01 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 30 MAYIS 2024 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER değiştirmesine yol açacağı için, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm varlığına karşı bir tehdit Modern dünyada oluşturmaktadır. ??? İktidar, Emperyalizmin de desteğiyle, dört koldan saldırıya geçmiştir: “Etki ajanlığı yasası”. ‘Maarif Modeli’ne “Emekli askerlere konuşma kabile kültürü... yasağı”. karşı, demokratik “Maarif Modeli”. “Yeni Anayasa girişimi”. PROF. DR. ULAŞ KAPLAN direniş Bu girişimlerinin eğitime ilişkin LESLEY ÜNİVERSİTESİ olanını, yani çocuklarımızın ktidar, emperyalizmle gençlerimizin ve ülkemizin birlikte, Türkiye’yi yeniden sikoloji profesörü Joshua geleceğini ilgilendiren modeli İbiçimlendiriyor... Greene kabile ahlakını derhal uygulamaya da sokmuştur. Üstelik de “ülkeyi yeniden Zülâl Kalkandelen, dün Pincelediği kitabında insanlığın biçimlendirmekte”, hem siyaseti Cumhuriyet’te, “Hızla Ortak iki temel çatışmasına değindi: hem ekonomiyi hem eğitimi Mücadele Cephesi Kurulmalı” 1. Ben ve biz hem de savaşı kullanarak nüfus başlıklı yazısında şöyle diyordu: 2. Biz ve onlar yapısını değiştiriyor! “Müfredata karşı homurdanmalar Greene’e göre insan beyni ??? ülkenin her yerinden net Siyaseti kullanıyor; iktidarı birinci çatışmayı çözebilmek üzere olarak duyulan tek bir gür sese otoriterleştiriyor: evrilmiştir. Bencilliği törpüleyerek dönüştürülmezse siyasal İslamcılar, Rejimi değiştirdi. hayallerini hayata geçirmek ait olduğu grup ile özdeşleşen birey “Demokratik Parlamenter Rejim” konusunda dev bir adım daha atmış işbirliğine yelken açar. Ahlakın yerine “İslamo-Faşist”, “Neo- olacak. evrimi de işbirliğine yöneliktir. Ama Patrimonyal Sultanizm” rejiminin Bu gerici kalkışma karşısında hızla birinci çatışmayı çözen zihinsel “Şahsım Devleti”ni kurdu. büyük bir ortak mücadele cephesi donanım ikinci çatışmayı üretir. Ekonomiyi kullanıyor; ülkeyi kurulmak zorunda!” yoksullaştırıyor: Evrim yoluyla miras aldığımız sinir Emperyalizm ve iktidar, dinciliği Ülkenin bütün tarihsel, doğal, sistemi hem grupların içindeki ve etnikçiliği, Demokratik ve Laik endüstriyel ve tarımsal ve Sosyal Hukuk Devleti olması bağları hem de gruplar arasındaki hizmete dönük kaynaklarını kendi gereken Türkiye Cumhuriyeti’ni rekabeti güçlendirir. “Ben” ile “biz”i oligarşisine aktardı. savunanlara karşı saldırı için bütünleştiren beyin “biz” ile “onlar” Hem gelir adaletini bozdu. kullanmaktadır. arasındaki çatışmayı yaratır, artırır. kendi grubuyla sınırlandırır. bırakılamayacak kadar acil gelişim Hem ülkenin üretim kapasitesini Bu konuda, sadece yazılarını Topluluklar dış tehditlere karşı gereksinimleriyle yoğruldu; Akıl ve vicdan kapsayıcı ve ve üretim verimliliğini düşürdü. ve fikirlerini değil, sohbetlerini birlik olma gereksinimindedir. Hem de ülkeyi iflas ettirdi. yalnızca evrimle değil, devrimlerle evrensel ilkelerle donanmalıdır. de çok özlediğim sevgili dostum Eğitimi kullanıyor; gelecek Grup içi dayanışma, grupları yükseldi, özgürleşmeye başladı. Yandaşlığın değil insanlığın adaleti, İlhan Selçuk güncelliğini bugün kuşakları tarihten ve bilimden de aynı canlılıkla koruyan 27 birbirine karşı konumlandırabilir. Yine de bireyler ve toplumlar insan huzuru ve gönenci ancak insana koparıyor: Mayıs 2009 Çarşamba günkü İnsan doğasındaki bu eğilimi doğasının dürtülerine tabidir. insan olduğu için değer veren bir Milli Eğitim’i, resmi protokollerle, yazısında şöyle diyordu: kullanarak grup ayrımlarını bilinçle güçlenebilir. Bu bilincin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve “Biz 1923’te kurulan ‘laik Grup kimlikleri körükleyip korku salan bencil uzağındaki Batı emperyalizminin tarikatların kurduğu dernek ve Cumhuriyet’in sivil güçlerle yaşama Modern dünyada egemenliği politikacılar kitleleri kandırarak neoliberal politikalarıyla vakıfların din görevlilerine ipotek yetisini kanıtlayacağına inanıyoruz... sömürmüşlerdir. Din, etnik köken, süren kabile ahlakına göre doğru- tasarlanan etnik kimlik siyaseti, etti. Bush Amerikası’nın AKP ile mezhep, cinsiyet, politik görüş, yanlış, hak-batıl nesnel ölçüt ve 4+4+4 modeli ile laik eğitimi sömürgeciliğin dayattığı, birlikte tezgâhladığı ‘Ilımlı İslam kaldırdı, çağ gerisi dogmatik eğitimi verilere göre değil, güç sahibi Devleti’ projesinin demokratik siyasi parti, spor kulübü ve tarikat “demokrasi” kisvesi altındaki kabile yerleştirdi. mücadeleyle yıkılacağını adımız gibi grupların çıkarları doğrultusunda grupları arasındaki güç savaşımı ahlakıdır. Türkiye’de bu gerçeği “Maarif Modeli” ile bütün biliyoruz...” biçimlenir. Bu sürü psikolojisi birlik ve bağlılık gerektirir. Grup öncelikle, eline büyük fırsat geçmiş araştırmacı, sorgulayıcı eğitimi, (İlhan Selçuk’un yazısının tamamı bakımından iktidar yandaşlığı bütünlüğünü güçlendirmeye olan ve varoluş ilkelerine sahip gerçek olmayan bir tarih üzerine bu haftaki GÜNCEL yazımda, ile muhalefet yandaşlığı arasında yarayan dürtüler ve duygusal çıkması beklenen ana muhalefet kurulmuş ideolojik bir modele kongar.org adresindeki internet söylem farklarına karşın düşünce tepkiler, gruplar arasındaki kavramalıdır. İnsanın insanca dönüştürdü. sitemde okunabilir.) tarzında ve eylemde büyük karmaşık sorunlar karşısında yaşamasına olanak tanıyan, Savaşı kullanıyor; nüfus ??? fark yoktur. Bencillik grup yapısını değiştiriyor: yetersiz kalır. hukuk önünde her bireyi eşit Değerli okurlarım başta Ana Ortadoğu’da Suriye savaşına Muhalefet Partisi CHP olmak düzeyinde süregelmektedir: Benim kılan bir düzen ancak Cumhuriyet karıştı. Evrim yetmez, devrim kaydıyla, Demokratik Rejim’den kabilem senin kabilenden daha devrimlerinin her alanda yaşama Resmi olmayan sayılara göre, yana olan bütün siyasal gerekir üstündür, önceliklidir, haklıdır! geçmesiyle olanaklıdır. Çözüm, 13 milyona ulaşan Araplardan partilerin, bütün Demokratik Kültürel ve teknolojik değişimin Hak hukuk, grup kimliğinin fabrika ayarlarının bilimin oluşan bir “düzensiz sığınmacı” Toplum Kuruluşlarının, bütün hızına karşılık biyolojik evrim güdümüne girebilir; bireyin hak ve kılavuzluğundaki tesisidir. Son 22 nüfusunu ülkeye aldı ve topluma meslek odalarının: yavaş ilerler. İnsan beyni taş özgürlükleri kolayca yok sayılabilir. yıl içindeki kültürel gerilemenin aşılamaya başladı. İktidarın, sadece bugünümüzü devrinden beri pek değişmedi. Kabile kültüründe adalet eşit yarattığı yıkım, okulöncesi ??? karartan değil, yarınımızı da Özellikle tahrip edilen eğitim karartacak olan bu girişimlerine Nitekim insan bilinci ve uygarlığı dağılmaz; ceza, suçlunun gücüne eğitimden yükseköğrenime, sağlık ve nüfus, ülkenin, toprakla “Dur” demesi zamanı çoktan bin yıllar ölçeğindeki biyolojik ve kim olduğuna göre değişir. Bu sisteminden yargıya kadar kapsamlı birlikte esas hammaddesi gelmiştir ve geçmektedir. zihniyet empatiyi ve şefkati de reformlarla aşılabilir. evrimin ağır aksak ilerleyişine olan insan öğesinin nitelik Yarın çok geç olacaktır! Türkiye’nin kanayan yarası kentleşme olgusu bağımsız olarak düşünülmeyecek “çağdaş ÇETİN DÜZCE olgunlaşmamış uygarlık düzeyine” sıçratmak. Ve Batı ekonomik MALİ MÜŞAVİR toplumlarının kendilerine özgü bir büyüme, Marshall sunmuyorsa, yani gelenleri içine almıyorsa toplum ve kültür altyapısından yola çıkıp yardımıyla kapitalist üretim araçlarının kentlere ent bir yerleşme türü, yerel yönetime sahip çözüm kendi başlarına barınak oluşturmaktır. yüzyıllara yayılan sancılı bir süreç sonunda uğramadan kırsal üretime gönderilmesi, Kyasal bir birim, çevresinde bir merkez Bu durum ise sağlıksız ve depreme dayanıksız tamamlayabildiği bu büyük dönüşümü birkaç onarılması olanaklı olmayacak büyük oluşturan, toplama-dağıtma merkezi olan tarım yapıları, altyapıdan, ulaşıma, eğitim ve sağlığa on yıla sığdırmak 1923’lerde kolay olmamıştır. problemleri beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, dışı (sanayi-hizmet) faaliyetlerin yoğunlaştığı kadar pek çok sorunu beraberinde getirmiştir. ülkemizde 1950’li yıllarda başlayan kentleşme ve tarımsal ve tarım dışı (sanayi-hizmet) Ancak unutulmaması gereken nokta, göç Sosyoekonomik sorunlar olayını başlatan şey, kentlerin büyük çaplı faaliyetlerin kontrol yeri ve bu bağlamda da akımlarına hazırlıksız yakalanan kentlerimizin Tarımda makineleşmeyle 1950’den itibaren işgücüne ihtiyaç duyması değildir. Marshall örgütlenme ve uzmanlaşma ile belirlenen özgün yeni gelenlere iş ve barınma sağlamadaki Türkiye’de iç göç hızlanmıştır. Sanayileşmedeki yardımı öncesi 1800 civarında olan traktör bir kentsel yaşama sahip olan ve tercih edilen başarısızlığı sonucu oluşan gecekondulaşma ile işçi istihdamı ihtiyacı da kırsaldan kente göçü sayısının 1956 tarihine gelindiğinde 44 bin ve bir yerleşme türü olarak tanımlanmaktadır. aslında kendisinden kopuk bir yaşam tarzını da zorunlu ve cazip hale getirmiştir. Gerek orta 1970 tarihine ulaşıldığında da 100 bine ulaşması Elverişli koşulların oluşması sonucunda, kırsal yaratmış olmasıdır. Gelenlerin çoğunun gidecek ölçekli kentler gerekse sayıları artan metropoller topraksız köylüyü göçe zorlamasıdır. yerlerde bulunan yerleşim alanlarının zaman başka bir yeri olmaması kentlerin gecekondular nüfus bakımından hızlı bir büyüme eğilimine içerisinde yoğunlaşması ise kentleşme olarak Göç akımları tarafından yutulmasına yol açmıştır. Aslında girmişlerdir. Dolayısıyla bu büyüme fiziksel, adlandırılmaktadır. kentlere doğru olduğu düşünülen göç akımları sosyoekonomik ve psikolojik sorunlarla birlikte İş bulma umuduyla kente göç eden ailelerin Sosyal değişme ve yeni bir biçimlenme süreci bir bakıma hemşeri-göçmen ağları sayesinde ne siyasal dengeleri de değiştirmiştir. birçoğu umduklarını bulamayıp düş kırıklığına de kentleşme olarak adlandırılır. 1923’ten beri, Türkiye’de kentleşme sürecinin Batı’da uğramışlardır. Kentlerde örgütlü istihdam içinde yazık ki kentin kendisine değil ama onları saran “çağdaş uygarlık düzeyine erişme ve aşma” olduğu gibi sanayi yatırımları sonucunda emilemeyenlerin marjinal sektöre kaymasına ve gecekondulara doğrudur. hedefine odaklanan Türkiye’nin, 100 yıllık gerçekleştiğini düşünmek yanlıştır. Batı’da dolayısıyla da kentsel davranış değişikliklerinin Sonuç olarak Türkiye’de kentleşme; sürede aşamadığı sorunlardan biri de kent Sanayi Devrimi sonrası kentlerde gelişen ortaya çıkmasında zorluklara yol açmıştır. işsizlik, çevre, sektörler arası dengesizlik, nüfusunun artmış olmasına rağmen kırsal ekonomi çok kötü koşullarda yaşama olanağı Zorunlu olarak kentlere geldiklerinde, kentin deprem, konut ve barınma, çarpık kentleşme, toplumdan kentsel topluma geçememesidir. sunsa dahi, kendilerine yönelmiş göçe kente uyum sorunu (kente göçle gelenlerin yetersiz olanaklarıyla karşılaşan insanların, Göçebelik geleneğinden gelen ve köylülük sosyokültürel yapısı, kırsal alanda mevcut fazlasıyla gereksinim duyması nedeniyle kendi başlarının çaresine bakmaktan başka duygusundan arınmayan kentlilik duygusuna olan kültürlerin kentle çatışması, ekonomik gelenleri istihdam etmeye hazırdı. Ancak bizim yapacak bir şeylerinin olmaması onların ve olgusuna dönüşmeyen bir toplumu yetersizlik, eğitim düzeyinin düşüklüğü) gibi gibi gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan kentlerde düştüğü durumu açıkça ortaya koyar. sanayileşme ve kentleşme kavramlarından durum tersi yöndedir. Kentlerimizde henüz Eğer kent kendilerine barınma imkânı sorunlarla büyümeye devam ediyor. yoruz. 13,5x19,5-560 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-560 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-560 sayfa-Tiyatro 13,5x19,5-518 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-518 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-518 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-518 sayfa-Tiyatro 13,5x19,5-712 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-712 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-712 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-712 sayfa-Tiyatro 13,5x19,5-572 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-572 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-572 sayfa-Tiyatro13,5x19,5-572 sayfa-Tiyatro
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle