28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Iyımserlık kalıcı değıl Fed’in faiz artışının belirsizliği ortadan kaldırması, ilk etapta TL ve borsayı yükseltirken uzmanlara göre bu, uzun sürmeyecek. Merkez’in bağımsızlığı piyasaları belirleyecek BD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artışının ardından bundan sonraki sıkılaştırma adımlarının kademeli olacağı mesajını vermesi, piyasaların son 10 yılın ilk faiz artışını kazasız belasız atlatmasını sağladı. Bankanın iyi iletişim politikası piyasalar açısından yumuşak geçişi sağlarken, şimdi gözler Fed’in ardından sadeleştirme adımlarına başlayacağını açıklayan Merkez Bankası’na (TCMB) çevrildi. PELİN Merkez, sadeleşme ÜNKER açısından dün ilk adımı attı ve dolar cinsi tutulan zorunlu karşılıklara ödediği faiz oranını yüzde 0.24’ten yüzde 0.49’a yükseltti. Merkez’in bu adımı piyasayı destekleyici yönde olsa da sembolik olarak değerlendirildi. Piyasa uzmanları 22 Aralık’ta toplanacak Para Politikası Kurulu toplantısına işaret ederken, piyasalardaki iyimser havanın da kısa süreli olabileceğine dikkat çekiyor. Merkez, gelecek dönem adeta bir güvenirlik testine tabi tutulacak. TCMB bugüne kadar üzerindeki siyasi baskının da etkisiyle üstü kapalı faiz artışları yaparken, piyasa faizi ile politika faizi arasındaki makas da açıldı. Merkez, politika faizini yüzde 7.5’te tutarken piyasaya sağladığı fonlamanın ortalama maliyeti yüzde 8.80 civarında. Piyasa beklentisi bankanın politika faizini ortalama fonlama maliyetine yaklaştırarak daha sade bir politikaya geçmesi. Bu da politika faizinde artış anlamına geldiğinden siyasiler ve özellikle Erdoğan’ın nasıl bir tepki vereceği bir endişe nedeni olarak piyasaların gündeminde yer alıyor. Analistler faiz artışı gerçekleşmez ise bunun bankanın güvenilirliğini zedeleyeceğine ve piyasaları olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor. EKONOMİ 8 EDİTÖR: ZEKİ TEZER DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9280 6.9 kuruş TASARIM: SERPİL ÜNAY 3.1750 5.7 kuruş 10.97 0.2 puan 73.711 0.879 puan 676.04 12.82 lira 98.90 3.5 lira Cuma 18 Aralık 2015 A Kredi koşulları zorlaşacak Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’e göre, Fed’in faiz artışı ülke kredi notlarındaki zorlukları arttırdı. Moody’s de gerçekleşen faiz artışının zayıf ABD şirketleri için kredi riski oluşturduğunu belirtti. İyi kredi kalitesine sahip ABD şirketlerinin Fed’in 25 baz puanlık faiz artışı ile başa çıkabilecek güce sahip olduğunu ancak çoğunluğu petrol, gaz ve hizmet sektöründeki firmaların daha zorlu kredi koşulları ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Dr. Kıyamet lakaplı Marc Faber ise Fed’in faizleri kötü bir zamanda artırdığını, pek çok ülkenin ya resesyona girdiğini ya da girmek üzere olduğunu söyledi. Piyasalar beklemede Piyasalar Fed sonrası olumlu seyrini sürdürdü. Borsa yüzde 1 civarı yükseldi. Karar öncesi 2.95’te olan dolar/TL, 2.9178’e kadar geriledikten sonra 2.93’e yaklaştı. Doların düşüşünde ABD’de işsizlik maaş başvurularının 271 bin ile 275 bin olan tahminlerin altında çıkması da etkili oldu. Asya ve Avrupa borsaları da yükseldi. Güvenilirlik test edilecek İlk faiz indirimi çağrısı Bulut’tan AKP çevrelerinin gelenek haline getirdiği faiz indirimi çağrıları Fed’in sıkılaştırma adımından sonra da sürüyor. İlk çağrıyı Başdanışman Yiğit Bulut yaptı. umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut, Fed’in faiz artışı kararının beklenen bir gelişme olduğunu, C piyasalarda olumlu bir adım olacak algılanacağını belirterek, Türkiye’de faiz indirimi için fırsat kollamakta yarar gördüğünü söyledi. Bulut, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Türkiye’de piyasaların sağlıklı işlemesi için sayın Cumhurbaşkanımızın her zaman ifade ettiği gibi faizlerin düşmesi sağlanmalıdır” dedi. Yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki devlet iç borçlanma senedi (DİBS) portföyü 11 Aralık haftasında bir önceki haftaya göre piyasa fiyatı değişimi ve kur farkından arındırılmış ola rak 255.3 milyon dolar azaldı. TCMB verilerine göre, yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki hisse portföyünde ise arka arkaya beşinci haftada çıkış devam ederek aynı dönemde net 131 milyon dolar azalış gösterdi. Gelişenler tehlikede Yabancı kaçıyor Yiğit Bulut UBS ve Citigroup, yeni faiz artışı döngüsünün gelişen piyasalar için daha fazla sancılı geçebileceğini öngörüyor. Bunun nedeni gelişen piyasaların, bastırılmış olan büyümeyi yansıtmaya yetecek kadar gerilememesi olarak gösteriliyor. Rusya en çok ihracat yapılan 10 ülke arasında yer alıyor. Rusya, inşaatı ciddi etkiledi T ürkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Fethi Hinginar, Irak ve Suriye’nin ardından Rusya ile yaşanan gerginliklerin kendilerini ciddi olarak etkilediğini ve gelecek için endişelendiklerini söyledi. İMSAD’ın Gündem Buluşmaları Toplantısı’nda konuşan Hinginar, “Üyelerimiz arasında Rusya’da projeleri devam eden, yeni projeler için önemli adımlar atmış ve hatta bu ülkede üretim yapan kurumlar var. Rusya ile yaşanan gerginliğin kısa sürede durulmasını arzuluyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Dengesizlikler şokun şiddetini artıracak Prof. Erinç Yeldan ve Hayri Kozanoğlu, Fed kararlarının ülkede şok etkisi yaratacağını dile getirdiler. MUSTAFA ÇAKIR ‘Elde döviz tutmak saatli bomba gibi’ Kozanoğlu, asıl önemli olanın Fed kararlarının döviz kurlarını nasıl etkileyeceği olduğunu söyledi. rof. Dr. Hayri Kozanoğlu, kararın beklenilen bir karar olduğunu, o nedenle de şimdilik piyasalarda çok büyük bir etki yaratmadığını söyledi. Türkiye’deki yurttaşlar açısından asıl önemli olanın kararın döviz kurlarını nasıl etkileyeceği olduğuna dikkat çeken Kozanoğlu, Türkiye’de 186 milyar dolarlık döviz mevduatı bulunduğunu söyledi. Elinde döviz tutanların dövizin daha da yükseleceğini düşündüklerini belirten Kozanoğlu, Türkiye açısından bunun “saatli bomba gibi” olduğuna dikkat çekti. Kozanoğlu, özellikle finansal olmayan şirketler açısından çok büyük borç yükü bulunduğunu, bunun 100 milyar dolarının yurtdışına, 100 milyar dolarının da Türkiye’deki bankalara olan borçlar olduğunu söyledi. Bunun da kredi riski yarattığına dikkat çeken Kozanoğlu, şunları söyledi: “Dünyada tekrar bir finansal kriz dalgası yayılabilir. Fed özellikle bu endişe ile tetiğe bastı gibi görünüyor. Ekonominin büyümesi açısından faizin yükseltilmesi sakınca oluşturuyor ama özellikle finansal piyasalardan gelecek daha büyük bir kasırgayı önlemek için buna başvuruldu.” Mardan’ın icradan satışına itiraz ardan Otel’in Halk Bankası’na 360 milyon 50 bin lira bedelle satışıyla ilgili alacaklı firmalardan Güçlü İnşaat tarafından açılan ihalenin feshi davası, usulden reddedildi. Otelin sahibi Telman İsmailov’un şirketi AST’nin de ihalenin feshi için bir başka mahkemeye başvurduğu ortaya çıktı. Dava karara bağlandıktan sonra otelin satışı netlik kazanacak. Güçlü İnşaat’ın avukatı Ali Kuş, ihalenin usulüne uygun yapılmadığını söyledi. l Ekonomi Servisi M ilkent Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ile İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Fed’in faiz artırım kararını değerlendirdi. Prof. Yeldan, kararın “gecikmiş bir adım” olduğuna işaret etti. Fed’in ve bu çerçevede diğer merkez bankaları ve uluslararası finans derecelendirme kuruluşlarının ortak arzusu ve beklentisinin küresel para ve mali piyasalarının yeniden “olağan koşullarına geri dönmesi” olduğuna değinen Yeldan, “Ancak cin şişeden çıktı. Zira 2009 öncesine göre dünyada likidite toplam para arzı olağanüstü genişletilmiş durumda” dedi. Sadece Fed’in bilançosunun 3 misli büyüdüğünü belirten Yeldan, “Dolayısıyla mevcut sorun söz konusu aşırı para bolluğunun sıcak likitide fazlasının nasıl emileceği ve faize duyarlı bir para politikasının nasıl izleneceğini bulmak” dedi. Kararın Türkiye’ye etkileri konusunda da Yeldan, hukukun üstünlüğünün zedelendiği, uluslararası güvenlik konusunda ülkenin izlediği dış politikanın itibarsız olarak değerlendirildiği bir konjonktürde sadece teknik anlamda para politikası değil politik ekonomi konusunda da çok ciddi kırılganlıklar olduğunu belirtti. Yeldan, “Mevcut dengesizlikler, kırılganlıklar altında aslında belki çok küçük olması gereken bu etkilerin Türkiye’ye yaratacağı şoklar öngöremediğimiz biçimde ve şiddette olabilecektir” dedi. l ANKARA B P Erinç Yeldan e ülkeyiz ama... Bir yandan katliamlar, ölümler, baskılar, tutuklamalar, öte yandan dolup taşan AVM’ler, restoranlar, kafeler, yerli dizilerle reyting peşindeki TV’ler... Bir yanda kronik yoksulluk, öte yanda tüketim çılgınlığı.. Tarihin garip cilvesi, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet skandalının patladığı günün yıldönümünde, bir gazeteci, Can Dündar aynı rüşvet ve yolsuzluk soruşturması fezlekesi ile ilgili yazı dizisi nedeniyle hâkim karşısındaydı. Sur, Nusaybin, Silopi, Dargeçit’te görev yapan öğretmenlerin ve kamu görevlilerinin ellerinde valizleri otobüs terminallerine doğru koşturarak bölgeyi terk ettikleri saatlerde, BM Kalkınma Programı’nın her yıl yayımladığı İnsani Gelişmişlik Endeksi (İGE) açıklanıyordu. Öğretmenlerinin bile terk ettiği bölge çocuklarının, bırakın okula gitmeyi, süregelen ev ev temizlik(!) operasyonlarında yaşadıkları dehşeti acaba nasıl tanımlayabiliriz? 3 sıra gerilemişiz endekste. 188 ülke arasında 72. Sırada Türkiye. İGE ülkeler için yaşam uzunluğu, çocuk hakları, cinsiyet eşitliği, okuryazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçüm. Türkiye ekonomik büyüklüğü insani gelişmişliği ile aynı paralelde ilerlemeyen bir ülke. Üstelik makas sürekli açılıyor... OECD ülkeleri arasında gelirin en adaletsiz dağıtıldığı 3. ülkeyiz. Üstelik son 30 yılın en yüksek düzeyinde. Ülke içinde bölgesel gelir dağılımındaki eşitsizliklerin de tavan yaptığı aynı zamanda... İnsanına verdiği değerin ölçütleri asıl buralarda... Silopi’de çapraz kurşunlar arasında yaşam mücadelesi veren çocukların gözlerindeki ifadede, şiddete uğrayan kadınların aczinde, işsiz babanın çaresizliğinde... HHH Gelelim biraz da raporun bu yılki ama teması olan İnsani Gelişme İçin Çalışma konusuna... Küresel rapor, dirençli yoksulluk, ezici eşitsizlik, iklim değişikliği, çatışmalar ve göç gibi faktörlerin, insanların insana yakışır biçimde çalışmalarının önünde büyük engel teşkil ettiğinden yola çıkarak şu önemli vurguyu yapıyor: “Bu rapor bize çalışmayla insani gelişme arasında doğrudan bir bağlantı olmadığını hatırlatıyor” diyerek... Çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, insan kaçakçılığı, sosyal güvencesiz işler... Hadi biraz daha Türkiye özeline indirgeyelim konuyu. Soma katliamı hâlâ hafızalarda, ya elma toplamaya giderken kamyon kasasına istiflenmiş vaziyette can veren kadın tarım işçileri, tersanelerde işçi ölümleri, AKP döneminde şaha kalkan taşeron sistemi? Peki, ya kadınların ekonominin içinde yer alamayışları, ev hizmetlerine zorunlu yönelmeleri? Son derece yüksek seyreden genç işsizlik? Önlerine hiçbir hedef koyulmayan genç kitlelerin durumu? Dünyanın sorunu... Kapitalist sistemin nasıl bir tıkanmışlık içinde olduğunun da göstergesi. Bumerang gibi... Artık gelir adaletsizliği, işsizlik, iklim değişikliği sadece o bölgeyi etkilemekle sınırlı değil, küreselleşiyor. Etnik ve dini çatışmalarla, büyük göç dalgaları ile yayılıyor... Rapor 3 yönlü bir eylem gündemi öneriyor: 1 Özellikle kayıt dışı sektörlerde çalışan kişiler başta olmak üzere toplumun bütün üyelerinin ihtiyaçlarının politika oluşturmada dikkate alınmasını sağlamak için hükümetler, toplum ve özel sektör arasında yeni bir Toplumsal Sözleşme. 2 Dünyanın her yerinde çalışanların haklarını ve menfaatlarını güvence altına almak için hükümetler arasında Küresel Bir Anlaşma. 3 Dernek özgürlüğü, iş yaşamında adalet, güvenlik ve insan onurunu sağlamaya yardım edecek, bütün çalışanları kapsayan İnsana Yakışır Bir Çalışma Gündemi. Ne dersiniz? Henüz büyük bir hayal değil mi? İnsani gelişme ve Türkiye N T Hayri Kozanoğlu ıi oluş ze fazlasıyla yans gelerin küresel kr yeni sarsıntılar bi enerjide ciddi bir Kozanoğlu, göster ı ortaya koyduğuın ktır. Özellikle zin atlatılamadığ ırsa bizim yaca dalgasının gelmesi ihtimali olır pş ha BD “A k, iflas nu belirtere olduğunu göz önü dukça yüksek görünüyor.” gibi ülkelerin grip deki haftalarda ne alırsak önümüz ek’ c e d e s la if i r le t e piyasalardaki ‘Enerji şirk abilecek finansal ÜİK Türkiye’de kayıtlı çalışanların yılda ortalama ne kadar para kazandığını araştırdı. Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de geçen sene en yüksek yıllık ortalama brüt kazancı 62 bin 250 lirayla “finans ve sigorta faaliyetleri”nde çalışanlar elde etti. En düşük yıllık ortalama brüt kazanç 17 bin 56 lirayla “nitelik gerektirmeyen meslekler” grubunda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç 27 bin 974 TL oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2014’e ilişkin “Kazanç Yapısı Araştırması”nı açıkladı. Buna göre, 2014 yılında yıllık ortalama brüt kazanç 27 bin 830 lira oldu. Hem erkek, hem de kadın ücretli çalışanların kazançları genellikle eğitim durumuyla doğru orantılı olarak yükseldi. Bu eğitim düzeyinde yıllık ortalama brüt kazanç erkeklerde 55 bin 633 lira, kadınlarda 45 bin 483 lira oldu. l Ekonomi Servisi TÜİK: Türkiye’de en çok finansçılar kazanıyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle