20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 22 Eylül 2015 KULTUR 2 Enrico Macias kasımda İstanbul’da ‘Hoş gör Sen’, ‘Arkadaşımın Aşkısın’ gibi Türkçeye de çevrilen unutulmaz şarkıların sahibi Enrico Macias 18 Kasım’da Zorlu PSM’de hayranlarıyla buluşuyor. Müzik kariyerinde 50 yılı geride bırakan CeEDİTÖR: MEHMET KESKİN TASARIM: BETÜL BERİŞE zayir asıllı Fransız şarkıcının 50’den fazla şarkısı Ajda Pekkan, Tanju Okan gibi isimlerin sesiyle Türkçeye uyarlandı. Sanatçı Türkiye’ye gelmeden önce kasım ayında Kanada ve ABD’de konser verecek. Akbank Sanat’taki ‘Louise Bourgeois: Dünyadan Büyük’ sergisinde, Paris’ten Galerie Lelong işbirliği ve sanat eleştirmeni Hasan Bülent Kahraman küratörlüğünde Louise Bourgeois’nın 54 yapıtı gösteriliyor. 014 sonbaharında Middlesbrough Institute of Modern Art’ta düzenlenen “Louise Bourgeois: A Woman Without Secrets” sergisini doyasıya gezme fırHande satım olmuştu. Bu retrospektieagle fimsi sergi heykellerden enstalasyon çalışmalarına, baskı ve gravürlerden resimlere uzanan geniş bir seçki içermekle beraber Bourgeois’nın hayatında önemli bir yere sahip asistanı, dostu ve sırdaşı Jerry Gorovoy’la senelere yayılan ilişkisini de beraber ürettikleri eserler aracılığıyla gözler önüne seriyordu. Serginin ilk salonunda karşı karşıya kaldığım “10am Is When You Come To Me” başlıklı yapıtta Bourgeois’nın ve Gorovoy’un nota kâğıdı üzerine sureti çıkarılmış al elleri birbirine uzanıyordu; o an tam anlamıyla kavramıştım Bourgeois’nın anlamlı arkadaşlıklara duyduğu hasreti. Bu ve diğer birçok yapıtı Gorovoy’un her sabah saat 10.00’da atölyesine gelmesini nasıl sabırsızlıkla beklediğinin bir dışavurumuydu. Amacım bu geçmiş sergi ile Akbank Sanat’taki sergiyi karşılaştırmak tabii ki değil, çünkü sergilenen yapıtların kapsamı birbirlerinden farklı. Akbank Sanat’ta sergilenen koleksiyon tamamiyle Galerie Lelong’dan edinildiği ve konsept olarak sadece kâğıt üzerine çalışmaları içerdiği için Bourgeois’nın sanatına uzanan o çetrefilli yol üzerinde sanatçının belirli dönüm noktalarını içeren tadımlık bir seçki olarak ele alınabilir. Aslında bu sergide sanat tarihine adını itiraflarıyla kazımış bir kadın heykeltıraşın tek bir heykelinin görülememesini de yadırgadım. Uluç’un son dönem eserlerini anımsıyorum. Fakat asıl gözüme takılan 1992 tarihli “Sainte Sébastienne” gravürü oluyor. İnce bir halatla tavandan asılmış, havada duran, kadın vücudunu ağacımsı bir doku aracılığıyla bilgelikle yansıtan, okların kadın bedeninin en narin ve manevi noktalarına işaret ettiği bu dahiyâne yapıtın arkasına bakacak olursanız fiyatını göreceksiniz (18.500 Avro), tabii bu fiyatın hangi yıla ait olduğunu da bilemiyorum. Belki de Galerie Lelong bu fiyat etiketinin yapıtın arkasında bırakılmasını istemiştir. Öte yandan, Türkiye’deki sanat pazarını yakından ve uzaktan takip eden bir sanatsever olarak bu etiketin kasıtlı olarak afişe edilmiş olup olmadığından emin olamıyorum. Acaba, “Bizim sanatseverimiz bu eserleri görürse maddi değerinin farkına varmaz, biz bir tüyo verelim” gibi bir düşünce içerisinde mi “yanlışlıkla” bırakılmış fiyat etiketi? Bilemiyorum. Eğer çok şüpheciysem, haddimi aştıysam, affınıza sığınıyorum. Üzerinde durduğum bu konuların dışında, 14. İstan‘Büyük Boy Edredon Yatak (dudaklarla)’, gravür. Sergi 28 Kasım’a kadar izlenebilir. bul Bienali’ne paralel olarak düzenlenen “Louise cek bir yere sahip Jerry Gorovoy’un adının bir uise Bourgeois sergisinde de Jerry Gorovoy’un Bourgeois: Dünyadan Bükez dahi geçmemesinin dikkatimi çekmemiş adı ve önemi görmezden gelinemez. yük” sergisine dair tarolduğunu söyleyemem. Akbank Sanat bu sergitışma konularının derinye hazırlanırken bence hem Gorovoy’la hem de Fiyat etiketi ‘yanlışlığı’ lemesine ele alınmaGalerie Lelong’la işbirliği içerisinde bulunarak Hem 19 adet litografiden oluşan “Bu Problesının Türkiye’de küsanatseverlere katma değer sağlayabilirdi. Nimin Şekli Nedir?” portfolyosu (1999) hem de 9 ratörlüğün ve güntekim, Galerie Lelong’un üç kurucusundan biadet gravür içeren “Quarantania” portfolyosu cel sanatın gelişiri olan Jean Frémon, sergi kataloğundaki yazı(19471990) Louise Bourgeois’nın bir heykelmine büyük katsında Gorovoy’dan kısaca bahsetmiş. Üstüne tıraş olarak baskı ve kolaj tekniklerindeki yetkıda bulunacağıüstlük, serginin giriş katında gösterilen filmin kinliğini ortaya koymakla kalmıyor, aynı zana samimiyetle inaçeşitli karelerinde (ör. New York, Şubat 1993) manda onu özgün espri anlayışına sahip bir va nıyorum. Louise Jerry Gorovoy’u Louise Bourgeois’nın yanında roluşçu olarak geçmişten günümüze taşıyor. Bourgeois’nın da da görüyoruz. Sanatçıyı sanatçı yapan hayatına Serginin üst katında yer alan “Siyah ve Madediği gibi, “Kendâhil olmalarına izin verdiği insanlardır. Nasıl vilerin Şarkısı” (19891996) başlıklı, üzerine di öykünüzü anki bir Pablo Picasso retrospektifinde Jacqueline elle eklemeler yapılmış litografi ve tahta baslatırsanız merak Roque’un adı ve rolü göz ardı edilemez, bir Louyandırırsınız”. kı karşısında donakalıyorum. Nedense Ömer Heykeltıraşın heykelsiz sergisi KÜRATÖR HASAN BÜLENT KAHRAMAN: 17 Desenlerinde kendini daha iyi ifade ediyor u sergi Louise Bourgeois’nın tamamen desenleri ve baskılarıyla ilgili. Onun heykelleri daha çok bilinen, görülen eserleri. Bizim sergilediklerimiz ise Bourgeois’nın kendisini daha iyi ifade ettiği yapıtları. Sanatçının ölümünden sonra, dünyada bu eserlere ulaşmak çok da zorlaştı. Nadir bir koleksiyon. Bourgeois’nın sanatındaki bütün evreleri gösterebileceğim bir koleksiyon sergilemek istemiştim. Onun için baskılarını tercih ettim. Etiket mevzuuna gelince, farkında bile olmadığımız bir konu. Bu eserler bize bir galeriden geldi nihayetinde. Bir eserin etiketi üzerinde kalmış olabilir, sorun yok. Ayrıca bu eserleri satın almak isteyenler, Galerie Lelong’la iletişime geçip alabilirler de. Ben bu serginin düzenlenmesinden ötürü çok memnunum. Artık erişilmesi çok zor olan, çığırlar açmış bir sanatçı Bourgeois. Serginin bienal döneminde düzenlenmiş olması ve gördüğü ilgi beni ayrıca sevindiriyor.” “B Gorovoy’un adı yok Öte yandan, serginin girişinde ziyaretçileri sanatçının hayatı ile ilgili bilgilendirme amacıyla sunulmuş kronolojik biyografide Louise Bourgeois’nın hayatında göz ardı edilemeye Louise Bourgeois Ödüller ne işe yarar? • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • Plaj servisi, AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, TAM PANSİYO GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT N PLUS TURLARINA KATILMA İMKANI 976’da “Festivallerin Festivali” adıyla doğan TİFF, o dönemin sinefil ortamında, yaşamına ödülsüz bir etkinlik olarak başlamıştı. Amaç, yıl boyunca dünyanın önemli festivallerinde göz dolduran filmleri Torontolu sinemaseverlere sunmak, sinemayı bir sanat olarak yüceltip kutlamak, kentte bir şenlik havası yaratmaktı. Sinema kulüpleri geleneği izleniyor, film sonunda davetli sanatçılarla uzun konuşmalar yapılıyordu. Dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen tanınmamış bir yönetmenin filmini izlemek için yüksek bilet fiyatlarına karşın uzun kuyruklar oluşturan meraklı izleyici potansiyeli, etkinliğin hemen amacına ulaşmasını sağlamıştı. 1978’de gündeme gelen ilk ödülün “Seyircinin Seçimi” olması bu konumda çok doğaldı... Toronto, 1520 yıl boyunca, herkesin kendisini diğer konuklarla eşit hissettiği bir etkinlik olmayı sürdürdü. Türkiye’den ya da Burkina Faso’dan gelen bir yönetmen, Amerikalı ya da Fransız bir yönetmenle aynı oteli paylaşıp aynı mekânda yenilen yemeklerde tanışıp sohbet edebiliyordu. O yıllarda Fransa’da yaşayan genç bir zenci yönetmenin, “ilk defa kendimi Avrupalı yönetmenlerden farklı hissetmediğim yer burası oldu” dediğini dün gibi anımsıyorum... Pazar akşamı sona eren 40. Toronto Festivali’nin ödül listesi iki buçuk sayfa tutuyor. Resmi katalogda yer alan beş değişik jürinin verdiği ödüller arasında ilk kez yer alan “Platform Ödülü” , TİFF’le Venedik arasındaki rekabeti körükler nitelikte olduğu için polemik yaratmıştı. “Farklı biçemlerde güçlü soluk 40. Toronto Festivali sonuçlandı 1 7 gece konaklamalarda geçerlidir. *49 TL *66 TL Bayram Fiyatı 5 gece konaklamalarda geçerlidir. Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr lar getiren” 12 filmlik Platform Seçkisi, geleceğin yönetmenlerine yeni kapılar açmak gibi güzel bir yaklaşımın ürünüydü. Tanınmış üç yönetmenden oluşan jüri (Jia Zhangke, Claire Denis ve Agnieszka Holland) 25 bin Kanada Doları’yla birlikte gelen bu ilk Platform Ödülü’nü, “herkesin yeryüzünde cennet sandığı bir ülkenin gerçeklerine, karmaşık ve kırılgan insan yazgısını sorgulayarak eğildiği” “Hurt” adlı filmiyle, Kanadalı yönetmen Alan Zweig’a veriyordu. Para ödülleri, festivallerin prestijini artırmak yerine, genç ya da az tanınan yönetmenlerin yeni projelerini destekler nitelikte olduğu oranda anlam ve sanatsal işlev kazanabiliyor. Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) ödülleri, Toronto’da 24. kez veriliyordu. Türk sinemasının giderek “sıradanlaşmasının” dolaylı bir kanıtı da, bu jürinin başkanlığını genç Türk sinema yazarı Engin Ertan’ın yapıyor olmasıydı. Altı kişilik jüri, festivalin kataloğundaki 19 bölümden ikisini ele alabilmişti ancak. “Discovery” seçkisinde yer alan Marko Skop “Eva Nova”yla, “Special Presentations” bölümünde yarışan Jonas Cuaron da “Desierto” ile eleştirmenler tarafından ödüllendirildiler. Hurt Ödül enflasyonu Sayıları durmadan artan sinema festivalleri arasındaki rekabetin para ödülü enflasyonuna yol açması, sanatların en genci olan sinemanın kendini küçük görme kompleksinden kurtulmakta zorlandığının bir göstergesi olarak da yorumlanabilir. Örneğin, aynı liberal dünya pazarı koşullarında, müzik ya da edebiyat alanlarında verilen ödüller daha sağlam, daha eşitlikçi temellere sahip değiller mi? Neden ödül? C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle