Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SPOR GÜNDEMİ 3 NİSAN 2009 CUMA Krize karşın gelen turist sayısında yüzde 20’lik artış beklendiği bildirildi İflas... NÜVİT TOKDEMİR Ne yazık ki İzmir kulüplerinin bugün içinde bulunduğu başarısızlığın en büyük nedeni, kendilerini yöneten kişilerdir... Bunu aylardır, hatta daha da geriye gidersek yıllardır söyleyenlerdeniz. Haklı nedenlerimiz de ortadadır. Bakınız Karşıyaka'ya ve Altay'a; yetmedi İzmirspor'a, Altınordu'ya... Ve dahası bugün bir holdingin elinde olan Göztepe'ye. Daha da yetmedi, şimdilerde zorluk noktasına gelen Bucaspor'a. Destek diye çırpınan her kulüp yönetimi, kendinden birşey vermeden iş götürmeye çalışıyor. Yerel yönetimler destek verse de "yetersiz" deyip dahasını istiyorlar. Yani istemenin sınırı yok ama yönetmenin var. İş kendi alacaklarına geldiğinde, hemen ilk ağızda nereden girdi varsa tahsil etmeyi biliyor ve böylelikle yöneticilik yaptıkları sanısına varıyorlar. Oysa iş öyle mi? Bir süre öncesine değin İzmir'den iki takımın Bank Asya'dan Süper Lig'e taşınabileceğini konuşurken, şimdi "bunlar nasıl çıkabilir?" diye tartışır, hatta çıkamazlar noktasına geldik. Nedeni çok açık oysa... Çünkü ekonomik açmazları var. Nasıl mı? Onu da açalım... Bir Karşıyaka düşünün. Reha Kapsal, genç bir kadroyla çabalıyor. Hem kendi adına hem de futbolcularının adına, bir onur savaşı veriyor. Destekçisi yok. Kulübün geçtiğimiz sezondan futbolculara 400 milyar lira borcu var. Basketbolculara olan bunun dışında. Borçlar nedeniyle ara transfer yapılmamış, eldekilerle idare ediliyor. Bir de bakıyorsunuz, hafta içinde sakatlıklar nedeniyle takım 14 kişiyle antrenmana çıkıyor... Ve bugün kulübün 11 trilyona varan borcu söz konusu. Karşıyaka bu halde ve herkes bu takımdan şampiyonluk bekliyor. Sizce düşsel bir yaklaşım değil de ne olabilir bu beklenti? Dönelim Altay'a... Aynı söylemler, yine şampiyonluk beklentisi içinde olduğumuz siyahbeyazlı kulüp için de söz konusudur. Altay'ın vergi, SSK ve futbolculara olan borç tutarı 10 trilyon lirayı bulmaktadır. Sezon başında en büyük beklentisi Melih Tandoğan yönetimi olan kulüp ne yazık ki sorunlarını çözebilme noktasına gelememiştir. "İşte güçlü ve paralı bir yönetim geldi" denilirken, ne yazık ki, sorunları çözemeyen, futbolcu satarak ekonomik sıkıntılarını çözmeye çalışan bir yönetimle karşı karşıya kalınmıştır. Örneğin son olarak kaleci Gökhan satılarak yerli ve yabancı futbolcuların birikmiş borçları ödenmiştir. Altay'da sezon sonunda serbest kalacak Yasin ve Merter gibi iki değer varken, ne yazık ki yönetim bu futbolcularla anlaşmaya yanaşmamaktadır. Neden? İzmir futboluna ilişkin örnekleri çoğaltabiliriz. Altınordu'da da Başkan Bülent Erdik ve Hasan Yıldırım'ın üzerine yıkılan yönetime kimsenin sahip çıkmadığı duyumlarını alıyoruz. Diğer yöneticiler kulağının üzerine yatmış sorumluluktan uzak diyorlar. Peki ne olacak böyle? Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, geçtiğimiz günlerde İzmir kulüplerine ilişkin değerlendirmesi sorulduğunda, "Önce kulüp yöneticileri birşeylere inanmak zorunda. Onlar inanmadığı sürece iş çevrelerini de inandıramazsınız ve destek sağlayamazsınız. Bu sadece belediyelerin destek sağlamasıyla olmaz" demişti. Doğru söze bir şey denmez. Ne yazık ki iflas etmiş yönetimlerle başarıyı beklemek ve gerçekleştirmek çok zor... Aydın’da yüzler gülüyor TEVF K AKBAŞ AYDIN Aydın Kültür ve Turizm Müdürü Nuri Aktakka, krizin etkilerine karşın bu yıl gelen turist sayısında yüzde 20 gibi bir artış beklediklerini belirtti. Kuşadası Limanı’na 2007 yılında yanaşan gemilerle Aydın’a 520 bin 940 turist gelirken, bu rakam 2008 yılında yüzde 16 artarak 604 bin 914 oldu. Aydın’daki ören yerlerine olan ilgi de her geçen gün artıyor. Ören yerlerine en fazla ziyaretin 60 bin 480 kişiyle temmuz ayında yapıldığı Aydın’ı, 2008 yılında toplam 443 bin 16 kişinin ziyaret ettiği bildirildi. 2007 yılında ise bu rakamın 372 bin 152 kişi olduğu belirtildi. Aydın Kültür ve Turizm Müdürü Aktakka, kentin turizmden hak ettiği payı alabilmesi için çaba harcadıklarını belirterek, “Her geçen yıl bir öncekine göre turizm verilerinde yüzde 20’ye yaklaşan artışlar yaşıyoruz. 2009 yılında da en az yüzde 20 gibi bir artış beklemekteyiz. Dünyada yaşanan ekonomik krizden Aydın turizminin olumsuz etkilenmeyeceğini düşünüyoruz. Fuarlarda tanıtım amaçlı olarak dağıtımı yapıldı. Tarihi ve folklor projesi çerçevesinde Aydın yöresi halk oyunlarını tarihi mekanlarda oynatılarak çekimi yapıldı ve DVD olarak çoğaltılıp dağıtıldı. Bütün bu çalışmalarımızla 2009 yılında Aydın’a gelen turist sayısında önemli bir artış beklemekteyiz” dedi. Aktakka, Didim Yat Limanı’nın bu yıl içinde tamamlanacağını belirtirken, yapımı süren Kuşadası Kongre Merkezi’nin de en kısa sürede hizmete açılacağını söyledi. ÇEŞME’DE RUS ÇIKARMASI ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu) Özellikle yerli turistlerin ilgi gösterdiği Çeşme'ye yabancıların da ilgisinin artırılmaya çalışılıyor. Rus turistlerin Çeşme'ye çekilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAB ve yerel yöneticiler proje başlattı. Bu çerçevede 1770 yılında Osmanlı ve Rus donanması arasında yaşanan savaş kullanılacak.Tarihçilere göre, 6 Temmuz 1770'te Osmanlı ve Rus donanmaları Çeşme açıklarında karşı karşıya gelmişti. Savaşın gündüz bölümünde Osmanlı donanması çok az kayıp verirken, Ruslar gece baskınında ağır kayıplar verdirtmişti. Tarihe “Çeşme baskını” olarak geçen olay sonrası, Osmanlılar denizcilik alanında teknolojide geri kaldıklarını fark ederek, modernleşme atılımı başlatmış ve Deniz Harp Okulu'nun temeli, bu savaş sonrasında atılmıştı. Çeşme baskını, Ruslar açısındansa gurur meselesi. Özel bir müzeyle, o olayı sürekli canlı tutmaya çalışıyorlar.Sualtı Federasyonu İzmir İl Temsilcisi Şenol Öztürk, bu savaşta ölen denizcilerin anılacağı bir dizi etkinlikle Çeşme sahilleri bir arada düşünüldüğünde Rus pazarına girmenin daha kolay olacağını söyledi. Bunun için hazırladıkları projeyi ticaret odasına sunduklarını kaydetti. Öztürk, ayrıca alternatif turizm kapsamında sualtı sporlarının desteklenmesi gerektiğini dile getirerek, turizm haftasında Çeşme'de denize bırakılacak yeni bir batığın bölgesel ve ulusal turizmin gelişimine de ivme katacağını söyledi. [email protected] C M Y B C MY B