Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 K O N U K 31 TEMMUZ 2009 CUMA Çiftçiplat... Prof. Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI İzmir’de ki kooperatifler, birlikler,ziraat odası ve tarım dernekleri bir araya geldiler İzmir İli Çiftçi Örgütleri Güç birliği Platformu'nu (Çiftçiplat) oluşturdular. İzmir'de de çiftçiler, genellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretim yapıyorlar. Çoğunluğu kendi aile işgücünü kullanıyor. Ancak ürettiklerinin karşılığını alamıyorlar. Bunun birçok nedeni var. Bunlardan birisi örgütlerinin güçsüzlüğü ve örgütler arasında güç birliğinin olmaması. Örneğin süt, domates, patates, pamuk üreticileri ya da sebze üreticilerinin örgütleri bir araya gelemiyorlar. Temel sorunlarını güçlü bir şekilde duyuramıyorlar. Oysa tümü de, tarımsal girdilerinin yüksek olduğunu, buna karşılık pazarlama kanallarının uzun olması, daha açıkçası üretici ve tüketici arasında fazla sayıda aracı olması nedeniyle para kazanamadıklarını belirtiyorlar. Bir başka deyişle katma değer üreticilere dönmüyor. Katma değere kim el koyuyor, taze bir örnek verelim. Bu günlerde Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere bir kararname hazırlandı. Süt tozu ithalatını engellemek için 30 milyon TL’lik bir destek süt tozu üreticilerine verilecekmiş. Şimdi soralım. Bu destek neden süt üreticilerine verilmiyor, sanayicilere veriliyor? Cevabı basit; sınıflı toplumlarda ekonomik ve sosyal açıdan kim örgütlüyse, milli gelirden yüksek payı o alır. Özetle çiftçilerin temel sorunlarını ve çözüm yollarını güçlü bir şekilde ilgililere aktaran bir çatı örgütleri yok. Çiftçiplat, öncelikle bir çatı örgütü olacak. Platformun amaçlarını paylaşan örgütler, temsilcileriyle platformu oluşturmaya başladılar. Temsilciler arasından girişimci bir yürütme kurulu ve sözcü belirlendi. Çiftçiplat, öncelikle çiftçilerin temel sorunları ve çözüm önerileri üzerinde raporlar hazırlayacak. Bunlar, başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olmak üzere ilgililere duyurulacak. Bir başka deyişle Çiftçiplat, tarımın ekonomipolitiği konularında raporlar kaleme alacak. Platform, çalışmalarını her ilçede kurmakta oldukları “tarım masaları” ile sürdürecek. Örneğin, Seferihisar’da kurulan tarım masası, İzmir’deki kooperatiflerin ürünlerini aracısız tüketicilere ulaştırmaya başladı. Bu işin önderliğini Çiftçiplat’ın üyesi olan KöyKoop yapıyor. Foça, Kiraz, Ödemiş, Bergama, Dikili, Aliağa gibi ilçelerde de tarım masaları kurulma aşamasında. Şimdiki durumda çiftçiler ürünlerini değer pahasına pazarlayamıyorlar.Tarımın ve çiftçinin sorunları çiftçi dışı örgütlerin denetiminde. Çıkarları çiftçilerle çatışan, onların ürünlerini ucuza kapatan toplumsal kesimlerin örgütleri, tarıma sahip çıkar gibi görünerek toplantılar düzenliyorlar. Örneğin haziran ayında İzmir’de Ege Tarım Zirvesi yapıldı. Ancak düzenleyenler arasında kooperatiflerden ve birliklerden hiç temsilci yoktu. Aslında Türkiye’de çok sayıda çiftçi örgütü var, ancak çiftçiler örgütlerine sahip çıkmıyor ve çiftçi örgütlerinin görev alanları birbirleriyle çatıştırılmış durumda. Örgütlerle ilgili çok sayıda yasa var. Sözün kısası, çiftçilerin seslerini duyuracak bir çatı örgütüne gereksinme var. Çiftçiplat örgütlenmesinin önce İzmir’de, daha sonra Türkiye’ye yaygınlaştırılması bekleniyor. Bu, İzmirlilerin bir özgörevidir. Nasıl, emperyalizme sıkılan ilk kurşun İzmir’de atıldıysa, çiftçilerin yaktığı örgütlenme ateşi aynı şekilde Türkiye’ye yayılacaktır. Türkiye tarımını korumak ve geliştirmek, Türkiye’ye korumak ve geliştirmekle eşdeğerdedir. Fizyolojik ihtiyaçları karşılayacak hammaddeleri tarım üretir. Eğer insan açsa ve çıplaksa, insan hakları, özgürlükler ve bağımsızlık gibi düşünceleri aklına bile getiremez. Bu nedenle bağımsız bir toplum için öncelikle insanları doyuran ve giydiren tarımın korunması ve geliştirilmesi, yurt savunması kadar önemlidir. ‘Bakkal Amca’ geri döndü H CRAN ÖZDAMAR Ekonomik krizle birlikte “bakkal amcalar” yeniden yurttaşların gündemine girdi. Versiye defterleri ekonomik krizle birlikte yeniden ortaya çıkarken, işsiz kalan yurttaşların da tazminatlarıyla küçük dükkanlar açtığı vurgulandı. İzmir Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı Emin Bağcı, ocak ayından bu yana İzmir merkez ve ilçelerinde toplam bin 500 yeni bakkal dükkanı açıldığına dikkat çekerek, “İşini kaybeden yurttaşlarımız tazminatlarıyla bakkal dükkanları açıyor. Al satcılık çok kolay bir meslek olarak görülüyor. Bir mahallede 5 bakkal dükkanı bulunuyor. Ocak ayından bu yana odamıza bağlı 747 dükkan açıldı. Bu sayı ilçelerle birlikte bin 500’ü buldu. Aynı dönemde ise 228 kapanan dükkan var” dedi. Ekonomik kriz, veresiye defterlerini yeniden açtırırken, tazminatını alan bakkalcılığa soyundu VERESİYE DEFTERİ... Krizin büyük etkisinin bulunduğunu, yurttaşların alışveriş merkezlerine gezi için gittiğini anlatan Bağcı, alışveriş oranlarında azalma yaşandığını söyledi. Bağcı, şöyle konuştu: “İnsanlar büyük alışveriş merkezlerine gidiyor ancak burada yapılan alışverişin miktarında azalma var. Sepetlerdeki mal miktarı azalıyor. İnsanlarımız alışveriş sepetine attıkları ürünleri kasaya yaklaştıkca bırakıyor. Kredi kartına artık yüklenilmiyor. Alışverişte mahalli bakkallara yöneliş var. Büyük alışveriş merkezleri hafta sonlarının geçirileceği bir alan haline geliyor.” Veresiye defterlerinin bakkalların sosyal yapısı gereği varlığını koruduğunu kaydeden Bağcı, “Veresiye defterlerine ilgi arttı. Bakkallar, güvendiği insana mal veriyor, servis yapıyor. Sosyal yapımız gereği veresiye olur. Hipermarketler veresiye vermeyeceği için insanlarımız bakkallara yöneliyor. Veresiye alan kişi paranın tamamanı ödemese de bir miktarını ödüyor” diye konuştu. İzmir Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı Emin Bağcı, son 7 ayda İzmir'de yaklaşık bin 500 yeni bakkal dükkanı açıldığını dile getirerek, 'İşini kaybeden yurttaşlarımız tazminatlarıyla bakkal dükkanları açıyor. Veresiye defterlerine ilgi arttı' dedi. tarda ürün aldığını, daha sonra bu ürünleri spotculara sattığını anlatan Bağcı, “Spotcular da bakkallara satıyor. Fatura kontrolü yok. Buna arka kapı malları diyoruz. Serbet rekabet deniliyor ancak ülkemizde serbestlik var, kontrol kısmı yok. Haksız rekabet var. İsimler Türkçe ancak kendileri Türk olmayan bu büyük hipermarketler kendi ülkelerinde yapamayacaklarını yapıyor. Ülkelerinde böyle bir serbestlik yaşamıyorlar. 24 saat açık kalabiliyorlar. Sokak aralarına girip expressler adı altında marketler açabiliyorlar” dedi. ARKA KAPI... Hipermarketlerin cirolarını yüksek göstermek amacıyla çok mik C M Y B C MY B