22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2013 PAZAR 6 HABERLER CHP heyeti Balbay, Özkan, Hilmioğlu’nun da aralarında bulunduğu tutuklularla görüştü ‘Ölümüne yargılama’ ERGENEKON TUTUKLULARI: Kirli Üçgen: Doktor, Hukuk ve Siyaset Şu kötü ruhlu başkanlık anayasasına bir ara verelim ve bugün Fatih Hilmioğlu’nu içeride öldürme teşebbüsünü gündeme alalım. Önce internet üzerinden yürütülen Fatih Hilmioğlu’na Özgürlük kampanyasına imzamı attım sonra da yazıya oturdum… Siyasetin hukuku güdülemesiyle yıllardır zorbaca demir parmaklıklar arkasında tutulan herkes içimi acıtıyor ama şu sıralar en çok da Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu... İnönü Üniversitesi’ni üniversite yapan güzide rektör... Bir insan... Alçakgönüllü… Ülkesini seven, Cumhuriyetçi, bilim insanı… Duruşmalarda göz göze geldiğimizde içindeki derin hüzün yüreğime saplanıyor ve “nasılsınız”ın ötesinde söyleyecek söz bulamıyordum(*). Sevgili Fatih Bey’in durumunu kardeşi avukat Hayati Hilmioğlu’nun şu sözleri tam net açıklıyor: Doktorlar yeminini unuttu, hâkim cüppesini çıkardı, siyasiler tribünde seyirci, Fatih ölümü bekliyor. Bu sözlerin açıkladığı siyasi durumu geçen gün, Kemal Gürüz’ü ziyaretten dönen Celal Şengör telefonla şöyle betimliyordu: Bu bir terördür! Terör budur... HHH Evet terörün en kötüsü, en berbatı, en dehşetlisi, devlet eliyle işlenenidir. Devlet, yasalara uydurur veya uydurmaz, yasalara uyar veya uymaz, kılıflı kılıfsız terörünü yapar. Sonuçları fecidir. Hayatlar yıkılır... Hele bunun siyasi terör olan cinsi en fecilerinden biridir. İnsanı asar, asmaktan beter eder, süründürür. Kafasına koyduysa devleti yöneten siyasal kafa, yasalarda yoksa, olmasa bile, idamını bir şekilde yapar, cinayetini işler... Bu özellikle bizim gibi siyasetin en geri, feci, cani, ilkel, kültürel müthiş geri/ ortaçağ nitelikteki, uygarlaşmamış ülkelerinde, gözünün kırpmadan uygulanır… İçinde yaşadığımız dönemi, ülkeyi, politikayı ve politikacıyı mı anımsatıyor size bu anlattıklarım?! HHH Düşünün, Ergin Saygun ameliyat masasında iken Adli Tıp denen ilkel yerden ve insanlardan rapor geliyor! Tam ameliyat masasındayken adına mahkeme denen, mahkeme sandığımız yerden tahliye kararı geliyor... Ve tam ameliyat masasındayken bunları ilkel politika, politikacı dürtüyor ve harekete geçiriyor... Hadi tam zamanı diyerek. Adli Tıp adındaki kurum mu neyse işte, siyasetin uzantısı... Orada tıp ahlakı falan yok... Zaten bu tip yerleri, politikacı hemen “ele geçirir” çünkü Adli Tıp adı verilen yerler, bizim gibi ülkelerde hukuk mahkeme siyaset ve hatta mafiyöz türü bir sürü bağlantının, karar verici merci durumundadır. Oradan çıkacak rapor Allah gibidir akan suları durdurur. “İşte bak gördün mü, el yazısı ona ait” dedirtir. Dursun Çiçek oradan mahkum edilir. Hiçbir şey önemli değildir ama tek önemli şey oradan gelen “siyasi rapor” veya karardır! Bu raporunkararın verdirtilmesi için siyaset orayı güder babam güder!.. Anlıyorsunuz değil mi… Böyle aşağılık ve çürümüş bir sistem, “adalet”, siyasi ahlakın –veya ahlaksızlığınyükseldiği temeldir! HHH Bu sistem, bu sistemin adli kurumu, Fatih Hilmioğlu’nu, ağırölümcül hastalığının tedavisinin yapılması gereken yere, tam teşekküllü bir hastahaneye göndermesi gerekirken, “psikolojii bozulmuş” diyerek psikiyatri tedavisine, Bakırköy Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi’ne gönderir! Sistemin çürümüşlüğünü anlıyorsunuz değil mi? Bu sistemin yargısı da onu tahliye etmez çünkü hem kendileri yeminli ve inanmış bir farklı hukukun uygulamasıdır, hak ve hukuk bir kenara bırakmıştır… Yani cüppesini çıkarmıştır veya cüppesini hiç giymemiştir. Bu düzeni kuran siyaset zaten en kirlisidir. Orada insan falan yoktur, hukuk da hak da kendileridir… Onlar da bütün bu kirli sistemi kurgulamıştır ve bütün bu ilkelliklerin sürdürücüsüdür. Bunun hesabını, “suç”un işlendiği sırada soracak kimse yoktur ama ileride soracak birileri mutlaka çıkar. Yenen bütün siyasi, hukuki ve tıbbi haltlar bir bir ortaya dökülür ve sorumlular sıgaya çekilir. Zamanı gelince... “Doktorlar yeminini unuttu, hâkim cüppesini çıkardı, siyasiler tribünde seyirci” işte yaşadığımız dönemin, yaşadığımız terörün tarifidir. Fatih Hilmioğlu direnecektir, bütün bunların bilincinde bir insandır, oradan sapasağlam çıkacaktır ve alnı ak, toplumun en onurlu insanlarından biri olarak yaşamını sürdürecektir. Buna adım gibi eminim.. (*)Rektörlüğü sırasında, Atatürkçü Düşünce Kulübü üyesi öğrencilerin konferans isteğine uyarak üniversiteye gitmiştim. Konumuz Bilim ve Atatürk idi. Hilmioğlu ön sırada yerini almıştı. Hilmioğlu döneminde öğrenci kulüpleri özgürce çalışıyor ve rektörlükçe de özgürlükleri teşvik ediliyordu. Bugün, aldığım haberlere göre, İnönü Üniversitesi’nde bu tür etkinlikler üzerine korku ve baskı, kara bulutlar gibi çökmüş durumdadır. Hem öğrencilere kısıtlamalar getiriyor hem de öğretim üyeleri özgür değil. Tabii rektörlüğün ipine asılmışlardan bahsetmiyorum. Orada özgürlük olsaydı yani üniversite olsaydı, 8 yıl rektörlüğünü yapmış ve üniversiteyi yeniden var etmiş Hilmioğlu için küçük bir açıklama yapardı. Neyse bu konuyu ileride ele alırız! ‘Hukuktan muaf u CHP heyeti, tutukluların, özellikle kadın ziyaretçi yakınlarına yapılan “mahrem arama”dan şikâyetçi olduklarına dikkat çektiler. AYŞE SAYIN tutuluyoruz’ Gazeteci Hikmet Çiçek: Faili meçhulleri, karanlık olayları yazan bendim. Her yerde sohbet hakkı var. İmralı’da da var sohbet hakkı ama burada yok! Tutuklandığım maddeden ceza istenmiyor bana. Eskiden heyet oylamasında 2’ye 1, sonuç çıkardı. Şimdi hep 30 çıkıyor. Mahkemede de söyledim, esas örgüt mahkemedir. Gazeteci Deniz Yıldırım: Burada sohbet hakkı yok. Ergenekon davasında hiç kimseye yazılmayan suç tarifi benimle ilgili geldi. Başbakan, Burhan Kuzu, Melih Gökçek ve Cüneyd Zapsu’nun, bütün Ankara temsilcilerine giden ses kaydı bana da geldi. 28 Mart’ta herkese giden bu kayıt, Aydınlık gazetesine 6 ay sonra geldi. Şimdi, suçlama örgüt üyeliğine delil ve özel hayatın gizliliğinin ihlali 3. yargı paketinde basın suçu ertelenir denildi ve ara karar verdi. Ama şimdi burada tam bir düşman hukuku uygulanıyor, çünkü 3. yargı paketi bize uygulanmıyor. Hanefi Avcı: Kitap yazmak örgüte üyelik olarak gösterildi. Sözde örgüte doküman yazan Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız serbest, ben örgüte yardımdan içerideyim, yani sözde örgüt üyeleri serbest ben buradayım. Basın suçu ertelenebiliyor ama bizim suçumuz ertelenmiyor. Sadece Soner Yalçın, Doğan Yurdakul’u 10 yıl önceden tanırım. Müyesser Yıldız’la ilgili bir dosyanın tarihi daha sonra değiştirilerek 14.02.2011 oluyor. Bir bakıyorsunuz, 14.02.2011’de Soner Yalçın gözaltına alınıyor. Bütün bunların ABD’den geldiğinin kanıtı bu durum. TÜBİTAK kanıtladı. ANKARA CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyelerinin, Ergenekon davasında yarın yapılacak “mütalaa” duruşması öncesinde ziyaret ettiği gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Ergenekon tutuklusu” oldukları için kendilerine uygulanan “tecrit”e “Bin kişiden sadece biriyle görüşebiliyorum” diye isyan ederken, ağır hastalığına rağmen tahliye edilmeyen Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, “Ölümüne yargılanıyoruz” dedi. Gazeteci Tuncay Özkan ise “Tüm vicdanlı insanları 18 Şubat duruşmasına bekliyorum” çağrısı yaptı. CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Melda Onur, Ergenekon davasından tutuklu bulunan Balbay, Özkan, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Hikmet Çiçek, Deniz Yıldırım ile Hanefi Avcı’yı yarın yapılacak “mütalaa” duruşması öncesinde Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. CHP heyetinin görüştüğü tutukluların cezaevi koşulları ve davaya ilişkin anlattıkları özetle şöyle: Timsah gözyaşları Gazeteci Tuncay Özkan: Bu davada bizleri terör örgütü yapmak için ellerinde bir eylem olması gerekiyordu. İşte onların istediği bu eylem Danıştay cinayetidir. Bütün bu davada 2 adet Glock marka silah var. Onlar da PKK’den alınmış. Düşünebiliyor musunuz, koskoca örgütün 2 adet silahı var ellerinde bu dava ile ilgili. Kavgam, inancım, ülkeme sevgim olmasa burada bir dakika yaşayamam. (...) Yeşil ile ilgili ilk kez bilgileri ben ortaya çıkardım. Sonra bunu Yeşil’in kimlik bilgileri Tuncay Özkan’ın arşivinden çıktı diye yazdılar. Bu konuda en çok Eyüp Can’a kızgınım. Çünkü o haberleri ben Radikal gazetesinde yazmıştım. Arşi vine bakmış olsaydı bunu görebilirdi. Başbakan’ın generallerin uzun tutukluluk süreleri ile ilgili söyledikleri deli saçması. Şimdi timsah gözyaşları döküyor. Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu: Adli Tıp 3. İhtisas ve Adli Tıp Genel Kurulu 2 ayda bir tedavi edilmesi gerekir derken göndermiyorlar beni hastaneye. Türkan Saylan, Kaşif Kozinoğlu, Kuddusi Okkır bu süreçte öldüler. Çoğu da sağlığını kaybetti. Erol Manisalı kanser oldu. Ergin Saygun, avukat Yusuf Erikel bu süreçte hasta oldular. Burada yapılan şey adil yargılama değil, ölümüne tutuklamadır, öldürene kadar tutuklamadır. Burada biz yargılanmıyoruz öldürülüyoruz. ‘Öldürülüyoruz’ ‘Yalnızız’ CHP İzmir Milletvekili Balbay: Diğer cezaevlerinde ve bu cezaevinde kalan mahpuslar birlikte grup etkinliğine katılabilirken, birlikte top oynayabilirken bizim, Tuncay Özkan dışında kimse ile görüştürülmemize izin dahi verilmiyor. Hiçbir sosyal faaliyete katılamıyoruz. Bize günlük 50 litre sıcak su hakkı veriliyor o da 2 dakikada (120 saniye) bitiyor. Bu sürede ve 50 litrelik su hakkı ile çamaşır mı yıkayayım, banyo mu yapayım, bulaşık mı yıkayayım? Uzun tutukluluk değil sorun sadece. Sorun deliller. Tutukluluk ise bir sonuç. Keyfi mahkeme kararları, hukuksuz delil toplamalar, hukuksuz oluşturulmuş deliller, burada yapılmak istenen Cumhuriyet gazetesini terör gazetesi, CHP’yi ise terör merkezi olarak göstermek. CHP herkese batıyor. Aslında CHP battı diyenlere kimseye batmayacak bir CHP lazım. Vardiya Bizde’den halka hukuksuzluğa karşı direnme çağrısı ‘Artık söz bitti’ 3 emekli asker tutuklandı ANKARA (Cumhuri yet Bürosu) 28 Şubat soruşturmasında iddianamenin tamamlanması beklenirken gerçekleştirilen 10. dalgada önceki akşam 3 emekli askerin daha tutuklanmasıyla birlikte tutuklu sayısı 72’ye yükseldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında yapılan son operasyonda gözaltına alınan 6 emekli askerden 3’ü önceki gece tutuklanarak cezaevine gönderilirken 3 emekli asker adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklanan 3 emekli asker emniyete ait bir aracın eskortuyla Sincan F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Mehmet Öcalan İmralı’ya gidiyor Haber Merkezi Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gidecek BDP’li heyetin kimlerden oluşacağı tartışılırken kardeş Mehmet Öcalan’ın bugün İmralı’ya gideceği bildirildi. Mehmet Öcalan’ın görüşmesinin ardından BDP’li heyetin adaya giderek Abdullah Öcalan ile görüşeceği belirtildi. 3 Ocak 2013’te MİT ve Öcalan’ın avukatlarının yanı sıra Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşmüştü. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve Türk’ün adaya gitmesi üzerinde uzlaşma sağlandığını açıklamıştı. İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) Balyoz da Kurmay Albay Faruk Doğan’ın annesi Sevim Dovasından yargılanan emekli ve muvazzaf askerle ğan İzmir’den eyleme katılmak için geldiğini ifade rin yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Plat ederek oğlunun “Benim Dünyam” adlı şiirini okuformu” tarafından her cumartesi düzenlenen “Ses du. Eylem, yurttaşların okuduğu şiirlerle sona erdi. siz Çığlık” eylemi tutuklu yakınları ve çok sayıda dalet arıyoruz yurttaşın katılımıyla dün İstanbul ve İzmir’de bir İZMİR’de de “Vardiya Bizde Platformu” üyelekez daha yapıldı. İSTANBUL’da 21. kez gerçekleştirilen eylemde ri 12. kez Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişinasker yakınları, bağımsızlığın simgesi olarak kırmı de toplanarak adalet haykırışlarını yineledi. Patform zı beyaz kurdeleler dağıttı. Beşiktaş Meydanı’nda üyeleri, “Adalet herkese gerekir” vurgusu yaptı. basın açıklamasını okuyan Balyoz davasında 18 yıl hapse çarptırılan Tuğamiral Aziz Çakmak’ın ablası Filiz Çakmak şunları söyledi: “Bu ülkeyi sevmekten korkmayan, haksızlığa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı çıkan yazarlar, gazeteciler, bilim adamları, öğrenciler, sanatçılar, avukatlar, milletvekilleri hep tutuklandılar. Şimdi korkmama sırası sende. Artık sözün bittiği yerdeyiz” dedi. Çakmak, “Adaletin ve cesaretin göstergesi olarak yakanıza, evinize, dükkânınıza, nereye istiyorsanız oraya bağımsızlığımızın simgesi, bayrağımızın rengi olan kırmızı beyaz kurdeleleri takın ve tüm dünyaya, Türkiye’yi sevmekten korkmadığınızı gösterin” dedi. Balyoz davasın “Sessiz Çığlık” eylemine tutuklu yakınları ve çok sayıda 18 yıl hapse mahkum edilen Deniz da yurttaş katılıyor. (Fotoğraf: HAZAL OCAK) A Stewart’ın konuğu Ekmeleddin İhsanoğlu Dış Haberler Servisi ABD’de ünlü komedyen Jon Stewart’ın milyonlarca takipçisi bulunan şovuna konuk olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, programdaki skeçlerden birinde rol de aldı. Skeçte İhsanoğlu’nun üstünde uçan insansız hava aracına selam verdiği “sıra dışı” bir röportaja yer verildi. Programda İhsanoğlu, “Teröristleri öldürmenin terör sorununa çözüm olduğunu düşünüyorsanız, sorun o zaman ortaya çıkıyor. Bir teröristi öldürdüğünüzde 10 terörist ortaya çıkıyor” dedi. Stewart’ın “Yani insanlar insansız hava aracı istemiyor mu?” sözleri üzerine İhsanoğlu, “Ulusal çıkarlarınız için uğraşırken bir yandan da bazı hukuki ilkelere uymanız gerekir” dedi. Bunun üzerine Stewart, “Bu açık bir insan hakları ihlali ve kesinlikle durmalı. Yani insansız hava aracına hayır” dedi. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun avukatı yargıyı sert sözlerle eleştirdi ‘Hâkimler korku altında’ u Hilmioğlu’nun avukatı Başbakan’ın da tutuksuz yargılama ANKARA Hastane rapor çağrısında bulunduğunu ancak mahkemelerin Başbakan’ı da, larında cezaevi koşullarında Meclis başkanını da dinlemediğine işaret etti. İLHAN TAŞCI yaşayamayacağı vurgulanan kanser hastası Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun tutuklu yargılanmasındaki ısrarı, avukatı da olan kardeşi Hayati Hilmioğlu “hâkimlerin korkusuna” bağladı. Avukat Hilmioğlu, yaşananları “Tutuksuz yargılama kararı veren hâkimleri görevden aldılar. Şimdi hâkimler ya korkuyor ya da görünmez bir gücün etkisi altındalar” sözleriyle değerlendirdi. Hilmioğlu, Başbakan’ın da tutuksuz yargılama çağrısında bulundu ğunu ancak mahkemelerin Başbakan’ı da, Meclis başkanını da dinlemediğine işaret etti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Fatih Hilmioğlu benzeri sağlık sorunu olanların Ergin Saygun örneğinde olduğu “bireysel ihtiyaçlarını karşılamayacak ölçüde hasta olduklarına” ilişkin raporla tahliye olabileceğini savundu. Oysa Adalet bakanının işaret ettiği düzenleme Fatih Hilmioğlu benze ri sağlık sorunu yaşayan tutukluları kapsamıyor, çünkü söz konusu yasal değişiklik yalnızca “hükümlüleri” kapsıyor. Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, tutuklularla ilgili hiçbir düzenleme yapılmadığına işaret ederek “Bakanın dediği Ergin Saygun’un yararlanmasının nedeni hakkında verilmiş bir hüküm var. O hükümlü pozisyonunda, hükmen tutuklu olduğu için düzenlemeden yararlanabildi. Yasa yapılırken biz tutuklu ifadesinin de konulsun dedik ama koymadılar” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle