25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 28 ARALIK 2020 PAZARTESİ HABER/YORUM Biraz da 15 MILYON HARCANDI KOYUNLAR OTLUYOR İslam ve hoşgörü İslam dininin bir hoşgörü dini olduğu sık sık söylenir. İslamın temel kitabı olan Kuran’ın Bakara Suresi’nin 256. ayetinde yer alan “Dinde zorlama yoktur” ifadesi bu görüşün temeli olarak görülür. Ancak Kuran’da birçok ayette, Allah’ı inkâr edenler, Allah’a inanmayanlar, kâfir olanlar için, hem bu dünyada hem de öte dünyada verilecek cezaların da ifade edilmiş olmasının, İslamda zorlama, baskı, dayatma olmadığı görüşüyle bağdaşıp bağdaşmadığı ve Kuran’ın bir çelişki içerip içermediği yıllardır tartışılmaktadır. Öte yanda, kendisini Müslüman olarak tanımlayanların fiili davranışlarına, hareketlerine, seçimlerine ve eylemlerine bakacak olursak, durum daha da iç karartıcıdır. Dünyada kendisini Müslüman olarak tanımlayan insanların tamamı olmasa da birçoğu, hoşgörü ve empati duygusundan tamamıyla yoksun bir biçimde, İslam dinini veya İslam diniyle ilgili kendi yorumunu, başkalarına baskıyla, zorla, zulümle dayatmaya kalkmaktadır. Bu, İslamın bir hoşgörü dini olduğunu savunanları daha da zor bir durumda bırakmaktadır. HHH Türkiye, bu hoşgörüsüzlüğün dünyada en fazla yaşandığı ülkelerden birisidir. Maraş, Çorum ve Sivas olaylarında yüzlerce Alevinin katledilmesi; Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu gibi laiklik ilkesini savunan aydınların öldürülmeleri; araştırmacıyazar Turan Dursun’un İslam dinine yönelik eleştirilerinden dolayı katledilmesi; Neve Şalom Sinagogu, Bet İsrael Sinagogu, İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC bankasına yönelik saldırılarda onlarca vatandaşın yaşamını yitirmesi; Suruç ve Ankara Garı katliamlarında yüzü aşkın vatandaşın katledilmesi buna dair örneklerdir. Din dersinin zorunlu hale getirilmesi; imam, hatip ve müftü ihtiyacının ötesinde dört bini aşkın imam hatip okulunun açılması; on beş bini aşkın Kuran kursunun, yüzü aşkın ilahiyat fakültesinin açılması; “4+4+4” eğitim modeliyle imam hatip dışındaki okullarda da eğitimin kısmen dinselleştirilmesi; dinin eğitim sistemi üzerinden zorla dayatılması; devlet kurumlarında kadrolaşmada liyakat ölçütleri yerine dincilik ölçütünün kullanılması; siyasetin ve bürokrasinin dini referanslara ve söylemlere göre yürütülmesi; dine yönelik eleştiri getirenlere dava açılması; dindarlık ve dinsizlik tartışmasında bir uzlaşma formülü olan laiklik ilkesinin bertaraf edilmesi ve böylece anayasanın ihlal edilmesi de kendisini Müslüman olarak tanımlayan bazı insanların ve yöneticilerin hoşgörüden ne kadar uzak olduklarının açık göstergeleridir. HHH Türkiye’de din konusundaki hoşgörüsüzlük öyle bir noktaya gelmiştir ki bir zamanlar İslamcı siyasete sempati duyup, bunu sonradan, dindar kimliğini koruyarak sorgulayan kişiler bile hedef haline getirilmiştir. İlahiyatçı Mustafa Öztürk’ün yaşadıkları buna dair en son örneklerden birisidir. Mustafa Öztürk, vahiy hakkında yaptığı bir yorumdan dolayı kendisi hakkında başlatılan linç kampanyası üzerine, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki görevinden ayrılmıştır. Oysa Mustafa Öztürk’ün yaptığı yorum, felsefe, teoloji ve ilahiyat çevrelerinde yüzlerce yıldır tartışılan olağan bir konudur. Bunu olağanüstü bir hale getirenler, ilahiyat fakültelerini ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı işgal eden hoşgörüsüz köktendincilerdir. HHH Müslümanlar Allah’ı mükemmel bir varlık olarak tanımladıklarına göre, Müslümanlara göre Kuran da Allah tarafından yollanmış bir kitap olduğuna göre, Kuran’da gayri mükemmel unsurların bulunmaması gerektiği çıkarımı, yeni bir şey değildir. Mustafa Öztürk de, Kuran’da bazı ayetlerdeki ifadelerin, Allah’ın mükemmel varlık sıfatıyla bağdaşmadığını belirterek vahyin bu ayetlerle ilişkisinin ve yapısının sorgulanması gerektiğini ifade etmiştir. Kuran’da bazı ayetlerde, hem çelişkili hem de bilime aykırı ifadelerin bulunması, ayrıca bazı ayetlerde, bazı insanların ahlak ve erdem anlayışıyla bağdaşmayan unsurların var olması, sadece ateistlerin, agnostiklerin ve deistlerin değil, dindarların da üzerinde düşünmesi gereken bir konudur. Kaybeden Mustafa Öztürk değil, İslamı İslamcılık sanan, tarihselcilikten yoksun, köktendinciler olmuştur. 28 ARALIK 2020 SAYI: 34778 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:49 08:21 13:11 15:29 17:50 19:17 Ankara 06:32 08:02 12:55 15:17 17:38 19:03 İzmir 06:53 08:21 13:18 15:44 18:05 19:28 hayvanlar yesin CEMİL CİĞERİM Ordu’nun Altınordu ilçesinde 2015 yılında 15 milyon TL harcanarak yapılan ve resmi törenle açılan 116 dönüm üzerine kurulu Botanik Park, şehir hastanesi yapılacak diye söküldü. Hastane projesinin de rafa kaldırılmasıyla kaderine terk edilen park alanında hayvanlar otluyor. Ordu’nun Altınordu ilçesinde, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 15 milyon liralık harcamayla 2015 yılında 116 dönüm arazi üzerine kurulan, içinde oturma alanları, yürüyüş parkuru, kır düğünü alanı, ağaç fidanları, çeşitli bitkiler ve sosyal tesislerin olduğu tek Botanik Parkı, 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi’ne ODTÜ’NÜN ESKI REKTÖRÜ Prof. Ahmet Acar yaşamını yitirdi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) eski rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Üniversitede İşletme Bölüm Başkan Yardımcılığı ve Başkanlığı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Kurucu Rektörlüğü görevlerinde bulunan Acar, 20082016 yılları arasında da ODTÜ Rektörlüğü yaptı. ODTÜ'nün Twitter’dan yayımlanan başsağlığı mesajında “Üniversitemizin gelişmesinde değerli katkıları olan kıymetli hocamız Prof. Dr. Acar’ı kaybettik” denildi. l ANKARA devredildi. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından kente yapılması planlanan 800 yataklı şehir hastanesi için yeterli büyüklükte arazi bulunamayınca Botanik Park, 2017 yılı mayıs ayında yapılmasına karar verilen şehir hastanesi tahsisi için söküldü. Etrafında Ordu’nun ilk yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi kalıntıların bulunması ve aynı zamanda dere yatağı sınırında olması nedeniyle hastane projesinden de vazgeçildi. Botanik Park üzerindeki ağaçlar, fidanlar ve tüm yapılanlar da adeta yağmalandı. 15 milyon TL harcanan bu alan hayvanların otlak alanına dönüştü. CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Botanik Park için harcanan 15 milyon TL’nin o dönemde 5.2 milyon dolar ettiğini, bugün ise bu harcamanın karşılığının 39 milyon TL olduğunu belirterek bu kamu zararının sorumlularından tahsilini ve haklarında soruşturma açılmasını istedi. Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül de “15 milyon TL çöpe gitti. Bu, halkın parasıydı. Toprağa gömüldü” dedi. ELAZIĞ VE MUĞLA SALLANDI Elazığ’da dün sabah 5.3 büyüklüğünde meydana gelen deprem Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır gibi çevre illerde de hissedildi. Merkez üssü Kavaktepe köyü olarak açıklanan depremin büyüklüğünü AFAD 5.3, Kandilli 5.6 olarak duyurdu. Depremde camdan atlayan bir kişi yaralandı. Prof. Naci Görür, “Kanaatime göre, bu depremler Ocak 2020 büyük depreminin sonuçları. Doğu Anadolu Fayı zonunda kırılmamış irili ufaklı yerler kırılıp rahatlıyorlar” diye yazdı. 24 Ocak’ta Elazığ’da 6.8 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, 41 kişi hayatını kaybetmişti. Depremin derinlik ve büyüklüğünü Kandilli ve AFAD’ın farklı açıklamasına Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan “Hiçbir ülkede böyle bir şey yok” diyerek tepki gösterdi. Ercan, durumun yazılım farkından kaynaklandığını belirtti. Depremin ardından Hazar Gölü’nün yüzeyinde cep telefonu kamerasıyla kaydedilen izlerin, yüzey kırığına ait olduğu öne sürüldü. Elazığ depreminden yaklaşık yarım saat sonra, saat 10.13’te Muğla’nın Dalaman ilçesi açıklarında 4.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Can ve mal kaybı yaşanmadı. l Haber Merkezi Santral inşaatında iş cinayeti Adana’nın Yumurtalık ilçesinde, dengesini kaybederek termik santral inşaatının iskelesinden denize düşen işçi Şuayip Eren, hayatını kaybetti. Şuayip Eren’in cenazesi, yapılan incelemenin ardından hastane morguna kaldırıldı. l DHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Satrançta, oyunun başında daha iyi bir konuma geçebilmek için bir taşın feda edilmesi... Molibden elementinin simgesi. 2/ Tanrıtanımaz... Yosma. 3/ Sabahattin Ali ve Aziz Nesin tarafından İstanbul’da yayımlanan haftalık mizah gazetesi. 4/ Taraf, cihet... Kaynağı antikçağlara dayanan kirişli bir çalgı. 5/ Aşırı şişman... Boş. 6/ Tören için mürettebatın küpeşte boyunca düzenli biçimde dizilmesi. 7/ Laos’ta görülen, frengiye benzer bir hastalık... İskambilde koz. 8/ Peygamberağacı reçinesinden elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir sıvı. 9/ Kütahya’nın bir ilçesi... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Giysi kılıfı... Gürcistan’ın plaka kodu. 2/ Soyundan gelinen kim1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 BAĞDAD İ S 1 2 3 4 AR ET İ KET Ğ OK DOSA DEKADAN N 2 3 5 AT DAK AD 4 6 D İ DAKT İ K 5 7 8 9 İ KON İ NAM ES AKABE S T AND ME T 6 7 8 se... Odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç. 3/ Adaça9 yına verilen bir başka ad. 4/ Bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper. 5/ Kendi alanında en önde gelen kimse ya da ulusunun ünlü destanı. 8/ Şeyhülislamlık makamı. 9/ “Denizayısı” da denen bir fok cinsi... “Siz toprak nesne... Satrançta özel bir hareket. altında köklerimizsiniz / Ya6/ Ateşli bir silah... Boru sesi... tarsınız al kanlar içinde” (Nâzım Bilgisiz, kültürsüz kimse. 7/ Fin Hikmet). KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com AKP Libya’daki kazanımlarını kaybediyor Libya Ulusal Ordusu komutanı Hafter, kendisine bağlı güçlere Türk askerlerini “ülkeden kovma” çağrısı yaparak, “Topraklarımızda bir sömürgeci var olduğu sürece barış olmayacak” dedi (26.12.2020). Kuşkusuz bu tehdidin askeri bakımdan bir anlamı yok ancak Türkiye’yi barışın önündeki engel gibi gösterme genel politikasının bir parçası olarak, Dışişleri açısından bir anlamı var. Hafter’in bu tehdidini, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler ve kuvvet komutanlarıyla Trablus’a yaptığı ziyaret izledi. Türk savunma heyeti, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halit Meşri’nin yanı sıra Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Savunma Bakanı Selahaddin Nemruş ile ayrı ayrı görüşmeler yaptı (27.12.2020). UUH Başbakanı Fayez el Sarraj’la bir görüşme olmaması, Ankara kaynaklı SarrajBaşağa çatışmasının derinleştiğine işaret ediyor Deniz üsleri sorunu Türk ve Katar savunma bakanlarının Trablus ziyareti ile, iki ülkenin birlikte Misrata’da deniz üssü açacağı haberi duyuruldu (18.8.2020). Ancak bu konu sonradan gündemden kalktı. Çok büyük olasılıkla Sarraj, Fransa ve İtalya’nın baskısıyla, Türkiye’nin Misrata, Trablus, Zuvara ve Hums limanlarında deniz üsleri kurma önerisini reddetmişti. İşte bu olayın ardından Libya’da AKP hükümeti açısından sorunlu gelişmeler başladı. Sarraj ve Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, eşzamanlı bir ateşkes çağrısı yaptı (21.8.2020). AKP hükümeti ateşkese soğuktu. UUH İçişleri Bakanı Fethi Başağa Türkiye’ye çağrıldı. Başağa, Akar’la görüşürken, Sarraj tarafından görevden alındı (29.9.2020). Başağa, Sarraj ve konsey üyelerinin huzurunda sorgulandıktan bir hafta sonra göreve iade edildi (3.9.2020). Trablus ve Tobruk heyetleri, Fas’ın Buznika kentinde 610 Eylül tarihleri arasında bir araya geldiler ve anlaşmaya vardılar. Tobruk merkezli hükümet, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’e istifasını sundu (14.9.2020). Sarraj, ekim ayının sonunda istifa edeceğini ilan etti (17.9.2020). 5+5 askeri komite görüşmeleri kapsamında Mısır’ın Hurghada şehrinde bir araya gelen Libyalı taraflar, görevi Libya ordusunu birleştirmek olan askeri bir organı oluşturmayı kabul etti (1.10.2020). BM gözetiminde Cenevre’de yapılan görüşmeler sonucunda taraflar “kalıcı” ateşkes anlaşması imzaladı (23.10.2020). BM Genel Sekreteri Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams, derhal yürürlüğe girecek anlaşma kapsamında “Libya’da savaşan tüm paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların bugünden itibaren en fazla üç ay içinde Libya’yı terk etmek zorunda olduklarını” açıkladı. Erdoğan anlaşmayı “Güvenilirliği bana göre çok da olabilecek gibi değil” diye yorumladı (23.10.2020). Trablus’u kontrol etme mücadelesi Zamanla Sarraj ile Başağa arasında kıran kırana bir Trablus’u kontrol etme mücadelesi başladı. Ancak dengeler sürekli değişti. Örneğin Başağa, aslında Sarraj’a karşı ittifak yaptığı Merkez Bankası Başkanı Sadık el Kabir’e seyahat yasağı koydu. İlginçti, çünkü öncesinde Türkiye ve Libya merkez bankaları arasında bir anlaşma yapılmış (31.8.2020), ardından da El Kebir Türkiye’ye gelmiş ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’la anlaşmalar imzalamıştı (6.9.2020). Daha da ilginç olanı, Libya Petrol Kurumu Başkanı Mustafa Sanallah’ın El Kebir’i yolsuzluk yapmakla suçlamasıydı. Karşılıklı sertleşen hamlelerin sonuncusu, Sarraj’ın, Trablus hükümetinin en önemli silahlı gücü olan “Özel Caydırıcılık Güçleri”ni, Başağa’dan alıp kendine bağlaması oldu. Başağa bu yeni tablo karşısında Rusya, Mısır ve Fransa ile temaslar kurmaya başladı. Türkiye’yi bu süreçte sıkıntıya sokan bir diğer gelişme de BM’nin Yunanistan ile Mısır arasında imzalanan deniz anlaşmasını yayımlaması oldu. BM, daha önce de Ankara ile Trablus arasındaki anlaşmayı yayımlamıştı. İki anlaşmada, kesişen bölgeler dolayısıyla çelişmeler var. Peki, bu durumda ne olacak? Rus deniz hukuku uzmanı Prof. Dr. Kamil Bekyaşev’e göre üçüncü taraflar, deniz hukuku gereği BM’ye kayıtlı son belgeye uymakla yükümlüdürler. Bu da kuşkusuz Ankara’nın elini zayıflatıyor. Beyaz sayfa ama kiminle? Görüldüğü gibi Libya’daki tablo Ankara açısından iyiye gitmiyor. Çünkü en başından beri belirtiğimiz gibi Ankara Trablus’la yaptığı anlaşmayı kesin bir sonuca ulaştırmak için Doğu Akdeniz’de müttefik bulmalı, Şam’la anlaşmalı, Kahire’yle normalleşmeliydi. AKP hükümeti bunları yapmadı ve bunun sonucunda Kahire, 20 yıldır Ankara için beklettiği anlaşmayı gidip Atina’yla yaptı! Mezhepçi politikalarla komşularını hedef alan ve Doğu Akdeniz’de yalnız kalan AKP hükümeti, bu tablo karşısında ABD ve AB’ye “beyaz sayfa açma” önerisiyle zaman kazanma peşinde. Oysa Ankara o beyaz sayfayı Şam ve Kahire’yle açmalı!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle