23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 2003 CUMARTESİ 4 HABERLER DUTVY4DA BUGUN ALİ SİRMEN Ne Güzel Demokrasi mi Diyeceğiz Şimdi Buna? 3 Kasım seçimlerinde. kayıtlı seçmenin dörtte biri sandık başına gitmedi. Bu katılmama, her dört kişiden birinin, şu me- sajı verdiğini gösteriyor: - Bunlann hiçbirinde iş yok, hiçbirinin yöneti- mine evet demiyonjm. Kütüğe kayıtlı seçmenin dörtte biri oranına ula- şan kişi ise; - Bizi yönetmek için en ehil olan AKP'dir diye- rek tercihini belli etti. Bu oran sandık başına gidenlerin ise yüzde 33'ü idi. 3 Kasım 2002'den çıkan görüntü şudur: - Türkiye'de kütüğe kayıtlı seçmenin dörtte bi- ri hiçbirinde iş yok derken, dörtte biri de, AKP yö- netmeli dedi. Bunun dışında kalan yanya yakın seçmenin tercihi ise, hödük baraj sistemi yüzün- den yok sayıldı. Sonuçta, isterseniz kayıtlı seçmene, isterseniz sandık başına gidene oranlayın, her iki halde de, azınlıkta olan bir parti Tür+ciye'yi yönetme duru- munda kaldı. Sistemin aksaklığı, onlara parlamentodaki san- dalyelerin 2/3'ünü verdi. Şimdi, AKP'nin oylann yandan bir fazlasını al- mamasını, ülkeyi yönetme konusunda yetkili ol- madığı biçiminde yorumlayabilir miyiz? Tabii ki hayır; pariamenter sistem bütün dün- yada son yanm yüzyılda yaşadığı istikrarsızlığı aş- mak amacıyla, yönetmek için oylann illa yüzde 50'den bir fazlasını zorunlu görmeyen çözümle- re de birçok ülkede evet diyor. • • • Bütün tercihler içinde, hiçbirinde iş yok diyen- ler ile AKP diyenler atbaşı gittiklerine, hiçbiri di- yenlerin parlamentoda temsili mümkün olama- yacağına göre de, AKP yönetme yetkisini almış- tır. Buraya kadar her şey normal. Ancak verilen yetkinin sınırlannı iyi beliriemek- te yarar var. Azınlığın en az azınlığı olanın, çarpık sisteme göre parlamentodaki yansıması ne olursa olsun aldığı yetki, oy oranı ile sınırlıdır. Bu sınır, halkın yalnızca dörtte birinin teveccü- hünü kazanmış bir iktidann günlük işleri yürütme- nin ötesinde, rejimin özüne dokunacak olan ko- nulara, genel seçimdekinin üstündeki bir muta- bakatı sağlamadan müdahale etmemesidir. Demokrasinin pratiği ile etiği bu noktada kesi- şir ve böyle bir sonuç doğurur. Ne var ki, AKP ve kimi kemikleşmiş yandaşla- n kendilerine verilen yetkiyi bu biçimde algılama- makta direnmekte, rejimin özünü değiştiımeye, devletin yapısını tepeden tımağa değiştirecek ve her yeri kendi militanlanyla dolduracak girişim- lerde bulunmaya tevessül etmektedirfer. önlerindeki anayasal engelleri de, anayasayı de- ğiştirerek aşma yoluna tevessül etmektedirler. Dünkü Cumhuriyet'te belirtildiği gibi, şimdi he- def Cumhurbaşkanı'nın yetkilerine saldıımaktır. • • • Bu duruma bakarak, ne yapacağız? Bir ülkedeki insanlann yalnızca dörtte birinin des- teğine sahip olan bir siyasal kuruluş, tanımı ge- reği, geniş toplumsal mutabakatın ürünü olan re- jimin temel yasasını dilediğince değiştirebilir mi? Yoksa sistemin çarpıklığı yüzünden ortaya çık- mış bu durumu düzeltmek için tutulması gereken yol, şu soruyu sormak mıdır: - Bir anayasa değişikliği gündeme gelmiştir, ey halkımız, siz bu değişikliğin olması için bu iktida- ra yetki veriyor musunuz, veriyorsanız, bu deği- şikliği onaylayarak iradenizi beyan eder misiniz? Referandum denen kurum bu çıkmazı aşma- mıza yarayacaktır. 1969 yılında General De Gaulle böyle birzo- runluluğu olmadığı halde bu yolu tutmuş ve re- ferandumdan çıkan sonuç kendi desteklediği ya- sa değişikliğinin onaylanmaması yönünde olun- ca da mecbur olmadığı halde istrfa etmişti. AKP bunu yapmıyor, dörtte birin desteğiyle re- jimi değiştirerek hepimize hükmetmek istiyor. Peki bu durumu elimiz böğrümüzde seyredip; - Aman ne güzel, işte demokrasi budur mu di- yeceğiz? Cumhurbaskanı Sezer yurda döndü Irak'ın Iraklılara devri öncelikli ANKARA (Cumhu- riyetBürosu) -Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer, Irak'ın toprakbü- tünlügünün, yasal birli- ğinin ve güvenliğinin güvence altına alınma- sından ve insani gerek- sinimlerinin karşılanma- sından sonra, yönetimin Iraklılara devredilmesi- ne öncelik verilmesi ge- rektiğini belirtti. Cumhurbaskanı Se- zer, dün Tunus'tan dönü- şünde Esenboğa Hava- limanı'nda yaptığı açık- lamada, ziyareti sırasın- da Cumhurbaskanı Zey- nel Abidin Ben Ali ile yararh görüşmeler yap- tıklannı, iki ülke arasın- daki ilişkileri tüm bo- yutlanyla ele aldıklan- nı ifade etti. .* Türkiye ileFTunus'un bölgelerinde banş ve is- tikrann güçlendirilme- sini amaçlayan dış poli- tikalar benimsediğine işaret eden Sezer, şunla- n söyledi: tt Buçerçevede, Irak'm toprakbüttinlü- ğünün, >~asal biriiğinin ve güvenliğinin güvence altına alınmasından ve insani gereksiniınlerinin karşılanmasından son- ra, yönetimin Iraklılara devredilmesine öncelik verilmesi gerektiğini vur- guladık." Sezer, ziyareti sıra- sında Israil- Filistin an- laşmazlığıyla ilgili son gelişmeleri de gözden geçirdiklerini belirterek, taraflann şiddeti sona erdirmesi, iyı niyetle ça- ba harcamalan gerekti- ğini karşılıklı olarak di- le getirdSderini anlattı. Çankaya Köşkü'nde 3. yılını dolduran Sezer yurttaşlann 'en güvendiği devlet adamı' olarak öne çıktı Hukuktan ödünvermediANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya Köşkü' nde 3. W yılını dolduran Cumhurbaskanı Ahmet Necdet Sezer. ' I alışılmadık ölçüde mütevazı, "ödünsüz bir * hukuk adamı" portresi çizdi. Hükümet-Köşk krizlerine karşın hukuk ve adaletten hiç ödün vermeyen Sezer, hükümetlerin yasadışı uygulamalannın önüne set çekti. AKP iktidarlannın laiklige aykın uygulamalanna sert tepki gösterdi. Sezer'in uygulamalan hükümetlerin "kriz" ölçüsünde tepkisine yol açsa da Cumhurbaskanı, yurttaşlann "en güvendiği devlet adamı" olarak öne çıktı. Sezer, dün görevinde 3. yılını doldurdu. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütürken dönemin TBMM'de temsil edilen partilerinin mutabakatıyla cumhurbaskanı adayı olarak gösterilen Sezer, 5 Mayıs 2000'de Meclis'te yapılan 3. tur oylamada 330 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. cumhurbaskanı seçildi. Anayasa gereği 7 yıl görev yapacak olan Sezer. 16 Mayıs 2000'de görevi 9. Cumhurbaskanı Süteyman Demirelden devraldı. Hükümetlerle vıldızı barışmadı Göreve geldiği günlerden itibaren halkın güveni ve sevgisini kazanan Sezer, kırmızı ışıkta durması, frak yerine takım elbise ve kravatı tercih ermesi, şehir içinde polis eskortunu kaldırması, yurtiçi gezilerinde karşılama töreni istememesi, an Türkçe kullarunaya özen göstermesi, alışvenşini kendi yapması ve parasını kuyruğa girerek ödemesi, hastaneye sivil plakalı araçlarla girmesi ile dikkat çekti. Sezer'in gelişiyle birlikte Çankaya Köşkü'nde büyük bir tasarruf hareketi de başlarken personel sayısı ve harcamalar düşürüldü. Sezer'in hukuka aykın işlemleri reddetmesi nedeniyle hükümetlerle yıldızı hiç banşmadı. Ilk vetosunu, cumhurbaşkanlığı önerisini getiren Bülent Ecevit'in başbakanı olduğu 57. hükümetin irticai ve bölücü faaliyetlere kanşan memurlan tasfiye gerekçesiyle hazırladığı kararname için kullandı. Hükümet ortaklannı bu tavır şaşırtırken kararnamede ısrar edilmesiyle ilk kriz patladı. Bunun üzerine Sezer de kararnameyi ikinci kez veto etti. 2000 yazı, bu ve diğer kararnameler nedeniyle hükümet ile Köşk arasındaki ilişkilerin iyice gerilmesıne sahne oldu. 21 şubat krlzî Sezer ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasında devam eden görüş aynhklan "kara çarşamba" olarak nitelendirilen 21 Şubat 200l'deki MGK toplantısında doruk noktasına çıktı. Anayasa kitapçığınm karşılıklı "nriaüklığı'' toplantının ardından borsa düşrü, dolar yüzde 40 arttı. Bu gerilim, ekonomik krizi ateşleyen fitil oldu. Devletin zirvesindeki gerginlik zamanla yerini sakinliğe bıraktı, ancak Sezer ile Ecevit arasındaki hartalık olağan görüşmeler 15 dakikayı aşamadı. Sezer, yine de hukuka aykın gördüğü yasalan veto etmekten kaçınmadı. Ecevit hükümeti döneminde Sezer'in referanduma götürme hakkını kullandığı tek düzenleme ise mıllervekillerinin maaşlannın artışına ilişkin "kıyak emeklilik" yasası oldu. Referanduma gidilmesini istemeyen hükümet uygulamadan vazgeçmek zorunda kaldı. Sezer, hükümet ile aralannda kopukluk olduğu iddıalarını önlemek için özellikle ekonomik konularda hükümet üyelerinden sürekli bilgi aldı. Görevinin ikinci yılında bir ilke daha imza atarak tasarruf gerekçesiyle yılbaşı resepsiyonunu iptal etti. Kriz çıkmasınt önledl Sezer, dönem dönem yaptığı müdahalelerle de kriz çıkmasını önledi. Geçen yıl Ecevit'in ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in istifasını istemesınin ardından devreye girerek Derviş'e "tstifanızı geriahn" dedı. Bunun üzerine Derviş bir süre daha görevıne devam etti, ancak istifalarla DSP'nin bölünmesınin ardından bakanlıktan aynldı. tĞNELf FIRÇA ZAFER TEMOÇtN • • • * • • * 4 0 # • • ı *0 » » # » • « KADROLAŞMAYA KARŞI ÇIKTI } AKP'nin boy \ hedefi oldu i Sezer, AKP hükürnetinin laikliği tehdit eden ' uygulamalan ve kadrolaşmasına karşı kesin i tavır koydu. 58. hükümeti kurmakla I görevlendirilen Abdullah Gül'ün Milli i Eğitim Bakanhğı'na getirmek istediği Beşir ; Atalaya vize vermedi. Kınkkale ' Üniversitesi rektörlüğü döneminde "irticai kadrolaşma" gerekçesiyle üniversiteden atılan Atalay, kabineye Devlet Bakanı olarak girebildi. Gül kabine listesine, bakanlann "özgeçmişlerini'' Çankaya Köşkü'ne | fakslattıktan sonra onay alabildi. Sezer, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldınlması için planlanan yasal değişiklikleri kastederek "kişiye özel ! düzenleme yapılmaması" mesajuıı verdi. • Daha sonra bu yönde hazırlanan düzenlemeyi Meclis'e iade etti, ancak * yasanın tekrar önüne gelmesi nedeniyle \ onaylamak zorunda kaldı. ( AKP vasalarına veto . , ! Sezer, TBMM Başkanı Bülent Armç'ın kendisini havaalanmdan türbanlı eşiyle uğurlamasının ardından. başörtüsüyle ilgili mesajlar vererek "kamusal alanda •> başörtüsünü serbest bırakacak düzenleme ' yapılamayacağuu" kaydetti. AKP hükümetinin birkaç aylık icraatında pek çok yasa da Köşk'ten veto yedi. Ormanlann satışı, malı milat, zorunlu emeklilık yaşının | 65'ten 61 'e indiriknesi, iş güvencesinin ; ertelenmesi ve vergi banşının da aralannda olduğu çok sayıda yasa Meclis'e geri gönderildi. Ancak hükümet, iade edilen ] yasalann çıkanlmasında ısrarcı oldu. j 118 kararnameyi reddetti i Sezer'in Meclis'teki 23 Nisan i resepsiyonuna katılmama karanyla Köşk- i Hükümet gerginliği iyice su yüzüne uuit-itj! çıkarken, Cumhurbaşkanı'nın özellikle * '' | laiklige aykın uygulamalar ve devletteki AKP kadrolaşmasından rahatsız olduğu vurgulandı. AKP hükümetleri döneminde Köşk'e 23'ü bakanlar kurulu karan, 729'u ', ortak kararname olmak üzere toplam 752 ', atama kararnamesi iletildi. Bunlann 539'u onaylanırken 181 'i iade edildi, 11 'i de t başbakanlığm istemi üzerine geri ' ı gönderildi. Kararnamelerin geri gönderme • gerekçeleri, AKP iktidannın devletteki çarpık kadrolaşmasını ortaya koydu. Sezer en çok "başanlan nedeniyle görevden : ahnması uygun bulunmayanlar" ile > "güvenlik soruşrurması ohımsuz olanlara" , ılışkın kararnameleri iade etti. ] Lider dışında 'ölümlü eylemlere katılan' örgüt üyelerinin de yasadan yararlandınlması planlanıyor Pişmanhğın kapsamı genişletilecek • Hükümet bir taraftan PKK-KADEK militanlannın silah bırakmasını sağlayacak bir düzenleme arayışına girerken diğer yandan da terörle mücadeleden zarar gören kesimlerin tepkisini çekmemeye çalışıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kuzey Irak'taki PKK-KADEK mili- tanlannın silah bırakmasına hazırlıkh olmayı hedefleyen hükümetin günde- me getirdiği pişmanlık yasa taslağı şe- killendi. Taslakta, "güvenük güçleri- nin ölûmü veya yaralanmasına" neden olan militanlann da düzenlemeden ya- rarlandınlması yer alıyor. Taslağa göre "Bder" dışındaki örgüt üyeleri yasadan yararlanabilecek. Tas- lağın kapsamına son biçimin 28 Ma- yıs'ta toplanacak olan Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) verilmesi bekle- niyor. Taslağın şekillendirilmesinde, üst düzey örgüt yöneticileri ile "güvenlik güçlerinin öldürülmesine" kanşan ör- güt üyelerinin kapsam dışında tutul- masının, örgütün çökertilmesi noktasın- da fazla etkili olmadığı düşüncesi sa- vunuluyor. Geçmiş yasalardan farkh- lık kazandınlabilmesi ve örgütü çö- kertme hedefine ulaşılabilmesi için "öl- dürme eylemine" katılan militanların da yasa kapsamına alınması planlanıyor. ' Hükümet bir taraftan PKK-KADEK militanlannın büyük bölümünün silah bırakmasuıı sağlayacak bir düzenleme arayışına girerken diğer yandan da te- rörle mücadeleden zarar gören kesim- lerin tepkisini çekmemeye özen göste- riyor. Ancak, yıllarca terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) öl- dürme eylemine katılanlann da kapsa- ma alınmasına karşı duyarlıhğının sür- düğü, hükümet kanadı ise kapsam ge- nişletilmediğinde hedeflenen sonuca ulaşılamayacağını savunuyor. Hükü- met kanadı, "Ider" dışında, yönetci ko- numundaki militanlann kapsama alın- mamasının yarar sağlamayacağını sa- vunuyor. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurryetcom.tr Necmettin Erbakan 40 yıla yakın birsüredir lideriiğini yaptığı "Milli Gö- rüş" hareketinin günümüzdeki tem- silcisi Saadet Partisi'nin genel baş- kanı oldu. Bu, Erbakan'ın Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi ve Refah Partisi'nin ardından öncülük ettiği dördüncü parti. Erbakan bugüne ka- dar kapanmalarına neden olan par- tilerin ardından yenilerini kurmuş ve her seferinde bir anlamda yeniden doğmuştu. Milli Nizam Partisi 12 Mart 1971 as- keri darbesinin ardından Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmıştı. Milli Se- lamet Partisi ise 12 Eylül dönemin- de bütün partilerle birlikte kapatıldı. Refah Partisi ise 28 Şubat krizinin ar- dından Anayasa Mahkemesi'nce ka- patılmıştı. Saadet Partisi, Refah Par- tisi'nin ardından geldi. Ancak bu ara- da köprülerin altından çok sular ak- tı. Erbakan'ın talebeleri ondan kopa- rak yeni bir parti kurdular. 3 Kasım 2003 seçimleri, Necmet- tin Erbakan'ın yaşamındaki en bü- yük yenilgi oldu. Çünkü bu seçimler- Erbakan Ne Yapabilir? de Saadet Partisi'nin oyu yüzde 3'e bile ulaşamadı. Bu 40 yıllık Milli Gö- rüş geleneğinin en düşük oy oranıy- dı. Erbakan ve yakın çevresi, bu ba- şarısızlığın arkasında Necmettin Er- bakan'ın, partinin başında seçime katılamamış olmasının büyük etkisi bulunduğunu düşünüyor. * • • Necmettin Erbakan önderiiğinde SP yeniden atağa kalkabilir mi? Er- bakan, Odalar Birliği başkanlığından siyasete geçtiği 196O'lı yıllarda bir ekonomik ve siyasi misyonu temsil ediyordu. Bu misyon, Istanbul'dakı büyük sermayeye karşı Anadolu'da içe kapanık yerel tüccarlann ve yerel esnafın savunulmasıydı. Hatırlanırsa, o dönemde Erbakan'ın Istanbul, Ankara gibi büyük şehirler- de fazla bir oyu yoktu. O, daha çok küçük Anadolu sermayesinin, buğ- day tüccarının, el emeğine dayalı za- naatkârlann oyunu alıyordu. 1960'lar- dan günümüze 30 yıldan fazla birza- man geçti. Türkiye bu zaman içinde büyük değişimler ve dönüşümler ya- şadı. örneğin büyük kentlerciddi bir göç aldı. Büyük kentlerin nüfus den- gesi değişti. Anadolu'dan ve köyler- den gelen genış yığınlar, Ankara, Is- tanbul gibi büyük kentlere egemen ol- dular. işte bu dönemde büyük kent- lerin yönetimi Milli Görüş partilerinin adayları tarafından kazanıldı. Kentleşme ve ticaretin gelişmesi, küreselleşmenin yarattığı dünyaya açılma dönemi boyunca, iktidann nımetlerinden de yararlanan "Islam- cı sermaye " de bu arada büyüdü ve kabuk değiştirmeye başladı. Erba- kan'ın ağzına bakan "taşralı" tüc- carların bir kesimi, büyük işadamla- n ve sanayiciler haline geldiler. Ana- ddu'da da benzer bir değişim yaşan- dı. ••• Erbakan'ın eski söylemi, bu yeni burjuvazi için "arkaik" gelmeye baş- ladı. Parti içinde de bu değişimin si- yasi temsilcileri orta çıktı. Tayyip Er- doğan, Abdullah Gül, Bülent Annç gibi isimler, "Biz yeniyiz" dıyerek si- yasi üsluplannı değiştirdiklerini ilan et- tiler. Erbakan geleneksel çizgisini sür- dürürken eski gelenek içinden çıkan genç kanat yeni bir üslup tutturdu. 3 Kasım seçimleri Erbakan cep- hesinin ağıryenilgisiyle sonuçlanırken AKP, bu gelenek açısından tarihin en büyük oy patlamasını yaptı. Düne ka- dar Erbakan'a destek veren "gelenek- çi" kesim artık yeni olduğunu kabul ettiği Erdoğan'ı tercih etmişti. O se- çimlerde Erbakan, Saadet Partisi'nin başında değildi, ama bütün gücüyle Saadet'e destek vermekten de geri durmadı. Şimdi teker tersine döner mi, Er- bakan kaybettiği oylarını geri alabilir mi? Bir kere matematik olarak Erba- kan'ın genel seçimlerde ulaştığı en yüksek oran, yüzde 22'ydi. AKP ise yüzde 34.5'e ulaşmıştı. Yani AKP, Er- bakan'ın temel kitlesinin çok ötesine geçmişti. Bu nedenle Erbakan, AKP'nin yerini alamazdı. İkinci ihtimal, eski oylannı alıp ala- mayacağıdır. Bu da zor görünüyor. AKP, yeni olmak gibi birgörüntüyü kul- landı. Yani toplumun yeni arayışı AKP'yeyöneldi. Bu yüzden "yeni"ye oy veren ve yeniyi arayan kitlelerin ge- riye dönüp geleneksel siyasetlerin peşine takılması pek kolay değil. Aynca Necmettin Erbakan'ın lider- iiğini yaptığı üç parti kapatıldı, siya- set dışı kaldı. Ona oy veren kitleler- de sanırım bu da bir güvensizlik ya- rattı. Bu yüzden de Erbakan'ın pek şansı yok gibi görünüyor. Erbakan siyasi tarihimizde önem- li bir siyaset adamıydı. Ancak artık Er- bakan'la aynı dönemde politika ya- pan Demirel ve Ecevit gibi onun da zamanı doldu. Toplum AKP'den sırt çevirirse geriye dönmez. Bundan sonraki yönelim daha ileriye ve da- ha moderne olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle