25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16MART2004SAL .14 JvLJ.L/1 U-ti. kultung cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN flerör, şiddetvekarakomedi\Iartin McDonagh ı îstanbul Devlet Ti- yatrosu'nda CüneytÇahşkur'un üç yü ön- ce sahneye koyduğu "Leenane'nin Gü- zelKk Kraliçesi" ile tanıdık. Şimdi de Kent Oyunculan'nda Mehmet Ergen'in yorumladığı "Inishmore'lu Yfizbaşı 1 ' ile buluşuyor seyirci. Yazar, bu oyunda te- rörolaylanyla, şiddetle hesaplaşıyor. Ku- zey Irlanda'da insan elinin pek değme- diği, fakir ve küçük bir adada gerçekJeş- tiriyor bu hesaplaşmayı. Bir üçlemenin son oyunu *Inlshmore''hı YüzbaşL" Di- ğer iki oyunda da ("Inishmaan'ın Topa- h" ve "Insheer'in PerilerT) yine eğitim- sizliğin. gelir dağılımındakı dengesizh- ğin yaşamlann bir parçası olduğu dün- valan ele alır. da ideolojik, psikolojik, sosyolojik yapı- lar içersinde mizaha yatkın bir tiyatro diliyle anlatılması "Inishmore'lu Yüz- başı"yı ilgi çekici bir oyun olarak belir- liyor... Yazar, alışılmışın dışında bir pence- reden bakıyor terör olaylanna. Şiddeti, acımasız cinayetleri sorgularken seyirci- yi güldürmekten çekinmiyor. Ama, bu- rada söz konusu olan farkiı bir gülüş. Yönermen Mehmet Ergen söz konusu farklılığı sahneye taşırken yazann böy- lesine ciddi bir sorunla buluşturduğu ka- ra mizahın altını dikkatle çiziyor. Şidde- tın boyutlannı bilinçlı bir abartıyla göz- ler önüne seriyor. Insanın ınsana karşı olan Kara komedi Marön Mcdonagh'ın yazdığı, Mehmet Ergen'in yönettiği "Inishmore'lu Yüzbaşı"da terör olayianyla ve şiddetle hesaplaşıhyor. "Inishmore'lu Y uzbaşı" bir ka- ra komedi. Oyunda; IRA'dan ayn- larak INLA üyesi olan Patnck in "özgürve demokratik bir trianda" ıçin bombalama eylemlerınden bir yenısine başlamak üzere babasına emanet ettiği kedisi Arap'ın başı- na gelenleri öğrenmesinden önce ve son- ra yaşanan olaylar üzerine odaklanır ya- zar. Bu olaylar kapsamında örgütler ara- sı bölünmeler de öne çıkar. Dinıne ıma- nına bağh olanlar-olmayanlar. özgürlü- ğü belli bir kesım ıçin isteyenler, isteme- yenlergıbi... Ama sonuçta amaçlann ger- çekleştirilmesi için gençlere uyuşfurucu satmak mübahtır, adam öldiirmek olağan- dır, et sanayiini çökerfmek içın ınekJe- rin gözüne ateş etmek sıradandır... Bü- yük birçarkın dışlilen arasına irilmişle- rin, piyon olarak öne sürülenlerin ya da piramidin en altında duranlann ezilmış- likleri, cehaletleri ve hastalıklı yapılan- dır öne çıkan. Bütün dünvada gündemde olan terör yapılanmasının böylesine basit çizgilere indirgenmesi ve bu kavtamın biranlam- MSütün dünvada gündemde olan terör yapılanmasının böylesine basit çizgilere indirgenmesi ve bu kavramın bir anlamda ideolojik, psikolojik, sosyolojik yapılar içersinde mizaha yalkın bir tiyatro diliyle sergilenmesi "Inishmore lu Yüzbaşı "yı ilgiyle izlenen bir oyun olarak belirliyor. acımasızhğını McDonagh ın söylemini destekleyen resimlerie dile getiriyor. Ta- bii burada küçük çapta yaşanan çıkar ılişkilennın boyutlannı piramidin tepe- sine doğru genişletmek olası. Sorgulamalar Inishmore, örgüt faaliyetleri adına te- rör olaylannın planlandığı, işkencelerin yapıldığı ve de Donny (Mehmet Birld- ye) ve Davey (Engirı Hepileri) gibi saf, bilgısiz. şaşkın, çaresiz insanlann şid- detle iç ıçe yaşadığı bir yer. Bu iki insa- nın sıkışmışlıklanna, kaçış yollan arama- lanna karşın her an biraz daha batağın içi- ne çekilmeleri ve canlannı kurtarmak için birbirlerini harcamalan Mehmet Bir- kiye ve Engin Hepileri'nin sıcak yorum- lannda yakalanıyor. Hele cesetler üzerin- de çalışırken ölümü nasıl enselerinde hissettikleri, mizah kavramını zorlama- yan birakıcıhkla seyirciye taşınıyor. IN- LA üyesi Patrick rolünde HakanGerçek de yine aynı şekilde mizahın altıru abar- hya kaçmayan biryorumla çiziyor. Inish- more'lu yüzbaşının hastalıkJı, saplantı- h, tehlikeli, değişken kişiliğini öne çıka- ran, dozunda bir oyunculuİda işliyor ro- lünü. Aşın duygusallık ve acımasızlık arasındaki gel-gitleri Patrick*in saplan- tılannı, cehaletini öne çıkanyor. fdealin- deki kahraman Patrick için her şeyi gö- ze alan genç Maıread da bu ılişkiler ağın- da kendıne bir yer açacak ve sıra- sı geldiğinde kedısı ıçin aşkına bi- le kıyacaktır. Yeşim Koçak, izle- diği filmlerden etkilenen bu küçük kızın acımasızlığını ve saflığını yansıtırken dörtlüyü tamamlıyor. Okan YaJabık (Brendan), Cengiz Bozkurt(Chrisry•), BülentŞakrak (James), Bartu Küçükçağlayan dörtlüyü destekleyen oyuncular. Zeki Sayaroğhınun dekor tasanmı deği- şimJeri aksatmayan yapısıyla pratik ve iş- levsel. Oyunda "terör" gibi çok katmanh bir konu olabildiğınce basite indirgenerek ir- delenıyor ama yukanda da değindığim gibi, yıllarca terörle yüz yüze yaşamış top- raklardan çıkan (trlanda) genç bir yaza- nn temel hareket noktası kuşkusuz böy- lesine yalın çizgiler içinde kalarak şid- deti olabildiğınce basit bir öykü kapsa- mında kara mizahla örerek işlemek ve böylelikle seyırcide birtakım soru işa- retleri uyandırmaktır. Mehmet Ergen'in yorumu ve oyunculuklar da bu bıçak sır- tı metnin gülmenin/güldürmenin ötesin- de yükjendiği misyonu belirginleştiri- yor. KONSER BUCÜN Gökalp Baykal Borusan'da Tiyatro Fora'nın yeni oyunu, yaşamı gerçek kılarken gerçeği yalana dönüştürüyor Saplanüya döniişen oyun KültCr Servisi - Rock müzisyeni Gökalp Baykal bugiin saat 19.00'da Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'nde bir konser verecek. Baykal konserde, Türkçe sözlü şarkılannı gitar ve ağız armoıukasıyla akustik olarak yorumlarken daha önce hiçbir yerde çalınmamış yeni şarkılannı da seslendirecek. Sanatcıya konserde piyano, akordeon ve ut ile İsmail Safa Yalbazeşlik edecek. Gökalp Baykal DGSA Mima.-lık Yüksekokulunda mimarlık eğitimi alırken gitar çalmaya, 1980 yılından itibaren de beste yapmaya ve şarkı söyleıneye başladı Ilk donerrde çalışmalannı sahneye sürdüren sanatçının 1997 yhnda 'Ağustos 1996' adını taşıyan ilk albümü yayırrrandı. Bu albümü 1998 yılındi Catwalk topluluğuyla yaptığî dört şarkılık blues ağırlıku 'Günaydm Hûzün' adh EJsi ve 1999 jalında t Yaba»alar' albümü izledi. 'Yabaacılar' albümünden kısa bir süre sonra klasik müzik lcökeniıpiyanist İsmail Safa Yalba^ıle çalışmaya başladı. BaykaJ'ın 'Akustik AnıJar - Konse?" albümü 2001 yılında üntemetüzerinde, 2002 yılında da müzsk marketlerde yerini aJdı S.aıatçmın son olarak Her Zunan Bir Şarkı' aidlı alfcmü müzikseverlerle b«uluştm: HALliK ŞE\T<ET ATASEVTN Bir oyun mu eleştıriyoruz, yoksa okuldaki haylazlıklanmızı mı hatır- latıyoruz birbirimize? Okul. dış rengi salyangoza. iç ren- gi yıllardır tozlan alınmamış. sırla- n dökülmüş eski avnalara benzer ve bu görüntünün ardından kirli renk hummasına kapılır çocuk ve okuldan nefret eder, Çocuk oyunun kendisi- dir, ama oyuna benzemez... Ve bu karmaşık tedırginlığin uzantısında bir insan daha toplumsallaşır ve Gay- ya kuyusunun içinde kaybolup gi- der. Çocuk hangiyaşta hangi munu m - nanıalıdır? Yanıt; sanınm 12-18 yaş gnıplan içinde olmalıdır. Çünkü bu yaş gru- bu gençler, dönüşü olmayan özgür- lüklerine ve içinde yaşadıklan top- lumun değeryargılanna başkaldıra- cak nitelıktedır. Şimdi onlann evrensel konumla- nna birgöz atalım. Ömeğin; "Köşe- kapmaca" oyunu içinde, birlikte ya- şayacağı toplumun çıkarçevTelerini ellerinde bulunduranlann köşeleri kapmalanndan ve sömürü düzenle- nnı ışletmelerinden söz eder. Bir de "Körebe" oyunu üzerinde duralım: Toplumun getirmiş olduğu haksızlık- lara karşı ve de kimseye muhtaç ol- madan (körlük sadece görme özür- lülüğü değildir) a>Tiı zamanda insani ve ruhsal acılara dayanma gücüdür. Yazgılar dünyasmın tııtsağı Çocuklar o>amlarla tanıyorlar bir- birlerini; böyle sevilip, böyle seviyor- lar. Ama bu ortamın değışimıni do- ğa hazırlayıp çözümünü insana ve- riyor. Bakalım nasıl bir tehlike bu?.. Ya- şam kavgası. aşama aşama derinle- şerek gerçek duygusunu yitirmeye gö- türiir. Çünkü insan eksik doğmus, doyumsuz istekJerini gerçekleştıre- memiş şizoit karakterde bir varlıktır. Ve onun adı, Tiyatro Fora'nın "Teh- Kkeli Saplantı" ovoınunda John Bar- rett'tır. John Barrett, yaşamı gerçek kılan, gerçeği ise yalana dönüştüren, bunlara da kendince bir kulp takan bırpsikopattır. Ve bu bulgulann odak noktasına diğerlennı de katarak yaz- gılar dünyasının rutsağı olmuştur. Bu süreçten sonra her aşama bir karak- terdir. Ve yalnızhğın getirmiş oldu- ğu oluşlann bırer birer çoğdmasını, • "Tehlikeli Saplantı" da. yönetmen ve o\oıncu Tufan Karabulut usta geçişlerle seyirciyi oyundaki gerilımin içine çekiyor. Bu da oyunun gündelik yapısını değiştirmek anlamına geliyor ve sağlıkJı göstergelerden, ilkeli çahşmalardan yararlanmanın önkoşulunu oluşturuyor. Oyunda. Arda Kavaklıoğlu, Sena Taşkapılıoğlu, Tufan Karabulut ve Özge Çatak rol alıvor. yargının bireyi hırpalaması olarak düşünebiliriz. Oyunda Sally Driscoll çekici fizik yapısıyla salonu ve terası birbirine bağlar. Neden sonra seyirci, John Barrerfın terastan salona açılan sür- gülü kapının önünde anıden belirme- siyle, güzel olanı aşarak. kendi dün- yasını bırden donuklaştıran atmos- fere giriverir. John Barrett'ın yüzii her şeye hükmetmekten sadistik ze\ r k alan bir görünümdedir. Sally Dris- coll ile tanıştıktan sonra bu uzun sü- ren sahne boyunca yüzündeki hum- malı çöküntüyle. kronikJeşmiş şizo- it görünümüyle hasta birruhturartık... Ve bu sahne boyunca Sally, John'un gözünün kendi üzerinde olmasından adeta zevk almaktadır. Sally'nin ko- cası Mark'ın da eve gelmesiyle, bit- meyen bir kavganın süreci içindeki tehlikeli saplantılar bilinmeyen yeni tehJikelerin dünyasını oluşturur. Oyu- nu seyrettikten sonra nasıl bir tehJi- kelerdünyası içinde yaşadığımızı dü- şünecek ve her şeye rağmen nasıl ayakta kaldığımıza hayret edeceksi- niz. bir çatışma John Barrett. bir rrafik kazasını bahane ederek. kendi iç dünyasının bunahmlanna dayanma gücünü gös- terebilecek midir? Bu ancak, kendi "ben"iyle. içinde sakJı olan "karşrt- ben"i arasındaki evrensel çatışmavı gösterim alanına getirecektir. "TehKkeb Saplantı" da, yönetmen ve oyuncu Tufan Karabulutusta ge- çişlerle seyirciyi oyundaki gerilimin içine çekiyor. Bu da oyunun günde- lik yapısını değiştirmek anlamına geliyor ve sağlıklı göstergelerden. ilkeli çahşmalardan yararlanmanın önkoşulunu oluşturuyor. SenaTaşka- pılıoğlu. fizikJe-aklı, yorumla-geri- lımi ve ımge zenginliğini dengeli bir biçimde ortaya koymaktadır. Arda Kavakboğlu üstlendiği karakterin bi- çim ve içeriği fükenene kadar, onlar- dan yararlanabilmektedir. Izlediğim kadanyla, "Tiyatro Fo- ra" küçdk gruplardan başlayarak ve de zaman içinde büyüyerek, kemık- leşmiş bir kadrovoı tiyatro dünyamı- za karma uğraşı içindedir. Buna en güzel noktayı koyan, Antonin Arta- ud'nun şu deyişi olmalıdır: - Sey- redilen düştinceden düşünen bedene™" Jehlikeli Saplantı "Dangerous Obsession" İki Perde - Psikolojik Gerilim Yazan: N. J. Crisp Çeviren. Dürrin Tunç Yöneten: Tufan Karabulut Oynayanlar: Arda Kavaklıoğlu, Sena Taşkapılıoğlu, Tufan Karabulut, Özge Çatak Kadıköy - Banş Manço Kültür Merkezi Gişe: (216) 418 95 49 Herpazar, saat: 18.30 BiletFivatı: 5.000.000 TL. YAZIODASI SELİM İLERİ Taşrada Yalnızlık Kemal Bilbaşarin 1943 tarihli romanı Deni- zin Çağınşı bir başyapıttır. Türk romanında bir doruk. Geçen altmış yıl tek bir cümlesıni eskı- tememiş. Hersayfasından derın acı, ıçsel sızı- lar fışkınyor. Ahmet Oktay, Oenizin Çağınşı'nın Türk romanında "farkiı bir kanal açtığını" belirtiyor. Fethi Naci, kapsamlı eleştirısinde, "Ünıver- site yıllanmda, yanineredeyse yanm yüzyıl ön- ce, okuduğum Denizın Çağınşı, bende unutul- maz izler bırakmış bir romandır" der. Bununla birlikte, Denizin Çağınşı hiçbir zaman hak ettiği ilgiyi göremedi. Fethi Naci'nin söyle- diği gibi, "talihsız bir roman"'. Ama ben, yıldı- zının bir gün pariayacağına hâlâ inanıyorum. Romanı okumamı yıllarönce Behçet Neca- tigil önermişti. Yolun başında, öyküler, roman- laryazmaya çalışıyordum. Necarigil'in şiirine hay- randım. Sonra. tanışınca, kişiliğine büsbütün hay- ran olmuştum. Söyledıği her söz benim için çok önemliydi. Necatigil'in kitaplığındaki, say- falan sararmış Denizin Çağınşı'nı ödünç aldım ve okudum. Yoksulluklar, kınk hayalleı içinde büyümüş, hep ezilmiş kasaba öğretmeni büyük kent Iz- mir"de karşımıza çıkar bu romanda. Taşranın dar ufkundan kurtulmak istemekte, büyük ken- tin sözüm ona özgür yaşamasından bir şeyler ummaktadır. Ama onu hep denız çağırır, taşranın yalnızlı- ğında alınyazısına dönüşmüş bir deniz... Denizin Çağınşfndan sonra küçük kasaba- lann hayatı beni hep altüst etîi. Yerii yabancı, elime geçen her taşra romanını ürpererek oku- dum. Çehov'un harikuladeoyunlannı da. Gön- lümün o yaşamaya yatkınlığını keşfettim. Oysa doğma büyüme Istanbulluyum. Nere- de yaşamış olursam olayım, örnekse, bir Ana- yurt Otelı, Yusuf Atılganın eşsiz romanı san- ki hep var olduğum biryerleri dile getiriyordu... Şimdilerde aynı heyecanla M. Sadık Aslan- kara'nın Sığınak'ını okuyorum. Roman, Can Ya- yınlan'nca, 2003 tarihinde yayımlanmış. Aslankara, bizi Denizli'nin Sarayköy ılçesine götürüyor. Denizin Çağınşı'ndaki anlatıcı, vur- guladığım gibi, altmış-yetmiş yıl öncesinin in- sanı. Anayurt Oteli, bellegim beni yanıltmıyor- sa, 1973 tarihini taşır. Fakat, Sığınak'ta iz sü- rerken, aynı taşra yalnızlığı, kapalılığı ve ıçe ka- panıklığı okura tokat gibi çarpıyor. Kasaba, belki de, romanın baş kışisi. Çünkü romandakı herkesı o evirip çeviriyor. o, tek ba- şına, herkese hükmediyor. Onun taleplen, buy- ruklan, zorladığı yaşam biçimi, ahlak... Çıldır- tıcı bir atmosfer. M. Sadık Aslankara, çok şaşırtıcı bir sapta- yımla, taşranın egemenliğini, Sarayköy ilçesiy- le sınırlandırmıyor, bütün ülkeye açıyor. Geçen zaman, büyük kentierdekı yaşamalar, teknolo- jinin sağladığı yenilikJer, olanaklar; gelgelelim hep- sinde kasabanın kasvetli, karanlık, umutlarkı- ran saltanatı. Birçok insan, birçok macera ama, eninde sonunda bireyin kuşatılmışlığı, hatta kıstınlmış- lığı. Bireyi kuşatan, kıstıran o toplumsal or- tam!.. Yazar açıkça soylemiyor; yine de bütün yurt- ta bir taşra havasının esip durduğunu hissedi- yorsunuz. Yanm yamalak kent kültürünün pek bir işe yaramadığını, kent kültürünün belki de taşra yalnızlığına da/ma yenık düştüğünü. Sığınak'ta bir açıdan ötekine, pek çok ses- siz çığlığa savrulup duruyorsunuz. Üstelik, ala- bildiğine alçakgönüllü birromancının, kendini, ismini, yazısını öne çıkartmamaktaki saygın tu- tumunu tadarak. Şimdi, Sığınak'la birlikte, bir kez daha Dıra- nas'ın dizeleri: "Aynı siyah güneş, aynı siyah, Aynı susayış, aynı koşuş, aynı... Of... hep aynı şey, aynı şey, aynı şey, Aynı, aynı, aynı, aynı, aynı..." öneriler: Kitap /Ahmet Haşim, Bütün Şıirierı, Dergâh Yayınlan, 2003. Colgate'ten resim yarışntası • Kültür Servisi - Colgate, ilköğretım öğrencilerine yönelik 'Dünyayı Diş Çürüklerinden Kurtaralım' adh bir resim yanşması düzenliyor. Yanşmada öğrenciler diş sağhğı hakkındaki düşüncelerini, görüşlerini, ıstedikleri malzemeyi kullanarak resimleyebilecekler. Yanşmada dereceye giren adaylara çeşitli ödüller verilecek. Son başvuru tarihi 12 Nisan olan yanşmaya katılmak için Colgate standlannın kurulduğu marketlerde bulunan başvııru formlannı doldurmak gerekiyor. Gönderilecek resimlerin 35x50'den küçük. 50x 70'den büyük olmaması ve resim kâğıda üzerine yapılması gerekmektedir. Resimler PK 3 Kuzguncuk îstanbul adresine gönderilecek. Yanşmanın sonuçlan nisan ayında düzenlenecek bir törenle açıklanacak. (0 216 310 54 04) Başbakamn şiirleri • Kültür Servisi - Şair Başbakan Atal Bihari \'ajpayee'nın şiirlerinden oluşan bir derleme Türkçe olarak Hindistan'ın Ankara Büyükelçiliği tarafındanyayımlandı. Prof. Dr. Rahmi Er ve Serpil Ural'm çevirmenliğini yaptığı şiir kitabı Ne Sıkılmak, Ne Kaçmak, Yemyeşil, ÇimenJer Cstünde, Gel Yakalım Yeniden Kandili, Tanıma, ŞarJa Söylemiyorum, Yeni Bir Şarkı Söylüyorum, Yükseklik. tç Huzuru, Ağlıyor Biri Uzakta, Hangi Yolu Seçmeliyım?, Hiroşima'nın Istırabı, Yeni Bir Ilmik Atılıyor, Yanıtlanmamış Soru, El Ele Yürümelı, Gece Uyudu, Ben Ağlarken, Kendimizle Söyleşelim, Yeni Dönüm Noktası. Ölümle Savaş adh 19 şiirden oluşuyor. Sınırlı sayıda basılan kıtapta Hintli ressam Esvvar'ın çizgilerinden oluşan resimler de yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle