02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 1 Kasım 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Cumhuriyet’e darbe 3 Kamuoyuna >>Baş tarafı 1’de Basın suçları nedeniyle açılan soruşturmalara Cumhuriyet gazetesinin yayınları bakımından yadırganmayacak kadar alışılmıştır. Haberler nedeniyle yazar ve muhabirlerimizin Basın Savcılığı’na çağrılarak ifadelerine başvurulmaları da çok doğaldır. Ancak bu kez Cumhuriyet Vakfı yöneticileri ve gazetemizin yazarları için uygulanan, sabah baskını şeklinde gerçekleşen yakalama/gözaltına alma/arama işlemleri söz konusudur. İfadelerine başvurmak için çağrıl dıklarında her zaman gelebilecek olan Vakıf Yöneticileri ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni başta olmak üzere gazetemiz yazarları hakkında uygulanan bu işlemleri, Cumhuriyet gazetesinin yayınına son verme girişiminin başlangıcı olarak görüyoruz. Böyle bir girişim hukuk güvenliğini, basın özgürlüğünü ortadan kaldırır. Bu tür hukuki dayanağı bulunmadığı gibi inandırıcılığı da olmayan iddialarla Cumhuriyet gazetesinin yayınına son vermek amacı, basın özgürlüğüne ve halkın haber alma, gerçekleri öğrenme hakkına açıkça aykırıdır. Cumhuriyet gazetesi hakkında başlatılan operasyonlardan ve Cumhuriyet gazetesini susturma çabalarından derhal vazgeçilmelidir. Cumhuriyet gazetesinin, gazetemizin yayınına son verme çabalarını şiddetle kınıyoruz. Tam bir kesinlikle ifade edelim. Cumhuriyet gazetesi hiçbir darbe döneminde, hiçbir güç tarafından nasıl teslim alınamadıysa, dün Fethullahçı savcı ve yargıçlarla ve onların emrindeki güçlerle nasıl mücadele ettiyse, bugün de nereden ve kimden gelirse gelsin, her türlü baskıya karşı sonuna kadar mücadele ede cek güçtedir. Mücadelemizin okurlarımızla ve da yanışmayla süreceğine inanıyoruz. Cumhuriyet gazetesinin yönetici leri ve yazarları gözaltına alınmış olsa bile demokrasi ve özgürlük mücadelesini gazetemiz sonuna kadar sürdürecektir. Cumhuriyet gazetesini yalnız bırakmayan tüm okurlarımıza, demokrasiye ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine olan inançlarıyla tüm baskılara karşı direnen, Cumhuriyet gazetesi ile dayanışma içinde bulunan herkese teşekkür ediyoruz. ’te çalışıyorum yetmez mi? HİKMET ÇETİNKAYA Gazetemiz yönetici ve yazarları sabah erken saatlerde gözaltına alındı. Evlerinde arama yapıldı, polisler eşliğinde sağlık kontrolünden geçirildi. Orhan Erinç’in evinin her köşesini aradılar Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi Orhan Erinç’in, Suadiye’deki evine giden polis ekipleri, sabah 07.05 sıralarında zili çaldı. Polislerden bazıları ayakkabılarını çıkardı, bazıları ise galoş giydi. Kitaplar dahil evin her köşesini aradılar. Ancak, etraf dağıtılmadı. Polisler, Erinç’e de nazik davrandı. Telefonunu, tabletini, kızının laptopunu, eski labtopunu ve eski bir cep telefonunu götürdüler. Arama sırasında, Erinç’in alt komşuları ve avukatı Fikret İlkiz de hazır bulundu. El konulan dijital eşyaların imajları ise alınmadı. Polisler, evden ayrılırken, Erinç’i vakıf defterleriyle birlikte emniyete ifade vermeye çağırdılar. Nezihe Çetinkaya: Hiç aklıma gelmezdi Sağlık sorunları bilinmesine rağmen dün sabah saatlerinde evinden gözaltına alınan gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya’nın eşi Nezihe Çetinkaya gözaltı sürecine ilişkin olarak, “Pırıl pırıl bir insan. Tertemiz bir yürek. İçi insan sevgisi dolu yürekli birisi. FETÖ iddiasıyla gözaltına alınması ise tam bir komedi. 40 yıllık evliliğimiz boyunca 40’dan fazla kitap yazdı. Hayatımız FETÖ üzerinden sürgünlerle davalarla geçti. 40 yıl geçse aklımın ucundan geçmeyecek bir dava. Bunu cümle âlem biliyor. Mahallenin delisine sorsanız buna inanmaz. Maalesef ülkenin içinde bulunduğu koşullar bizi bu hale getirdi” diye konuştu. KADRİ GÜRSEL Öz’ün evinde polis avukatları beklemedi Gazetemiz yazarı ve Okur Temsilcisi Güray Öz, Ankara’daki evinde gözaltına alındı. İstanbul Savcılığı’nın kararı üzerine Öz’ün Çankaya’daki evine sabah 07:00’de giden Terörle Mücadele polisleri arama yaptı. Arama sırasında polis, avukatın gelmesini beklemedi. Öz’e ve eşine ait olan bilgisayar ve CD’lere el konuldu. Aramanın ardından Öz, gözaltına alınarak Ankara Emniyeti TEM’e götürüldü. Öz, İstanbul’a götürülecek. Engin’i kolundan çekerek götürdüler 75yaşındaki gazetemiz yazarı Aydın Engin, evine yapılan baskın sonrasında emniyete götürüldü. Engin, polislerce kolundan çekiştirilerek gözaltına alındı. Engin, önce “Biraz yavaş olur musun” diye ricada bulundu, sonra da yorularak bir taşın üzerine oturup soluklanmak istedi. Engin ayrıca, Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin “Niçin gözaltına alındınız” sorusunu “Cumhuriyet’te çalışıyorum, gözaltına alınmak için yetmez mi?” diye yanıtladı. Sabuncu’nun evini 67 polis bastı Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun evine, sabah saat 06.00 sıralarında 67 kişilik ekiple polis baskını düzenlendi. Sabuncu’nun, Anadolu Yakası’ndaki, eşi, eşinin anne ve babasıyla birlikte yaşadığı evinde, yaklaşık iki saat süren arama gerçekleştirildi. Arama sonunda, Sabuncu’nun eşi Eylem Türk’ün usb belleklerine ve eski model Black Berry telefona da el konuldu. Eylem Türk, “El koydukları tüm bu eşyaların eşim Murat Sabuncu’ya degil bana ait olduğunu beyan etmeme rağmen yanlarında götürdüler. İş hayatının her döneminde sadece gazetecilik yapmış ve yapmayı amaç edinmiş olan Murat Sabuncu, 8.30 sıralarında gözaltına alındı” dedi. AYDIN ENGİN MUSA KART ErdOğan toprak ÖNDER ÇELİK Çizdiklerimden bile daha komik Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, çizerimiz Musa Kart, çalışma arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra emniyete gitti. Kart, “Bir karikatüristin gözaltına alınması, geldiğimiz durumun vahametini gösteriyor. Durum karikatürlerimden de komik. FETÖ’yü ve PKK’yi eleştiren yüzlerce binlerce karikatür çizdim. Fethullah’a her istediğini verenler beni gözaltına alıyorlar. Bu komik durumu vicdanlara anlatmak mümkün değil. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimseyi korkutamayacaklar” dedi. Kart, gazetecilere de şunları söyledi: “Yıllardır bu ülkede yaşadıklarımızı karikatüre dönüştürmeye çalışıyorum. Ama inanın şu an kendim karikatürün içinde yaşıyorum, öyle hissediyorum.” Haber toplantısı sırasında öğrendi Yayın danışmanımız, yazarımız Kadri Gürel, gözaltına alınmadan önce birlikte son haber toplantımızı yaptık. Toplantıda, hem Cumhuriyet’e yönelik sindirme operasyonunu hem de diğer gündem başlıklarını konuştuk. Gürsel de toplantıdaydı. Gürsel, sayfalarda, mümkün olduğunca, diğer konuları da değerlendirmemiz gerektiğini söyledi. Toplantının sonuna gelmiştik ki; Gürsel’e bir telefon geldi. Gürsel’in evinde arama yapılıyordu. Gürsel, hemen avukatlarıyla birlikte evine geçti. Gürsel, Twitter’da, “Hakkımda yakalama kararı varmış, evimde arama yapılıyor. Evime gidiyorum. Cumhuriyet’e yapılan operasyonun devamı olduğunu sanıyorum” diye yazdı. Niye çıldırdılar? Biz sizi neyin çıldırttığını biliyoruz: Hiçbir karşı ses duymak istemiyorsunuz. Hiç kimse size karşı çıkmasın, farklı bir görüş yazmasın, zulmünüzün hesabını sormasın istiyorsunuz. Yükselen her farklı sesin, başkalarını cesaretlendireceğini, başkanlık yolunu engelleyeceğini düşünüyorsunuz. Bütün o yolsuzluk dosyalarının açılmasının, “sıfırlama” konuşmalarının yayımlanmasının, damat mail’lerinin yazılmasının, yandaş işadamlarının offshore dosyalarının açılmasının, Gülencilerle eski ortaklığınızın hatırlatılmasının acısını çıkarmak istiyorsunuz. Medyanın neredeyse tamamını satın alarak, cezalandırarak, baskı uygulayarak dize getirmişken, “son kale” Cumhuriyet’in hâlâ direniyor olmasına katlanamıyorsunuz. Onu yıkabilirseniz, adını taşıdığı Cumhuriyetin yıkılmasında önemli bir kavşağı daha dönmüş olmayı umuyorsunuz. HHH Biz, sizi neyin çıldırttığını biliyoruz: Batağa saplanan dış politikanızın, dünya önünde maskenizi düşüren kirli operasyonlarınızın, ülkeyi felakete sürükleyen savaş stratejinizin deşifre olmasından tedirgin oluyorsunuz. OHAL fırsatçılığınızı, işten attığınız on binlerce insanı, demokrasiyi, hukuku nasıl katlettiğinizi, Güneydoğu’da seçilmişlerin yerine atanmışları koyarak, interneti yasaklayarak, nasıl bir polis devletine yöneldiğinizi kimse yazmasın, dünya duymasın diye çırpınıyorsunuz. Her gün ülkenin ilerici güçlerine saldırırken gericiliği beslemenizi, aydınları içeri alırken saldırganları salıvermenizi, okulları, üniversiteleri, mahkemeleri birer ikişer ele geçirmenizi Türkiye’yi dünyanın utanç listesine hapsetmenizi görmezden gelelim diye uğraşıyorsunuz. Despotik bir başkanlık rejimini inşa edecek referanduma, hiç engelsiz gitme peşindesiniz. “Cumhuriyet’i de susturursak kalan muhaliflere gözdağı vermiş oluruz” diye düşünüyorsunuz. HHH Yanılıyorsunuz. Karşınızda bir talimatla görevden aldığınız Başbakanınız, yeterince biat etmedi diye Saray’dan kovduğunuz danışmanlarınız, bir telefonla susturduğunuz medya yöneticileriniz, maaşlı trolleriniz, goygoycularınız, ihbarcılarınız yok. Karşınızda her darbede aynı baskıları defalarca yaşamış, karanlığa karşı aydınlığı savunurken kurbanlar vermiş, sizin zorlamanızla harekete geçen Fethullahçı savcılara direnmiş, asla diz çökmemiş bir gazete ve onun yöneticileri, çalışanları, yazarları, okurları, destekçileri var. Bu baskının, bizi azaltmayacağını, tersine çoğaltacağını dün gördünüz. Bunun sizi çıldırttığını biliyoruz: Cumhuriyet’in bir türlü teslim olmamasını, tersine ona sahip çıkılmasını hazmedemiyorsunuz. “Bu kadar korkutuyoruz, hâlâ sinmiyorlar” diye öfkeleniyorsunuz. Biat kültüründen geldiğiniz için bu isyanı tanımıyorsunuz. Tanıtmak boynumuza borç olsun. Biz, susanlar kervanına katılmayacağız, ama siz, susturmaya çalışan darbecilerin, tezgâhçıların, Fethullahçıların, kirli listesinde yerinizi alacaksınız. Çocuğum uyuyor, sessiz olur musunuz? Hakan Kara’nın, Gümüşsuyu’ndaki evine sabah saat 06.40 sıralarında giden polis ekipleri, kimlik gösterdikten sonra içeri girdi. Kara’nın eşi Sinem User Kara, “Çocuk uyuyordu. Sessiz olmalarını istedik. ‘Tamam’ dediler. Çocuğun odasını da aradılar. Çocuğun uyanmamasına seviniyorum şu an... Kalp ilacını verdim. Reçetesini de verin dediler. İnşallah veriyorlardır. Düzenli alması gereken ilaçlar...” dedi. Önder, eşi ve kızıyla vedalaştı Önder Çelik, sabah gazeteye geldi. Evdeki aramayı eşi Semra Çelik, telefonla haber verdi. Çelik, gözaltına alınırken eşi ve kızı ile vedalaştı. “Her şey iyi olacak” diyerek, polis aracına bindi. Çelik’in eşi Semra Çelik, şöyle konuştu: “O geldiğinde arama bitmişti. 08.30’da geldiler. Evi bulmak için dolaşmışlar. Yanlarında muhtar vardı. ‘Bizim vazifemiz kusura bakmayın’ dediler. Sonra Önder’i çağırdılar. Ben çok soğukkanlıyım. Kendime değil, memlekete üzülüyorum. Bir işe yarayacaksa hepsi yatsın gazete için, ne olacak” diye konuştu. İlaçlarını polis yardımıyla alabildi Günseli Özaltay, gözaltında, bir süre ilaçlarını alamadı. Avukatları polisle görüştükten sonra Özaltay’a yardımcı olunduğu öğrenildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle