25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 9 kasım 2024 CUmaRTEsİ 2 olaylar ve görüşler AnlAtılAn senin hikâyendir Babamın ardından hesaplanamayan 44 yıl kusanlar, dün Ergenekon Halil Sarıgöz Türküler e rdos T kumpasına alkış tutanlar Tarihçi bugünlerde, lanetleme eçen gün sosyal medyada yarışına girmiş durumdalar! azımıza başlarken, rastladığım bir paylaşım 12 Eylül denen karanlık YKarl Marx’ın Kapital’in Gbelleğimde yinelendi durdu: milat ve ardından gelenler önsözünde İngiliz sanayi “Bir çocuğun taşıdığı en büyük bu yeşil kuşağın önünü açtı. ve tarım işçilerinden yük, ebeveynlerinin yaşanmamış Laik, demokratik, sosyal bahsederken, Alman hayatlarıdır.” Paylaşım, aslında Carl bir cumhuriyet rejimi de okurlarına seslenerek “De Gustav Jung’un “Ailenin en büyük bu kuşağın hiçbir zaman te fabula narratur!” yani trajedisi, ana babanın yaşanmamış işine gelmedi. Cumhuriyet Türkçesiyle “Anlatılan senin hayatlarıdır” sözünün başka türlü kurulup tarikatlar lağv hikâyendir” demesine atıf dile getiriliş biçimi idi. Doğrudan bir edildiği günden beri, yaparak başlamak istedim. çağrışımla babamın yaşayamadığı Gazi’nin bu topraklarda “Anlatılan senin hikâyendir” hayatını düşündüm. 44 yıllık bir yük. yaşayan toplumu ümmet tümcesi her anlamda Üstelik normalde acıların zaman değil millet, kul değil yurttaş güncel ve kapsayıcı bir geçtikçe sönümleneceği beklentisine etmesini sindiremediler. ifadedir. Marx da zaten karşıt olarak gittikçe büyüyen bir yük. bu anlam kapsamında Yalnızca ailesi olarak bizlerin değil, bir Ders çıkarmak bu ifadede bulunmuştur. toplumun omuzlarında. Öyle ki tarihe 101. yaşını coşkuyla Yazımıza Marx’ın söylemiyle konan 12 Eylül darbesi, toplumun Yıldönümlerinde, bilmiyorum belki de ağırlığını bırakmış durumda. Bizler kutladığımız Cumhuriyetimiz başlayınca ne anlatmak aydınlanması uğrunda emek veren de doğal olarak belleğimi sürekli bir hep birlikte böyle bir yükü sırtlanarak ne yazık ki ikinci istiyor diye düşünenler babam gibi birçok aydını hedef almakla hesap yapma halinde buluyorum. yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. yüzyılımızda dahi hâlâ bu olmuştur veyahut olabilir. kalmadı, kurumlara, kültüre, yasalara Belki de yeniden yeniden incinmekten 1995 yılında bir araçla kaçırılarak hiçbir anlamı olmayan, Amacımız bir güzelleme ve yaşayışımıza da görevlendirdiği kaçmanın matematiksel bir yolu “kaybedilen” Fehmi Tosun’un kızı ortaçağ zihniyeti yüzünden yapmak değil, söylemin cellatlar ve diktatörler eliyle sızarak bu. Yaşanan yıllar, yaşanamayan Besna Tosun, 2016 yılında 8 yaşındaki bugünleri yaşıyor. İkinci kapsayıcılığından zehrini bulaştırmaya bugün hâlâ devam yıllar, babamdan fazla yaşadığım oğlu ile Cumartesi Annelerinin yüzyılımızın henüz başında yararlanmak. ediyor. yıllar, babamsız yaşadığım yıllar. Galatasaray Meydanı’ndaki hâlâ bu acı şekilde Evet, yaşadığımız bu Hesap vermeden gidenlerin sayısı Hesaplamalar arasında ayırdına buluşmalarına gittiklerinde, oğlunun, anlattıklarımız da bizim günler ne yazık ki yine her geçen gün artıyor. Seçtiklerimiz varıyorum ki babam yaşasa idi bu dedesinin kaybı için “İnsanlar el ele hikâyemizdir. bizim hikâyelerimizdir. ve sevdiklerimiz cezaevlerinde. yıl onun 80’inci doğum gününü tutuşsalar aslında kaybolmazlar” Yurtseverler bu acı Geçtiğimiz günlerde bizleri Yaşadığımız coğrafyada kıyımlar, kutluyor olacaktık. Ve yaşadığı yılları dediğini söylüyor bir söyleşide. İnsanın tabloyu gördükçe hiç ama hiç kandıramayan, katliamlar sıradanlaştırılıyor. Kız düşündüğümüzde ben bu yıl babamdan içine işleyen bu cümle, bir çocuğun kahrolmuyor değil ancak takiyeci, devlet ve rejim çocuklarının, kadınların örgütlü bir 10 yaş büyüğüm! yaşamın kirletemediği düşünün bu memleketin fabrika düşmanı adını dahi şekilde ya da kentin orta yerinde Amcam, bir konuşmamızda, babamın dışavurumu. O yaşta, dönüşü olmayan ayarlarıyla birlikte ilelebet anmak istemediğimiz öldürülmelerinin daha çok tanığıyız öldürülmesini anlatan bir dizi bir gidişi anlamlandırmanın zorluğu payidar kalacağından hiçbir FETÖ elebaşısı, yaşadığı artık. Toplu yok edişlerde elimize filminden söz ederken yapımdaki iki tanıdık benim için. kuşku yok. Bu memleket Amerika’da öldü. Hem hayvanların kanı da bulaştı. Yanı unsurdan duyduğu huzursuzluğu dile El ele tutuşmak belki gidenlerimizi bizim! Acısıyla tatlısıyla, de kaderin cilvesi olsa başımızdaki savaş çığlıklarını getirmişti. Bunlardan birisi babamı koruyamadı veya zaten onları bize geri yanlışı ve doğrusuyla gerek, Ergenekon kumpas duyamayacak kadar sağırlaştı canlandıran kişinin babamın “yağız, getiremezdi ama acılarda olduğu kadar anlatılan bu hikâyeler de davasının ilk duruşmasının yüreklerimiz. uzun boylu, kara bıyıklı bir delikanlı” umudumuzda da el ele tutuştuğumuz, senin, benim ve bizim. yıldönümünde öldü. olma halini yeterince karşılamadığı bu yükü el ele tutuşarak biraz olsun Hikâyede anlatılanlardan, Kendisini nereden Onurlu duruş idi. İkinci olarak ise yerde sürüklenme hafiflettiğimiz “kocaman bir ailemiz” yaşanmışlıklardan, mi bilirdik? Kumpas görüntülerine değinerek “Biz onca ağır Tüm bu toplumsal kanamanın var diye avunuyorum. Bazen o el, bu yıl hatalardan ders çıkarmak davalardan, kozmik dayağa karşın bir kez olsun sesimizi ötesinde bir de “Gülünce kara bıyıkları Yiğit Bener ve Selahattin Demirtaş’ın da bu yurtseverlerin odalardan, parsel parsel çıkarmadık. Mamak Askeri Cezaevi’ne arasından/ Denizde güneşli çakıl “Arafta Düet” kitabında olduğu görevidir, yeni hikâyeler örgütlenmesinden, paralel yerde sürünerek değil ayakta ve dimdik taşları gibi gülen” (İlhan’a Ağıt, Metin gibi, yazılan bir metinden uzanıyor. yazmak da. Türkiye parelel yapılanmasından girdik. İlhan da ben de” demişti. Demirtaş) babalarını elinde sigarasıyla Karşılıklı sözler Yiğit Bener’le bizi Cumhuriyeti Devleti, bilirdik. Üzerindeki ahlardan Yıl hesaplamalarını bir yana çektirdiği siyah beyaz fotoğraflarından, yıllar öncesinde başka bir şekilde şans eseri kurulmamıştır bilirdik, tüyü bitmemiş bırakırsak tarih bir şeyi çok iyi görüyor babalarına yazılan şiirlerden, uzanan aynı ele götürüyor. Kardeşini ki üfürükçülerin boşuna yetimin hakkından, İlhan ve yarına taşıyor ki yitirdiklerimiz babalarının öldürümünü anlatan yanı başında yitiren amcamın çabalarıyla yıpransın ya da Selçuk’tan, Kuddusi cellatların ve diktatörlerin elinde hiçbir yazılardan ve adının hep sevgiyle anlatımından babamın ölümünü, kimliğini kaybetsin. Okkır’dan, Türkan zaman yerlerde sürüklenmediler. geçtiği anılardan tanımaya çalışan iki Brüksel’de Fransızcaya çevirirken 101 yıllık Cumhuriyetimizin Saylan’dan, Ali Tatar’dan, İnsanlık onurlarının yerlerde kız çocuğu var. Büyük bir yası daha daktilonun tuşlarına basan Yiğit kuruluşundan bugüne Kaşif Kozinoğlu gibi nice sürünmesine de izin vermediler. büyük bir sevgiyle perdelemeye çalışan Bener’in eline. geçirdiği her gün bizim, ahlardan bilirdik. Nasıl mı Onların yaşayamadıkları hayatları bir yuvada büyüyen iki kız çocuğu. yani bu toprakların bilirdik? Hayatımızın hiçbir Yas, gülüş ve umut... bizlere yük olmadı. Yalnız bize değil, Daha kendisi çocuk denebilecek yaşta hikâyesidir. Bu hikâyeden aşamasında methiyeler Fakir Baykurt, Düsseldorf’tan bu topluma da bir yokluk ve acı iken eşi öldürülen, üstüne yüklenen ders çıkarmak da, yapılan düzmediğimize göre hiç ulaştırdığı “İlhan Erdost Yazıtı” bıraktı. Zaten bir çocuğa esas yük olan sorumluluklarla hep güçlü olmak yanlışlara ses çıkarmak, de iyi bilmezdik. Dün şiirinde, babam ve amcamdan “okulsuz “Babam öldü” demekten daha fazla zorunda bırakılan, diğer yandan da boyun eğmemek de bu övüp de bugün sövmedik, halkın okumuş çocukları” diye söz “Babam öldürüldü” demektir. Hepsinin yaslı ve acılı yıllardan direnciyle memlekette yaşayan bizler hep karşısındaydık ediyor. Karanlıkta kalan halkını ışıyan ötesinde ise o eksik kalan yıllar bizler güçlenerek çıkan, gençliğinin yurtseverlerin temel ancak biz onun hakkında bir bilinçle buluşturma ereğinde için bir onur oldu. Babamın yaşamdan güzelliğini yaşama katan bir kadın var. görevidir. Hiç kimsenin düşüncelerimizi, babamı kaybedişimiz bir yandan 44 koparılışının 44. yılında, sizleri, tüm Yasını, gülüşlerini ve umudu geride şüphesi olmasın, Türkiye eleştirilerimizi, nefretimizi yıl önceyken diğer yandan da bütün yitirdiklerimizin, özgür ve barış içinde bırakmadan incelikle yaşayan, dünyayı Cumhuriyeti ilelebet payidar açıkça dile getirirken bizlere etkileri ile bugünümüzde. Stratejik bir gelecek uğruna kaybettikleri bütün kötülüklerine karşın sevgiyle kalacaktır! saldıranlar, bizlere öfke düşünen bir satranç oyuncusu hesapsız yaşamlarından bize kalan sarmalayan, bunları da üç nesil aktaran titizliği ile planlanarak uygulamaya onurlu anılarıyla selamlıyorum. bir aile var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle