25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EYLÜL 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Meteoroloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Tek, iklim değişikliklerini yorumladı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Dünya artık tepki veriyor’ ÖZLEM GÜVEMLİ Ve Türban Köşk’te... Bugün 5 Eylül Çarşamba. Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin on birinci cumhurbaşkanı seçilmesi nedeni ile bugün saat 11.30’da Çankaya Köşkü’nde büyük bir resepsiyon veriyor. Aslında resepsiyon, Köşk’ün kapıları bundan sonra bu tür davetler için olabildiğince açık olacağını göstermek amacıyla iki güne yayılıyor. Davetlilerin “devlet erkânı” olarak tanımlanan bölümü bugün, medya ve öteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin oluşturduğu bir başka bölümü de iki gün sonra, yani 7 Eylül Cuma günü Çankaya Köşk’ünde “Sayın Cumhurbaşkanı”nı kutlama resepsiyonunda bulunacaklar. Selefi Ahmet Necdet Sezer de Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinden sonra, 30 Mayıs 2000’de Çankaya Köşk’ünde bir tanışma resepsiyonu vermişti. Ama o resepsiyon, “Her bakımdan Sezer” farkını taşıyordu. Çağrılılar tek güne sığdırılacak şekilde sayı bakımından sınırlı tutulurken ev sahipleri Atatürk’ün Konutu’nda olmanın da anlamını yaşatarak “Türkiye Cumhurbaşkanı ve Bayan Sezer” olarak davet kartlarında isimlendirilmişlerdi. Meteoroloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Adil Tek, toplumda iklim değişikliğinin etkilerinin sıcak hava dalgaları ve kuraklık olarak algılandığını, kimsenin devamında meydana gelecek olumsuzlukların farkında olmadığını söyledi. Tek, “Ülkemizde bu konu, medyada havaların sıcak, bunaltıcı ve ekstrem değerlerin yaşandığı dönemlerde nasıl ele alınıyorsa, ülke yönetiminde de aynı biçimde ele alınıyor. Doğal afetlerin ilk sırasında yer alan kuraklıkla ilgili olarak siyasi partilerin ve hükümetlerin programlarında tek bir maddeye rastlamak mümkün değil. Ülkemizin bir bakış açısı, stratejisi yok. Birkaç üniversitenin ve devletin bir iki kurumunun yapmış oldukları dışında elle tutulur çalışma yok” dedi. Tek, iklim değişimi kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda olduğunu ve önümüzdeki birkaç on yılda durdurulması mümkün gözükmediğini söyledi. Hindistan’ın ve Çin’in atmosferdeki sera gazlarının yaklaşık yüzde 30’ unu üreten ABD’ye hızla yaklaştığını belirterek “Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi İklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda durdurulmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Tek, “Dünya, üzerindeki türlerin devamı için gereken tepkiyi vermeye başlamıştır. Hayat devam ediyor ve kalan sağlar bizimle diyecektir” dedi. Annan’ın işaret ettiği gibi şu saatten sonra artık iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sonuçlarına nasıl uyum sağlayacağımızın önemi ortaya çıkıyor. Dünya, üzerindeki ekosistemle birlikte yaşayan canlı bir organizmadır ve kendisini koruma altına alması kaçınılmazdır. Üzerindeki türlerin devamı için gereken tepkiyi vermeye başlamıştır. Hayat devam ediyor ve kalan sağlar bizimle diyecektir” diye konuştu. Sera gazı salınımları bugünkü düzeyde kalsa bile önümüzdeki yüzyıl içinde iklimde önemli değişiklikler olacağına vurgu yapan Tek, “Sera gazları salınımlarının azaltılması bireysel davranıştan daha çok hükümetlerin oluşturacağı politikalara bağlıdır. Fakat büyüyen dünya ekonomisi ve oluşan tüketim toplumunun talepleri, sera gazlarının azaltılmasında yeni gelişmekte olan ülkelerdeki yönetim kadroları için ayrı bir handikaptır. Tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 80’inin hâlâ fosil yakıtlardan üretiliyor olması ve artan enerji talebi de sorunun diğer bir boyutudur” görüşünü kaydetti. Asrın en kurak yılı Bu yıl yaşadığımız kuraklığın benzerini 20042005 kış sezonunu, ar dından da 2005 yazını kurak geçiren Portekiz’in yaşadığını anlatan Tek, İber Yarımadası’nda İspanya ve Portekiz’in de büyük su sıkıntılarıyla karşı karşıya kaldığını kaydetti. Portekiz’in yüzde 97’sinin bu kuraklıktan etkilendiğini söyleyen Tek, “Geniş alanlarda orman yangınları çıktı. Buralarda yaşananlardan tabii ki ülkemizde çoğu kimsenin haberi olmadı” dedi. Tek, bu yılın, 1 Ekim’de başlayan su yılı baz alınarak yapılan incelemeye göre yaklaşık yüz yıla ulaşan ölçüm periyodu içinde Türkiye’nin en kurak yılı olarak kayıtlara geçtiğini ifade etti. Son yıllarda yaz aylarında görülen sıcak hava dalgalarının sıklığı, geçen yıllarda İber Yarımadası’nda yaşananlar göz önüne alındığında orta kuşak enlemlerde iklimde önemli ekstrem olayların meydana geldiğinin ortaya çıktığını anlatan Tek, büyük kentlerdeki su sıkıntısının da bu süreçten etkilendiğini söyledi. Tek, sıkıntıyı doğrudan buna bağlamanın doğru olmayacağını dile getirerek “Buradaki problem, geçen yıllarda önümüzdeki süreç için böyle bir kuraklığın öngörülememesi ve su yönetimi planlamasının iyi yapılmamasıdır” dedi. Çankaya’yı herkese açmak... Bu tür davetleri, sayı bakımından “sınırlı” tutmak, Abdullah Gül’den önceki cumhurbaşkanının yedi yıl boyunca çok titizlikle dikkat ettiği bir konu oldu. Hiçbir komplekse kapılmadan söylemeliyim: Ülkemin en eski gazetecilerinden birisi olarak ben, Sezer’lerin bu tür Çankaya resepsiyonlarına çağrılmadım. Bunun için de üzülmedim. Zira, devlet adına yapılan çağrılarda da devletin malını tasarrufla harcamanın Sezer için en önde gelen sorun olarak öne çıktığını biliyordum. Abdullah Gül’ün bu konuda Ahmet Necdet Sezer kadar hassas davranma yanlısı olmadığının somut ve ilk örneği ise bugünkü resepsiyon davetlilerinin listesini taşacak şekilde Köşk’ün kapılarının ardına kadar açık tutulması. Bu nedenle de resepsiyon 7 Eylül’de tekrarlanıyor.. Bu iki davet, bir yandan hem Sayın Gül’in hem de eski partisi AKP’nin Çankaya’nın herkese açık ve her isteyeni kucaklamaya hazır olacağı yolundaki seçim vaadinin ilk uygulaması olarak Köşk’ün Nöbetçi Yaver Defteri’nde yerini alacak. Öte yandan, AKP’li ya da Gül yandaşı medyanın günlerden beri titizlikle anlatmakta yarar gördüğü gibi, bu resepsiyonlar, belki de şimdilik eşsiz olacak. Yani davet sahipliğini sayın cumhurbaşkanı tekli olarak yapacak. Bunun Çankaya’nın ilk ev sahibi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün uyguladığı kurallara ters olduğunu bilmeyen yok. Atatürk, Latife Hanım ile evlenmeden önce de boşandıktan sonra da evli konuklarını eşleriyle birlikte ağırlamaya özen gösterirken bunu Türk kadınının erkeği ile birlikte eşit olduğunu hem kendi kamuoyumuza hem de dünya kamuoyuna anlatmak için bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirdi. TRT 1 televizyonu Zafer Bayramı nedeniyle “Kurtuluş” dizisini 30 Ağustos gecesi tekrar yayımladı. O dizi de Gazi’nin düşman kuvvetleriyle Bursa yöresinde savaş devam ederken düzenlenen Öğretmenler Kongresi’ndeki konuşmasını, Sayın Cumhurbaşkanı da Başbakan da izlemeliler. Gazi Milli Eğitim Bakanı’ndan, toplantıya “hanım öğretmenlerin de çağrılmasını” istiyor. Toplantı sonunda bakana, ayrı bir yerde oturtulmuş olan muallime hanımları göstererek bu tür uygulamanın bir daha tekrar edilmemesi talimatını veriyor. KAZANDERE PABUÇDERE Kırklareli’ne İSKİ’den proje darbesi HÜLYA KESKİN Li Da’da büyük çelişki İthalatçı firma, gerekli bütün izinleri aldıklarını ve piyasaya sürdükleri ilaçta sibutramin adlı maddenin bulunmadığını açıklarken yetkililer aksini savundu İstanbul Haber Servisi Kanal 1 televizyonu bilgi işlem müdürü Ertan Geyik ve 19 yaşındaki Burdurlu genç Ömer Burak Çarboğa’nın ölümüne yol açan ve toplatma kararı alınan Li Da zayıflama ürününe ilişkin çelişkiler de ortaya çıkıyor. Li Da Daidaihua’yı ithal eden Farmalife İlaç Sanayii Genel Müdürü İzzet İznebioğlu, ürünün sahte olduğunu ve kaçak satıldığını belirterek, kendi ürünleri ile ilgisi olmadığını öne sürdü. İznebioğlu, kendi ürünlerinin sibutramin etken maddesi içermediğini raporla savunurken, Tarım İl Müdürlüğü Gıda Kontrolörü izin verilen ürünün içinde sibutramin olduğunu iddia ediyor. İznebioğlu, Florya’daki şirket merkezinde düzenlediği basın toplantısında iddiaları yanıtladı. Piyasadaki sahte ürün Li Da Zayıflama Yosun Kapsülü ile kendi ürünleri olan Li Da Daidaihua’nın farklı olduğunu belirten İznebioğlu, Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Merkezi Ürün Geliştirme Laboratuvarları ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nce, Li Da Daidaihua’nın içinde öldüren madde sibutraminin olmadığının tespit edildiğini, raporları ile ortaya koydu. İstanbul Valiliği Tarım İl Müdürlüğü’nce 10 Temmuz’da KIRKLARELİ Kırklareli Kıyıköy Belediyesi Başkanı İsmail Gök, İstanbul’un su sorununu çözmek için başlatılan Istranca Dereleri Projesi’nin, su sorununu çözmediği gibi bölge halkını da kötü duruma düşürdüğünü belirtti. Gök, “İSKİ, buradan taşıma suyu ile değirmen döndürmeye çalışıyor. İstanbul’un su sorununun bu şekilde çözülmeyeceği ortada. İstanbullular birkaç aya kalmaz içmeye su bulamayacak. Bu proje İstanbul’un su sorununu çözmediği gibi bizi de zor durumda bıraktı” dedi. TEMA Vakfı Genel Müdürü Dr. Uygar Özesmi de su sorununun “taşıma” yöntemleriyle çözülemeyeceğini ifade etti. Kırklareli Kıyıköy Belediyesi Başkanı İsmail Gök, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerin su sorununun çözülmesine yönelik projelerin daha kötü sonuçlar doğurduğunu İSKİ, İstanbul’a su gebelirterek, tirmek için 1997 yılında “Yedi deremiz Istranca Dereleri Projeyıllardır İssi’ni hayata geçirdi. Protanbul’a akıjeye göre, Kırklareli’nde yor. Şimdi de bulunan 7 dereden akan iki derenin suyun, Kazandere ve Pabuçdere barajlarında daha İstantoplanarak, oradan da bul’a yönlenTerkos Gölü’ne aktarıdirilmesini islıp, İstanbul’un su sorutiyorlar. Banunun çözülmesi amaçrajların durulanıyordu. Fakat geçen mu çok kötü. yıl 24 metreyi bulan baYetkililer arrajlardaki doluluk oranı tık bunu görbu yıl 10 metreye kadar meli. Bu dudüştü. Çevre örgütleri rum böyle giyerli halkın tepkilerine derse İstankarşın İstanbul Büyükbullu içmeye şehir Belediyesi, projesu bulamayanin üçüncü ve dördüncü cak. Bu İstanaşaması olan Revze ve bul için bir faBulanık Dereleri’nin de ciadır” dedi. İstanbul’a aktarılması Projenin Kırkkararını alarak, çalışmalareli halkını lara başlayacağını zor duruma belirtti. düşürdüğünü söyleyen Gök, “Biz de zor durumdayız. Bu beldede barajların durumu yüzünden balıkçılık bitti. Balıkçılıkla geçimini sağlayan belde halkı perişan durumda” diye konuştu. TEMA Vakfı’ndan Dr. Özesmi de, İstanbul’un su sorununu çözmek için üretilen projelerin su sorununu daha da büyüttüğünü savunarak, “Başka havzalardan İstanbul’a su getirilmesinin sonu yok. Talep karşılanmayınca başka havzalara doğru genişliyoruz. Buraya yapılan yatırımlar su teknolojilerine aktarılmalı. Bu tür sonu olmayan projeler devam ederse doğayı kaybedeceğiz. Ekosistemin son bulmasıyla insanlar daha zor durumlara düşecek” görüşünü kaydetti. İstanbul Tarım İl Müdürlüğü Gıda Kontrol Şube Müdürlüğü ekipleri Kadıköy, Üsküdar ve Ümraniye’deki eczane ve ecza depolarında denetim gerçekleştirdi. (Fotoğraf: AA) ürünün yurda girişinde sakınca görülmediği yönünde Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğü’ne yazı gönderildiğini de belirten İznebioğlu, 24 Temmuz ve 14 Ağustos’ta kendi ürünlerinin Sağlık Bakanlığı’nca yeniden analiz edildiğini, ancak bu raporların yayımlanmadığını iddia etti. İznebioğlu, “Sahte Li Da 3 yıldır satılıyor, ben tam 3.5 ay sibutramin testi için bekledim. Olmadığı kanıtlanınca piyasaya sürdüm” dedi. Sibutraminin yasal olarak satılan bir ilaç olduğunu anımsatan İznebioğlu, Li Da hakkındaki haberlerle ilgili “Obezite rantının bu sıkıntıyı yarattığını düşünüyorum” dedi. takviyeleri olduğunu söyledi. Zayıflama ilacı olarak bilinen ilacın ithaline 2007 yılının Nisan ayında izin verildiğini kaydeden Çakıroğlu, şunları söyledi: “İzin verdiğimiz ürün, ‘sibutramin’ denilen maddeyi içeren, doktor kontrolünde kullanılması gereken bir üründür. İzinli ürünlerin satıldığı yerler eczane ve ecza depolarıdır. Bu yerleri bugün denetliyoruz. Aktarlar ve baharatçılarda ise izinsiz hiçbir ürüne rastlamadık.’’ Ama nasıl? “Hamdullah Suphi Bey. Sizin kendinize mi yoksa hanım arkadaşlarımıza mı güveniniz yok” diyerek. Abdullah Gül, şayet “www cankaya.gov.tr”, Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sitesi olduğu için kamusal alan içine giriyorsa bile yasağı delen bir hamle yaparak “Sayın Cumhurbaşkanı’nın eşi” adına ayrılmış özgeçmiş bölümünü yeniden yaşama geçirtmiş. Çankaya Sitesi’ni açanlar sadece Atatürk’ten bu yana on cumhurbaşkanımızla ilgili resmi belgeleri, Çankaya Köşkü’nün güncel çalışmalarını izlemekle yetinmeyecekler. Bayan Gül’ü beyaz türbanı ile cumhurbaşkanımızla birlikte ve bir cami tablosu önünde çekilmiş fotoğrafını da izlemek şansını ve onurunu kazanmış olacaklar. Belki bugünkü Çankaya Selamlığına katılacak olanlara da aynı şans ve onur tepeden inme bir sürpriz karar ile bahşedilmiş olur. Cumhurbaşkanı, davetlileri refikalarıyla birlikte karşılar ve ağırlar. Istranca projeleri ‘Aslında gıda takviyesi’ İstanbul Tarım İl Müdürlüğü Gıda Kontrol Şube Müdürlüğü ekipleri eczane ve ecza depolarında denetim gerçekleştirdi. Gıda Kontrolörü Nuran Çakıroğlu, piyasada zayıflama ilacı olarak tanımlanan ürünlerin aslında gıda Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net İKİ BELEDİYENİN PROJESİ Ağa Han Mimarlık Ödülü Lefkoşa’ya LEFKOŞA (Cumhuriyet) Dünyanın en büyük mimarlık ödüllerinden, “Ağa Han Mimarlık Ödülü”, bu yıl “Lefkoşa Master Planı” çerçevesinde Lefkoşa Türk Belediyesi’ne (LTB) verildi. LTB Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları, ödülün LTB’nin tanınmışlığının en büyük kanıtı olduğunu söyledi. Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da sahibini bulan Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü bu yıl Lefkoşa Türk Belediyesi ile Lefkoşa Rum Belediyesi’nin ortak olarak yürüttüğü “Lefkoşa Master Planı” dünyadaki birçok önemli eseri geride bırakarak kazandı. Lefkoşa Master Planı çerçevesinde, rehabilitasyon projeleri, kanalizasyon ve restorasyon çalışmaları yapılıyor. Ortak olarak yürütülen çalışmalar çerçevesinde özellikle Lefkoşa Surlariçi’nin tarihi dokusunun korunması amaçlanıyor. LTB Başkanı Bulutoğluları, ödülün, LTB’nin tanınmışlığının en büyük kanıtı olduğunu belirterek Türk Belediyesi’nin tanınmış bir yerel yönetim olduğunu söyledi. Ödül dolayısıyla büyük onur duyduklarını belirten LTB Başkanı, Lefkoşa Master Planı’nın uzun yıllardır yapılan bir çalışma olduğunu, kendisi döneminde de büyük bir kararlılıkla projeye eğildiklerini ifade etti. Ağa Han Mimarlık Ödülü, 1977’den beri Ağa Han tarafından İslam Kültürü’nün mimarlıktaki anlatımlarını anlamak ve değerlendirmek üzere veriliyor. Bunu gerçekleştirmek için modern mimari, sosyal yerleşme, kalkınma, restorasyon, yeniden kullanım ve bölge koruma, peyzaj ve çevreye ilişkin projeleri kapsayacak mimari örneklerini bulma ve tanıma yolu izleniyor. Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı sit alanı olmaktan oyçokluğu ile çıkarıldı Atama sonrası karar değişti SELİN GÖRGÜNER Kuşdili Çayırı’na yapılmak istenen alışveriş merkezi projesi, 5 No’lu Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun temmuz ayı toplantısında kabul edildi. Bölgeye geçen nisan ayında 3. derece sit alanı olarak ilan edilmesinin ve ağaçlandırılmasına karar verilmesinin ardından kurul müdürü Yener Çavdar ve kurul üyesi Salim Sadıkoğlu görevlerinden alınmıştı. Çavdar’ın yerine eskiden Üsküdar Belediyesi’nde müdür muavini olarak görev yapan Metin Yıldır, Sadıkoğlu’nun yerine ise İBB’nin imardan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı İrfan Uzun atandı. Atamalardan sonra kurulun geçen ay yaptığı toplantıda alanın 5 binlik plan, binlik koruma planı ve alışveriş merkezi projesinin yapılmasına karar verildi. İBB’den gelen sit alanı durumunun kaldırılması talebi, nisan ayında 5’e kar ? Mülkiyeti, İBB tarafından 1967 yılında kamuya terk edilen ve mülkiyeti kendisinde olmamasına karşın belediyenin ihaleye çıkardığı Kuşdili Çayırı, Taşyapı İnşaat tarafından alındı. Alışveriş merkezinin projesi de İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın yakın arkadaşı Hakan Kıran tarafından çizildi. şı 3 çoğunlukla kurul tarafından reddedilmişti. Mülkiyeti, İBB tarafından 1967’de kamuya terk edilen ve mülkiyeti kendisinde olmamasına karşın belediyenin ihaleye çıkardığı alan, Taşyapı İnşaat tarafından alındı. Alışveriş merkezinin projesi de İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın yakın arkadaşı Hakan Kıran tarafından çizildi. bağlı çalışıyor. Bir üye İBB’ye bağlı bir şirkette, bir üye de yönetmelikler gereği İBB’yi temsilen toplantılara katılıyor. Üye çoğunluğu İBB’nin elinde. Sistem yanlış. Yönetmeliklere göre bir kurum temsilcisi kendi kurumu ile ilgili kararlara imza atamaz” dedi. Kuşdili Çayırı’nın nisan ayında sit alanı olarak korunup ağaçlandırılmasına karar verildiğini anımsatan Atılgan, “Şimdi projenin koruma planına aykırı olmadığı kararı verildi. Ayrıca Kuşdili Çayırı’nın mülkiyeti İBB’ye ait değil. Kendi mülkiyetinde olmayan bir yeri ihaleye çıkardı. Şimdi buranın planlarını yaparak mülkiyetini geri almak istiyorlar. Ayrıca Oda yargıya gidiyor Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi 1. Bölge Temsilcisi Arif Atılgan, koruma kurullarının işleyişinin sağlıklı olmadığını belirterek karar hakkında yargıya başvuracaklarını söyledi. Atılgan, “Kurul üyesi 3 kişi direkt olarak İBB’ye 18 Temmuz’da yapılan kurul toplantısında 1/5 bin ve 1/binlik planlar ve proje aynı anda kabul edildi. Oysa ilk önce alanın planları sonra proje kabul edilir. Bu proje şehircilik prensiplerine, ulaşıma aykırı” diye konuştu. Görevden alınan kurul üyesi Salim Sadıkoğlu ise şunları söyledi: “Yerime İrfan Uzun atandı. Bu atama etik değil. Kurulun 7 üyesinden üçü İBB’de görev yapıyor, birinin de İBB’de halen görev yaptığı iddia ediliyor. Bu kurulun aldığı kararlar kamu vicdanında tartışma yaratır. Kaderi Topbaş’ın iki dudağının arasında olan bir bürokratın objektif karar almasını beklemeyiz.” Aynı zamanda 5 No’lu Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Üyesi olan Uzun, konuyla ilgili sorularımızı İBB Basın Danışmanı Ahmet Faruk Yanardağ’dan izinsiz açıklama yapamayacağı gerekçesiyle reddetti. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle