02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 6 ARALIK 2020 PAZAR YORUM / HABER Türk halkı koyun değildir Evlere tıkıldık ya, kitap okuyorsun, yeni bir kitabın ilk taslağına başlıyorsun, dizi izliyorsun, müzik dinliyorsun ama evde zaman bir türlü geçmiyor. Böyle olunca da insan olmadık şeyler düşünüyor. Şimdi bir soru: Hani bir seçim olur da AKP ve ortakları yenilirse onların iktidarı paşa paşa devredeceklerini düşünüyor musunuz? Ben düşünmüyorum, hatta yeniden iktidara gelme ihtimalleri bile var. Hemen itiraz etmeyin. Çünkü anketler AKP’nin oylarının düştüğünü gösteriyorsa da diğer muhalefet partilerinin oylarının arttığına dair hiçbir belirti yok. “Halk bunlardan bıktı, açlık kapıda, ekonomi altüst” demeyin. Bunu biliyoruz, bilmediğimiz şey muhalefet partilerinin olur da iktidara gelirlerse ne yapacakları? Kimse alınmasın, ne demek istediğimi açıklayacağım. Diyelim ki CHP ve HDP, belli ilkelerde anlaşıp birlikte iktidara yürümeye karar verdiler. İktidara geldiklerinde ekonomiyi düzeltmek, rayına yeniden oturtmak için bir planları, programları var mı? Diyelim ki ben küçük ölçekli bir KOBİ sahibiyim. Koronadan ötürü iyice çökmüşüm, beni ne tür bir iktisadi programla yaşama katacaklar? Kimselerin bunlardan söz ettiği yok. Çok basit bir şey, muhalefet demeli ki: “İktidara geldiğimizde halkın ödediği taşıt geçmeyen köprülerin geçiş parasını kaldıracağız! Şirketlerin silinen vergi borçlarını yeniden yapılandırıp buradan gelecek paralarla kapatılan şeker fabrikalarını yeniden açacağız.” Hangi partinin bu konuda bir çalışması var? Doğrusu bir markete gittiğimde ağlamaklı oluyorum. Kırmızı mercimeği bile dışarıdan alıyoruz, geçen yazımda da beKuyuya düştüm kurtarın beni. Fotoğraf: Işıl Özgentürk lirttim, gariban yiyeceği kuru fasulye 30 lira. Diyelim ki başa geldiniz, tarım alanındaki yabancı kotaları nasıl kaldırıp yerli tohuma ve yerli üretime geçeceksiniz? Bunun için partililerin yaptığı detaylı bir çalışma var mı? Bölgelerin tarım potansiyelleri yeniden nasıl canlandırılır? Trakya’nın yok edilen ayçiçeği yeniden nasıl güneşe bakacak, Çukurova yeniden nasıl pamuğun beyazına bürünecek? Konya Ovası yeniden nasıl buğday başaklarının rüzgârda nazlı nazlı salındığı bir ova olacak? Usuldan eğitime gelelim. Ben üniversitede okurken o yıllarda başlatılan özel okullara isyan edip üniversite işgal etmiştik. Şimdilerde özel üniversitelerden, özel liselerden geçilmiyor. İlkokullar bile özel. Ayrıca kendi alanında uzman binlerce üniversite, lise hocası KHK ile görevlerinden uzaklaştırıldı. Şimdi muhalefet hiç bıkmadan “eğitimin herkes için bir insan hakkı olduğunu” her yerde yinelemek ve iktidar olduklarında neler yapıp bu kargaşaya son vereceklerini herkese, evet, herkese anlatmak zorunda. Ben şiddetle merak ediyorum, eğitim reformu için ne gibi bir çalışma yapılıyor? Birileri çıkıp söylesin, binlerce genç insana, binlerce veliye umut olacak bir program önersinler? Söylemek hoşuma gitmiyor ama siz insanlara umut aşılamazsanız, kimseler peşinizden gelmez. Şimdi gelelim ülkemizin engellilerine. Bu bilgileri bir Avrupa Birliği projesinde çalışırken öğrendim. Ülkemizde 12 milyon engelli var. “Işıl abartma” demeyin, görmediğimiz, duymadığımız için onları yok sayıyoruz. Çünkü ne yollarımız, ne parklarımız, ne banka kapılarımız ne de özellikle belediye tuvaletlerimiz engelliler için düzenlenmiş... Hadi bir engelli arabasını banka kapılarından ya da resmi bir dairenin kapısından sokmaya çalışın. Başaramazsınız. Kim akıl verdiyse verdi ülkemizin gelmiş geçmiş sağ iktidarları içinde engelli yurttaşlara belli kolaylıklar getiren AKP iktidarı oldu. Hem engelli kişiye hem de ona bakana belli bir para veriliyor. Tayyip Erdoğan bir seçim konuşmasında şöyle demişti: “Benim 24 milyon taş gibi oyum var!” Evet var,12x2 eder sana 24. Öyleyse muhalefet bu oylar için farklı öneriler getirmelidir. Engellileri hayatın içine sokacak projeler hazırlamalıdır. Onları birer sadaka alan değil, çalışan yapacak yolları geliştirmeli ve bunları açık açık söylemelidir. Dört bakanlığın bütçesinden daha büyük bir bütçeye sahip olan Diyanet, bu sefayı sürdürecek mi? Bekçiler, Doğu’da devlet parasıyla koruculuk yapanlar ne olacak? Atanmayı bekleyen binlerce öğretmen için nasıl bir planınız var? Hıristiyan âleminde rahipler kendi cemaatlerini oluşturup yani bir emek sarf edip bağışlarla yaşar. Bizde ise imamlar devletten, öğretmenlerden daha fazla maaş alıp barınma, ısınma için de hiçbir para ödememektedir. Bazı köylerde yetişkin nüfusundan fazla cami var ve cuma günleri dışında ne yazık ki boş. Bu haksızlık nasıl giderilecek? Öte yandan milyonlarca kişiyi ilgilendiren asgari ücret, evet, asgari ücret, insanların yaşaması için en az 4 bin Türk Lirası’na çekilmelidir. Tamam iktidar saraylardan çıkmıyor ama muhalefet artık iktidarın oluşturduğu gündemle hiç ilgilenmemeli, her an her yerde asgari ücreti gündeme getirmelidir. Aksi takdirde her şey gene eski tas eski hamam devam edecektir. Şimdi diyeceksiniz ki bunlar da söyleniyor ama halk anlamıyor. Öyle kaçamak yanıt yok. Bir deneyin, her Allah’ın günü Tayyip Erdoğan’ın ya da Bahçeli’nin söylediklerine yanıt vermek yerine, umut verici önerilerle halkın karşısına geçin. Türk halkı iktidarın sandığı gibi koyun değildir. 6 ARALIK 2020 SAYI: 34756 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:36 08:08 13:00 15:22 17:43 19:09 Ankara 06:19 07:49 12:45 15:09 17:30 18:55 İzmir 06:40 08:07 13:07 15:36 17:58 19:20 4Haziran 2007 günü ABD İstanbul Başkonsolosu Deborah K. Jones’un gönderdiği kripto, “Zeynel Erdem, Gülenci okulları ele alıyor” başlığını taşıyor ve karşısında oturan adamın kendisine söylediklerini Washington’daki makamlara aktarıyordu. Karşısında oturan adam hem TürkAmerikan İşadamları Derneği Onursal Başkanı hem Fransız İş Konseyi Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Dünya İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve tam zamanlı GENPA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem’den başkası değildi. Ama Amerikan Başkonsolosu Deborah K. Jones, kriptoda onu üstlerine “kendisini ABD’nin avukatı olarak tanımlayan biri” diye tanıtmakla yetinip Washington’a verdiği mesajları iletiyordu. Zeynel Abidin Erdem, Başkonsolos Jones’a Pensilvanya’da Fethullah Gülen’i şahsen ziyaret ettiğini, Türkiye’de 5 milyon Fethullahçının yaşadığını, “hizmet”e yardım edenlerin bunun birkaç katı olduğunu, bizzat kendisinin on binlerce dolarlık yardım yaptığını, Fethullahçıların ABD’ye ne kadar “iyi niyetle” yaklaştığını, Gülen’in sınır dışı edilmesinin ters etki yaratacağını uzun uzun anlatmış; Washington’daki üstlerinden Fethullah Gülen’in ABD’deki ikamet vizesi sorununu çözmelerini talep ediyordu. Başkonsolos Jones, aynı kriptoda Zeynel Abidin Erdem’in birkaç yıl önce Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen’in arasını bulmak çabasını da Washington’a, “İkili arasında bir telefon görüşmesine aracılık etmeye yeltenmiş, ancak Gülen tarafından terslenmiş” tümcesiyle bildiriyordu. Cendere’de boğulmak Yerli Amerikancı, milli Fethullahçı Can kardeşlerim Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın sonuncu müthiş araştırması, Cendere* kitabından alıntıladığım yukarıdaki satırlar, Türkiye’de çok yaygın “her devrin adamı” türüne tiksintimi artırıyor, değerli okurlarım. Onursuzların istilasına uğrayan Türk medyasında, artık parmakla sayılan dürüst gazetecilerden iki Barış’ın WikiLeaks belgelerinden edindikleri bu bilgiye göre, iş insanı Zeynel Abidin Erdem için Amerikancı ve Fethullahçı denebilir, değil mi? Zaten kendisi de 2017’de Mardin’de yaptığı bir konuşmada ABD ile olan istihbarat yakınlığını, “NATO Başkomutanlığı davetinde yerim değiştiriliyorsa, eğer Clinton gibi bir adama ‘Gel benim derneğimde konuş’ dediğimde gelip konuşuyor ve benim iki gün misafirim oluyorsa bu, altyapıda kendilerine giden istihbarattandır” sözleriyle bizzat övmektedir. Fethullahçılığına gelince... Cendere*den okuyalım: 28 Şubat 2015 tarihinde savcılığa Erdem Holding hakkında gelen bir ihbarla başlayan soruşturma, 2019’da bir davaya dönüşür. Neden dört yıl beklenir? Çünkü süreç, FETÖ borsası iddialarının ayyuka çıktığı zamana denk gelmiştir. Zengin bir işadamını FETÖ’den sorgulamak kolay değildir. Erdem, sonuçta bir savcının karşısına oturur. Kendisine ByLock dahil, birçok FETÖ suçlaması yapılır. Ekim 2018 MASAK raporuna göre Zeynel Abidin Erdem’in patronu olduğu Erdem Holding’e ait şirketler, Fethullah Gülen’in talimatı doğrultusunda Bank Asya’da milyonlarca dolarlık hesaplar açmıştır. Raporda, bunlardan sadece GENPA’nın 20132014 arası Bank Asya’ya 12 milyon 100 bin dolar ve 5 milyon TL yatırdığı görülmektedir. Gazete ilanıyla biat 17 Aralık 2018’de tutuklanan Zeynel Abidin Erdem’in iddianamesi, göz yaşartıcı bir sürat rekoruyla 24 saatte yazılıp mahkemeye sunulur. Sekiz buçuk sayfadan ibarettir. Erdem, etkin pişmanlıktan yararlanır. Zaten asıl suçlu da bulunmuştur: Zeynel Abidin’in kullandığı ByLock, yeğeni Fatih Erdem adınadır. Herkesten saklanan dava, 5 Şubat 2019’da Hürriyet’te dört satırlık bir haberle duyulur. Ertesi gün Sabah, Yeni Şafak, Akit ve Takvim’de tam sayfa bir ilan çıkar. GENPA’nın sahibi Zeynel Abidin Erdem, “Bizi asla bölemeyeceksiniz!” başlığını, kendi fotoğrafı ve imzasını taşıyan ilanda “AK Parti’den asla ve asla vazgeçmeyelim. Değerli halkımız Erdoğan’a desteğimizi esirgemeyelim!” demektedir. Erdem’in “Padişahım çok yaşa” ilanlarındaki sübliminal mesaj, “Taraf değiştirdim, beni yargılamayın” yakarışından ibarettir. Yumurta ikizi ve iş ortağı Mehmet Nezih’in aksine siyasal sahne ışıklarında parlamayı pek seven Zeynel Abidin Erdem, 12 Eylül darbecilerinin MDP’sinde il başkanlığı yaptı, Ülkü Ocakları’nda ve Adalet Partisi’nde çalıştı. Turgut Özal, Tansu Çiller, Süleyman Demirel ile yakınlık kurdu, Fethullahçı oldu. Şimdi Erdoğancı. Yeğeni FETÖ’den ceza aldı, kendisi kurtuldu. Çünkü zengindi. Hâlâ da zengin. Oysa Bank Asya’ya, bazıları kime ait olduğunu bile bilmeden üç kuruş para yatırdı diye kovuşturulan garibanlar, hâlâ mağdur ve daha da gariban. Suçlular cellat oldu, masumlar idamlık İspanya’da idam cezaları, 1974 yılına kadar “cendere”de infaz edilirdi. Antikçağlardan beri insan öldürmeye yarayan cenderenin en gelişmiş hali, demirden bir boyun kelepçesidir. Kelepçenin ortasında bir delik vardır. İdam mahkumu, cenderenin monte edildiği iskemleye oturtulur. Cendere boynuna geçirilir ve arkadaki delikten kalın bir burgu sokularak yavaş yavaş çevrilir. Burgu cendereden içeri girdikçe mahkumun ensesindeki iki omuru kırar. Cellatın maharetine bağlı olarak uzun süren, omurların çatırdayıp kırılmasının duyulduğu bir ölümdür. Barış’lar, Cendere*nin çatırtısını yazdı. Türkiye’nin omurları kırılıyor. Bizim boynumuz. Üstelik masumuz. * Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020 Tüm umudumuz aşıda. Reyiz “Sıkıntı yok!” dedi. Kendi “şahsi” sıkıntıtahmin etmek zor değildir.” Reyiz TRT Dünya Forumu’nda TV’lere bunları anlatırken İçişsını kastetti. leri Bakanı Soylu da iktidarın Zira başbakan iken “Şahdünya çapındaki dijital projesım, ailem ve torunlarım da sini açıklıyordu: aşı olmayacak!” dedi.. “Vatandaşların tüm şahsi bilDijital faşizmin aşısı yok Ve milyonlarca dolarlık ithal aşı çöp oldu. gileri pasaport ve sürücü belgesi bilgileri dahil çipli T.C. kimBu defa çok şükür aşı olaliklerine yükleniyor.” cakmış. Bu kez de yeterli aşı Belli ki Sayın Bakan dijital bağlantısı yapılmadı. benzemesi rastlantı değil. faşizmden de Reyiz’in “baş80 küsur milyonumuza yetmeyeSalgın vakalarını ve vefatları ay komutan sorumluluğu” ile söyledikceği şimdiden belli. larca “parmakla sayılacak” miktar lerinden habersiz: Din adamlarının da görev yaptığı da tutmaları da bundan olmalı. “Etnik ve dini faşizmin acılarını asırbir de “Korona Toplumbilimleri Ku Sonunda ilahi ve tıbbi adalet ile larca çeken, sömürgecilik ve doymak rulumuz” var. Bugün dek hiçbir ma ünlü ilahimizdeki Zahit’e yapılan si bilmeyen kazanç hırsının ağır bedellerifet sergilemedi. O da Bakan Koca tem, Reyiz üzerinden tecelli etti: rini ödeyen insanlığı bu tehditten kobaşkanlığında toplanıyor. “Reyiz bizi ta’an eyleme/ Hak is rumak hepimizin görevidir.” “Şahsım” milleti de temsil ettiği min okur dilimiz/Sakın efsane söyVay ki vay! ne göre o aşı olunca milletin tümü leme/ Hazret’e varır yolumuz. SaKemal Kılıçdaroğlu veya Meral de aşılanmış sayılabilir. yılmayız parmak ile/ tükenmeyiz kır Akşener’in, içinde “etnik faşizm” Üstelik Reyiz’in aşısı Çin işi olmak ile/ Taşramızdan sormak ile ve “dini faşizm” geçen bir cümle mayacağı için de milletin ekstrakimse bilmez ahvalimiz?/ Tevhid kurduklarını hiç hatırlamıyorum. dan sevinci garantiye alınmış olur. eden deli olmaz./Allah diyen mahReyiz’e saygısızlık etmekten çeBir önlem daha olmalı: rum kalmaz/ Her seher açılır solkindikleri için hiç belki de hiç kurMaske, mesafeye bir “M” daha ek maz./Bahara erer gülümüz.” mayacaklar. lenmeli ve muska zorunlu hale ge Önümüz bahar. Baharın sonu HHH tirilmeli. Zira 3M akılda daha kalıcı. da yaz. Reyiz sözlerini şöyle bağlıyor: Sağlık Bakanlığı’nın tarikatçı Aşı tam da bu evrede bulundu. “Dijitalleşme yoluyla yeni adaletcemaatçi kadrolar ile Diyanet’in Seyirci ve okur rekorları kıran sizliklerin, haksızlıkların, ötekileş150 bini bulan personeli de bu “Sır (Secret)”da Albert Einstein’in tirmelerin ortaya çıkması kaçınılmuska işini üstlenebilir. ağzından ifade edildiği üzere: mazdır!” Reyiz’in bir KHK’si yeter! “Hayat iki şekilde yaşanır: Ya hiç Peki ya “Dijtalleşmeye bağlı olHHH mucize yokmuş gibi ya da her şey mayan haksızlık ve adaletsizlikler?” Koronayla savaş yetmezmiş gibi bir mucizeymiş gibi...” HHH Reyiz, bu kez tüm vatandaşları “diHHH Hayat ve siyaset bu. jital faşizme” karşı savaşa çağırdı. Reyiz 18 yıldır süren “mucizenin” Ortalığı saran kayırmacılık, yeteFitneciler tersini iddia etse de devam edeceğine inanıyor. neksizlik, beceriksizlik, ihtiras, haReyiz fıtraten antifaşist: Zira başına devlet kuşu yerin, omzu ramzadelik, açgözlülük ve itibar “Her alanda yaygınlaşan dijital na papağan olup Devlet Bey kondu. budalalığı “pik yaptıyapıyor”. Her faşizme karşı hep birlikte mücadele Aynı dili konuşuyorlar. şey değişebilir, değişir. etmeliyiz... Bireyi bir isim veya nuYakında “dijital tehlike”ye o da dik Güneş yeniden parlar. maradan ibaret gören dijitalleşme kat çekecek ve birlikte “İlk hedefi “Şahlar Şahı Divan Açar nin sonu faşizme çıkar!” (TRT Foru miz dijital faşizmdir. İleri” diyecektir. Divan Gümbür Gümbürlenir.” mu, 12 Aralık 2020.) HHH Seçim kararı alınır, sandıklarla HHH “Dijital verilerini kontrolü çok bü birlikte gönüllerde çiçekler açar. Dijital “sayısal” demek. Latince “par yük sıkıntıların habercisidir. Güç teMeydan gümbür gümbürlenir. mak” anlamındaki “dijit” kökünden tü merküzünün (gücün tek elde topYeter ki “dijital faşizm” evlerden reme. Romen rakamlarının parmağa lanmasının) yol açacağı sorunları ırak olsun. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] BAKAN UĞURLAMIŞTI Çin’e diye yola çıktı, Maltepe’den geri döndü! Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katıldığı törenle 4 Kasım’da İstanbul’dan Çin’e uğurlanan ‘ilk ihracat treni’nin, Maltepe İstasyonu’nda üzerindeki pankartlar söküldükten sonra Halkalı Garı’na geri getirildiğini iddia etti. Uğurlama töreninde konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “İlk trenimizdeki 42 konteynerin içerisinde Çin’e beyaz eşya taşıması yapacağız. Trenimiz, 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek 12 günde yükünü Çin’e ulaştıracak” demişti. BTS tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “İlk ihracat treninin 04.12.2020 tarihinde Kazlıçeşme istasyonundan Çin’in Xi’an şehrine uğurlandığı basında haber olmuştur. Bakan Adil Karaismailoğlu’na, ‘Çin’e tren gönderiyoruz’ diye tören yaptırılmış, tren Marmaray’dan geçirilmiş, Maltepe istasyonunda tren üstüne asılı pankartlar sökülmüş ve tren, geri Halkalı Garı’na getirilmiştir. Bakan Karaismailoğlu’nun yanıltılmasının yanında, Dışişleri Bakanlığı’nın da bu yanıltıcı haberi paylaşması nedeni ile uluslararası kamuoyu nezdinde ülkemiz zor durumda bırakılmıştır. Ülkemizin itibarını sarsan, ‘yapılmayan bir taşıma’ nedeni ile kurumu zarara uğratan, yolcu taşımacılığında aksamaya neden olan, pandemi koşullarında halkın sağlığını tehlikeye atan TCDD yöneticileri hakkında gerekli değerlendirme yapılması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz. Çin’in Xi’an şehrine gidecek özel yük treninin, Marmaray tüp tünelinden geçirilmesi esnasında, 9 adet Marmaray treninin seferi iptal edilmiş, 10 adet Marmaray treninin sefer bölgesi kısaltılmış, 9 adet Marmaray treni de toplam 92 dakika tehir (rötar) etmiştir.” l Haber Merkezi ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CUMARTESI ANNELERI Akipa ve Demir için adalet talebi Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 819’uncusunu gerçekleştirdi. Koronavirüs salgını nedeniyle bu hafta da sosyal medya üzerinden canlı yapılan eylemde, 1991’de gözaltına alındıktan sonra öldürülen 36 yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa için adalet talep edildi. Yapılan açıklamada, “Bu acımasız ve insanlık dışı uygulama aynı zamanda hukukun da inkârıdır ve insanlığa karşı suçtur. Devlet yetkilileri bu suçun faillerini ve suça iştirak edenleri soruşturmak, dava etmek ve cezalandırmakla mükelleftir. Ancak devletin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi kayıp yakınlarını dertleri ile baş başa bırakıyor. Hukuk ve adalet sisteminin adeta çökmesi kayıp yakınlarının adalete ulaşmasını imkânsızlaştırıyor. Artık, adaletin yerini bulmadığı bizzat onu yerine getirmekle yükümlü olan devlet yetkilileri tarafından da dile getiriliyor” ifadelerini kulandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle