Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 EKİM 2025 PERŞEMBE
kültür 11
29. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDEN İZLENİMLER
DT’ye Karadağlı
eleştirisiyle veda
DEVLET Tiyatroları’nda 32 yıldır görev
yapan oyuncu Veda Yurtsever, kurumdan
ayrıldığını, sosyal medya hesabından yaptığı
açıklamayla duyurdu. Yurtsever mesajında,
son dönemdeki yönetim anlayışını hedef aldı
ve “Bizim kurumda ne zaman eşofmanların
yerini takım elbiseler aldı, o zaman düşüş
başladı” ifadesiyle kültürel dönüşüme dikkat
çekti. Yurtsever, mesajında Devlet Tiyatroları
Genel Müdürü Tamer Karadağlı, genel
müdür yardımcısı ve başrejisör Sükun Işıtan
ile genel müdür yardımcısı Eray Eserol’u
doğrudan eleştirdi. “Kendilerini kurumdan
daha değerli gören kibir abidelerinin
idaresine teslim edildik” diyen Yurtsever, “Bu
Tempolu bir anlatım
geçici bir dönem” diyerek sessiz kalmanın
kurumu yıprattığını belirtti. Yurtsever,
kadro alımlarında liyakat sorununa ve iç
. İstanbul Tiyatro Festivali taşıyor. Kilden yoğrulan, bozulan,
itirazlara verilen tepkilere de dikkat çekerek
dünyaca ünlü Scapino Ballet yeniden yapılan nesneler, belki tepeler,
“Sınavsız kadroya alınan gençler bu bilet
29Rotterdam’ın etkileyici yapıtı belki yeşilini yitirmiş ormanlar… Kırık
fiyatlarının karşılığını verebilecek kalibrede
“Katedral” ile açıldı. Arvo Pert’in müziği camlar, atıklar, kaygan bir zeminde
Çığrından
oyuncular mı? İtiraz ettiğimizde ‘İki kahve de
kuşkusuz bu etkiyi güçlendiriyor. ayakta kalmak, bir yerlere tutunmak
içmeyiversinler canım’ cevabını aldık. Genel
DİKMEN
Koreograf Marcos Moreau, Astrid von için mücadele edenler… Bireyler,
GÜRÜN
Müdürümüz ise dronlarla artistik pozlar verip
Leeuwen ile yaptığı söyleşide şöyle toplumlar… Bir garip döngü; dünyada
oyun afişlerini her yere
diyor: “Ben konfor alanında güzellik dünyaya karşı mücadele, yaşamın her
çıkan dünya
astırmakla meşgul” dedi.
aramıyorum. Bu, arkaya yaslanıp keyif alanında düşüş, kalkış, direniş, sorgulayış ve
Yurtsever, Karadağlı için
alacağınız bir yapım değil. İzleyicinin, ‘Dünya her şeye karşın varoluş… Ve bütün bunların
ık siyah giysiler
mesajında, “Bugüne kadar
KONUK
nereye gidiyor ve ben bu tabloda neredeyim?’ canlı bir atmosferde, dansla, müzikle
Ş
içinde kadın erkek
kendini bu kadar görünür
YAZAR
diye düşünmesini istiyorum.” Yine aynı tempolu anlatımı… Yazar Ferdi Çetin’in bu
genç yaşlı bir grup.
kılan ilk genel müdür
ZEHRA
söyleşide onu ilgilendiren alanların, din ve bağlamda, yönetmenlerle yaptığı söyleşide
İnsanın içine işleyen
olarak tarihe geçti”
İPŞİROĞLU
evren, sanat, dijital çağ olduğunu vurguluyor. sorduğu soruyu şöyle yanıtlıyor sanatçılar:
güzel bir müzik.
ifadelerini kullandı.
“Bir Pieta, bir meteor, bir astronot… Bunları “Yaşam başlı başına kırılgan; yaşamak,
Arka planda kül
sahnede görebilirsiniz. Ama bunlar yalnızca sürekli bir şey ile onun karşıtı arasında
rengi kumaş parçalarından dev bir
imgeler. Benim işlerim bir yolculuk gibi, bir denge kurmak demek. Toplumlarımız da
dağ. Rahatlatıcı bir barok müziği.
Evgenia Saré’den
rüya gibi. Uyanınca her şey önemlidir ve aynı tam böyle bir eşikte, bir çöküş yaşanıyor. Biz
Bir kadın nefis bir arya söylüyor
zamanda hiçbir şey önemli değildir.” de performanslarımızda iç dünyamız ile dış
ama birden… Kesinti…
‘Zyuziki’ sergisi
Umarım Moreau’nun başka çalışmalarını dünya arasındaki görünmez bağları açığa
Kadın sallanıyor, bastığı
da önümüzdeki yıllarda izleme fırsatımız çıkarmaya çalışıyoruz.”
yer sarsılıyor sanki. Kendini
SANATÇı Evgenia Saré’nin “Zyuziki”
olur, hemen aklıma geliveren bir Theodoros Sözü fazla uzatmadan performansın
toparlamaya çalışıyor sonra
başlıklı kişisel sergisi 7 Aralık’a kadar Galeri
Terzopoulos, Tadashi Suzuki, Robert Wilson sonundaki adeta bir manifesto niteliği
ayağı kayıp yine yere yapışıyor,
77’de sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, bir
ya da Pina Bausch gibi… taşıyan o güçlü metinden kısa bir alıntıyla,
hooop çığlıklar bağırışmalar...
yandan unutulan
“biz”e dair bir arayış, sorgulayış, yanıt
Yine kalkıyor, ayakta durması
insani değerleri
‘Biz Kimiz?’
süreciyle noktalıyorum: “Dışarıyı ayakta
hatırlatırken diğer için zar zor tutuyorlar onu. Sonra
Evet, tiyatro festivali hızlı başladı ve tutan içerisi/ Bu nasıl güzel olur, denemeye
yandan huzurlu yavaş yavaş diğer insanlar da
yerli yabancı gruplarla aynı hızla devam değer! Ne pahasına olursa olsun,
bir toplumda
tökezlemeye, düşmeye, kaymaya
ediyor. Katalan (İspanya, Fransa) tiyatro olduğumuz kişi olalım işte./ Biz etraftaki
nezaketin önemine
başlıyorlar. Hiçbir şey olmamış
topluluğu Baro D’Evel 2023’te Avignon her şeyiz, dünyayız ve onun çevresiyiz./
dikkat çekiyor ve
gibi devam eden müzik hep
öylesine zavallı, öylesine çaresiz
Tiyatro Festivali’nde “Biz Kimiz?” adlı Biz şu sıkıntıyız/ sürekli gündeme gelirken
bunun üzerine
kesintiye uğruyor. İnsanlar da hiçbir
ve kırılgan ki. Yaşam akışının
çalışmayla adından söz ettirmiş bir grup. inkar eden bu dışarıyı, bu içeriyi/ Biz usulca
düşünmeye davet
şey olmamış gibi davranıyorlar,
sürekli kesintiye uğraması,
Oyunu yazan, tasarlayan ve yönetenler haykıran her şeyiz, hayat bir kez oynanıyor
ediyor.
her şey eskisi gibi sürüp gidiyor.
yaşanan arızalar ve bu arızalar
Camille Decourrtye ve Blai Mateu Trias. diye/ Bir yandan neden? bir yandan neden
Yine de kayıyorlar, düşüyorlar,
karşısındaki duruşumuz, gerçekleri
Kalabalık ve dinamik bir kadro. Katalanlara olmasın? Biz bu “tekrar”ız bu “asla”yız
yerlerde yuvarlanıyorlar. Sonunda
görmek istemeyişimiz, çözüm
özgü enerji bu başarılı kadroyla sahneden ebediyen. Bizler beklediğimiz şeyleriz.”
Yahya Kemal, ‘Aziz
öyle bir durum oluyor ki kimse
üretemeyişimiz, zavallılığımız
seyirciye uzanıyor. Doğaçlama önemli bir (Çeviri: Nermin Saatçioğlu)
olduğu yerde duramıyor, herkes
bizlere bire bir ayna tutuyor.
yer tutuyor oyun içinde ve başlarken havada
İstanbul’la anılacak
tökezliyor, kayıyor, düşüyor.
uçuşan espriler, karşılıklı gülüşmeler aslında
Düşenlere yardım etmeye çalışanlar
Sorulara yanıt aranıyor
Tü RK
temel bir sorgulamanın, dönüşümün ilk
da yapışıyorlar yere. Bağırışmalar
Katalan-Fransız topluluğu Baro
edebiyatının
adımları olarak “Biz kimiz?” sorusunun
çığlıklar müziği bastırıyor. Neler
d’evel’den izlediğimiz (Yazan ve
önemli
cevabını aramaya doğru yönlendiriyor
oluyor? İnsanlar birbirlerini
yöneten: Camille Decourtye Blai
isimlerinden
seyirciyi. Sahne tasarımı da oyunda yer
çekiyorlar, sırtlıyorlar, taşıyorlar.
Mateu Trias) Biz Kimiz oyunu görsel
Yahya Kemal
alan dansçılar, müzisyenler, palyaçolar,
Hoyratça bir itişip kakışma başlıyor.
sanatlar, koreografi, akrobasi,
Beyatlı, yaşamını
çocuklar, hayvanlar gibi güçlü bir kimlik
Şaşkınlık dayanışmaya, dayanışma,
müziğin iç içe geçtiği bütüncül bir
yitirişinin 67’nci
saldırganlığa dönüşüyor.
sahne tasarımıyla büyüleyici bir
yıldönümünde
dünya yaratmış. Yaşam enerjisi
“Aziz İstanbul Yahya Kemal Anma Günü”
İnsanlar şaşkın
HAMLET SAHNEDE dolu bir dünya. Öykü yok bu
ile Metrohan’da anılıyor.
Birden çığırından çıkmış bir
oyunda, sadece bir revü gibi birbirini
DOw N sendromlu sekiz oyuncunun
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür
dünyanın içinde buluyoruz
hızla izleyen görsel sahnelerle
yorumladığı “Hamlet,” Festivalin merakla
Dairesi Başkanlığı’na (İBB Kültür) bağlı Dini
kendimizi. Dengeli, uyumlu bir
bir dünyada kişinin kendiyle ve çevreyle oluşan sorular var: Ben kimim?
beklenen, ilgiyle izlenen oyunlarından
Kurum ve Topluluklarla İlişkiler Müdürlüğü
dünyada giderek büyüklü küçüklü
yüzleşmesi üzerinden yol alınır. Teatro Nasıl bir dünyada yaşıyorum?
biriydi kuşkusuz. Bu oyunun yolu da 2024’te
ve Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü
çatlakların oluşması, bu çatlakların
La Plaza’nın çalışmasında “Olmak ya da
Edinburgh Festivali’nden geçerek bize
Ne derecede biz olabiliyorum?
tarafından düzenlenen etkinlik, 31 Ekim-1
kaosa yol açması mı? İnsanlar şaşkın
olmamak” sorusu sekiz Down sendromlu
geldi. Teatro La Plaza (Peru) yapımı olan
Biz olmak ne demek? Neden
Kasım tarihlerinde İstanbul’un farklı
bir haldeler, nasıl davranacaklarını,
oyuncu tarafından soruluyor bir anlamda
çalışma yönetmen Chela de Ferrari’nin
birinin peşinde sürükleniyoruz?
noktalarında ve Metrohan’da yapılacak.
ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hiçbir
Shakespeare’in ünlü tragedyasından yaptığı bize, size, onlara: Dünyaya… Oyuncular
Neden birbirimize karşı bu kadar
Program 31 Ekim saat 14.00’te, Yahya
çözüm üretemiyorlar. Hiçbir şey
Hamlet ve de dönüşümlü olarak girdikleri
serbest bir uyarlama. Yapıbozum tekniği
saldırganız? Dünyamız neden
Kemal Enstitüsü Başkanı Prof. Dr.
yokmuş gibi davranmaları onları
üzerinden gittiğini söylüyor yönetmen ve diğer rollerde, belli sahnelerden,
bu kadar tehlikeli bir hale geldi?
Mehmet Samsakçı’nın rehberliğinde,
iyice gülünçleştiriyor. Arka plandaki
pasajlardan alıntılarla, çift yönlü bir
yine yazar Ferdi Çetin’in “Bu Hamlet’le
Her şey yok olduğunda geriye
şairin İstanbul’u ve semtlerini konu alan
dev dağ da tehditkâr bir biçimde
seyirciye sormasını istediğiniz temel soru yüzleşmeyi gerçekleştiriyorlar. Kendileriyle,
ne kalıyor? Bu sorunların izini
eserlerinin hatırlanacağı bir tekne gezisiyle
durmadan hareket ediyor, her an
kendi eksikleri ya da fazlalıklarıyla ve bu
nedir” sorusunu şöyle yanıtlıyor:
sürerken birlikte yaşama, yaşamdan
başlayacak.
patlamaya hazır bir canavar gibi.
“Şunu sordurmak istedik: Kimi görmeye yönleri üzerinden seyirciyle yaşanan bir
kopma, yaşama tekrar dönme gibi
1 Kasım saat 12.00’de ise Metrohan’da
yüzleşme. Hatta bu bağlamda üçüncü Dengelerini iyice yitiren insanlar da
izin veriyoruz? Kim sahnede ve toplumda
uzman konukların katılımıyla Yahya varoluşsal olgular da gündeme
konuşabiliyor? Dünya sana var olma katman seyircinin de kendiyle yüzleşmesine çılgınca itişiyorlar, yuvarlanıyorlar,
Kemal Beyatlı’nın ve eserlerinin çeşitli geliyor. Biz Kimiz? Bizleri sahnede
alan açıyor. Görmemek, görmezden gelmek, kayıyorlar, bağırıyorlar, kimin sesi
hakkını çoğu zaman tanımıyorsa ‘olmak’
yönleriyle ele alınacağı iki açıkoturum o anda yaşananların içine çeken
ne demektir? Oyuncular birtakım soyut ötekileştirmek… Evet, “Bu Hamlet’te en yüksek çıkarsa onun peşinden
yapılacak. Ardından, şair Hilmi Yavuz ile kusurlar gizlenmiyor; kekelemeler, müthiş bir deneyim sunuyor bize.
varoluşsal dilemmaları sahnede temsil gidiyorlar.
yazar Beşir Ayvazoğlu, Türk edebiyatında etmiyor, onları bizzat yaşıyorlar. Bu yapım duraksamalar, hatta boşluk anları Ama bununla da bitmiyor oyun
Karmaşa ve felaketlerin birbirini
oyuncuların elinde yeni birer estetik araca
Yahya Kemal’in yeri ve önemini anlatmak Hamlet’in sorusunu hayata dair gerçek sonrasında da etkisinden kolay
izlediği bu dünyada bir gelecek var
kolektif bir soruya dönüştürüyor.” dönüşüyor. Güzelliğin alışılmadık yerlerde
üzere Ercan Yılmaz yöneticiliğinde mı? Oyun izleyiciyi bu soruyla baş kolay kurtulamıyoruz. Ama bu
de bulunabileceğini hatırlatan bir sahne
Shakespeare’in eserindeki düşünsel ve
dinleyicilerle buluşacak. Etkinlikler, Dilek başa bıraksa bile karanlık bir oyun hüzün değil umut dolu bir duygu,
ruhsal gerilim “Hamlet”i tartışmasız büyük dili kuruluyor”. Yönetmeni, oyuncuları ve
Türkan’ın, Yahya Kemal Beyatlı şiirlerinden değil. Çünkü en karabasanımsı çünkü oyun boyunca sahneden bize
yapıma emeği geçen tüm ekibi bir kez daha
bir sanat eseri yapar. Oyun bir paradokslar
bestelenmiş eserleri seslendireceği sahnelerde bile yer yer gülebiliyor doğru akan yoğun yaşam enerjisi ve
bütünü olarak değerlendirilir ve kompleks alkışlıyoruz.
konserle sona erecek. ve duygulanabiliyoruz. İnsanlar sevinci oyun sonrasında da sürüyor.
umhuriyetin 102. yıldönümünü Yasama, yürütme, yargı, yani saygı... ışık hâlâ var: Biz kadınların direncinde.
dün kutladık. Ulu önder
güçler ayrılığı. Güldürmeyin beni. 20 küsur yıldır bu ilkeler yok yerine Gençlerin kahkahasında. Sanatçıların
CAtatürk’ün bize bıraktığı Hukuk olmuş guguk. Saymaya konmaya çalışıldı. Geriye, karanlığa direnişinde. Annelerin dualarında. Ve
mirasın yıldönümü. başlarsam sayfalar yetmez. İçeri dönmeye çalışıldı. 20 yıl! Bir toplumun vatanını sevenlerin vicdanlarında.
Dün aldığım her mesajla, söylenen atmak istediğine at bir iftara, en belleğini silmeye, kitaplarını yakmaya, 20 yılda bir ülke nasıl ters döner,
her marşla, Anıtkabir’e akan o hafifinden “casus”. AİHM’nin; kız çocuklarını eve kapatmaya yeter gördük. Bilim “şüpheli”, sanat
coşkulu insanlarla, Atatürk’e Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını mi? “sakıncalı”, akıl yolu “tehdit” sayıldı.
yönelen her şükran duygusuyla ben yok say ama Trump istedi diye Atatürk ve silah arkadaşlarını, Kadın sadece “itaatkâr anamız,
yine gözyaşlarına boğuldum. “casus” dediğin papazı bırak, Öcalan’a başarılarını, küllerden yarattıkları
bacımız” ya da biat edecek kullar
Küllerden
Elbet buruk ve kırgın bir selam, Selahattin Demirtaş’ı zindanda mucizeyi karalamaya; milletin her doğuran bir araca dönüştürülmek
kutlamaydı benimki. Neden mi? İşte tutmaya devam vb. zerresine işlemiş sevgiyi, saygıyı,
istendi. Ama tutmadı.
doğan ışık
satır başlarıyla nedenler: Cumhuriyet eşitlik, ekonomik ve minneti silmeye yeter mi? Cumhuriyet inadına ayakta.
toplumsal adalettir “Kadının fıtratında Yetiyor da yetmiyor! Çünkü bir Mücadelesi her geçen gün büyümekte,
Buruk ve kırgın dincilere verilmiştir. yok eşitlik” deyip işin içinden çıktılar. yerlerde hâlâ o “özgürlük, bağımsızlık
çoğalmakta. Hapiste tutulanlarla
Cumhuriyet, bağımsızlık demektir. Buna karşın kadınların mücadelesi mikrobu” dolaşıyor. Bir ilkokulda büyümekte. Haksız her uygulamayla
Cumhuriyet, saltanatın devrilip
Demokrasilerin bir başka olmazsa güçlendi. Ekonomik uçurum büyüdükçe küçük bir kız, defterinin kenarına “Ne
halk iradesinin egemenliği demektir. mücadele güçlenmekte.
olmazıdır. Bugün fabrikalarımız, büyüdü. Açlık sınırı 30 bin lira. Oysa en mutlu Türküm diyene” yazıyor. Bir Karanlık mı çöktü? Varsın çöksün.
Şu son 20 yıldır saltanat, sadece kendi
sanayimiz, topraklarımız, madenlerimiz düşük ücret 22 bin lira. Ekonomik kriz tiyatro sahnesinde genç bir oyuncu,
koltuğu için çalıştı. Halkın iradesiyle Biz o karanlıkta bile gülmeyi biliriz.
limanlarımız, ormanlarımız, hatta nadir gelip geçicidir, bizdeki her daim. Atatürk’ün Nutuk’unu yorumluyor. Bir Çünkü Cumhuriyet, bize gülme
seçilmiş belediye başkanları ve çalışma
toprak elementlerimiz yabancılara köy öğretmeni hâlâ Cumhuriyetin ışığını
arkadaşları hapistedir. Yerlerine cesaretini, korkmama cesaretini verdi.
peşkeş çekilmektedir. Devrim ilkeleri taşımaya çalışıyor, cep telefonu ışığıyla
kayyum atamışlar, tutuklayamadıklarını Cumhuriyet 102 yaşında! Kimi gerzekler
bile olsa, karanlığı delmeye çalışıyor.
“Cumhuriyet artık yaşlandı” diyor. Oysa
tehditle, baskıyla, şantajla parti Cumhuriyet devrim ilkeleri
Adalet ve kalkınma Kars’ta bir öğretmen, tüm öğrencilerine
değiştirmeye zorlanmışlardır. Ve demek. Yazılı ve yazılı olmaya ilkeler. bence henüz ergenlikten çıkmadı bile.
yapay zekâ aracılığıyla Atatürk’le
Hâlâ büyüyor, hâlâ öğreniyor, hâlâ hayal
halkın çoğunun cumhurbaşkanı adayı AKP deyip geçer olduk. O harfler, Cumhuriyet aydınlıktır. Aydınlanmadır.
çekilmiş resimlerini armağan ediyor.
zindandadır. sözüm ona “adalet ve kalkınma” Cumhuriyet kadın devrimidir. kuruyor. Ve en güzeli:
Atatürk sevgisi saygısı yok edilemiyor!
Cumhuriyet, laiklik demektir: demek. Yani, anketlere göre AKP’nin Cumhuriyet kültür devrimidir. Hâlâ bize “Haydi mücadeleye
Demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Son en ama en zayıf olduğu, en hatalı Cumhuriyet, önce vicdandır. İnsana devam!” diyor.
Yaşama sevincim
20 yılda laiklik ilkesi kemirilmektedir. kararlar aldığı iki alan. Ben en iyisi saygıdır. İnsan haklarına, insan İleride 102. yıldönümünü
Ülkemizde Menzil tarikatının kavgaları Cumhuriyetin olmazsa olmazlarına yaşamına, insan emeğine, insan Karanlık dedim ya... Karanlık bir hatırlayanlar, “Pastada mum yoktu belki
bile şeriat mahkemelerine teslim devam edeyim: onuruna saygıdır. Altına imza attığın fırsattır kimi zaman. Işığın nereden ama külleri üfleyip yeniden doğmuştuk!”
edilmiştir. Eğitim dahil, her alan Cumhuriyet, yargı bağımsızlığıdır. ulusal ve uluslararası antlaşmalara sızdığını görürsün. Ve biz biliyoruz ki o diyecekler.

