25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Gecenin Kapıları Neredeyiz biz? Neyi tartışıyoruz? Türkiye’nin derinlerini mi? Kendini ayan beyan gösteren korkaklıkları, sinsi- likleri, katillerin mezarı başında yakılan kötülük ağıtlarını mı? Öldürülenler nereye gitti peki? Ne zamandan beri katiller kutsanıyor, ne za- mandan beri gerçekler, bin kişiyi öldürdüklerini söyleyenlerin övgüler düzdükleri o gece karanlı- ğının koyusunda eritiliyor. Peki, ne zamandan be- ri geçmişin karanlık işleri, muhalif aydınlara açıl- mış davaların örtüsüyle kapatılmaya çalışılıyor? “Eskiden beri” diyorsunuz değil mi? Haklısınız. Eskiden beri böyledir bu işler. “Uçak kaçıran gazeteciler” masalını, “Kültür Merkezini ateşe veren solcular” komedisini unuttunuz mu? “Derin, çok derin” dedikleri aslında derin fa- lan değildir. Apaçıktır, ortadadır. Herkesin gördüğü, bildiği bir şeydir. Ama herkes gördüğünü, bildiğini söy- leyemez, “O derin, ben bilmem, ben anlamam” der, çekilir kenara. Neresi derin, neresi gizli? Bahçelievler’de 7 TİP’li genci öldürenlerin yap- tıkları, ettikleri gizli mi? Mahkeme kayıtlarında durmuyor mu? Emri veren trafik kazasında sah- te kimliği, arabasının bagajında silahları, siyasi or- takları, polisten dostlarıyla birlikte bir nevi suçüstünde ölmedi mi? Devletin en yüksek yetkilileri o karanlıktaki ada- mın kendi emirlerinde birtakım işler yaptığını an- latmadılar mı, hâlâ anlatmıyorlar mı? Peki, şimdi ne bu? Derin mi? Susurluk dedikleri nedir? “Sus sus yoksa sıra sana gelecek” mi? “Faili meçhul” cinayetleri, darbe ihtimallerini soruştururken, muhalif aydınları en olmadık id- dialarla torbanın içine koyduğunuzda karanlık ay- dınlanıyor mu? Yoksa daha fazla kararıyor, gecenin kapıları ör- tülüyor mu? Siz gecenin kapılarını bilmiyorsunuz. Biz biliyoruz. O kapıların birdenbire nasıl ka- pandığını gördük, yaşadık. Üstümüze kapandı o kapılar. Koyu karanlıkta katillerimizle birlikte, ellerinde tabancaları, kalın küt parmakları, urganlarıyla üstümüze gelen sin- si bakışları, koyu cehaletleri, insan olmadan da- va olmayacağını bilmeyen öfkeleriyle karanlıkta işlediler cinayetlerini. Siz şimdi derin mi arıyorsunuz? Derin falan değildir. Gün gibi ortadadır. Gözle- rinizi kapatınca görmediğiniz için derin dersiniz siz ona. “O eskidi, onu unuttuk, Susurluk’la beraber gitti” dersiniz. Ama unutulmaz ki. Hiçbir şey unu- tulmaz şu güneşin altında. Arşivde bulunur, ro- manda yazar, hikâyede anlatılır. Niye o romana, o gerçeğe, o hakikatin kendi- sine “Gecenin Kapıları”(*) demiş ki Ozan Öz- gür? Kapıyı açınca ışık giriyor, kapatınca karanlık çöküyor da ondan. Derin sığlaşıyor, oyun ortaya çıkıyor. Şimdi siz derini mi arıyorsunuz yani? Öyleyse gidin 7 TİP’linin katillerine sorun. O iz sizi Susurluk’ta bagajında silahlarıyla öle- ne, mezarı başında ağıt yakılana götürür. Ya da en iyisi romanı okuyun. Orda yazıyor ne derindir, ne değildir. Gecenin kapısını açın. Biraz ışık girsin içeriye... Bakın o zaman nasıl kaçışıyor yarasalar. (*) Gecenin Kapıları. Roman, Ozan Özgür, Yor- dam Yayınları, İstanbul, 2008 e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Ergenekon davasõnõn dünkü duruşmasõnda iddianamenin okunmasõna devam edilirken bazõ sanõklar uyudu İddianame ancak yarõlandõHATİCE TUNCER/ HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn dünkü oturu- munda da 2 bin 455 sayfalõk iddiana- menin okunmasõ tamamlanmadõ. 28 Ekim’deki üçüncü oturumdan itibaren iddianamenin okunan bölümü bin sayfayõ ancak aşabildi. Davayõ izle- meye gelen İşçi Partisi (İP) Genel Baş- kan Vekili Mehmet Bedri Gültekin “Hukuk nasıl katledilir, en temel in- san hakları nasıl ayaklar altına alı- nır bunu bu davada yaşıyor ve gö- rüyoruz” dedi. Ergenekon davasõnõn sekizinci otu- rumuna tutuklu sanõklarõn 44’ü ve Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Drej Ali olarak bilinen Ali Yasak, Güler Kömürcü’nün de aralarõnda bulun- duğu 11 tutuksuz sanõk katõldõ. Tutuklu sanõklar Bekir Öztürk ve Mehmet Zekeriya Öztürk sağlõk sorunlarõ nedeniyle duruşmaya getirilmedi. Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel, iddianameyi okumaya 584. sayfadan devam etti. Cumhuriyet Savcõsõ Nihat Taşkın, özetleyerek okumasõnõ sürdürürken, Savcõ Pekgüzel’in genellikle metine sadõk kaldõğõ dikkat çekti. Savcõ Taş- kõn, okumaya devam ederken, kõsa sü- reli arõza yaşandõ, mikrofonun sesi ke- sildi. Bazõ tutuklu sanõklar, zaman za- man önlerindeki sandalyenin arkasõ- na başlarõnõ koyarak uyudular. Küçük’ün anlatıldığı bölüm Veli Küçük’ün hukuki bağlantõsõ- nõn anlatõldõğõ bölümde, tutuklu sanõk Hayrettin Ertekin’in telefon konuş- malarõ da okundu. Ertekin’in görüştüğü bir kişiye, Ve- li Küçük’ün faaliyetlerini eleştirerek, “Veli Paşa kafayı yemiş” dediği ko- nuşmasõ okunurken salondan gülme sesleri geldi. Duruşmaya saat 12.00’de öğle ara- sõ verilince, tutuklu sanõk Sevgi Ere- nerol, ablasõyla, Kemal Kerinçsiz eşi ve avukatõ Gönül Kerinçsiz ile, Do- İstanbul Haber Servisi - Eski İstanbul Barosu Başkanõ, avukat Turgut Kazan Ergenekon operasyonu savcõsõ Zekeriya Öz hakkõnda soruşturma izni verilmesi amacõyla Ankara 4. İdare Mahkemesi’ne yazdõğõ dilekçesine, Adalet Bakanlõ- ğõ’ndan “hukuk komedisi” olarak nite- lendirilecek yanõt geldiğini belirtti. Adalet Bakanlõğõ Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Hâkimi Mehmet Polat, savcõlar hakkõnda soruşturma açõlmasõnõ talep eden avukat Kazan’õn dava açma hakkõ bulunduğunu belirtti. Buna karşõlõk Adalet Bakanlõğõ mahkemeye davanõn “ehliyet” yönünden reddini isteyen ve Kazan’õn dava açma hakkõnõn bulunmadõğõnõ belirten yazõ gön- derdi. Avukat Turgut Kazan, Adalet Bakan- lõğõ’na başvurarak Ergenekon savcõsõnõn “ucu açık” bir soruşturma yürütmesinin yurttaşlarda “korku” yarattõğõ gerekçe- siyle savcõ Öz hakkõnda soruşturma açõl- masõnõ talep etti. Kazan’õn soruşturmayõ yürüten savcõlar hakkõndaki şikâyetlerine hâkim Polat, 60 günlük yasal süre içinde Ankara İdare Mahkamesi’ne dava açma hakkõ bulunduğu yanõtõnõ verdi. Ancak bakanlõk, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nde görülen dava için yazdõğõ 4 sayfalõk sa- vunma yazõsõnda, davanõn “ehliyet” yö- nünden reddini isteyerek avukat Kazan’õn dava açma hakkõnõn bulunmadõğõnõ belirt- ti. Kazan ise Adalet Bakanlõğõ’na yazdõğõ cevap dilekçesinde özetle şu görüşlere yer verdi: “Yanlış bir ‘ehliyet’ tartışması yapılı- yor. Davalı idarenin savunmasına göre ‘müvekkilimin menfaatlarõnõn nasõl ve ne biçimde etkilendiği’ ortaya konulmamış. Öyle ‘her toplum üyesi hukuki menfaatõ- nõn etkilendiği iddiasõyla’ dava açamaz- mış. Uyuşmazlık konusu olayda da mü- vekkilimizin ‘hukuki menfaatõ’ yokmuş. Bu nedenle davanın incelemede reddi gerekirmiş. Oysa idare hukukunda ip- tal davası açabilmek için davacıyla da- va konusu işlem arasında ‘kabul edilebi- lir ve tutarlõ bir ilişkinin’ varlığı yeterli- dir. Özel hukukta olduğu gibi ‘menfaat bağõ’ dar yorumlanamaz. Davalı idare ayrıca ‘idari davaya konu olabilecek bir işlem niteliği taşõmayan bir işlem’ için dava açtığımızı belirterek ret kararı ve- rilmesini istiyor. Anayasanın 125. mad- desini açıp bakıyoruz. Orada idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtiliyor.” ğu Perinçek de izleyicilere ayrõlan bö- lümden davayõ izleyen İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin ile ayaküstü sohbet etti. Pe- rinçek’in “Gidiyor musun?” diye sormasõ üzerine Gültekin, “Evet, ba- sın açıklaması yapıp gideceğim” yanõtõnõ verdi. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten- lerin Tuncay Güney’in ifadelerinden başka bir bölümü de yok ettiklerini id- dia eden Gültekin, şöyle devam “Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın işadamlarından olan Ethem San- cak, Başbakan’ın müdahalesiyle da- va dosyasından, belge sahteciliği suçu işlenerek çıkartılmıştır. Er- genekon savcıları, mülakatın çö- züm metninde imzası olan Kaçak- çılık Organize Şube Müdürü Mut- lu Ekizoğlu ve diğer polis yöneticileri suç işlemişlerdir. Sancak’ın çözüm metninden çıkarılması tertibin en çarpıcı kanıtlarından biridir.” Gültekin, Güney’in ağzõndan en akõl almaz suçlamalarõn iddianameye doldurulduğunu ancak tertipte görev alan, yandaş medyada İP’ye saldõran “Tayyip Sevdalısı” söz konusu olun- ca ilgili ifadelerin yasalar çiğnenerek ortadan kaldõrõldõğõna dikkat çekti. Dava dosyasõna giren Güney’in mülakatõnda Ethem Sancak ile ilgili bölümlerin olmadõğõnõ ancak San- cak’õn Güney’in kendisiyle ilgili id- dialara ilişkin 24 Nisan 2008’de Sav- cõ Zekeriya Öz’e ifade verdiğini anõmsatan Gültekin, “Mülakatta San- cak ile ilgili bölümler makaslan- mıştır. Birinci suçlu Ergenekon başsavcısı olduğunu iddia eden Tay- yip Erdoğan’dır. Davanın diğer savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın işlenen su- çun diğer failleridir” dedi. ‘Hukuk ayaklar altõna alõnõyor’ Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi gi- rişinde gazetecilere açıklama yapan Bedri Gültekin, Ergenekon davasını ikinci kez izle- diğini belirterek, “Bu dava, hukuk fakültele- rinde, avukat, savcı ve hâkim adaylarına ders verilirken, hukukun nasıl katledildiği anlatı- lırken, somut ve canlı bir örnek olacaktır” dedi. Tutuklu sanık Vedat Yenerer’in avuka- tı Vural Ergül’ün,Tuncay Güney’in 170 sayfa olan mülakat çözümlerinden 42 sayfanın ek- sik olduğunu söylediğini anımsatan Gültekin, “Kayıp bölümde Fethullah Gülen’le ilgili ifa- delerin olduğu söyleniyor. Doğrudur. Haham Tuncay, Mehmet Eymür tarafından Gülen cemaati içine yerleştirildi ve yıllarca bu ekip- le birlikte çalıştı” diye konuştu. Kadının durumu içler acısı Türkiye’de 25-64 yaş arasõ kadõnlarõn yüzde 77’sinin eğitim seviyesi ilköğretim ve altõnda. Aynõ yaş grubunda yükseköğretim düzeyi ise yüzde 8 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’de 25-64 yaş arasõ kadõn nüfusunun yüzde 77’si- nin eğitim seviyesinin ilköğretim ve altõ düzeyde olduğu, bu nüfusun an- cak yüzde 8’inin yükseköğretime gidebildiği belirlendi. Hükümetin 2009 Programõ’nda, eğitim alanõnda mevcut durum an- latõlarak, hedeflere yer verildi. Programda 2006 yõlõ verileri baz alõnarak yapõlan değerlendirmeye göre, Türkiye’de 25-64 yaş arasõ kadõn-erkek nüfusunda ortaöğreti- mi bitiremeyenlerin oranõ yüzde 71 iken, OECD ve AB ülkelerinin ortalamasõ yüzde 31 düzeyinde. Türkiye’de ortaöğretim düzeyinde eğitim alanlarõn oranõ yüzde 18, yükseköğretim düzeyinde eğitim alanlarõn oranõ yüzde 10 iken; OECD ülkelerinde or- taöğretim görenlerin oranõ yüzde 42, AB ül- kelerinde yüzde 45, yükseköğretim görenlerin oranõ OECD ülkelerinde yüzde 27, AB ül- kelerinde ise yüzde 24 olarak belirlendi. “OECD ve AB ülkelerinde eğitimde cinsiyetler arasında düzgün bir dağılım gö- rülürken, Türkiye’de kadınlar aleyhine bir durum söz konusudur” denilen program- da, cinsiyetlere göre istatistiklere yer veril- di. Buna göre Türkiye’de 25-64 yaş arasõ ka- dõnlarõn yüzde 77’sinin eğitim seviyesi ilk- öğretim ve altõnda. Bu konuda OECD ve AB ortalamasõ yüzde 32. Türkiye’de söz konu- su yaş grubunda kadõnlarõn yüzde 15’inin eği- tim seviyesi ortaöğretim, yüzde 8’inin eği- tim seviyesi yükseköğretim düzeyinde. OECD ülkelerinde ortaöğretim mezunu ka- dõnlarõn oranõ ortalama yüzde 41, AB ülke- lerinde ise yüzde 44 düzeyinde gerçekleşiyor. Erkeklerde çok farklı değil Türkiye’deki erkeklerin yüzde 67’sinin eği- tim seviyesi ilköğretim ve altõnda. Türkiye’de erkeklerin yüzde 21’i ortaöğretim, yüzde 12’si yükseköğretim mezunu. AVUKAT TURGUT KAZAN: ‘Gelen yanõt bir hukuk komedisi’ 68’li Dostumuz, ODTÜ Mimarlık ve Fikir Kulübü’nden DEV-GENÇ’e akan devrimci gençlerden birini; Kardeşimiz, SAİT KOZACIOĞLU’nu yitirdik. 5 Kasım 2008 günü Tarsus Ulucamii’deki öğle namazından sonra arkadaşımızı kent mezarlığında sonsuzluğa uğurlayacağız. 68’liler Birliği Vakfı Adına Başkan Sönmez TARGAN www.68lilerbirligi.org 68’LİLERDEN BAŞSAĞLIĞI Müştak Dedem! Ben artık konuşuyorum. Gelecek yıl da belki senin şu şiirini ezberlemiş olurum, kim bilir? Buse Erenus Çocuklar ağlamasın Hiç ağlamasın Güneşte yunmuş bir damla su. Ama siz ağlayın payınıza düşeni Bilerek, ederek Ve de hiç hak geçirmeden Şu perişan rahatlığınıza Ne hale getirdiğiniz bu dünyaya Namusluca, utanarak ağlayın Ama çocuklar ağlamasın Hiç ağlamasın... BAŞSAĞLIĞI İ.T.Ü Maden Fakültesi mezunu, İ.T.Ü Talebe Birliği Başkanlarından, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi, İ.T.Ü Vakfı Genel Sekreteri ve Başkan Yardımcısı, DSİ Yeraltı Suları Dairesi Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, İş-Koray Genel Müdürü, Cumhuriyet değerlerinin yaman savunucusu, Değerli Kardeşim, Yüksek Mühendis ATTİLA YALÇIN’ı kaybetmenin derin üzüntüsü içinde ailesi ve tüm yurtseverlere başsağlığı dilerim. TUĞRUL ERKİN ATATÜRK’e yalnız adam diyenler onun TEK ADAM olduğunu öğrenmelidirler. Ulusunun bugün hâlâ onunla birlikte olduğu, yalnız olmadığı TANDOĞAN, GÜNDOĞAN, ÇAĞLAYAN’daki milyonlarla kanıtlanmıştır. ÖZDEN GÖNÜL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle