. Öncelikle yerli olanaksız. Böylelikle yerli tohumlarımızın tohumların önemi kitleler tarafından patentleme yetkisi firmaların güdümüne anlaşılmalıdır. Çiftçilerimiz durumun girmiş bulunuyor. farkındadır. Burada, üzerinde durulması Çıkarılan Tohumculuk Kanunu ile kurulan gerekli noktalardan birisi tarıma verilecek Tohumcular Birliği, tohumculıuk faaliyetlerini yöndür. Tarım, ya dev tarım işletmeleriyle ya kar güdümüne indirgemiş küresel firmalar ve da küçük ve orta ölçekli köylü işletmeciliği ile onların denetimindeki taşeron firmaların yapılacaktır.Dev tarım işletmeciliği, petrol temsilcilerinden oluşuyor. Birliğin yapısında kaynaklı gübreler, tarım ilaçları ve kullandığı varolan kooperatif birimlerin temsilcileri ise hibrit ya da gdo’lu tohumlar ile çevreyi göstermelik durumunda. kirletmektedir.Aynı zamanda işsizlik sorunu İşin ilginci, çıkarılan Tohumculuk Kanunu, yaratmaktadır. Buna karşılık, köylü Irak’ı işgal eden Amerikan yönetiminin işletmeciliği, çevreye dost bir tarım yapmakta dayattığı tohumculukla ilgili karara da çok ve aile işgücünü en yüksek düzeyde benziyor. Karar gereğince, Irak’taki değerlendirmektedir. Ancak onların piyasada tohumculuk faaliyetleri Monsanto firmasına dev işletmelerle yarışabilmesi, tarım şirketleri verildi. Monsanto da insan sağlığına zararlı, karşısında güçlü olması için örgütlenmesi genetiği değiştirilmiş tohum üreten zorunluluktur. Bu da ancak, demokratik firmalardan birisi. Irak’ta işgal ile yapılan iş, kooperatifçilik ile olasıdır. Türkiye’de AB uyum paketi kapsamında Torbalı Tohum ve Tarım Şenliği, bu bakış yapıldı. Tohumculuk Kanunu ile meydana açısının geçerli olabileceğini de göstermiştir. gelen değişimlerin en önemlisi, belirtildiği Çünkü, şenliğe katılan çiftçilerin hemen tümü, üzere çiftçilerin tohumluk gereksinmeleri köylüler olmuştur. Torbalı Tohum ve Tarım Şenliği denizleri, ormanları, yaylaları ve dereleri, adeta tecavüze uğruyor, kirletiliyor? O kirli el, sistemdir. Vahşi kapitalizmin, sömürünün insanları tüketim çılgınlığına sürükleyen kirli eli... Ege kıyıları, uzun yıllardır aynı sorunla yüz yüze. Marmaris, Bodrum, Güllük, Didim, Kuşadası, Seferihisar, Karaburun çevresi tehdit altında. Çiftlikler iyi bir gelir kaynağı, aynı zamanda insanımızın protein gereksinimini ucuza karşılıyor. Ancak uluslararası kurallara uyanların sayısı kaç acaba? Eskiden neredeyse küçük koylarda ya da kıyıya bitişiktiler, üretim maliyetleri düşük olsun diye. Sonradan doğaya, çevreye karşı duyarlı yurttaşların çabalarıyla bazı değişikliklere gidildi. Çevre Yasası kapsamında “Denizlerde Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki Kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin” tebliğ hazırlandı. Ne zaman? Yıllarca denetimsiz geçen bir sürecin ardından, ancak 2007’de... Bu tarihten sonra da ardı ardına verilen uzatma izinleri... İzmir İl Çevre Müdürlüğü'nün verilerine göre 146 balık çiftliğinden 137’si “mevzuata uygun” yeni yerlerine taşındı! Altısıyla ilgili yargı süreci devam ediyor. Oysa gördüğümüz, bildiğimiz gerçekler farkı. Birincisi bu işletmeler kirliliğe yol açıyor. İkincisi, akıntılı alanlarda en az 30 metre derinlikte ve karadan en az bin 100 metre uzaklıkta olmaları gerekirken, örneğin Karaburun çevresinde tanık olduğumuz gibi, açık ihlaller söz konusu. Özellikle Çeşme Yarımadası'ndaki çiftliklerle mücadele eden çevre dostu Ümit Bora, konuyu sürekli gündemde tutuyor. Yerel bir gazetedeki yazısında dört yıl önce İzmir Valiliği'nin ortaya koyduğu, insan sağlığını da tehdit eden kirlilik raporlarının gereğinin yapılmadığını belirtiyor. Bakanlığın Gerence’deki kirliliğe göz yumarak insanlık suçu işlediğini savunuyor. Ancak bu savlara ilişkin açıklama gönderen çevre il müdürlüğü, kirliliği kabul etmiyor. Yunanistan ve İspanya’yı örnek gösteriyor. Bu durumda Bora soruyor: “O halde Yunanistan, kıyılarındaki çiftlikleri niçin kapatıp bizim turizm bölgelerindeki çiftliklerin yüzde 90'ını satın alıyor ya da kiralıyor. İspanya'daki Vigo, okyanus akıntılarına bağlı gel gitlerle kirlilik tutmamaktadır. Oysa bizim koylarda akıntı olmadığı için kirlilik dibe çökmektedir. Neden kamuoyu yanıltılıyor?” Her ne kadar kıyılarımızdaki çiftlikleri satın alan ya da kiralayan üç büyük Yunan şirketinden birisi, ekonomik gerekçelerle işi bırakmış olsa bile Bora'nın soruları son derecede haklı ve yerindedir. Başkaları kazanırken neden bizim kıyılarımız kirletiliyor? Daha da önemlisi, neden insanlık kâr uğruna doğayı böylesine vahşice yok ediyor... cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle