Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MAYIS 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ EYVAH YAZ GELİYOR! Bakir koyların talanı, görgüsüz turistler, arıtmalarını çalıştırmayan tesisler, orman yangınları, susuzluk, gürültü kirliliği, trafik yoğunluğu kapıda bekliyor!.. ASUMAN ABACIOĞLU Artık iyice ısınmaya başlayan havalar yazın müjdesini veriyor. Tatil planları yapılmaya başlandı bile. Önümüzdeki haftalarda turizm giderek hareketlenecek. Basında, tatil beldelerinde turizmin canlandığı haberleri yer alıyor. Ama bunun bir de diğer tarafı var. Yatlar, artık yapılaşmaya açılan, kirlenen ve kalabalıklaşarak eski cazibesini kaybeden koylar yerine bakir, insan eli değmemiş koyların arayışına girecekler; oraları için de insan elinin tahribatının önü açılacak. Bu bakir koylar da gürültü ve kirliliğin eşlik ettiği yatların uğrak yeri haline dönüşecek. Kaptanlar, bir yandan misafirlerini dünya güzeli koylara getirmenin gururunu yaşarken diğer yandan çaktırmadan sintinelerini boşaltıverecekler. Misafirler, bu güzelim koylarda yüksek sesli müzikle göbek atarken, birkaç yıl sonra buraların nasıl bir yer haline geleceğini hiç merak etmeyecekler. Ya susuzluktan kırılacak; yazlıklarda gürültücü komşularla kavga edilecek ve süklüm püklüm şehirdeki evlere dönülecek. Açık hava düğünleri başlayacak; biraz huzur bulmak için şehir dışında yaşayanlar her gece aynı şarkılar ve oyun havaları dinlemekten hayatlarından bezecekler. Barlar, cafeler ve discolardan geceleri yayılan yüksek düzeydeki müzik, çevrede yaşayanlar için şehirdeki ve sayfiyedeki evleri sadece pencereler kapalıyken uyunabilir hale getirecek. Yollarda trafik yoğunlaşacak; alkol kullanımı da; ve sonuçta halkımız yine yollarda telef olacak; can ve mal kayıpları artacak. Çöplerden ve kanalizasyon kaçaklarından kaynaklanan koku, sıcağın etkisiyle sokakları çekilmez hale getirecek. İzmir’in uzun bir süredir arka sokaklarına erişemeyen ünlü imbatından yararlanarak biraz olsun serinlemek isteyen kentliler, akşamları deniz kenarlarına akın edecekler. Sabahları işe gidenler, deniz kenarındaki çimleri ve yürüyüş yollarını, sigara izmaritlerinden, çiğdem kabuklarından, bira şişelerinden oluşan bir çöp yığını halinde bulacaklar. Yaz yüzünü göstermeye başladı; müjdeler olsun. Ama niye içim sıkılıyor o zaman? Doğanın İsyanı ÜNAL BENLİALPER Yeryüzündeki kıyılar, son coğrafik şekillerini alırken, doğanın yontusal oluşumu, ülkemiz sahillerinde daha özenli, sabırlı ve ayrıcalıklı işlemiştir. Doğa, kendine özgü tasarımını hazırlarken Ege ve Akdeniz’i özel olarak çizilmiş motiflerle süslemiştir. İşte bu doğal ihtişamın hakim olduğu, yaşamın yeniden canlanıp kainata armağan edildiği, bütün güzelliklerin hüküm sürdüğü eşsiz yeryüzü cenneti koylarımız, bizleri ağırlamak için sabırsızlıkla bekliyor. İçinde barındırdığı o görkemli doğasal sanat eserlerini bizimle paylaşmak istercesine göz kırpıyor. Gökyüzünde ışıl ışıl parıldayan binlerce yıldızın karnavala dönüşen ışık gösterileriyle sessizliğin derinliklerinde huzur içinde uyuyan koyların dünyasında bir yudum nefes almak, yaşam gücümüzün inceliklerinde bizi motive edecektir. Heyecan, umut, sevgi ve mutluluk... Belki de aradığımız her duygunun kaynağı bu köşelerde saklı. Göz kamaştıran koyların esrarını hiç bozmadan çözebilmek ve anlayabilmek bizim elimizde... Güneşin henüz doğmamış ışıklarının hasret dolu bakışları ile her seferinde yeniden canlanan o cennet köşeler, gelecekteki yaşamın tekrar başlayacağı yerlerdir. Böylesine etkileyici ve çekici güzelliklere sahip koylarımızın geleceğiyle ilgili kaygılar yaşamak istemiyorsak onları korumak zorundayız. Yorgun ve bitkin düşmüş dünyanın her yerinden çığlıklar yükselirken, doğallığını korumaya çalışan ve insanoğluna karşı son direnişlerini büyük bir cesaret ve umutla sergileyen bu bakir koylar “artık yeter” diyor. Doğanın isyanı okyanusların maviliklerinde acıya dönüşüp evreni sararken, kirli denizlerin çocukları geliyor aklıma. Nefret ve kin dolu bakışları üstümüzde. Üzüntü duymak zavallılığın, özür ise alçakça bir ihanetin utanç dolu bedeli olsa gerek. da önemsemeyecekler. Beş yıldızlı lüks tesisler, İngilizlerin, Rusların en alt sosyo ekonomik kültüre ait kesimlerinin, bir sigara parasına tatil yaptıkları yerler olacak. Türkiye ekonomisine ve kültürüne hiçbir katkı sağlamayan bu görgüsüz turistlerin doldurduğu tesislerde gençlerimiz kölelik düzeyinde ücretlerle çalışacaklar. Turizmciler, pahalıya mal olduğu için arıtma tesislerini çalıştırmak yerine, kendi bindikleri dalı keserek, atıklarını denize boşaltacaklar. Herkes gününü kurtarmaya bakacak; bugün bol kazanç peşinde koşarken birkaç yıl sonrasını kimse umursamayacak. Yine orman yangınları başlayacak. Kimisi kasten kimisi ise dikkatsizlikten çıkan yangınlarda yangın söndürme helikopterlerinin yetersizliği konuşulacak; bu arada itfaiyeciler ve orman hayvanları telef olacak. Yangınlardan arta kalan yerler en kısa zamanda yapılaşmaya açılacak. Yılın birkaç ayı oturulan ikinci konutlarda yaşayanlar unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B