30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 2 TEMMUZ 2022 CUMARTESİ 2 olaylar ve görüşler ‘Kitapta yazdığı gibi anlatmayın’ cilere belli bir içeriği “kendi sözcükleriy- yu, pek ellenmemiş, taze sözcüklerle anla- ları bugünün Türkiyesi için mi yazıyorum” kardeşlik, emeğe saygı gibi ülkülerin- yanı- ÜlKEr İNcE le” anlattırmak gibi bir alıştırma yaptırıldı- tıyor. Bakın örneğin “enflasyon” için ne de- sorusuna şu yanıtı veriyor: “‘Tarihin sun- na koyun. Yan yana koyduğunuz bu çağrı- iliyorsunuz, televizyon programcıla- ğını hatırlarım. Bir konuyu öğrenmek biraz miş: “Enflasyon bütün fiyatların birlikte ve duğu zamanlar’ birbirinden farklıdır. İçinde şımlardan, sözcüklerin içermelerinden ne- rı genelde enflasyon, dış ticaret açığı, farklı hızlarla koşusudur. (...) En arkada ka- da budur. Kitaptaki gibi anlatmaya “ezber- daima farklı ve benzer elemanlar taşır. İk- ler çıkıyor bakın: Ortaçağdan kurtulmadan Bdöviz rezervi falan gibi teknik konu- cilik” denir çünkü. Bizim eğitimimizin sa- lan da en öndeki kadar hızlı koşmak ister. tisatçı ise sadeleştirmek ister. Sadeleştire- 20. yüzyıla geçemezsiniz, 20. yüzyılın ni- larda bir uzmana bağlanıp ondan görüş alı- Koşamayıp yürümeye çalışan ücretlerdir. katlığı olarak anılan “ezbercilik” tam da bu- bilirse işin karmaşık boyutlarını da keşfe- metlerinden, insana tanıdığı haklardan ya- yor. Genelde uzmana, “Bize bu konuyu her- Emeğin ‘fiyatı’dır. Koşu boyunca emeğin decektir.” dur işte. Bilgiyi kendinin yapamamak, ye- rarlanamazsınız. Asıl önemlisi de ortaçağ- gelirinden, varsa varlığından, kârlara sü- kesin anlayacağı bir dille anlatır mısın, lüt- ni durumlara uygulayamamak, çoğaltama- dan kurtulmak kolay değildir. Kurtulmanıza fen” dediklerini de hatırlarsınız. Yani “Ki- rekli kaynak aktarılır. Emeğin gücü zayıflar, mak. O zaman bilginin yalnızca hamallığını İçermeler izin vermemek, saltanatını sürdürmek için kârlar katlanarak artar. Bunu yaşıyoruz.” tapta yazdığı gibi anlatmayın” diyorlar. yaparsınız, kitapta nasıl yazıyorsa bilgileri Karmaşıklığı anlayabilmek için bilgi- ortaçağ her şeyi yapar, çok “serttir”. Görüyorsunuz “herkesin anlayacağı gi- öyle, oradaki sözcüklerle tekrarlar, başka yi sadeleştirebilmek! Sadeleştirmeyi öy- Hatta belki içermeler yalnızca bunlarla bi anlatma”nın ne olduğunu. Ama herke- Sözün tazesi sözcüklerle söylemeyi ya da hangi başka da sınırlı değildir. “Ortaçağı kızdırmayalım, le büyük bir ustalıkla beceriyor ki Kuruç. sin anlayacağı gibi anlatmanın “basitleş- Siz domates alırken, çok ellenmiş, hatta sözcüklerle söyleyeceğinizi bilemezsiniz. Şu kısacık ve sade cümleye bakın: “Orta- suyuna gidelim ama bu arada 20. yüzyı- tirmek” olmadığını hemen söylemek ge- yarı gevşemişleri mi seçersiniz, yoksa en Bütün bunları bana Bilsay Kuruç’un çağ 20. yüzyıl karşısında serttir.” Ortaçağ la atlayalım” diyerek ortaçağın “rızasının” rekiyor. Bilim basitliğe gelmez, doğru söz- tazelerini, diri ve parlak olanlarını mı? Cumhuriyet’te on beş günde bir yazdığı ya- alınması gerektiğini savunanların bu öne- sözcüğünün az çok eğitimli insanlardaki cüğün “sadeleştirmek” olması gerektiğini İşte böyle sözün diri ve tazesi de var- zılar ilham etti. ilk çağrışımlarını -dinin tartışılmaz iktida- rilerini kuşkuyla karşılarsınız. Ortaçağın rı- dır, çok ellenmiş, pörsümüşü de vardır. Bin Gazetedeki yazılarını ilk okumaya baş- Kuruç’tan öğreniyorum. rını, bilime soluk aldırmamasını, insan ha- zasını kim alabilmiş ki siz alacaksınız? kez tekrarlanmış sözler gevşer, hatta “boş ladığımda, okumaktan tat aldığımı fark et- yatına hiç değer vermeyişini falan- hatırla- Bunların hiçbirini söylemiyor elbet- Birinci Dünya Savaşı sonrası laf”a dönüşür. tim. Yazılara biraz dikkatli bakınca sırrı- Almanya’nın korkunç enflasyon serüveni- yın ve bunları 20. yüzyılın çağrışımlarının te Kuruç, ama o kısacık cümlenin içinde Eğitim yıllarında, bazı derslerde öğren- nı anladım. Kuruç anlatmak istediği konu- ni anlatan Kuruç, kendisine sorduğu “Bun- -hukuk devleti, insan hakları, özgürlük, hepsi var. kaba ve sekter yaklaşımlara karşı çıkarak Madımak’ta okuyacaksınız. Erdoğan Aydın bir Aziz 12,5x19,5 - 96 sayfa - Öykü Olcay Bağır 13,5x20,5 - 384 sayfa - İnceleme GAZETECİ/YAZAR slam ülkelerinde büyük tartışma yaratan Hint İasıllı İngiliz yazar Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” romanının, Bakanlar Kurulu, Türkiye’de Sevgili çocuklar, dünyaya çocuklar kadar “Yurt dışında” yaşamak isteyenlerin sayısının yasaklanmasına karar vermişti. temiz bir gözle bakanlar; gülümsemek, iki her geçen gün daha çok arttığı bu günlerde, O günlerde Aziz Nesin, bir aydın duyarlılığıyla insan arasındaki en kısa mesafedir. Mizah, uzunca bir süre "yurt dışında" yaşamış biri verilen karara itiraz ederek kitabın yayımlanma- en çok akılda kalan anlatım tarzıdır. sını üstlendi. Böylece sahibi ve başyazarı konu- olarak, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’in Nasreddin Hoca yüzyıllardır hem munda olduğu Aydınlık gazetesinde kitabın bazı sosyal ve siyasal renklerinden söz etmek güldürüyor hem düşündürüyor. bölümleri yayımlandı. gerekiyordu diyor Çimen Turunç Baturalp. Yurtiçinden ve yurtdışından gelen tepkiler Mustafa Balbay, Türkçemizin bütün üzerine Nesin, Rüşdi’nin romanını yayımlamak “AB’nin kalbinde Biz(siz) Onlar’da, giderken zenginliklerini kullanarak Nasreddin istemesindeki amacının, yazarın davasına hiz- kurduğu “Türkiye’de huzur yok!” cümlesinin Hoca’nın derslerini bugüne taşıyor. met etmek ya da Türkiye’deki tutucuları kış- “Türkiye’de huzuru sağlamayı beceremiyoruz kırtmak olmadığını belirten açıklamasını kale- biz!” cümlesine evriliş sürecini bir gazeteci İyi okumalar. me aldı. olarak radarına takılan birbirinden çok farklı Her dönemde her fırsatta hedef gösterilen örnek ve gözlemlerle aktarıyor… Aziz Nesin’e karşı bu olayların ardından linç kampanyası başlatıldı. Ağır hakaretler, iftiralar 13,5x21 13,5x21 ve tehditler Nesin’i yıldırmadı. İnceleme Öykü 224 sayfa 104 sayfa ‘Yarası kapanmaz’ Aziz Nesin, 1993 yılının 2 temmuzunda Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Sivas’a git- tiğinde gerici basında günlerdir yayımlanan kış- kırtıcı haberler de amacına ulaştı. “Sivas Aziz Nesin’e mezar olacak”, “Şeriat isteriz”, “Kahrol- sun Aziz Nesin” diye bağıran gericiler, etkinliğe katılan aydınların kaldığı Madımak Oteli’ni ateşe Orhan VOrhan Veli’nin hieli’nin hikkââyeciliğinin zengin ve ileride yeciliğinin zenggin ve ileride "...Nesneler"...Nesnelere göstere gösterdiğimiz vefa, özellikle, diğimiz vefa, öze verdi. Etkinliğe davetli olan 33 aydın ve iki otel verimli olabilecek tarverimli olabilecek tarafı afı çeşitli unsurlarla çeşşitli unnsurlarla hatırhatıra nesneler ya da yadigârlar söz ka nesneler ya da yadigârlar söz onusu görevlisi katliamda yaşamını yitirdi. mmeydana gelmiş terkipeydana gelmiş terkiptedir. Bir bütün olartedir. Bir br bütün olarak ak ise daha farklı bir anlam kise daha farklı bir anlam kazanıyor.azanıyor. Benim de “Açık sözlüyüm, düşünürüm, düşündüğümü hhikikââyelerini düşünecek olursak, geryelerini düşünecek olurrsak, ggerçeğin çeğin vefa göstervefa gösterdiğim yadigâr nesnelerimdiğim yadigâr nesnelerim var. söylerim. Bundandır ki ömrümün uzun bir süre- başlıca unsurlarını buluruz:başlıca unsurlarını buluruz: BunlarBunlardan biri, babamın ölmeden ödan biri, babamın ölmeden önce bana sini ya hapishanelerde geçirdim ya ölümle bu- run buruna geldim. Ancak bir olay var ki yara- ‘oğlum, hiç değilse bazen k‘oğlum, hiç değilse bazen kendi aendi ayyaakkabılarını Cemiyetin tezatlı görünüCemiyetin tezatlı görünüşü (fakirlik, zenginlik, şü (fakirrlik, zenginlik, tamir edersin’ diyertamir edersin’ diyerek armağan ettiği demir ek armağan etti sı kapanmaz, kapanamaz” der usta, hatırladıkça işsizlik, açlık, zenginlik ümitleri, haişsizlik, açlık, zenginlik ümitleri, hayyalleri valleri v.s.), .s.), burnunun direkleri sızlar. bir örs. Ama ben, zamana tbir örs. Ama ben, zamana taştan da daaştan da yanıklı ddoğa sevgisi, yaşama zevki, ölüm meselesi oğa sevgisi, yaşama zevki,, ölümm meselesi o demir örsü aldım, kitaplığımın üsto demir örsü aldım, kitaplığımın üstüne vs. Fvs. Faakkaat bunlar bize üzerinde ısrt bunlar bize üzerinnde ısrrarla durulan arla durulan ‘Bu kaçıncı öldürülüşüm’ kkooydum, bir tek aydum, bir tek ayyakkakkabı bile tamir etmeden. abı bile tamir birbirer mesele gier mesele gibi ve çevrbi ve çevreesinden sossindenn soyutlanmışyutlanmış Önce yağmalama sonra ise “Yakın ulan ya- Nesneye vefa gösterNesneye vefa göstereyim derkeyim derken baen babama olarolaraak değil de, hak değil de, hayatın doğal akışı içinde yatın doğğal akışı içinde kın” sesleri ve tekbirlerle çevredeki araçların vefasızlık mı ettim yoksa?..vefasızlık mı ettim yoksa?..."." sakin ve ahenkli bir şekilde verilmiştir.sakin ve ahenkli bir şekilde verilmmiştir. ateşe verildiğini anlatır Nesin: “Ateşin kızıllığı, Güzin DinoGüzin Dino dumanın siyahlığıyla birleşip çevremizi sarmış- tı. Bu kaçıncı öldürülüşüm bilmiyorum fakat ölü- 12,5x19,512,5x19,5 13,5x2113,5x21 me en yakın olduğum anı artık görebiliyordum. ÖykÖyküü DeDenemeneme Her şey 5-10 dakika içinde olup bitmişti. Aşağı 448 sa8 sayfayfa 296 sa296 sayfayfa taraftan korkunç çığlıklar gelmeye başladı. Ba- ğırıldı, yardım istendi ve sonra sesler sustu. Ar- tık sıra bendeydi. Kesin olarak ölüme hazırdım. Lütfi Kaleli birkaç kez ‘Ölüyoruz abi’ dedi. De- dim ‘Ölüyoruz, öleceğiz. Başka çare yok’. Sonra dönüp Lütfi’ye ‘Beni şu yatağa yatır, bu güruha Düşündük taşındık, günümüzde bir Tahir kötü bir ceset vermek istemiyorum. Korkarak Sabahattin Ali’nin bütün öykülerinde değil, fakat olsa, onların öyküsü, Tahir ile Zühre diye ölen bir adam gibi görünmeyeyim. Köşeye bü- özellikle köy, köylü, yoksulluk ve yanı sıra da kadın züşmüş bir adam gibi ölmeyeyim’ dedim.” yeniden nasıl anlatılır, nasıl iletilir, dedik. konularını işlediği öykülerinde acıtan bir gerçekçiliği var. Bunlar okuru keşke öyle olmasa diye düşündü- Linç ve cehennem Hemi dünden, hemi bugünden yeller estirip ren, fakat kaçınılmaz olarak da adım adım acıtıcı O sırada otelin önüne bir itfaiye aracı yakla- güller alarak yaşayan Tahir'le, yaşayan sona hazırlayan öykülerdir. şır. İtfaiye merdivenlerinden inerken RP’li Mec- Zühre'nin masalını Sevgi Elması'ndan Sabahattin Ali büyük yeteneğinin evrensel boyutlara lis üyesi Cafer Özçakmak, “Asıl öldürülecek anlatalım dedik. ulaştığı bir olgunluk çağında, 41 yaşında, hiç hayvan burada” diye bağırıp güruhun dikkatini kuşkusuz dönemin siyasi polisinin alçakça tuzağına oraya çekmeye çalışır. Sonrasını usta anlatsın: Elmanın yarısı dün, yarısı bugün, her ikisi düşürülerek katledildi. Toplumsal yaşamımızın en “Tam kurtuluyorum derken artık Sırat birleşe, okuyanlar bağışlaya. kanlı, en karanlık bir sayfası olmasının yanı sıra Köprüsü’nde gibiydim. Devam etsem linç, geri edebiyatımızın bu onulmaz acısının hesabı, dönsem cehennem vardı. Merdivenlerden iner- Ceyhun Atuf Kansu üzerlerinde bu cinayetin laneti olanlardan her zaman ken çökmüş haldeydik. O sırada görevlilerden sorulmaya devam edilecektir. biri beni bileğimden çekerek kalabalığın ortası- Ataol Behramoğlu na attı. Yere düştüm, tekme ve yumruklarla vur- maya başladılar. Sonrasında polis arabasına ka- 12,5x19,5 13,5x21 dar sürüklendim. Yaralı olarak kurtulmuştum Öykü Çocuk ancak 35 can, yıllar sonra bile yeri doldurula- 584 sayfa 80 sayfa mayacak onlarca değer katledilmişti.” İddianamede olayların nedeni, “şenliklere ka- tılanlar” olarak gösterildi. Aziz Nesin’in varlığıy- sa “eylemin hazırlayıcı sebepleri” arasında sayıl- dı. Usta yazarı Sivas katliamından iki yıl sonra, yine bir temmuz gününde, söyleşi ve imza gü- nü için gittiği İzmir’de kaybettiğimizde 80 yaşın- daydı. Öldüğü güne kadar halkını bilinçlendirme ve Aydınlanma savaşından geri durmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle