Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-s*iliSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(g cumhuriyet.corn.tr 13
İLessam Mahmut Cûda'nın resimleri Türkiye İş Bankası Kibele Sanat Galerisi'nde
Gerçeklikten gerçekçiliğeK.-YA OZSEZGIN
Lesım sanatımızdaki Batı kaynak-
lı ^tkiler açısından bakıldığında,
VUımutCûda'nın resimlen. bugün
artk demode olmuş deyimı\ le Avru-
p a i ı n çağdaş gerçekçi ve modern
alcmlan karşısında, her şeyden önce
bir Jzdenetım (otokontrol) mekaniz-
maını devreye sokmakta gösterdiği
a ş u titizlik yönünden dıkkati çeke-
cekir.
Kendi kusağırıın sanatçılan olağan
yörelişler ve tercıh ölçütleri doğrul-
tusında konumlannı saptamaya çah-
şırien, Mahmut Cûda, daha soğuk-
İcan ı bir rutum ıçinde. zamanına gö-
re hç de "modern" sayılmayacak, a-
ma çten içe doğa ve nesne gerçekçi-
ligirin alışılmış sınırlannı zorlamış
olrmsına bakılırsa, yöntemıni ve ku-
rallannı kendisinin saptadığı bir *ye-
ni gerçekçi" sanat çizgisinde. yeni-
likçı olarak yorumlanabilecek bir ru-
rumu benımsemişti. Bu tutumu. res-
mi bir sanat ideolojisi doğrultusunda
görmek yanlış olur. Daha başından
beri •*resmiyet"le bagdaşır bir yakla-
şım içınde olmadığı gibi, Türkiye'de-
ki sanat disiplınine yön vermek iste-
yen gruplar karşısında da eleştirel bir
tavırtakındı.
Sanatta tutuculuk
Genel bir kuraldır: Sanatta tutucu-
luk, kavgadan çok uyumsallığı öngö-
riir. Mahmut Cûda ıse sanatçı olma-
nın yanında, ülkemizde ömeğine faz-
la tanık olmadığımız "eylero" adamı
olarak öne çıkar. Bu ikinci özelliği,
onu çevresinde pek de sevimli yap-
mamıştır, ama hiç değilse birtakım
kliklerin egemen olma davTanişlan-
na karşı kendı çapmda bir kamuoyu
oluşturmakta etkili olmuştur.
Öte yandan, "Müstakiller'' Gnı-
vA. eni retrospektif
sergi, otuzyıîa
yaklaşan uzunca
bir aradan sonra,
ne gibi bir anlam
taşıyabilir?
Mahmut Cûda 'nın,
nesneîeri ve
göriinümleri
aynntıcı bir ifade
titizliği içinde
yansıtan resimleri,
aynı tekniğin
1960 'lardan
günümüze uzanan
benzer örneklerini
anımsatsa bile,
o ömekler
paralelinde değildir.
bu'ndan başlayarak örgütçü bir mis-
yon üstlenmiş ve sanat dernekçiliği-
ni, sanatı alt kesim ınsanlanna götür-
mekte en kestirme yollardan biri ola-
rak görmüş olduğundan, öteki arka-
daşlan arasında haklı bir ilginin oda-
ğı olmayı da başarmıştır. Türkiye "de-
ki sanatsal oluşumlan, belli bir sınıf-
landırma modeli çerçevesınde ele al-
manın ve özellilde de Akademi ağır-
lıklı bir görüş perspektifini egemen
kıhnanın sakıncalanna ılk dikkatı çe-
ken Mahmut Cûda idi. 1976'da Aka-
demi salonlannda düzenlenen retros-
pektif sergiyle kınlan bu uzaklığın,
sanat konusunda ülkemizdeki birta-
kım sabit fikirlerin aşılmasında yeni
bir kapı açmış olduğunu söylemek
bile mümkündür.
Uzunca bir aradan sonra, Mahmut
Cûda'nın (1904-1987) çoğunluğu
özel koleksiyonlara dağılmış bulu-
nan resimlerini, yaşamına ilişkin bel-
geleri bir araya getiren kapsamh ser-
gisi, bütün bu aynnrılann uzağında,
yaşamını bütünüyle sanatına inanç ve
güven duygusuyla ada-
mış olan bir sanatçının
titiz ve sabırlı tekniğıni,
bir kez daha gözden ge-
çirmemize imkân ver-
mektedir. Hakkında bu-
güne kadar yapılmış
olan yorumlara, bu yeni
bakış ne gibi bir katkı
getirebilir? Yukanda
değindiğim inanç ve gü-
ven duygusu, aynı kuşa-
ğa mensup başka sanat-
çılanmız için de geçer-
li bir niteleme olsa bile,
Cûda'nın sanatında bu
nitelik, onun resimleny-
le tamı tamına örtüşen
seçkin bir yapı özelliği
olarak karşımıza çıkar.
Derine inen bir titizlik
ve sabırlı bir çalışma
teknıği, bir üslûp karak-
teri biçiminde görün-
mez yalnızca, onun öte-
sınde bir kişilik vasfı
olarak da kendini kabul
ettırir. Portreden ölüdo-
ğa (natürmort) resimle-
rine, dergı illüstrasyon-
lanna. hatta kankatüre
vanncaya kadar değışik
türlerde çalışmış olma-
sı, Mahmut Cûda'yı kişisel ifade bi-
çiminde kökleşen bir disiplinden bir
santimerre bile uzağa kaydırmamış-
tır. En küçük bir çizgide bile. onun
sorumluluk rutkusuyla sahip çıktığı
tarzını düşündürür bize. Yağlıboya
resım geleneğimizin öncü ustalanna,
belki başka sanatçılardan çok fazla
bir dikkatle eğilmiş ve onlann çaba-
lannı saygın bir bakışla değerlendir-
miş gibidir Mahmut Cûda. Kendisi-
nin de ifade etmekten kaçınmadığı
gerçekçiliğini, bir de bu yönde de-
ğerlendirmek yanlış olmayacaktır.
Yeni retrospektif sergi, otuz yıla
yaklaşan uzunca bir aradan sonra, ne
gibi bir anlam taşıyabilir? Mahmut
Cûda'nın, nesneîeri ve göriinümleri
aynntıcı bir ifade titizliği içinde yan-
sıtan resimleri, aynı tekniğin
1960'lardan günümüze uzanan ben-
zer örneklerini anımsatsa bile, 0 ör-
nekler paralelinde değildir.
Yalın bir form estetiğL.
Hiç çekinmeden söyleyelim, bu
gerçekçilik Mahmut Cûda çapında
bir sanatçımızın elinden çıkabilirdi.
Bütün doğalhklanna karşın, saksı
içindeki gül, tabağa konuhnuş elma-
lar, masa örtüsünün incelikli kıvnmı,
ressama poz veren modelin duru ba-
kışı, aynı konulan işleyen başka re-
simlerde bulamayacağımız damıtıl-
mış birgözlemselliği, yalm bir form
esteriğini gündemde tutar. Gündem-
de tutar diyorum, çünkü onun resmi,
bugün, zaman boyutunu aşarak taze-
liğini ve dırıliğinı koruyabiliyor ve
çağdaş yeni eğilımler kapsamında
güncellik sınınndan aşağılara inmi-
yorsa, birtakım rutamaklan ele geçir-
miş demektır.
Bir noktayı unutmamak gerekiyor:
Cûda, Avrupa'da bulunduğu yıllarda
müzeleri gezerken, eskimiş değil *es-
ki" ustalan gerçek yönleriyle tanıyıp
algılamakta, görülmesi gereken nok-
talan keşfetmekte. kalıcı sanatın in-
celiklerini bulup görsel belleğine yer-
leştırmekte atak davranmıştı. Bütün
bunlar, sırlannı herkese açmayan giz-
li estetik değerlerin etkileme dozu
üzenne. Mahmut Cûda'ya özgü "re-
çete"sıni anlamamızı kolaylaştırmak-
tadır. (Sergi, 4Mayıs 'a kadar izlene-
bilir. Tel: 0212-316 15 60)
İş Sanat'a şiir-müzik dinletileri hazırlayan Birkiye'nin yeni romanlann yanı sıra sahneyle ilgili tasanlan var
Hepimiz belki de bir anlatının öznesiyiz
AYÇA TEZER
Köşe yazan, yazar Atilla Birki-
ye'nin Sovyetler iktidanndan son-
ra Batum'dan Trabzon'a göç eden
bir ailenin yaşadığı trajediyi anlat-
tığı 'Bir YıklızKaydı' adlı kitabı, Es
Yayınlan'ndan çıktı.
Bir dönem gazetemizde haftada
bir 'Işüdak ve Yelpaze' başlığıyla
yazılar yazan Birkıye, kitabında
kurruluş Savaşı'nın ve Rusya'daki
Sovyet iktidannın her iki yöre hal-
kı üzerindeki olumsuz etkilerini
gözler önüne seriyor. 'Kırnuzı Bir
Karanfil', 'Yaşamın Kendisidir
Aşk',
k
Hep Sonbahan Yaşadık',
'Bir Aşk Denemesi', 'Aşk Bir Ir-
maktır' adlı deneme kitaplan, 'Son
Yeraek', 'Soldan Sağa% 'Bir Aşk Bil-
mecesini Nasıl ÇözebiMrsiniz?' adlı
romanlannm yanı sıra şiir ve gün-
ce kitaplan da bulunan ve antoloji-
ler hazırlayan Birkiye, 'Anlat Şeh-
razat' müzikalini Binbir Gece Ma-
saflan'ndan sahneye uyarlayıp şar-
kı sözlerini yazmıştı.
Kanlı bıçaklı kardeş şehirier...
- Kitabımzda bir kolu Trabzon'da
bir kolu Batum'da olan bir aüenin
yaşadığı trajediyi anlatıyorsunuz.
Bu konuyu seçme nedeniniz?..
ATtLLA BİRKİYE - Binncısi,
kuruluşlanndan beri yani yaklaşık
2500 yıldan beri Batum ile Trab-
zon'un ortak bir yazgıyı paylaşma-
kn. Batum ve Trabzon, dost. za-
man zaman kavga eden, kanlı bı-
• 'Kırnuzı Karanfil', 'Yaşamın
Kendisidir Aşk', 'Hep Sonbahan
Yaşadık' gibi deneme kitaplan,
'Son Yemek', 'Soldan Sağa'gibi
romanlann yanı sıra şiir, günce ve
antolojileryazan Atilla Birkiye,
son yapıtı Bir Yıldız Kaydı 'da
Kurtutuş Savaşı 'nın ve Rusya 'daki
Sovyet iktidannın her iki yöre halkı üzerindeki
olumsuz etkisini gözler önüne seriyor.
çakh kardeş şehirler. Ama daha da
önemlisi romanda geçen ailenin bir
kolunun Batum'da, bir kolunun
Trabzon'da oluşu. tmparatorlukla-
nn çöküş dönemlerinde sınırlar ye-
niden çizilirken akraba olan iki köy
birdenbire birbirlerine çok uzakla-
şabiliyor. Özellikle Batum'un Sov-
yetler Birliği Cumhuriyeti'ne ka-
bul edilmesinden sonra ister iste-
mez birtakım radikal değişiklikler
oluyor. Devrim, altüst oluş, bam-
başka bir yönetsel yapı... Buna bir
de dinin -romandaki ailenin Müs-
lüman olduğunu düşünürsek- etki-
si de katıhyor. Bu konuyu seçişimin
nedeni aileyi seçmemden kaynak-
lanıyor.
- 'Hepimiz belki de bir anlaünın
öznesrviz' diyorsunuz.
BtRJKhT - Küçüklüğümüzde
anneannelenmiz, babaannelerimiz,
teyzelerimiz kimi zaman masal a-
ma genellikJe kendi öykülerini an-
latırlar. Bu öyküler zamanla bir an-
latı biçimine dönüşüyor. Bu kulak-
tan dolma anlatılann ger-
çek olup olmaması değil.
bir anları söylencesine dö-
nüşmesi önemli. Bu anlatı-
lan yazıya geçirdiğınizde,
bir yandan onlan ölümsüz-
leştiriyor. bir yandan da
başka bir anlatı oluşturu-
yorsunuz. Anlatı giderek
kendi anlatısını oluşturu-
yor. Ve bana hepimiz bu an-
latılann içindeyiz gibi geliyor.
- tlti ayn zaman diliminde, iki a> -
n tarzda iüşki\i anlatarak geçmiş-
ten günümüze degişen baa değerle-
re dikkat çekiyorsunuz.
BtRKİYE - Birçok değer yargı-
sına demek sanınm daha doğru ola-
cak. Zaman içinde değer yargılan
ister istemez değişmek zorunda.
Etik değişiyor, estetik anlayışı de-
ğişiyor. sanat anlayışı değişiyor. A-
ma bir de bizim değer olarak bildi-
ğimiz bazı alışkanlıklanmız. örf ve
âdetlerimiz var. Bunu tutucu an-
lamda söylemiyorum. Isterdim ki
18. ve 19. yüzyıldaki romantizm bir
şekliyle devam etsin. Günümüzde
insanlann romantizmden son dere-
ce uzaklaştığını düşünüyorum.
Genç nesiller aşkı çok günübirlik
yaşıyorlar.
- Kitabımzda kadınlar, erkeklere
göre daha etkili bir rol oynuyor.
BtRKtYE - Benım gîbi aşkı ve
kadınlan yazan birinin kitabında
kadınlann etkin olması çok doğal
değil mi? Romanda anlatılan aile,
1920'lerin sonunda kocasız, baba-
sız, iki kadın ve beş küçük çocukla
Gürcistan'da bilemedikleri birgele-
ceğe doğru gidiyor ve ister istemez
ayakta kalabilmek için güçlü olmak
durumundalar. Romanda geçen
olaylar hiçbir zaman birebir gerçek
değildir, zaten olması da beklene-
mez. ,\ma Trabzon'daki Ayşe ger-
çek yaşamda da 0 kadar baskındı.
Felsefede bir kategorL»
- Kitabımzda önemli olaylar hep
rastlanrıyla çozüme uiaşıyor. Bu
durum sizin bakış açımzdan mi
yoksa öykünün geiişinden mi kay-
naklamyor?
BtRKİYE - Bu bakış açısına da,
öykü gelişine de bağlı. Aslında
rastlantı, felsefede bir kategori.
Rastlantı hayatımızda tam olarak
nedenini açıklayamadığımız bir
şekilde karşımıza çıkıyor. Kader-
ci bir bakış açısından bakarsanız,
kolay bunu açıklamak. Ama, ben
böyle bir bakış açısından bakmı-
yorum, bakmak da istemiyorum.
Bir köşeyi otuz saniye önce dön-
mekJe otuz saniye sonra dönmek;
ya da Istiklal Caddesı'nde yürür-
ken bir anlık kararla Marmara
Oteli'ne gidip bombalanıp ölmek
bir rastlantı gibi geliyor bana.
- Geiecekteki projeleriniz-.
BtRKtYE - Kafamda bir iki ro-
man konusu var. Sahneye ilişkin
de tasanlanm var. Bu sıralar Iş Sa-
nat'a şiir dinletileri hazırlıyorum.
Bu dinletilerde, AhmetMuhipDı-
ranasm. Behçet ıVecatigü'in ve
Orhan Veli'nin şiirlerini tematik
bir kurguyla sahneye taşıdık.
ÎKSV ile yeni bir oluşum
Kültür Servisi- İstanbul KüJtür ve
Sanat V'akfi. gerçekleştirdiği ulusla-
rarası festi\ allerde yerli ve yabancı
sanatçılarla sanatseverleri buluştu-
rurken, karşımıza yıne çok özel pro-
jeyle çıkıyor: 'İstanbul Kürrürve Sa-
nat Dostlan' Vakfın bu projesiyle,
sanatla yaşayan İstanbullulann bir
ıraya getirihnesi hedeflenmekte. Te-
melı üyelik sistemıne dayanan pro-
leyle, festivale kalıcı bir destek kıta-
>ı oluşturulması da söz konusu. Is-
anbul Kültür ve Sanat Dostlan (İD)
orogramı. üye olmak isteyenlere Si-
vah Lale, Beyaz Lale \ e Kırmızı La-
le olmak üzere üç seçenek sunuyor.
Oyelere. vakfın etkinlikleri konu-
>unda öncelikli bilgiiendirilme ve
catılım olanağı ile başlayan bir dizi
lcolaylık sağlanacak. İKSV dışında,
ıralannda kültür merkezlen. tiyatro-
:ar. sinemalar, kıtap ve müzık evle-
İ caz kulüpleri ve kafeler olan 'bu-
hışma noktalan'nda bir araya gele-
bilecekler. Üye sayısı ise sağlanacak
hizmetin nitelığinden ödün verme-
mek adına sınırlı tutulmuş. 6 Ni-
san'dan itibaren, 'wwwjstanbuldost-
lari.org' adresinde, sanatseverlenn
ve vakfın interakrif iletişimini sağ-
layacak. Bir kültür ve sanat portalı
olan siteye üye olmak için fD üyesi
olmak gerekmiyor.
Vakıf, dünyada 5 festival düzenle-
yen tek kuruluş. tstanbul Müzik Fes-
tıvali UNESCO tarafindan ödüllen-
dirilirken, caz festivali, Avrupa'da
gerçekleştirilenlerin arasında
yapılan 'en iyiler' sıralamasında ilk
üçte yer alıyor. Plastik sanatlar
alanmda çağdaş oluşumlar ve dün-
yadan sanatçılan, Türk sanatçı ve
sanatseverlerle buluşturan istanbul
Bienali. uluslararası sanat gün-
deminde Venedik Bienali'yle yan
yana yer almakta.
'Kadınlar Savaş Komedi
5
Kültür Servisi - Goethe Enstıtü-
sü ve îstanbul Şehir Tiyatrolan'nca
düzenlenen 'Çağdaş Alman Yazar-
lar' başhklı performanslar dizisi-
nin üçüncüsü olan 'Kadınlar Savaş
Komedi', bugün saat 20.30'da Har-
biye Muhsin Ertuğrul Sahnesi Cep
Tiyatrosu'nda yapılacak.
Şubat ve mart aylannda gerçek-
leştirilen iki performans sonrası
oyun yazarlan Thomas Jonigk ile
Roland Schimmelpfenning istan-
bul seyircisiyle oyun hakkında söy-
leşmişti. Ancak, oyunun yazan
Thomas Brasch, 2001 Kasım'ında
yaşamını yitirdiği için, performans
sonrası söyleşi için, oyunun Viya-
na Idaki ilk sahnelenişinde başrolü
üstlenen Alman oyuncu Angelka
Domröse Istanbul'a gelecek. Ya-
pıt, 'erkek işi' olan savaş temasını
tarihsel ve edebi metaforlarla beze-
li bir ardatımla ele alıyor. 'Banş,bir
sonrakisavaştan önceverilen mola-
dır' diyen yazar, farklı zaman - me-
kân ve kişilikleri iç içe geçirerek,
kimlik dönüşümleri yaptırarak,
Troya Savaşı'ndan I. Dünya Sava-
şı'na uzanan ve savaşı kadın gö-
züyle ele alan bir karabasan orta-
mı çiziyor.
Oyunun Şehir Tiyatrolan'ndaki
sahnelenmesinde II. Dünya Sava-
şı, Vietnam, Irak, Kosova, Bosna,
Çeçenistan, Afganistan savaşlanna
ve bu savaşlar içindeki 'kadıniar'ın
durumuna uzanılıyor. Aynca per-
formansta leitmotiv olarak HirJer,
Lfli Marieen şarkısı ve Vera Ch>1i-
lova'nın kült filmi 'Papatjalar'
kullanılıyor. Konsept tasanmı
Mehmet Atak ile SibeJ Arslan Ye-
şflay'ca gerçekleştirilen okuma ti-
yatrosu ve hareketli enstalasyon
bazh dört dizilik 'Çağdaş Alman
Yazarlan - Okuma îlyatrosu' per-
formanslan, tiyatro adına yeni bir
rür araştırması olarak önem kaza-
nıyor. Dinamik tiyatro düşüncesi
doğnıltusunda metni 'yineleme-
yen', aksine 'yenileyen' bir bakışla,
vokal düzeyinde, retorik ve prok-
sotnetrik bazlı, görsel okuma düze-
yinde ise hareket, ışık, efekt, mü-
zik, dekor, kostüm, oyuncu kinetik-
leriyle oluşturulan enstalasyonlar-
la metnin yeni bir analojisi kurulu-
yor. Yazann psikolojik ve fizyolo-
jik aksiyonlan ise Parantez tçi ro-
lündeki oyuncu tarafindan seslen-
diriJiyor.
MehmetAtak'uı yönettiği, Sibel
Arslan Yeşilay'ın dramaturgluğu-
nu yaptığı yapıtta, Ayça Tehrmak,
Bennu Yıldırmlar, Rozet Hubeş,
Zihni Gökta>
r
, Bensu Orhunöz, Sev-
gi Sakarya, Berûl Kızılok,Nur Saç-
büker, Yasemin Cezgin ve Güneş
Han rol alıyor. (0 212 249 20 09)
Şensoy'dan 'Kökü Bitti Zıkkım
Zulada'
• ANKARA (ANKA) - Ortaoyuncular
Sahnesi tarafindan bu sezon gösterime
sunulan, Ferhan Şensoy'un yazdığı ve
yönetmenliğini üstlendiği 'Kökü Bitti Zıkkım
Zulada' oyunu, ekonomik krizin ayyuka
çıktığı, Avrupa Birliği'ne gırme umuduyla
yanıp tutuşan 'hayali' bir ülkede yaşayan
gazetecinin başına gelenleri anlatıyor. Tank
Pabuçcuoğlu, Özge Çatıkkaş, Ali Çatalbaş,
Ferhan Şensoy. Elif Durdu, Celal Belgil, Ebru
Soyuerden. Resul Demir, Pınar Alsan, Rasim
Öztekin. Levent Ünsal, Özkan Aksu, Saygın
Delibaş. Serap Günaydın, Orçun Kaptan, Ece
Erdoğmuş, Natalı Izkübarlas, Orhan
Ertürk'ün rol aldığı oyun her pazar ve
pazartesi Ortaoyuncular Sahnesi'nde
sunuluyor.
Tapihi Fransc hapishanesi,
kültür merkezi oldu
• İSTANBUL (AA) - Eminönü'ndeki tarihi
Fransız hapıshanesi, restore edilerek kültür
merkezine dönüşrürüldü. istanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafindan restorasyonu
gerçekJeştirilerek kullanım haîckı Eminönü
Belediyesi'ne verilen "Emınönü Kültür
Merkezi 'nde 20 oda, 3 orta salon bulunuyor.
Geçmışte mahkûmlann yatakhanesi olan
salonlardan biri tiyatro salonu olarak,
diğerleri ise eğitim ve sergi amaçlı
kullanılacak. Sadece Eminönü ile ilgili
kitaplann yer alacağı bir kütüphanenin yanı
sıra fikir kulüpleri ile idari bürolann da
olduğu merkezde, bir de hamam bulunuyor.
Albert Long Hall Klasik Müzik
Etkinlikleri sürüyor
• Kühür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi'nin
her çarşamba saat 19.30'da Albert Long Hall
Kültür Merkezi'nde düzenledıği Klasik
Müzik Etkinlikleri, 10 Nisan'da 'Operet ve
Müzikallerde Unutamadıklanmız' başhklı
dinleti ile sürüyor. Operetlerin ve
müzikallerin hiç eskimeyen şarkılan ve
müzikleri dınleyicilere sunulacak. Ender
Ormanlar'ın piyanosuyla yorumlayacağı J.
Strauss, Lehar, Webber, Gershwin, Fall gibi
bestecilerin yapıtlanna soprano Çağnur
Gürsan ve tenor Ari Edirne eşlik edecek.
(0212 358 15 40)
Zjplstanbul'un 86. sayısı
çıktı
• Kültür Servisi - ZiptstanbuFun 1-15 Nisan
tarihli 86. sayısı okuyuculanyla buluştu.
Zip'in kapak konusu 21. istanbul Film
Festivali. Bu sayıda festivalin ilgi çekici
özellikleri, filmlerden seçmeler ve tanınmış
sinema yazarlannuı okuyuculanmız için
seçtikleri festival fılmleri önerilerine yer
veriliyor. Ziplstanbul'da aynca 1. Uluslararası
Gençiik ve Sinema Şenliği, Suitcase
röportajı, Hafta Sonu Kaçamağı, Türk
Musevileri Müzesı, yeni albüm tanıtımlan,
elektronik müzik, internet, sinema, tiyatro,
sergi, atölye ve kitap tanıtımlan ile
Istanbul'un kültür sanat yaşamına dairpek
çok şey okunabilir.
Bilgi'lj genç sinemacılardan
Adak
r
• Kültür Servisi - istanbul Bılgı Üniversitesi
Sinema - TV Bölümü son sınıf
öğrencilerinden Tunç Erenkuş ve Gürol
Minarecı'nin yönetmenliğini yaptığı 'Adak'
adlı kısa filmin ilk gösterimı 11 Nisan
Perşembe akşamı saat 20.00'de 'Bilgi'de
Sinema'da yer alacak. Metin Deniz
ve Merih AJcahn'ın rol aldığı film, tstanbul
Bilgi Üniversitesi Sinema - TV Bölümü
öğrencileri tarafindan üniversitenin desteğiyle
çekilen ilk 35mm formatında film olmasıyla
dikkat çekiyor. 11 dakika 30 saniye
uzunluğundaki filmde, bir ailenin askerden
dönmek üzere olan büyük oğullan için adak
adaması üzerine gelişen olaylar anlatılıyor.
(0212 293 5010)
Mark Tvvain Mizah Ödülü
Nevvharrın
I Kültür Servisi - Komedyen Bob Nevvhart,
bu yıl beşincisi düzenlenen Mark Twain
Amerikan Mizah Ödülü'nü aldı. Küçük
Amerikan insanlannın hayatlannı başanlı bir
şekilde yansıttığı filmler, diziler ve telev
r
izyon
programlanyla ödüle laydc görülen NewHart,
Mark Tvvain adına verilen bir ödülü almanm
kendisi içm çok büyük bir gurur olduğunu
dile getirdi. Ödülü geçen yıl Whoopi
Goldberg almıştı.
7. TÜYAP İZMİR KİTAP
FUARI'NDA BUCÜN
• 1230 -13.30 'Nevzat Erkmen ile Tanışma ve
Sohbet'. Konuşmacı: Nevzat Erkmen.
Düzenleyen: So'z Yaym - Oyun Ajans.
• 1330-1430 'Aşk Mutfağuıdan Yabuzhk
Tarifleri'. Konuşmacı: YektaKopan.
Düzenleyen: Can Yavınlan.
• 1430-16.00 'İzmir Kitaplan'. Yöneten:
Alpay Kabacalı Konuşmacılar: Yaşar Aksov
1
,
Üııal Ersözlü, tllıan Pmar. Düzenleyen.
BESAM
• 16.00 -17.00 'Soğuk Savaş ve Türk
Edebiyati'. Konuşmacı: DemirtaşCevhun.
Düzenleyen: TÜYAP.
• 1730 -1830 'Marko Paşa Gerçeği'.
Yöneten: Aydm bgaz. Konuşmacılar: Şükran
KurdakuL, Mehmet Saydur. İlhan Selçuk,
ServerTanilfi. Düzenleyen: TÜYAP.
• 1830 - 20.00 'Muhalif Dergicilik'. Yöneten:
Gökhan Cengizhan Konuşmacılar: Veysel
Çolak, Hasan Özkıbç, Hüsevin Peker, Ataman
Avdan. Düzenleyen: Edebiyatçılar DerneğL