23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2007 PAZAR 10 ‘I want you for Belgium’ PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr elçika’nın Masalcı Nine 100 yaşında B birliği için yürüdük! evlet reformları konusundaki anlaşmazlık nedeniyle Belçika’da hükümetin kurulması geciktikçe bölünme korkusu artıyor, abartılı senaryolar gazetelerde boy gösteriyor. Güneyde Fransızlar Valonları, kuzeyde Hollandalılar Flamanları nüfusuna geçirmeye dünden hazırlar. Brüksel denince artık akla sadece Avrupa Birliği değil, Belçika’nın birliği de geliyor. Daha önce Brüksel’de Türkiye’nin bölünmesine karşı “Birliğe Davet” mitingi ile Türkiye’nin birliği için yürünmüştü. Geçen pazar günü ise çoğunluğu Frankofonlardan oluşan 35 bini aşkın Belçikalı, “Belçika’nın birliği” için yürüdü. Ulusal marşın ülkenin 3 resmi dili olan Flamanca, Fransızca ve Almanca olarak söylendiği ve yürüyüşe katılanların Belçika bayrağı taşıdığı ya da bayrak renklerinde giyindiği eylem şenlik havasında geçti. MarieClaire Houard adlı, Liege’den bir memurun 3 ay önce birlik için ve Belçikalı politikacıları ülkenin gerçek problemlerini çözmeye çağırmak için imza kampanyası olarak başlattığı eylem yürüyüşle sonuçlandı. 140 bin imza toplanmasından cesaret alan MarieClaire Houard, yürüyüş organize etmeye karar verdi. Yürüyüşe Flaman politikacılar katılmazken Frankofon siyasilerin ağır topları katılarak destek verdiler. Yürüyüş sonunda 140 bin kişinin imzaladığı, Belçika’nın birliğini isteyen ve politikacıları ülkenin gerçek sorunları ile ilgilenmeye çağıran bildiri, Senato Başkanı Armand Dedecker’e teslim edildi. Brüksel’in Kuzey istasyonunda başlayan eylem, Jubelpark’ta konserlerle devam etti. Jubelpark’a yürüyüşçülerden önce gidip etrafı kolaçan ettik. Birazdan anababa gününe dönecek olan alan sakin. Tezgâhlar yeni yeni kuruluyor. Wafel, patates kızartması, bira gibi Belçika’nın simgesi sayılabilecek ürünlerin satış tezgâhları bunlar. Patates B R Ü K S E L kızartması kokusuna dayanamıyor, sıraya giriyoruz. Alın işte size Belçika’nın özeti! ERDİNÇ UTKU Fransızca konuşan müşterilere Flaman satıcı Flamanca olarak yanıt veriyor. İki taraf da diğerinin dilini konuşmamakta ısrar ediyor, ama birbirlerini anlıyorlar. Alan memnun, satan memnun! Müşteri siparişi Fransızca olarak veriyor, satıcı Flamanca olarak teyit ediyor. Satıcı hesabı Flamanca olarak istiyor, müşteri parasını uzatıp, patates paketini alıp Fransızca teşekkür ediyor. Zaten Belçikaca diye bir dil yok. Yürüyüşü organize edenler, “Belçikaca” niyetine afiş ve çıkartmalarda İngilizce “I want you for Belgium” sloganını kullanmışlar. Ülkenin 3 resmi dili dururken Sam Amca dilinden birlik çağrısı yapmak ise başka bir sürrealist Belçika manzarası. Eylemcilerin hazırladığı www.bebelgian.be sitesi de adı İngilizce kendisi 3 dilli tam “Belçikalık” bir site. “Belçikalılık” ise kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Flamanların ve Valonların çok azı kendilerini önce Belçikalı hissediyorlar. İki toplum arasındaki farklar o kadar fazla ki ırkçı parti Vlaams Belang, web sitesinde indeks yapıp alfabetik sırayla Flamanlarla Valonların farklarını sayfalarca anlatıyor. Bu partiye göre, “tembel Valonlar, çalışkan Flamanların sırtında yük olan parazitler”. Bu kadar keskin olmasa da, diğer Flaman partileri de bir an önce sırtlarındaki yükten kurtulma havasındalar. Belçika’nın bölüneceği falan yok. Siyasi bir ortaoyunu oynanıyor, parti liderleri şov yapıyor. Ortaya da böyle şenlikli mitingler çıkıyor. Nüfusunun yüzde 60’ı Flaman olan Belçika’da “Birlik Yürüyüşü”ne katılanların sadece yüzde 30’unun Flaman olması düşündürücü de olsa, ufukta boşanma görünmüyor. Mantık evliliği daha uzun süre devam edecek gibi. Patates kızartması, bira, çikolata, wafel, çizgi roman, milli takım, Alman asıllı kral... O kadar çok neden var ki! erdincutku@binfikir.be K D itapları 95 dilde 145 milyon sattı. Her kitabı birden fazla çocuğun okuduğu düşünülürse dünya çocuklarının birkaç yüz milyonunun Astrid Lindgren’le büyüdüğünü söyleyebiliriz. Pippi, Ronja, Karlsson, Emil gibi çocuk kahramanlarıyla 100’ün üzerinde ülkede küçüklerin kalplerini fethetmiş bir yazara bunun için Masalcı Nine deniyor. Masalcı Nine, yüzyıl önce 14 Kasım 1907’de İsveç’in Vimmerby kasabasında dünyaya geldi. 28 Ocak 2002’de ölünceye kadar 88 kitap yazdı. Hiç aklında yokken başladığı çocuk kitapları yazarlığında bir devrim yarattı. Daha ilk kitabıyla çocuk edebiyatında geçerli olan anlayışı yıktı. Üstelik çocuk kitabı yazarlığına büyük bir iddia ile girişmemesine rağmen. Astrid Lindgren’in aslında yazar olmak, çocuk kitapları yazmak gibi bir amacı İsveç’in o gün olduğu gibi bugün de en yoktu. Yazarlığa çocuğunun hastalığı büyük yayınevi olan Bonniers, Pippi sırasında sürüklendi. 7 yaşındaki kızı Karin Uzunçorap’ı, “geleneklere ters düşüyor” ateşli bir hastalık yüzünden uzun süre diye reddetti. 1946 yılında kitabı yatakta kaldı. Astrid Lindgren, hasta kızının yayımlayan iflasın eşiğindeki Raben & başucunda onu avutabilmek, hastalık Sjögren adlı yayınevi ise Pippi Uzunçorap düşüncelerinden uzakta tutabilmek için sayesinde iflastan kurtuldu. sürekli masal anlattı. Karin, aylar sonra Pippi Uzunçorap’ın 1946’da iyileşti ama annesinden masallara devam etmesini istedi. Astrid STOCKHOLM Stockholm’de başlayan yolculuğu bütün kıtalara uzandı. Türkiye de Lindgren bunun üzerine kızına aralarında olmak üzere 100’den hasta yatağının başucunda fazla ülkede milyonlarca çocuk anlattıklarını kaleme aldı. İşte o Pippi’nin, Ronja’nın, Emil’in, kitap bütün çocukların o günden Karlsson’un maceralarını okudu, bu yana başucu kitabı haline onları sevdi. Astrid Lindgren’in gelen “Pippi Uzunçorap”tı. OSMAN İKİZ kitaplarını okuyan çocukların Astrid Lindgren, kızına kendi fantezi dünyaları zenginleşti, çocukluk fantezilerini anlatmıştı. özgüvenleri gelişti. Çocuk dili ve çocuk gözüyle. Uzun çizgili 14 Kasım 1907’de doğan Masalcı Nine çoraplı, örgülü kızıl saçlı, çilli Pippi Astrid Lindgren’in 100’üncü doğum Uzunçorap benekli beyaz atı ve yıldönümünde Vimmerby kasabasında maymunuyla yalnız yaşıyor, okula gitmiyor, düzenlenen anma toplantısına yüzlerce çatılarda geziyor, ağaçlara tırmanıyor, çocuk katıldı. Bütün okullarda o gün büyüklerin sözünü dinlemiyor, denizlerdeki Masalcı Nine konuşuldu. Astrid Lindgren’e babasını arıyor, korsanlarla savaşıyordu. Masalcı Nine deniyor ama onu aslında “Devrimci Nine” diye anmak belki daha uygun. Bütün edebiyatçılar Astrid Lindgren’in çocuk yazarlığında geçerli olan anlayışı kökünden değiştirdiğinde görüş birliğindeler. Büyüklerin gözüyle yazılmış, çocukları daha çok eğitmeye yönelik yazarlık anlayışını Astrid Lindgren, çocuk dünyasını, çocuk gözüyle anlatarak değiştirdi. Çocuklar kitaplardaki kahramanların yaramazlıklarında, haylazlıklarında, inatçılıklarında kendilerini buldular. Böylelikle çocuk edebiyatına doğallık girdi. Çocuk edebiyatındaki bu değişim bu yüzden devrim diye tanımlanıyor. Çocuk edebiyatında devrim Pippi Uzunçorap’la gerçekleşmişti. Astrid Lindgren, ondan sonra kesintisiz yazdı. Aslan Yürekli Kardeşler, Mio Benim Miom, Ronja Haydutun Kızı, Güneş Ülkesi, Şamatalı Köyün Çocukları ve toplam 88 eser çocukların başucu kitabı oldu. Bundan sonra da olmaya devam edecek. Türk Marifetli köpeklere büyük alkış Japonya’nın Yokohama kentinde yapılan Köpek Olimpiyatları birbirinden renkli gösterilere sahne oldu. Top kovalayan, dans eden marifetli köpekler, izleyenlerden alkış aldı. Köpeklerin sahipleri de en az “yarışmacılar” kadar heyecanlıydı. Köpeğinin gösterisini hatasız tamamlaması için dua edenler de vardı. (Fotoğraf: AP dünyasının ulu çınarı: Aytmatov G romandan bahsediyor. eçen günlerde Ve “Hiçbir zaman KırgızTürk Atayurt’a geleceğim Manas ve bu ünlü Üniversitesi’ndeki bir yazarımızla törendeyiz. Törende, tanışacağım aklımdan Kırgızistan’ın edebiyat bile geçmemişti ve bu alanında ünlü simaları benim için önemli bir var. Tabii ki törenin an!” diyor ve büyük onur konuğu, daha önder Atatürk’ün ünlü doğrusu törenin sözünü aktarıyor: konusu, ünlü yazar “…Efendiler... Cengiz Aytmatov. Hepiniz milletvekili Amaç, Aytmatov’un olabilirsiniz, bakan onore edilmesi ve olabilirsiniz; hatta Türkiye’de kısa bir süre cumhurbaşkanı önce kendisine takdim olabilirsiniz; fakat edilen “Türk Dünyası sanatçı Hizmet Ödülü” olamazsınız…” bahanesiyle üniversiteli Aytmatov, özellikle gençlere bir mesaj Kırgız gençlere verme olanağının seslenerek sahip olunan yaratılması aslında. her nimetin değerinin Bilindiği üzere bilinmesi gerektiğini Aytmatov ünlü bir ifade ederek şöyle yazar. Şu an 81 yaşında diyor: “…Bu güzel ama hâlâ çok dinç. binalar ve imkânlar Dünya edebiyatına ve gökten inmedi. Türk dünyasına daha Bunların değerini çok katkılar bilin ve kendinizi iyi yapabilecek enerjiye yetiştirin. Türkiye’nin sahip. Türkiye onu en ve Türklerin çok “Selvi Boylum Al yaptıklarının Yazmalım” filmi ile kıymetini bilin ve tanıdı. Meraklıları ise bunları koruyun. daha çok kitaplarından. Kültürünüze sahip Aytmatov, Puşkin, çıkın ve Türk Dostoyevski BİŞKEK dünyası gibi ünlü Rus kültürü ile yazarlarla Rus birlikte kültüründen anılıyor artık. de Kitapları ve kopmayın…” filmleri OSMAN KARAKAŞ Büyük bir nedeniyle 70 mütevazılık kadar ülkede gösteren konferanslar Aytmatov, Atatürk’ün vermiş. Kitapları 60 Türk dünyası ile ilgili ayrı dile çevrilmiş ve çalışmaları, hedefleri ve neredeyse dünyanın beklentilerinin anlatılıp tamamında satışa Aytmatov’un da sunuluyor ve biliniyor. Atatürk gibi Türk Yapılan hesaplara göre dünyasına büyük kitaplarının toplam hizmetleri olduğu tirajı 80 milyon adede görüşüne katılmıyor ve ulaşmış durumda. Bu “Hayır, hayır” inanılmaz bir rakam. ifadeleri ile bunun Türkiye’deki kimi ünlü abartılı olduğunu yazarlar ve birkaç söylüyor. binlik baskılarla Cengiz Aytmatov aynı kıyaslanamaz ölçüde... zamanda bir senarist ve Törende Cengiz gazeteci. 1952 yılında Aytmatov’un Elazığ ünlü Pravda gazetesinin ziyareti anlatılıyor. Kırgızistan Kendisine sunulan muhabirliğine başlamış anlamlı ödülün yanı ve birçok haber, anı sıra adının bir cadde ile yazmış. Şu an bir parka verilmesi ayrı Brüksel’de diplomatlık bir onur olmuş yapıyor. Belçika ve Aytmatov için. Bundan Benelüks Ülkeleri büyük bir sevinçle Büyükelçisi. Edebi bahsediyor ve şöyle çalışmalarının yanı sıra diyor: “Soran olursa Kırgızistan’ın söyleyin; benim de tanıtımına katkılarda artık bir parkım var, bulunuyor. Yoğun bir hem de Türkiye’de...” kişi, ancak fırsat Manas Üniversitesi’nin bulduğunda Türkiye’ye Rektör Vekili Prof. Dr. ve Kırgızistan’a gidip Uğur Oral duygulu sevenleri ile buluşuyor anlar yaşıyor törende. ve gençlere mesajlar Ortaokulda iken okul vermeye çalışıyor. kütüphanesinden ödünç O, Türk dünyasının ulu alarak okuduğu çınarlarından birisi. “Cemile” adlı Yunanistan’da idam mangaları ürkiye ile Yunanistan arasında diplomatik alanda oynanan oyunlara son yıllarda bir yenisi daha eklendi, “masa tenisi diplomasisi”. Oyun ilginç mi ilginç(!) Aslında oyunun yaratıcısı olan Yunan sahil güvenlik kuvvetleri komutanlığının bu icadı kendi başlarına yaptıkları kesinlikle söylenemez. Hükümet yetkililerinden “okey” almadan böyle çirkin ve insanlık dışı oyunu icat edemezler. Ege Denizi ve Meriç Nehri’nin Türkiye ile sınır oluşturduğu bölgede oynanan oyunun çok fazla kuralı yok. Hatta Yunanlı sahil güvenlikçilere göre çok da basit(!), Masa tenisinde top olarak zavallı mülteciler kabul edilmiş. Dünyanın neresinden gelirlerse gelsinler öyle bir darbe alıyorlar ki “pingpong” topu gibi hemen karşıya yani geldikleri yer olduğu ileri sürülen Türkiye’ye gönderilmek isteniyorlar. Nasıl geldikleri, hangi yol üzerinden geldikleri hiç önemli değil. Önemli olan geriye, yani Türkiye’ye gönderilmeleri. Yunanlı yetkililerin mültecileri Türkiye’ye göndermek için inanılmaz yöntemler uyguladıkları geçen günlerde bir kez daha kanıtlandı. BM yetkililerine T mangaları” sahil güvenlik göre, Yunanistan’da mültecilere karşı insanlık dışı yetkililerinden oluşuyor. Yüzlerce mermi ya duvarda uygulamaların merkezinde dizili insanların hemen Midilli Adası bulunuyor. yanlarında patlıyor ya da Zaten bu adanın sahil güvenlik komutanı da yaptığı gökyüzünde gecenin karanlığını yırtıyor. Sahte açıklamalar ile gerçeklere infazla yetinmeyen gözü ışık tuttu. Olayların dönmüş caniler, korkudan uluslararası alana taşınıp, bayılmayanların kafalarını bu basına yansımasından sonra defa içi su dolu kovalara Yunanlı yetkili, “Ben sokuyorlar. Kahkahalar Avrupa’nın bir Müslüman arasında kim daha çok işgali ile karşı karşıya nefessiz kalacak yarışması(!) kaldığını görüyorum. Bu yapılıyor. Mermilerin insanlar mülteci falan değil şerrinden korkup savaşçıdır(!) onun için bu bayılmayanlar bu defa insanlarla savaşılması(!) nefessizlikten gerekir” bayılıyorlar. açıklaması yaptı. ATİNA Kafaları içi su dolu BM yetkililerine kovada olan göre mültecilerin günahsız insanların toplanma üzerinde Yunan merkezleri Meriç sahil güvenlik Nehri ile Ege’deki yetkililerinin bazı adalarda MURAT İLEM oturduğunu da oluşturulmuş. belirtmekte yarar Midilli, Sakız, var. Eğer kovalar yetersiz Patmos ve Kalimnos sayıda ise insanların toplanma (işkence) kafalarına plastik poşet merkezlerinin oluşturulduğu geçirilip, boyunlarından adalardan bazıları. Yunanlı düğüm atılarak nefessiz yetkililer bu merkezlerde kalmaları sağlanıyor. Evde özel “infaz timleri” bile karısına söz geçiremeyen kurmuş. Kayıt altına alınan gözü dönmüş caniler hem ifadelere göre, bu kadınlara hem de erkeklere merkezlerde insanlar önce sırayla tecavüz ediyorlar. gözleri bağlanıp bir duvarın Tecavüz edilen mülteciler önüne diziliyorlar. Ardından arasında Türklerin’de sayı sayılıp (mültecilerin bulunduğu biliniyor. anlaması için İngilizce Büyük bölümü Pakistanlı sayılıyor) ateş açılıyor. Bu olmak üzere Iraklı, Afgan, ateşi açan kişiler yani “idam Mısır ve İranlı mültecilerin dramı bununla da bitmiyor. Yedikleri dayaklar yüzünden çoğunun kaburga, el ve ayak kemikleri kırılmış ya da çatlamış halde sonlarını bekliyorlar. Üstelik kesinlikle hastaneye götürülmedikleri gibi doktor çağrılarına yine dayakla karşılık veriliyor. Tüm bu işkencelerden sonra şişme botlara bindirilip gerisin geriye Türk karasularına götürülüp bırakılıyorlar. Çünkü bu insanlar “pingpong topu” madem Türkiye’den geldiler, yine oraya gönderilmeleri lazım. İçinde bulundukları şişme botun delik olduğunu bu noktada önemle vurgulamak lazım. Yeni bir hayat ve yaşam umuduyla ülkelerinden kaçan günahsız insanların serüvenleri ya Ege Denizi veya Meriç Nehri’nin azgın sularında ya da mayın tarlalarında noktalanıyor. Masa tenisinde raketler Türkiye ile Yunanistan’ın elinde ancak oyunun galipleri insan tacirleri. Bu insanları Dikili’de, İzmir’de, Bodrum’da kısaca Ege’nin hemen her noktasında ortalıkta serbestçe dolaşırken bulabilir, suyun ötesine geçmek için pazarlık edebilirsiniz. murilem@otenet.gr CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle