23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 30 EKİM 2024 ÇARŞAMBA 2 olaylar ve görüşler Cumhuriyet hukuku ve laiklik ve güçler ayrılığının fiilen yok av. m. zİya yErgöK edilmesi, yargının siyasallaşması tatürk’ün önderliğinde bunda önemli rol oynamaktadır. gerçekleştirilen devrimler Bütün bunlar laik Cumhuriyet için Ave onun ürünü olan Türkiye büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Cumhuriyeti, bir uygarlık atılımı, Devasa bütçesiyle Diyanet kurumu bir çağdaşlık projesidir. Cumhuriyet ve Diyanet Akademisi de buna aynı zamanda, tarihimizdeki en köklü katkı sağlamaktadır. Bilimsel ve dönüşüm olup egemenliğin kaynağını laik olmayan bir eğitim ülkenin ulusta bulan anlayıştır. Cumhuriyet, aydınlık geleceğinin önündeki en bireyleri kul olmaktan çıkarıp kişisel büyük engeldir. ve hukuksal düzenin gerçek yapıcısı yurttaş konumuna yükselten rejimin Atatürk, Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni sonrası, yanında ‘yeni anayasa’nın hedefi bulunanlarla TBMM’den çıkarken. (29 Ekim 1926) adıdır. Bunu da laik hukuk düzenini Günümüzdeki, laiklik yerleştirerek başarmıştır. Bunun ihlallerine karşı etkili ve kararlı toplum ve devlet yapısına geçiş içindir ki “kul hakkı” değil, yurttaş hakkı, bir mücadele sürdüren, bunlarla sağlanmıştır. Medeni Yasa, Ceza Modern Türkiye’nin vatandaş hakkı, insan hakkı diyoruz. ilgili suç duyurularında bulunan Yasası, Ticaret Yasası ve Usul Yasaları Büyük önder, 1 Mart 1924 tarihinde, ve laiklik ihlallerini düzenli olarak başta olmak üzere, birçok temel yasa aydınlan Ma projesi Meclis’in ikinci dönem birinci toplantı raporlaştırarak toplumla paylaşan, bu süreçte toplumsal yaşamımıza yılını açarken yaptığı konuşmada yetkilileri uyaran ve 3 Mart’ı “Laiklik kazandırılmıştır. Medeni Yasa “Ulusun isteklerine ve gereksinmelerine Günü” olarak ilan eden “Laiklik (Yurttaşlar Yasası), özüyle ve önsözü ile Hamza KİE mirasıdır. Cumhuriyetin uyarak, adliyemizde her türlü eski Meclisi”nin bu süreçteki çalışmaları başlı başına bir devrim niteliğindedir. idealleri toplumsal Eğitimci-Yazar   etkiden korkusuzca silkinmekten beğeniyi ve teşekkürü hak ediyor. Bu niteliği nedeniyle de günümüz bir bilinçle korunur. ve hızlı ilerlemelere atılmaktan geri “Yeni anayasa” tartışmasının iktidarının bugün de hedefindedir. Atatürk’ün mirasını umhuriyetin temelleri, kalmamak zorundayız. Medeni hukukta, altında da laikliği aşındırma isteği sürdürmek, bireyin kendi Cyalnızca siyasi bir aile hukukunda, yürüyeceğimiz yol Gelecek tehdit altında bulunmaktadır. Her ne kadar iktidar, geleceğine sahip çıkması, dönüşüm değil, aynı ancak uygarlık yolu olacaktır. Hukukta AKP’li Meclis başkanı aracılığıyla Ülkemiz insanının ezici çoğunluğunun özgürlüklerini teminat zamanda toplumsal bir işi oluruna bırakmak, eski masalımsı ilk 4 maddeyi tartışmaya açmışsa laiklikle bir sorunu bulunmamaktadır. altına alması ve hak ettiği aydınlanma hareketiydi. göreneklere bağlı kalmak, ulusları da toplumda oluşan büyük tepki Ancak bugün, laiklikle başı hoş aydınlık bir yaşamı talep Bu bağlamda Mustafa uyanmaktan alıkoyan en ağır kâbustur. üzerine bundan geri adım atılmış olmayan ve “laikliğe aykırı eylemlerin etmesi anlamına gelir. Kemal Atatürk’ün Türk milleti üzerine kâbus çökmesine odağı” olmaktan hüküm giymiş olan, görünmektedir. Şimdiki hedefin, diğer Bugün, idealleri geleceğe önderliğinde gelişen izin veremez” sözleriyle de kararlılığını 22 yıllık AKP iktidarının yarattığı iklim maddelerde yapılacak değişikliklerle taşırken karşılaşılan en Cumhuriyet ideali, bir ve hedefini ortaya koymuştur. ilk 4 maddede yer alan temel ilkelerin nedeniyle laiklik de çağdaş yaşam büyük tehlikelerden biri, milletin zihniyetini Nitekim, 3 Mart 1924 günü Hilafet ve içini boşaltmak olduğu anlaşılmaktadır. da kadın hakları da çocuk hakları da demokratik değerlerin kökten değiştirme ve onu Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmış, Buna milletimiz asla izin kısaca tüm yaşam hakları tehdit altında aşınması ve Cumhuriyetin çağdaş dünyaya entegre Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarılmış, bulunmaktadır. vermeyecektir. Çünkü laiklik yalnızca temel ilkelerinin etme hedefini güdüyordu. kısaca “Üç Devrim Yasası”nın kabulüyle Gericileşen ve dinselleşen milli din ve devlet işlerinin ayrılması değil, çarpıtılmasıdır. Bu durum, Atatürk’ün “muasır laik hukuk düzeni ve çağdaşlaşma eğitim müfredatı yanında laiklik karşıtı farklı inançta olan tüm yurttaşlarımızın toplumsal hafızayı da medeniyetler seviyesine yolunda önemli adımlar atılmıştır. tarikatlar, cemaatler desteklenmekte, barış ve esenlik içinde yaşamalarının erozyona uğratır. Fakat ulaşmak” ifadesi sadece Böylece teokratik yönü ağır basan teşvik edilmekte ve bunların suç da güvencesidir. Atatürk’ün her zaman bir teknik ilerlemeyi geleneksel Osmanlı devlet ve toplum uyardığı gibi, gerçek teşkil eden çoğu eylemleri görmezden Laik Cumhuriyetimizin 101.yılı kutlu değil, aynı zamanda anlamda bir Cumhuriyet yapısından, laik Türkiye Cumhuriyeti gelinmektedir. Yargı bağımsızlığının olsun. akılcılığı ve bilimsel toplumunu oluşturan düşünceyi merkeze alan bireylerin akıl ve bilimle bir toplumsal yapıyı işaret donanmış bilinçli bireyler ediyordu. Bu, özellikle olması gerekmektedir. o dönemde geleneksel Yani Cumhuriyeti En büyük devrim kalıpların ve dogmatik yaşatacak olan nesiller, düşüncenin egemen devredilmezliğini garanti PrOF. Dr. SaBrİ ÇaKIr yalnızca tarihsel bilgiyi olduğu bir toplumda eden; kendi kendini korumakla değil, bu bilgiyi SOSYOLOG radikal bir değişim yönetme hakkını ulusun gelecek için bir eylem anlamına geliyordu. elinde bulunduran kültürel umhuriyetimizin kuruluşunun planına dönüştürmekle de Cumhuriyetin felsefi ve toplumsal bir yönetim C101. yılını, yani ikinci yüzyılını yükümlüdürler. özü, akılcılıkla şekillenen sistemidir. Bu sistemin tüm halkımız ve kurumlarımızla Cumhuriyetin geleceği, toplumsal ve siyasal devamı ve yıkılmazlığı, birlikte dün kutladık. Yine hep birlikte, bu temel ilkeleri bir yapıyı hedefleyen halkın kendi kendini, kendi Cumhuriyet ve demokrasimizi, yani sahiplenen bireylerle bir dönüşümdü. Birey, iradesi ile hiçbir baskı ve yüce devletimizi yıkmak, gelişmesi ve olanaklı olacaktır. Eğitim, dogmalardan arınmış için yapılmıştır. korku altında kalmaksızın ilerlemesini engellemek isteyenlere burada kilit bir rol bir akılla düşünme Daha sonraki yıllarda, örneğin yönetmesine bağlıdır. Halkın karşı kolektif bir bilinçle tarihinin bir oynar. Çünkü yalnızca; gücüne de erişecekti. 1930’larda Atatürk’ün kendi demokratik yöntemle kendisini ve büyük bayram coşkusu ve gururunu geçmişini anlayan, Atatürk’ün laiklik ilkesine yazdığı “Medeni Bilgiler” kitabında, devleti yönetmek için seçtiği kişilerin, yaşadık. akıl ve bilim ışığında verdiği önem, toplumun “Demokrasi esasına dayanan grupların kendi çıkarlarını değil, Cumhuriyet, kendisine ait topraklar eğitilmiş bir toplum, özgür modernleşme sürecini hükümetlerde hâkimiyetin halka, halkın çıkarlarını, mutluluğunu her üzerinde egemenliğin kayıtsız koşulsuz iradeye sahip bireyler hızlandırırken toplumdaki halkın çoğunluğuna” dayandığını ifade ulusun olduğu siyasal bir rejim; halkın şeyden üstün tutmaları da demokratik yetiştirebilir. Atatürk, sınıf, cinsiyet ve inanç etmiştir. Bu bağlamda, “Demokrasi kendi kendini yönetmesinin adıdır. yönetimlerin vazgeçilmez ilkesidir. Cumhuriyeti ilan ederken temelli eşitsizlikleri ilkesinin en çağdaş ve mantıklı Cumhuriyet, bağımsızlık, özgürlük, yalnızca bir siyasi yönetim d emokrasi ilkesi uygulamasını sağlayan hükümet şekli de ortadan aldırmaya hakça, insanca yaşama haklarının sistemi değil, bireyin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kuran cumhuriyettir” vurgusunu yapmıştır. yönelikti. toplumsal bir belirtisi ve görünümüdür. kendi yaşamını özgürce Cumhuriyet, bir toplumun yönetim Atatürk, devrimlerinin amacını şöyle Cumhuriyetin 10. Yıl söylevinde Ancak bu laik yapı, belirleyeceği bir ortam sistemini, aile, eğitim, ahlak, hukuk, açıklamıştır: “Efendiler, yaptığımız ise Atatürk, “Cumhuriyet demek, zaman içinde farklı siyasal yaratma amacı güttü. adalet, ekonomi, kültür anlayış ve ve yapmakta olduğumuz devrimlerin demokrasi sistemiyle (yönetilen) eğilimlerin baskısıyla Dolayısıyla, bu modern yaşam biçimini bütünüyle değiştiren akmacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti aşındırılmaya çalışıldı. yönetim biçimi, bir ulusun sosyokültürel bir süreç, bir değişme bütünüyle çağdaş ve bütün anlam ve kurduk; o on yaşını doldururken Cumhuriyetin kuruluş bağımsızlığını sağlayan modelidir. biçimiyle uygar bir toplum durumuna demokrasinin bütün icaplarını sırası felsefesine yönelik bu iradenin sürekliliği için Kısacası cumhuriyet, devlet getirmektir.” Demek ki her şey, geldikçe uygulamaya koymalıdır” tehditlerin ve ideolojik yaşamsal bir zemindir. aygıtı haline dönüşmüş bir toplumu içinde bulunduğu kötü diyerek gelecekte yapılması çatışmaların yoğun olduğu Bugün, Cumhuriyetin ulusun, kendi toprakları üzerinde durumdan, eğitimsizlik ve cahillikten, gerekenleri de göstermiştir. bu dönemlerde Atatürk’ün üzerinde yükseldiği bu kurduğu egemenlik ve bağımsızlık geri kalmışlık döngüsünden kurtarıp hedeflediği çağdaş temel taşlara yönelik insanca yaşamak haklarının yıkılmazlığını, başkasına gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak medeniyet seviyesine her tehdide karşı, her Atatürk Cumhuriyeti siyasal bir ulaşma amacı, yerini bireyin kendi içinde yönetim tarzı olmanın ötesinde, iç politik çekişmelere bir cumhuriyet kurma yeni bir devletin adı, düzeni ve ve iktidar hırslarına sorumluluğu vardır. yaşam biçimi olarak da göstermeye bırakma tehlikesiyle karşı Yani Atatürk’ün “muasır çalışmıştır. Geniş anlamda, bir karşıya kaldı. Bu süreçte medeniyet seviyesine toplumun kültürünün maddi ve Cumhuriyet, siyasi ve ulaşma” hedefi, bu manevi tüm yönleri ve öğeleriyle kültürel savaş vermek hedefin geleceğe eski bir tipten yeni bir tipe geçişini zorunda kaldı. taşınması için sarf edilen sağlayan bir süreç olarak cumhuriyeti Bu noktada, gayretlerle anlam kazanır. anlatmak istemiştir. Ve yaptığı Cumhuriyetin geleceğe Cumhuriyetin felsefesini, devrimlerle de bu görüşlerini uzanan aydınlık yolunun yalnızca bir tarihsel gerçek gerçekleştirmiştir. Ona göre “Çağdaş korunması, Atatürk’ün olarak değil, sürekli olarak bir cumhuriyet kurmak demek, öngördüğü gibi akıl ve inşa edilmesi gereken bir milletin insanca yaşamasını bilmesi, bilimle donanmış bir toplumsal proje olarak insanca yaşamanın neye/nelere bağlı toplum yapısının tekrar görmek gerekir. olduğunu öğrenmesidir.” inşa edilmesiyle olanaklı Sonuç olarak Atatürk’ün bu söylemlerine olacaktır. Cumhuriyetin Cumhuriyet bir “süreç”tir. baktığımızda, “cumhuriyet” demek, felsefi temelini anlamak, Cumhuriyetin koruyucusu çok şey demektir. Cumhuriyet onu toplumun iç olan her birey, bu bağımsızlıktır; düşünce özgürlüğüdür, dinamiklerini dönüştüren süreci kendi yaşamında insanca bir toplum düzeninde bir bilinç olarak görmeyi içselleştirmek, demokratik yaşamak, ilerlemek, gelişmek için her gerektirir. değerleri yaşatmak ve türlü olanağa sahip olmak demektir. bu değerleri gelecek Cumhuriyet, en yüce erdeme dayanan a tatürk’ün mirasını kuşaklara aktarmakla bir iradedir; cumhuriyet fazilettir. sürdürmek görevlidir. Bugün, Cumhuriyetin özü ve ruhu ise “laik” Cumhuriyetin onu Atatürk’ün mirasına sahip bir düzende yaşamaktır. yaşatacak olan her çıkmak; o mirası sürekli Cumhuriyet ve demokrasi ile kuşağın omuzlarında geliştirmek ve yenilemek yönetilen ulusların ilerlemesi, yükseldiği gerçeği, demektir. Bunun en doğru gelişmesi, çağı yakalaması ancak Atatürk’ün en temel yolu, bilimsel düşünceyi, “laik” ve eşitlikçi yani demokratik öngörülerinden biridir. akılcılığı ve çağdaşlığı bir anlayışla yönetilmesine bağlıdır. Bu nedenle Cumhuriyet, savunmaya devam Atatürk’ün yaptığı en büyük her bireyin içinde ederek Cumhuriyetin devrim olan Cumhuriyetimizin sorumluluğunu taşıdığı ışığını gelecek nesillere 101. yılı ulusumuza ve tüm halk bir değer, bir gelecek taşımaktır. katmanlarımıza kutlu olsun!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle