Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
19
î3
s
tspanya 'naı yeni
Başbakanı Zapatero
olmuş...
Terorizme karşı
Zapaterorizm!
- Abdullah Gül, göstermelik
temel atmış...
"Ne de olsa Erbakan'ın
öârencisi!"
Gül yanakBir devlet büyüğü aldığı
gayrimenkulleri dokuz
ay sonra aynı fıyata
sattı ya, Izmir'den
Yılmaz Bayazrtoğlu:
"Adatnın biri sabah 100
liraya aldığı domatesi
elinde kalmasın diye
akşam yine 100 liraya
satıyormuş. Kansına
vaziyeti anlatmış.
Kansı 'Domatesi alırsın
100'e, satarsın 100'e. O
kadar yorulacağına
evinde otursan da
kannın gül gibi ^ L
yanağını öpsene' g P
deyivermiş." *~
Meşhur
Cumhuriyet'teki
"Kıbns'ı verip tarihe
geçecek" başlığını
A gören Şiar Yalçın:
• "Evet ama bewal-i
V çah-ı Zemzem gibi
*• geçecek. Hani şu,
meşhur olmak için
Zemzem kuyusuna
işeyen Arap gibi!"
ski CHP'Iİ Tarhan Erdem kamuoyu araş-
tırmacısı olarak işinibiliyorve gerçekten iyi
yapıyor. Daha önce halkın yüzde 75'inin
türbana sıcak baktığını araştınp bulan Tar-
han Erdem, yerel seçime dokuz gün kala açıkladığı
ve Istanbul, Ankara, Izmir'i kapsayan son araştırma-
sında AKP'nin oy oranını yüzde 58.2 olarak sapta-
mış bulunuyor.
Bu oran türbana sıcak bakanlann oranının altın-
da kalmakla biriikte 1954 seçimlerinde Adnan Men-
deres'in başkanlığındaki Demokrat Parti'nin aldığı
yüzde 57.6'lık oyu geride bırakıyor.
Bu nedenle araştırma şirketi sahibi Tarhan Er-
dem'in "araştırmacı-yazar" olarak bağlı olduğu
medya grubundan bir gazete bu araştırmanın baş-
lığını "Menderes rekoru" olarak atmış bulunuyor.
Recep Tayyip inşallah, Adnan Menderes'in 50
yıllık rekorunu kırar; Adnan Menderes'in "küçük
Amerika" hayalini gerçekleştirir.
Gidişat
Memleketin bütün beklentisi bu!
Peki Recep Tayyip yüzde 58.2'lik bu başanyı na-
sıl yakaladı? Bunu da aynı medya grubunun yönet-
menlerinden biri açıklıyor:
Uluslararası Para Fonu'nun karaıiannı kararlılıkla
uyguladı, enflasyonu düşürdü, fatzi indirdi. Türban
konusunda bildiğini okumadı, uzlaşma yoluna gitti.
AB üyeliği için samimi bir politika izledi. Kürt soru-
nunda birleştirici bir siyaset izledi.
Böyle bir tablo çizebiliyoriar ve halkın yüzde
58.2'sini buna inandırabiliyorlar.
Aziz Nesin, oranlan tutturamamış olsan da sen
ne büyük öngörü sahibi bir adamsın!
Bu ülkede birileri sanki başka bir dünyada yaşı-
yor!
Kutlamak gerek.
Evet enflasyon düştü ama kâğıt üzerinde. Çünkü
halkın cebinde para kalmadı; piyasalarda yaprak kı-
mıldamıyor. Borsa dedikleri piyasa ise yabancı spe-
külatöriere teslim oldu. Çokuluslu senmaye istediği
an borsayı ve dolayısıyla Türkiye ekonomisini 24
saat içinde batıracak gücü elde etti. Türban bir vi-
rüs gibi devletin her kademesine yayıldı; sokaklar-
da gösteri yapılmıyorsa bunun nedenini sağır sul-
tan bile biliyor. AB ile yürütülen "samimi" politikanın
boyutu gerçekten çok fazla samimi oldu. Türkiye,
tarihinde hiç bu kadar köşeye sıkıştınlmamış, tes-
lim alınmamıştı. Kıbns elden çıkanlıyor. Yarın Çanak-
kale Boğazı'ndan Ege'ye çıkamayacağız. Kürt so-
runundaki birleştirici siyasetin karşılığını ise sınınmız-
da bir Kürt devletinin kurulmakta olmasıyla alıyoruz.
Ve bu koşullarda Recep Tayyip, Adnan Menderes'in
rekorunu kınyor. Elbiriiğiyle, işbiriiği ile bindirildik bir
alamete götürülüyoruz bir yere!
Para
Akrf Kökçe:
"Parayı üdyalılar
icat etmiş. lyi ama;
ayakbastı parasını,
başlık parasını, bıçak
parasını, kan parasını,
hava parasını, harç
parasını da biz icat
ettik!
SESSÎZSEDASIZ0 Çanakkale Destanı yeniden yazılıyor
Devtet Demir Yollan'nın trenlerde üc-
retsiz dağıttığı aylık kültür dergısi "Rail
Life"'ın Mart sayısını Haydarpaşa Ga-
n'ndaki TCDD Danışması'ndan almış
Tuncay Özgün... Derginin yedi sayfası
"18 Mart Çanakkale Destanfna aynl-
mış. Tuncay özgün yazıyı okuduğunda
özenle hazırlandığını görmüş:
"Çanakkale Savaşlanndaki bazı ay-
nntılara bıle yer verilmiş. Ingiliz, Fransız
komutanlannın isimleri, rütbeleri bir bir
sayılmış, muharebelerden, düşman
zırhlı gemilerinın uzun isimlerine kadar
değinilmiş... Hatta o yıllarda saltanatı
çoktan sona ermiş olan "SuKan II. Ab-
dülhamit Han'ın adını yazıdageçirebil-
mek için zafer sağlayan tahkimatın c-
nun eseri olduğu da yazılmış.
Ve tabii, Atatürk'ten de söz edilmiş.
Yedi sayfalık yazıda, 'llk çıkarma gü-
nü Mustafa Kemal Bey 17. Piyade Ala-
yı'nı Conkbayın'na zamanında yetiştire-
rek Karaçimen Tepesi'nin düş-
manın eline geçmesını önledı'
denilmış. Hepsi bu. Mustafa Ke-
J
-
mal Paşa'nın Çanakkale'de bütün
yaptığı bir alay askeri zamanında Conk-
bayın'nayetıştinmek! Çanakkale Sava-
şı'nda Atatürk'ün yeri ancak bu kadar...
Hatırlayacaksınız, TRT'ye genel mü-
dür yapılan Şenol Demiröz de Çanak-
kale belgeselinde Atatürk'e hıç yer ver-
memişti..."
Çanakkale destanı gerçekten yeni-
den yazılıyor... Ama Atatürksüz olarak....
Dün TRT'de, bugün TCDD'de... En so-
nunda sıra TC'ye gelecek herhalde!
Yüksek Yerilim Hattı
Kadınlann sadece ANLAŞILMAK
istediklerini nedense biz erkekler hiç
ANLAYAMIYORUZ!
erdincutku(âyahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Nevruz'da 'Sırıtan Gülüşler'...
Bugün 21 Mart... Yanı "nev-
ruz"...
Sadece baharın ılk günü değil,
tüm kuzey yanmkürede yaşayan-
laı için de "yeni gün", ya da "do-
ğanınyılbaşıa'*...
Güney yanmküre yazdan kışa
geçerken, kuzeyin uygarlıklar
dünyasında sadece kutuplara ve
ekvatora uzak olanlar bahan kar-
şılıyorlar...
Bu nedenle de "nevruz"u ve
değerinı örneğın ne Arabistan
çöllerinde 365 gün kavrulanlar
biliyor, ne de buzdağlan arasında
6 ay geceyi, 6 ay gündüzü hep
"aJacakaranhk" içinde tanıyan-
lar..
Denebüir ki nevruz, yeryüzü-
nün güneşle yaptığı yaşamsal
sözleşmennı sonsuz geçmişten
sonsuz geleceğe de akan çok özel
ve çok ayncalıklı bir kazanımı...
Ve sadece, aralannda Anado-
hTrnın da bulunduğu. "bahann
ne olduğunu bflenlerin ve duyum-
sayanlarur bayramı...
Kıp bilmeyen, yaa bflmez
Azerüerde, doğum tarihleri bi-
linemeyen yaşlılann o çok özel
günleri de nevruzda yapılır... Biz
de öyle yapardık, annemin ve ba-
bamın doğumlannı 21 Mart'ta
kutlardık...
Her 21 Mart'ta, sanki yeniden
doğmuş gibi olmalannın nedenı
de zaten o gün yaşadıklan birlik-
giuTlerini kutluyordu...
Bu bahann'yfizteıf
Bunlan düşününce, şimdi de
bu 21 Mart'ta dört bir yanımızı
sarmalamış "gülen insanlara" da-
ha bir garip bakar oldum...
Bahann ve yenı yüın bu ılk gü-
nünde, duvarlarda, direklerde,
duraklarda, otobüslerin üzerlenn-
de, her boy ilanlarda ve gözün gö-
rebildiği tüm yerlerde, bize "gü-
lerek etini uzatan" adaylarla bir-
likteyiz.. Bazılan da kollannı kal-
dırmış, gözümüze kadar sokmak-
talar...
Ama onlar, nevruzu kutlamak
için değı], "seçmemiz" için gülü-
yorlar... Bu nedenle de yüzlerin-
dekı o parlak dişli gülüşlerinin,
yüreklerindeki nevruzu değil,
"kafalanndaki hesaplan" yan-
sıttığı, aynı resimlerin çoğunda
sanla açıkça "smüyor" mu?...
Dilersenız, 24 saat gülen ağız-
lannı kapatıp, sadece gözlerine
bakın. bunu siz de göreceksinız...
Bakışlannda bile bahan yakala-
dıklannız azınlıkta kalacak; ür-
küp kaçtıklannız ise çoğunJukta
olacak..
Bahan hakedenler
Adaylara tüm resimlerinde zor-
la "çnz" dedirten kuralı kim koy-
du bilemem... Sanki en çok gülen,
oylann da en çoğunu mu ala-
cak?...
Ömür boyu bahan böyle karşılasınlar..
telıkten çok, bahann getirdiği
canhlık ve yaşama sevinciydi...
Damarlarındaki kanlar ne ka-
dar yorgun akarsa aksın, ağaçlar-
daı firlayan çıçeklerin karşısında
bir başka umut bağlardı yürekle-
rinı.. Sanki hiç durmayacakmış-
çasna hızlanan kalp atışlannı yi-
ne o yorgun ama görmüş geçir-
mi; sesleriyle Azeri şarküanna
eşlık ettiklerinde, biz de yerimiz-
de Juramaz, calar, söyler, kalfap
oynar, bar tutardık...
^e hiç unutmam, annem de her
seferinde derdi ki;
•-İt de >-aya (yaza) çıkü; ama
ye<Mği ayazı birce (sadece) kendi-
Kimbılir, nevruza kadar nice
tan tersi günler yaşamışlardı; ni-
ce rorluklara göğüs germişlerdi...
Aca şımdi o "kış" ayazlannı so-
racbile yoktu; ve, herkes neşe ve
gürkükler içinde, sadece "yeni
0>'sa, benim bildiğim Anado-
lu insanı, sürekli gülenden pek
hoşlanmaz... Çünkü Anadolu uy-
garhklannın birikimlerinde insa-
nın "her türlü haü" vardır... Sü-
reklı "çok muthı" görünene, ya-
nı annemin dedığı gıbı "k^m
kahruucekmeden" yaza güle oy-
naya çıkmış gıbı görünene, gü-
ven duyuhnaz, sözüne pek ina-
nılmaz...
Bu nedenle, hazır 21 Mart da
gelmişken, siz de bahann kutsal
işaretlerinden yararlanarak seçı-
minizi yapın... Kentlerimiz ve he-
pimiz, ne çektıksek hep "soitan
gülüşlerden" çekmedık mı?...
Yüreğifleyüzü aynı anda gülen
ve aynı anda ağlayanlarm nevru-
zunu candan kutJuyorum- On-
lar, bahan çoktan hakettüerveen
sevdflderiyle biriikteyenigünü do-
yasrva yaşaanlar_
oekinci 'i cumhuriyetcom.tr
KİM KİME DLM DUMA BEHIÇAK behicak o turk.net
ÇÎZGÎLİK KÂMtL MASARACl kamilmasaraciia mynet.com
HARBt SEMtHPOROY semihporoy<fi yahoo.com
KEDt LEVO APTÜÜKA aptullı hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 21 Mart nuw.mumtaz-arikan.com
IRKAYIRIMfNA MR$/ YURUYUŞ..
196S'rE BUGÜN, AMBÜJKALl Z£NCİ LİDEG £>n
MAftTtM İ.UTHEB KIM&, AL/IBA'MA' EYALETİN-
DE Si/e /^aoTTESTö yaeijYüşü SAÇLATTMIÇ-
Tt. IİZK /tneiMlf^/1 K4GŞ( DÜZENLEMEN SU
rü/eürûş, seuut* K-eNTtYLE SÜNEYDEKÎ
MONT&OKHERY AISAG/NPA YAPlLIYOROU(70
Km') • VALIYE SUNULMAK UZE/SS B/R B/i.-
D/ftı OE 7XŞ(X4M yÜKUJ>'ÜŞÇ.ÜLE&/
Sıy/
4H
VE SEyAZLARDAN OLUŞAN 8E$SıN KİŞl Yİ
BULMAKTAYP/. AMAÇ, BEyAZLAGA -TANl-
NAN HAKLLAe.tM AYMEN SİYAHLABA DA UY-
GUlANMASINI j OKUL/
OT&BÜS, TZJVALEr VB.
&İ8I AYIRIMLARtN HAL.DIB/LMA<£tNt SAĞLA-
MA<TI.. Yanda, M.Lut-her AZıng(çapka~
sız}, bu yüniyüeun ön cafında ö ü i
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Umut 'Gerçek'le Başlar
Istanbul-Ankara arasında işleyen bazı trenlerin lo-
kantalannda son zamanlarda alkollü içki servisi ya-
pılmadığına ilişkin duyumlar alıyorum. Garsonlar, al-
kollü içki isteyen müşterilere, "Elimizde stok bitti",
"Geçici bir sûre için veremiyoruz" türünden gerek-
çeler ileri sürüyorlarmış. Bunlar gerçekten de talihsiz
rastlantılar mıdır yoksa merkezden verilen bir emrin
"alıştıra alıştıra" yürürlüğe sokulması mıdır, bilemiyo-
rum. Fakat kesin olan bir şey varsa, o da AKP hükü-
metinin, AKP'li beled'ıyelerin ve kamu kuruluşlannın
AKP'Iİ yöneticilerinin bu "alıştıra alıştıra uygulama"
yöntemine sıkça başvurduklandır.
Geçen pazartesi günü Yalova-Yenikapı arasında
sefer yapan İDO (Istanbul Deniz Otobüsleri) feribotun-
dayız. Tıklım tıklım dolu "ön salon "un duvarlannayer-
leştirilmiş televizyon ekranlannda bir sinema filmi gös-
teriliyor. Feribot hareket etti. Denizci çocuğu oldu-
ğumdan ve küçük yaşlanmdan bu yana birçok deniz
yolculuğu yaptığımdan bilirim, hareket sırasında yol-
cular heyecanlanırlar ve gemi tam yol alana kadar dik-
katlerini pervanelerin gittikçe hızlanarak dönmesinin
neden olduğu sarsınüya verirler. Uçak kalkışlannda da
böyle değil midir?
• • •
Feribotun hareket ettiği anda televizyon ekranlann-
daki görüntüler de değişti. Yeni film bir doğa belge-
seli, fakat nedense sessiz. Acaba ben mi duymuyo-
rum, diye kulak kesiliyorum. Ses yavaş yavaş yükse-
liyor, yabancı bir dil... Yalova-Yenikapı arasında işle-
yen, yolculannın neredeyse tümü Türk olan bir gemi-
de televizyon niçin yabancı dilde yayın yapsın? Ses
iyice duyulacak kadar yükselince bu yabancı dilin
Arapça olduğunu anlıyoruz. İDO'nun görevlileri bize
Arapça dinletmeye niyetliler. Çevreme bakıyorum,
yolculann sözünü ettiğim kalkış heyecanlan geçmiş,
gozlerini ekranlara dikmişler, kelebekli, böcekli görün-
tüleri izliyorlar. Duyduklan dilin Türkçe olmadığını an-
lamamış olmalan olanak dışı. Fakat hiçbir tepki gös-
termiyorlar. En ilkel orman kabilelerinde bile var olan,
belirteyici olan "dil aidiyeti" feribottaki o insanlar, bi-
zim insanlanmız için yok sanki. Kendimı daha fazla
tutamıyorum, ayağa kalkıp, televizyon yayınının yö-
netitdiği büfeye gidiyorum, "Burasj Arabistan mı?
Utanmıyor musunuz?" diye bağırmaya başlıyorum.
Genç görevliler hiç de zekice olmayan bakışlarla ba-
na bakıyorlar. "Kesin şuyayını!" diyorum. Kesiyorlar.
Ayağa kalkmama, büfeye gitmeme, avaz avaz ba-
ğırmama tanık olan ön salon yolculan yerime otura-
na kadar anlamaz gözlerle beni süzüyorlar. Çoğunun
davranışımı onaylamadığı yüzlerinden belli. Birbirie-
riyle fısıldaşıyorlar, "Bu adam niye bu kadar öfkelen-
di?" gibisinden... Anlamıyorlar.
• • •
Saytn Tarhan Erdem'in Istanbul, Ankara ve Izmir
illerine yönelik seçim araştırmasının sonuçlan muha-
lefet partilerinin tepkisiyle karşılaştı. Tüm benzer an-
ketlerde olduğu gibi bu araştırmanın sonuçlannda da
belli oranlarda sapmalar olması doğaldır. Fakat bu so-
nuçlann sapma olasılığını içermesine karşın seçmen-
de var olan eğilimi yansıtmadığını söyleyebilir miyiz?
28 Mart günü sandık başına gidip yerel yöneticile-
ri seçecek olanlar sonuçta Yalova-Yenikapı feribo-
tunda kendilerine izletilen Arapça belgesele hiç itira-
zı olmayan, olsa bile bunu dillendirmeyen, dillendir-
mekten kaçınan, ürkek, dolayısıyla size, bize uyma-
yan, içimize sindiremeyeceğimiz bir hayata alıştınlma-
ya hazır olan o "ön salon yolculan"d\r.
Kendi hayatlanmızı korumak için vereceğimiz, ver-
mek zorunda olduğumuz siyasal savaşımımızda ba-
şanlı olabilmek, tarihi bir noktada bizden yana dön-
dürebilmek için bugün b'ızim azınlıkta, "ön salon yol-
culan"n\n ise çoğunlukta olduğu gerçeğini kabullen-
mek durumundayız. Tarih de bize gücünü "ger-
çe/c"ten almayan kavgalann hep hüsranla sonuçlan-
dığını göstermiyor mu? öyleyse önce gerçekçi olmak,
"Nerede yanlış yaptık" sorusuna gerçekçi yanrtlar
vermek zorundayız. Ancak o zaman yapılması gere-
kenleri yapabilir, yeniden toparlanabilir, güçlenebiliriz.
Işte o zaman 28 Mart seçimleri de yalnızca bir "ye-
nilgi" olarak değil, bizi düzlüğe çıkaracak yolda bir
"kavsak" olarak geçertarihin kayıtlanna. Çünkü umut
her zaman "gerçekle başlar.
e-posta:dkavukcuoglu@ superonline.com
Faks:0212-234 68 73
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Bazı yöre-
lerimizde,
özellikle
Konya'dakıy-
malı pideye
verilen ad. 2/
izmir'inSefe-
rihisar ilçe-
sinde, ünlü bu"
antik kent...
En küçük sos-
yolojik birim.
3/ I. Dünya
Savaşı'nda lngıliz-
lerle birükte savaşan
Avustralyalı ve Yeni
Zelandalı askerlere
verilen ad... Güzel
kokulu olan şey. 4/
Bir değış tokuşta üs- 6
te verilen şey... Gü-
neyAfrikaCumhuri- 8
yetı'ninplakaişareti. 9
5/ Üzeri ekmek kınnhsıyla kaplanmış yiyecekler
için kullanılan sözcük... Hz. Muhammed'i övmek
ve ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside.
6/Bir renk... Suyun dibinde süniklenerek çekilen
balık ağı. 7/Matem... Ekvator bölgelerinde yetişen
bir mey\ e ağacı. 8/Gizli görevli... Ulaştırma. 9/Ce-
viz içi ve salçayla yapılan bir tür meze.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Yunan abecesinde bir harf... Halk dilinde ba-
deme verilen ad. 2/ "Ölür ise — ölür / Canlar öle-
si değil" (Yunus Emre)... "Maun" da denilen bü-
yük bir ağaç. 3/ Kurtuluş Savaşı sonrasında An-
kara hükümeti ile Itilaf devletleri arasında ünza-
lanan antlaşma... Bir şeyin doğru olduğunu belirt-
mek için yapılan işaret. 4/Hedefi vurma... Olum-
suzluk belirten bir önek. 5/ Kripton elementinin
simgesi... Eski Mısır'da güneş tannsı. 6/ Akmı
şiddeti kiloamperin kısa yazılışı... Yaratıcısının
adı bilinmeyen yapıt. II Sözsüz oyun... Tirsi ba-
lığına \erilen bir başka ad. 8/Vücuttaki AIDS vi-
rüsünü saptamakta kullanılan test... Bir meyve. 9/
Alışverişte durgunluk... KanşJc renkli.