12 Kasım 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2025 PERŞEMBE kültür 11 29. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDEN İZLENİMLER DT’ye Karadağlı eleştirisiyle veda DEVLET Tiyatroları’nda 32 yıldır görev yapan oyuncu Veda Yurtsever, kurumdan ayrıldığını, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla duyurdu. Yurtsever mesajında, son dönemdeki yönetim anlayışını hedef aldı ve “Bizim kurumda ne zaman eşofmanların yerini takım elbiseler aldı, o zaman düşüş başladı” ifadesiyle kültürel dönüşüme dikkat çekti. Yurtsever, mesajında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, genel müdür yardımcısı ve başrejisör Sükun Işıtan ile genel müdür yardımcısı Eray Eserol’u doğrudan eleştirdi. “Kendilerini kurumdan daha değerli gören kibir abidelerinin idaresine teslim edildik” diyen Yurtsever, “Bu Tempolu bir anlatım geçici bir dönem” diyerek sessiz kalmanın kurumu yıprattığını belirtti. Yurtsever, kadro alımlarında liyakat sorununa ve iç . İstanbul Tiyatro Festivali taşıyor. Kilden yoğrulan, bozulan, itirazlara verilen tepkilere de dikkat çekerek dünyaca ünlü Scapino Ballet yeniden yapılan nesneler, belki tepeler, “Sınavsız kadroya alınan gençler bu bilet 29Rotterdam’ın etkileyici yapıtı belki yeşilini yitirmiş ormanlar… Kırık fiyatlarının karşılığını verebilecek kalibrede “Katedral” ile açıldı. Arvo Pert’in müziği camlar, atıklar, kaygan bir zeminde Çığrından oyuncular mı? İtiraz ettiğimizde ‘İki kahve de kuşkusuz bu etkiyi güçlendiriyor. ayakta kalmak, bir yerlere tutunmak içmeyiversinler canım’ cevabını aldık. Genel DİKMEN Koreograf Marcos Moreau, Astrid von için mücadele edenler… Bireyler, GÜRÜN Müdürümüz ise dronlarla artistik pozlar verip Leeuwen ile yaptığı söyleşide şöyle toplumlar… Bir garip döngü; dünyada oyun afişlerini her yere diyor: “Ben konfor alanında güzellik dünyaya karşı mücadele, yaşamın her çıkan dünya astırmakla meşgul” dedi. aramıyorum. Bu, arkaya yaslanıp keyif alanında düşüş, kalkış, direniş, sorgulayış ve Yurtsever, Karadağlı için alacağınız bir yapım değil. İzleyicinin, ‘Dünya her şeye karşın varoluş… Ve bütün bunların ık siyah giysiler mesajında, “Bugüne kadar KONUK nereye gidiyor ve ben bu tabloda neredeyim?’ canlı bir atmosferde, dansla, müzikle Ş içinde kadın erkek kendini bu kadar görünür YAZAR diye düşünmesini istiyorum.” Yine aynı tempolu anlatımı… Yazar Ferdi Çetin’in bu genç yaşlı bir grup. kılan ilk genel müdür ZEHRA söyleşide onu ilgilendiren alanların, din ve bağlamda, yönetmenlerle yaptığı söyleşide İnsanın içine işleyen olarak tarihe geçti” İPŞİROĞLU evren, sanat, dijital çağ olduğunu vurguluyor. sorduğu soruyu şöyle yanıtlıyor sanatçılar: güzel bir müzik. ifadelerini kullandı. “Bir Pieta, bir meteor, bir astronot… Bunları “Yaşam başlı başına kırılgan; yaşamak, Arka planda kül sahnede görebilirsiniz. Ama bunlar yalnızca sürekli bir şey ile onun karşıtı arasında rengi kumaş parçalarından dev bir imgeler. Benim işlerim bir yolculuk gibi, bir denge kurmak demek. Toplumlarımız da dağ. Rahatlatıcı bir barok müziği. Evgenia Saré’den rüya gibi. Uyanınca her şey önemlidir ve aynı tam böyle bir eşikte, bir çöküş yaşanıyor. Biz Bir kadın nefis bir arya söylüyor zamanda hiçbir şey önemli değildir.” de performanslarımızda iç dünyamız ile dış ama birden… Kesinti… ‘Zyuziki’ sergisi Umarım Moreau’nun başka çalışmalarını dünya arasındaki görünmez bağları açığa Kadın sallanıyor, bastığı da önümüzdeki yıllarda izleme fırsatımız çıkarmaya çalışıyoruz.” yer sarsılıyor sanki. Kendini SANATÇı Evgenia Saré’nin “Zyuziki” olur, hemen aklıma geliveren bir Theodoros Sözü fazla uzatmadan performansın toparlamaya çalışıyor sonra başlıklı kişisel sergisi 7 Aralık’a kadar Galeri Terzopoulos, Tadashi Suzuki, Robert Wilson sonundaki adeta bir manifesto niteliği ayağı kayıp yine yere yapışıyor, 77’de sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, bir ya da Pina Bausch gibi… taşıyan o güçlü metinden kısa bir alıntıyla, hooop çığlıklar bağırışmalar... yandan unutulan “biz”e dair bir arayış, sorgulayış, yanıt Yine kalkıyor, ayakta durması insani değerleri ‘Biz Kimiz?’ süreciyle noktalıyorum: “Dışarıyı ayakta hatırlatırken diğer için zar zor tutuyorlar onu. Sonra Evet, tiyatro festivali hızlı başladı ve tutan içerisi/ Bu nasıl güzel olur, denemeye yandan huzurlu yavaş yavaş diğer insanlar da yerli yabancı gruplarla aynı hızla devam değer! Ne pahasına olursa olsun, bir toplumda tökezlemeye, düşmeye, kaymaya ediyor. Katalan (İspanya, Fransa) tiyatro olduğumuz kişi olalım işte./ Biz etraftaki nezaketin önemine başlıyorlar. Hiçbir şey olmamış topluluğu Baro D’Evel 2023’te Avignon her şeyiz, dünyayız ve onun çevresiyiz./ dikkat çekiyor ve gibi devam eden müzik hep öylesine zavallı, öylesine çaresiz Tiyatro Festivali’nde “Biz Kimiz?” adlı Biz şu sıkıntıyız/ sürekli gündeme gelirken bunun üzerine kesintiye uğruyor. İnsanlar da hiçbir ve kırılgan ki. Yaşam akışının çalışmayla adından söz ettirmiş bir grup. inkar eden bu dışarıyı, bu içeriyi/ Biz usulca düşünmeye davet şey olmamış gibi davranıyorlar, sürekli kesintiye uğraması, Oyunu yazan, tasarlayan ve yönetenler haykıran her şeyiz, hayat bir kez oynanıyor ediyor. her şey eskisi gibi sürüp gidiyor. yaşanan arızalar ve bu arızalar Camille Decourrtye ve Blai Mateu Trias. diye/ Bir yandan neden? bir yandan neden Yine de kayıyorlar, düşüyorlar, karşısındaki duruşumuz, gerçekleri Kalabalık ve dinamik bir kadro. Katalanlara olmasın? Biz bu “tekrar”ız bu “asla”yız yerlerde yuvarlanıyorlar. Sonunda görmek istemeyişimiz, çözüm özgü enerji bu başarılı kadroyla sahneden ebediyen. Bizler beklediğimiz şeyleriz.” Yahya Kemal, ‘Aziz öyle bir durum oluyor ki kimse üretemeyişimiz, zavallılığımız seyirciye uzanıyor. Doğaçlama önemli bir (Çeviri: Nermin Saatçioğlu) olduğu yerde duramıyor, herkes bizlere bire bir ayna tutuyor. yer tutuyor oyun içinde ve başlarken havada İstanbul’la anılacak tökezliyor, kayıyor, düşüyor. uçuşan espriler, karşılıklı gülüşmeler aslında Düşenlere yardım etmeye çalışanlar Sorulara yanıt aranıyor Tü RK temel bir sorgulamanın, dönüşümün ilk da yapışıyorlar yere. Bağırışmalar Katalan-Fransız topluluğu Baro edebiyatının adımları olarak “Biz kimiz?” sorusunun çığlıklar müziği bastırıyor. Neler d’evel’den izlediğimiz (Yazan ve önemli cevabını aramaya doğru yönlendiriyor oluyor? İnsanlar birbirlerini yöneten: Camille Decourtye Blai isimlerinden seyirciyi. Sahne tasarımı da oyunda yer çekiyorlar, sırtlıyorlar, taşıyorlar. Mateu Trias) Biz Kimiz oyunu görsel Yahya Kemal alan dansçılar, müzisyenler, palyaçolar, Hoyratça bir itişip kakışma başlıyor. sanatlar, koreografi, akrobasi, Beyatlı, yaşamını çocuklar, hayvanlar gibi güçlü bir kimlik Şaşkınlık dayanışmaya, dayanışma, müziğin iç içe geçtiği bütüncül bir yitirişinin 67’nci saldırganlığa dönüşüyor. sahne tasarımıyla büyüleyici bir yıldönümünde dünya yaratmış. Yaşam enerjisi “Aziz İstanbul Yahya Kemal Anma Günü” İnsanlar şaşkın HAMLET SAHNEDE dolu bir dünya. Öykü yok bu ile Metrohan’da anılıyor. Birden çığırından çıkmış bir oyunda, sadece bir revü gibi birbirini DOw N sendromlu sekiz oyuncunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür dünyanın içinde buluyoruz hızla izleyen görsel sahnelerle yorumladığı “Hamlet,” Festivalin merakla Dairesi Başkanlığı’na (İBB Kültür) bağlı Dini kendimizi. Dengeli, uyumlu bir bir dünyada kişinin kendiyle ve çevreyle oluşan sorular var: Ben kimim? beklenen, ilgiyle izlenen oyunlarından Kurum ve Topluluklarla İlişkiler Müdürlüğü dünyada giderek büyüklü küçüklü yüzleşmesi üzerinden yol alınır. Teatro Nasıl bir dünyada yaşıyorum? biriydi kuşkusuz. Bu oyunun yolu da 2024’te ve Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü çatlakların oluşması, bu çatlakların La Plaza’nın çalışmasında “Olmak ya da Edinburgh Festivali’nden geçerek bize Ne derecede biz olabiliyorum? tarafından düzenlenen etkinlik, 31 Ekim-1 kaosa yol açması mı? İnsanlar şaşkın olmamak” sorusu sekiz Down sendromlu geldi. Teatro La Plaza (Peru) yapımı olan Biz olmak ne demek? Neden Kasım tarihlerinde İstanbul’un farklı bir haldeler, nasıl davranacaklarını, oyuncu tarafından soruluyor bir anlamda çalışma yönetmen Chela de Ferrari’nin birinin peşinde sürükleniyoruz? noktalarında ve Metrohan’da yapılacak. ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hiçbir Shakespeare’in ünlü tragedyasından yaptığı bize, size, onlara: Dünyaya… Oyuncular Neden birbirimize karşı bu kadar Program 31 Ekim saat 14.00’te, Yahya çözüm üretemiyorlar. Hiçbir şey Hamlet ve de dönüşümlü olarak girdikleri serbest bir uyarlama. Yapıbozum tekniği saldırganız? Dünyamız neden Kemal Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. yokmuş gibi davranmaları onları üzerinden gittiğini söylüyor yönetmen ve diğer rollerde, belli sahnelerden, bu kadar tehlikeli bir hale geldi? Mehmet Samsakçı’nın rehberliğinde, iyice gülünçleştiriyor. Arka plandaki pasajlardan alıntılarla, çift yönlü bir yine yazar Ferdi Çetin’in “Bu Hamlet’le Her şey yok olduğunda geriye şairin İstanbul’u ve semtlerini konu alan dev dağ da tehditkâr bir biçimde seyirciye sormasını istediğiniz temel soru yüzleşmeyi gerçekleştiriyorlar. Kendileriyle, ne kalıyor? Bu sorunların izini eserlerinin hatırlanacağı bir tekne gezisiyle durmadan hareket ediyor, her an kendi eksikleri ya da fazlalıklarıyla ve bu nedir” sorusunu şöyle yanıtlıyor: sürerken birlikte yaşama, yaşamdan başlayacak. patlamaya hazır bir canavar gibi. “Şunu sordurmak istedik: Kimi görmeye yönleri üzerinden seyirciyle yaşanan bir kopma, yaşama tekrar dönme gibi 1 Kasım saat 12.00’de ise Metrohan’da yüzleşme. Hatta bu bağlamda üçüncü Dengelerini iyice yitiren insanlar da izin veriyoruz? Kim sahnede ve toplumda uzman konukların katılımıyla Yahya varoluşsal olgular da gündeme konuşabiliyor? Dünya sana var olma katman seyircinin de kendiyle yüzleşmesine çılgınca itişiyorlar, yuvarlanıyorlar, Kemal Beyatlı’nın ve eserlerinin çeşitli geliyor. Biz Kimiz? Bizleri sahnede alan açıyor. Görmemek, görmezden gelmek, kayıyorlar, bağırıyorlar, kimin sesi hakkını çoğu zaman tanımıyorsa ‘olmak’ yönleriyle ele alınacağı iki açıkoturum o anda yaşananların içine çeken ne demektir? Oyuncular birtakım soyut ötekileştirmek… Evet, “Bu Hamlet’te en yüksek çıkarsa onun peşinden yapılacak. Ardından, şair Hilmi Yavuz ile kusurlar gizlenmiyor; kekelemeler, müthiş bir deneyim sunuyor bize. varoluşsal dilemmaları sahnede temsil gidiyorlar. yazar Beşir Ayvazoğlu, Türk edebiyatında etmiyor, onları bizzat yaşıyorlar. Bu yapım duraksamalar, hatta boşluk anları Ama bununla da bitmiyor oyun Karmaşa ve felaketlerin birbirini oyuncuların elinde yeni birer estetik araca Yahya Kemal’in yeri ve önemini anlatmak Hamlet’in sorusunu hayata dair gerçek sonrasında da etkisinden kolay izlediği bu dünyada bir gelecek var kolektif bir soruya dönüştürüyor.” dönüşüyor. Güzelliğin alışılmadık yerlerde üzere Ercan Yılmaz yöneticiliğinde mı? Oyun izleyiciyi bu soruyla baş kolay kurtulamıyoruz. Ama bu de bulunabileceğini hatırlatan bir sahne Shakespeare’in eserindeki düşünsel ve dinleyicilerle buluşacak. Etkinlikler, Dilek başa bıraksa bile karanlık bir oyun hüzün değil umut dolu bir duygu, ruhsal gerilim “Hamlet”i tartışmasız büyük dili kuruluyor”. Yönetmeni, oyuncuları ve Türkan’ın, Yahya Kemal Beyatlı şiirlerinden değil. Çünkü en karabasanımsı çünkü oyun boyunca sahneden bize yapıma emeği geçen tüm ekibi bir kez daha bir sanat eseri yapar. Oyun bir paradokslar bestelenmiş eserleri seslendireceği sahnelerde bile yer yer gülebiliyor doğru akan yoğun yaşam enerjisi ve bütünü olarak değerlendirilir ve kompleks alkışlıyoruz. konserle sona erecek. ve duygulanabiliyoruz. İnsanlar sevinci oyun sonrasında da sürüyor. umhuriyetin 102. yıldönümünü Yasama, yürütme, yargı, yani saygı... ışık hâlâ var: Biz kadınların direncinde. dün kutladık. Ulu önder güçler ayrılığı. Güldürmeyin beni. 20 küsur yıldır bu ilkeler yok yerine Gençlerin kahkahasında. Sanatçıların CAtatürk’ün bize bıraktığı Hukuk olmuş guguk. Saymaya konmaya çalışıldı. Geriye, karanlığa direnişinde. Annelerin dualarında. Ve mirasın yıldönümü. başlarsam sayfalar yetmez. İçeri dönmeye çalışıldı. 20 yıl! Bir toplumun vatanını sevenlerin vicdanlarında. Dün aldığım her mesajla, söylenen atmak istediğine at bir iftara, en belleğini silmeye, kitaplarını yakmaya, 20 yılda bir ülke nasıl ters döner, her marşla, Anıtkabir’e akan o hafifinden “casus”. AİHM’nin; kız çocuklarını eve kapatmaya yeter gördük. Bilim “şüpheli”, sanat coşkulu insanlarla, Atatürk’e Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını mi? “sakıncalı”, akıl yolu “tehdit” sayıldı. yönelen her şükran duygusuyla ben yok say ama Trump istedi diye Atatürk ve silah arkadaşlarını, Kadın sadece “itaatkâr anamız, yine gözyaşlarına boğuldum. “casus” dediğin papazı bırak, Öcalan’a başarılarını, küllerden yarattıkları bacımız” ya da biat edecek kullar Küllerden Elbet buruk ve kırgın bir selam, Selahattin Demirtaş’ı zindanda mucizeyi karalamaya; milletin her doğuran bir araca dönüştürülmek kutlamaydı benimki. Neden mi? İşte tutmaya devam vb. zerresine işlemiş sevgiyi, saygıyı, istendi. Ama tutmadı. doğan ışık satır başlarıyla nedenler: Cumhuriyet eşitlik, ekonomik ve minneti silmeye yeter mi? Cumhuriyet inadına ayakta. toplumsal adalettir “Kadının fıtratında Yetiyor da yetmiyor! Çünkü bir Mücadelesi her geçen gün büyümekte, Buruk ve kırgın dincilere verilmiştir. yok eşitlik” deyip işin içinden çıktılar. yerlerde hâlâ o “özgürlük, bağımsızlık çoğalmakta. Hapiste tutulanlarla Cumhuriyet, bağımsızlık demektir. Buna karşın kadınların mücadelesi mikrobu” dolaşıyor. Bir ilkokulda büyümekte. Haksız her uygulamayla Cumhuriyet, saltanatın devrilip Demokrasilerin bir başka olmazsa güçlendi. Ekonomik uçurum büyüdükçe küçük bir kız, defterinin kenarına “Ne halk iradesinin egemenliği demektir. mücadele güçlenmekte. olmazıdır. Bugün fabrikalarımız, büyüdü. Açlık sınırı 30 bin lira. Oysa en mutlu Türküm diyene” yazıyor. Bir Karanlık mı çöktü? Varsın çöksün. Şu son 20 yıldır saltanat, sadece kendi sanayimiz, topraklarımız, madenlerimiz düşük ücret 22 bin lira. Ekonomik kriz tiyatro sahnesinde genç bir oyuncu, koltuğu için çalıştı. Halkın iradesiyle Biz o karanlıkta bile gülmeyi biliriz. limanlarımız, ormanlarımız, hatta nadir gelip geçicidir, bizdeki her daim. Atatürk’ün Nutuk’unu yorumluyor. Bir Çünkü Cumhuriyet, bize gülme seçilmiş belediye başkanları ve çalışma toprak elementlerimiz yabancılara köy öğretmeni hâlâ Cumhuriyetin ışığını arkadaşları hapistedir. Yerlerine cesaretini, korkmama cesaretini verdi. peşkeş çekilmektedir. Devrim ilkeleri taşımaya çalışıyor, cep telefonu ışığıyla kayyum atamışlar, tutuklayamadıklarını Cumhuriyet 102 yaşında! Kimi gerzekler bile olsa, karanlığı delmeye çalışıyor. “Cumhuriyet artık yaşlandı” diyor. Oysa tehditle, baskıyla, şantajla parti Cumhuriyet devrim ilkeleri Adalet ve kalkınma Kars’ta bir öğretmen, tüm öğrencilerine değiştirmeye zorlanmışlardır. Ve demek. Yazılı ve yazılı olmaya ilkeler. bence henüz ergenlikten çıkmadı bile. yapay zekâ aracılığıyla Atatürk’le Hâlâ büyüyor, hâlâ öğreniyor, hâlâ hayal halkın çoğunun cumhurbaşkanı adayı AKP deyip geçer olduk. O harfler, Cumhuriyet aydınlıktır. Aydınlanmadır. çekilmiş resimlerini armağan ediyor. zindandadır. sözüm ona “adalet ve kalkınma” Cumhuriyet kadın devrimidir. kuruyor. Ve en güzeli: Atatürk sevgisi saygısı yok edilemiyor! Cumhuriyet, laiklik demektir: demek. Yani, anketlere göre AKP’nin Cumhuriyet kültür devrimidir. Hâlâ bize “Haydi mücadeleye Demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Son en ama en zayıf olduğu, en hatalı Cumhuriyet, önce vicdandır. İnsana devam!” diyor. Yaşama sevincim 20 yılda laiklik ilkesi kemirilmektedir. kararlar aldığı iki alan. Ben en iyisi saygıdır. İnsan haklarına, insan İleride 102. yıldönümünü Ülkemizde Menzil tarikatının kavgaları Cumhuriyetin olmazsa olmazlarına yaşamına, insan emeğine, insan Karanlık dedim ya... Karanlık bir hatırlayanlar, “Pastada mum yoktu belki bile şeriat mahkemelerine teslim devam edeyim: onuruna saygıdır. Altına imza attığın fırsattır kimi zaman. Işığın nereden ama külleri üfleyip yeniden doğmuştuk!” edilmiştir. Eğitim dahil, her alan Cumhuriyet, yargı bağımsızlığıdır. ulusal ve uluslararası antlaşmalara sızdığını görürsün. Ve biz biliyoruz ki o diyecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle