Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22S NİSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ ekonomia cumhuriyet.com.tr 13
İ N C İ Anneler
Günü'ne özel
koleksiyonunda,
miişterilerine hem
sezronun mcxla rengi,
hern de sevginin rengi
olan kırmızı
ayakkabılan öneriyor.
OPEL, tanhinin en
ekonomik benzinli
motoru Opel Corsa
Eco'yupiyasaya
sundu.
DÎVANPALMİRA
Bodnım, eğlence,
dinlenme ve sporla
tatılin keyfini çıkarmak
isteyenlere farklı
seçenekler hazırlayarak
sezonu açtı.
NIKE 190gramlık
yapısıyla Mercurial
Vapor'u piyasaya
sundu. Söz konusu
ayakkabılar daha hızlı
koşabilme olanağı
veriyor.
UNO pizza gibi yüksek
kalorili bir lezzeti,
düşük kalorisiyle
yemek isteyenler için
Pizzauno Light'ı
piyasaya sundu.
THECRUICELINE
İSTANBUL Kuzey
Denizleri'ndeki
manzaralan ve
limanlan keşfetmek
isteyenlere, 1600
dolardan başlayan
fiyatlarla gemi
seyahatleri sunuyor.
CTTROEN, Haziran
20O2'de Türkiye
pazanna sunacağı C5
araçtaki rürn özelliklere
ılışkin mesajlar.
rnerkezi bilgisayar
tarafından sürücüye
hem sesli, hem de
ekranda beliren yazı ve
semboller ile iletiliyor.
FESHANE 23 Nisan
Uusal Egemenlik ve
Cocuk Bayrarru nedeni
ii "Feshane Çocuk
Şenliği" düzenliyor.
•gi'Z*>:_
rOPSHOP'un 2002
ikbahar-yaz
ioleksiyonu birçok
ârklı forumu bir arada
«rgiliyor.
CAFE RESTORAN
DELJCIA Etiler
S'ispetiye Caddesi
izerinde, sahibesinin
\tiye Doruk'un olduğu
acacık bir mekân.
Fotokopi Makineleri
Yabancı sermaye bekleyen Türkiye, dışanya yabancı sermaye gönderiyor
Büyük fîrmalar dışanyakaçıyorBANU SALMAN
ANKARA-2001 yüında3 milyar288
milyon dolar yabancı sermaye çeken
Türkiye, aynı yıl dışanya yatınm olarak
604 milyon dolar transfer etti. Tûrk
Eximbank'ın araştırmasında, dışanya
yatınm yapan Türk firma sayısı azalır-
ken aktanlan sermaye tutannın büyüdü-
ğüne dikkat çekiliyor. Ancak küçük ve
orta ölçekli firmalann da yurtdışına yö-
neldikleri belirtilen araştırmaya göre, dı-
şanya yanran yapan 1008 Türk firma-
sından 194'ünün yatınm tutan 1 milyon
dolardan fazla.
Merkez Bankası ve Hazine verilerine
göre, 1992'den 2001 yıl sonuna kadar
Türkiye'ye giren yabancı sermaye tuta-
n 11.7 milyar dolarda kalıyor. Dışanya
da 3 milyar 384 miryon dolan doğrudan
yatınm olarak aktaran Türkiye'ye net
yabancı sermaye girişi 1 milyar 490 mil-
yon dolara kadar iniyor.
Türk Eximbank'tan uzman Emin Ak-
çaoğiunun yaphğı araştırmada, ulusla-
rarası pazarlardan pay alma çabasının
yalnızca dış ticaretle sınırlı olmadığına
• Dışanya yatınm yapan firma sayısı azalıyor, ancak dışanya
aktanlan sermaye tutan büyüyor. 2001 yıhnda 3 milyar 288 milyon
dolar yabancı sermaye çeken Türkiye, aynı yıl dışanya yatınm
olarak 604 milyon dolar transfer etti.
dikkat çekildi. Araştırmadaki saptama-
lar şöyle:
• Son yıllarda yaşanan ekonomikkriz-
lerin yarattığı yeni koşullar, bazı Türk sa-
nayicilerinin yatınmlannı, işgücü ve
enerji kullanımında maliyet avantajla-
nyla cazip yatınm teşvikleri sunan Bal-
kan ülkelerine kaydırmalanna sebep ol-
maktadır.
• Türkiye'ye doğrudan yatınm olarak
giren sermaye tutan Haziran 2001 itiba-
nyla 16 milyar 119 milyon dolarken ay-
nı dönemde yine doğrudan yatınm ama-
cıyla Türkiye'den çıkan sermaye ise 4
milyar 96 milyon dolardır.
• Türkiye"den çıkan sermayenin yüz-
de 70.39'u Batı Avrupa ülkelerine, yüz-
de 9.9'u Doğu Avrupa ve Balkan ülke-
lerine, yüzde 9.9'u Orta Asya ve Kafkas
ülkelerine, yüzde 3.8'i Amerika kıtası-
na, yüzde 2.7'si off-shore merkezlere,
yüzde 1.7'si KKTC'ye ve yüzde 1 5'i ise
Afrika, Ortadoğu ve Doğu Asya ülkele-
rine gitmiştir.
• Firma sayısı açısından yurtdışına ya-
pılanyatınmiarda 300 fırmayla Baü Av-
rupa ilk sırada yer alırken 144 fırmayla
Orta Asya ikinci, 133 firmayla Balkan-
lar üçüncü konumda.
• Türk kambiyo mevzuatının son de-
rece liberal uygulamalar getirmesi sebe-
biyle, sermaye hareketlerinin resmi ku-
rurnlar tarafından tam olarak takibi
mümkün olamamakta. Yatınmcı firma
sayısı 1008 olmakla birlikte, bu sayının
da, toplam yatınm tutan olarak gözüken
yaklaşık 4 milyar 100 milyon dolann da
gerçekte olduğundan daha düşük düzey-
lerde yansıdığı düşünülmektedir.
• Türk dış yatınmlannın yüzde
44'ünün bankacılık ve diğer finansal
hizmet sektöründe, yüzde 32'sinin ima-
lat, yüzde 15'inin tıcaret sektörüne yö-
nelik olduğu görülüyor.
•1993 sonuna kadar Türkiye'den çı-
kan doğrudan yatınm amaçlı sermaye
tutan yaklaşık 503 milyon dolarken
1994'te 125 miryon dolar, 1997'de 283
milyon dolar, 1998"de 443 milyon dolar,
1999'da 642 miryon dolar, 2000'de 1 mil-
yar 64 milyon dolar olduğu görülüyor.
2002'deki dikkat çekici artış ashnda tek
bir fırmanın HoUanda'daki yaklaşık 449
milyon dolar tutanndaki yatınmından
kaynaklanmaktadır.
• Yurtdışına doğrudan yatrnm yapan
firma sayısı yıllar itibanyla azalış gös-
termektedir. Bu azalışa rağmen serma-
ye ihracının artıyor oluşu son yülarda ilk
bakışta daha büyük firmalann yurtdışı-
na yannma yöneldikleri biçiminde yo-
rumlanabilmekle birlikte, gittikçe artan
sayıda küçük ve orta büyüklükte Türk
firmasının da uluslararasılaşma süreci-
ni denemeye istekli olduğunu ya da zo-
runda kaldığmı düşünmek için sebepler
bulunmaktadır.
• Yurtdışma yatınm yapan 1008 fir-
manın yalnızca 194'ünün yahnmlan 1
milyon dolardan büyükken 467 fırmanın
yatınmlan 50 bin dolann altında kalıyor.
ARJANTÎN DEVLET BAŞKANI:
Zor günlere
hazır olunEkonomi Servisi - Hafta sonu bo-
yunca süren Dünya Bankası-IMF ba-
har toplantısında, Arjantin'in sonınla-
n masa başlannda tartışılırken, devlet
Başkanı Eduardo Duhalde, tarihinin
en yoksul günlerini yaşayan Arjantin-
li vatandaşlara mali kirizin derinleşe-
bileceği uyansında bulunarak "daha
zor günkre hazır ohna" çağnsı yaptı.
Duhalde, finansal sistemin çökme-
sine yol açabilecek riskte günlere doğ-
ru gittiklerini ifade ederek, tüm ülke-
yi etkileyecek krizi yenmek için hal-
kın hazır olması gerektiğini söyledi.
Aıjnatin'de hükümet, mali sistem-
den her gün milyonlarca dolann çık-
masını engellenmek için hazırlanan
bir planı bugün Kongre'ye gönderme-
ye hazırlanıyor. Arjantin Merkez Ban-
kası, mali sistemi kurtaracakplanının
sonuçlandrnlması için zamana ihtiyaç
olduğu gerekçesiyle önceki gün ban-
kalan tatil etrne karan almıştı.
Ğ-7'ler endişeli ~
IMF-DB zirvesinde ise, sanayileş-
miş 7 Batılı ülkenin oluşturduğu G-7,
Arjantin'in büyüyen mali sorunlan
karşısında endişelerini belirterek, eko-
nomik reformlann yerine getirihnesi
Açlık getiren kriz ve ekonomi potitikalannı ayiardır sokaklarda protesto eden Arjantin haOanın evine döneceği tarih hâlâ uzak.
içinIMF ile yakınbir şekilde çalışma- kez daha reddeden IMF'nin Başka- oluşturulması gerektiğini söyledi.
sını istedi.
Geçen hafta Arjantin'le görüşme-
leri istedikleri doğrultuda şekillen-
meyince ülkenin kaynak talebini bir
nı Horst Köhkr ise yaptığı açıklama-
da, fonun desteği için Arjantin'in
önündeki sorunlann çözümüne yö-
nelik sürdürülebilir bir yaklaşımın
Köhler, IMF'nin mayıs ortasına
kadar, Arjantin'e bir heyet gönder-
meye hazır olamayabileceğini kay-
detti.
dünyasında
kurultay
heyecanı
Ekonomi Servisi-Dünya Türk îşadam-
lan Vakfi'nın, 25-27 Nisan tarihleri ara-
smda Istanbul Lütfi Krrdar Kongre ve
Sergi Sarayı'nda yapılacak "Dünya
Türk İşadamlan 4. KuruftayTna üışkin
yaptığı yazıh açıklamada, kurultaya Al-
manya'dan Rusya'ya, Avustralya'dan
ABD'ye kadar birçok ülkeden 2 bin ci-
vannda Türk müteşebbisin katılacağı
büdirildi. Avrupa Türk İşadamlan ve Sa-
nayicileri Derneği (ATİAD) tarafindan
hazırlatılan "Almanya ve Avrupa'daki
TûrkKökenH Girişimcfler'' raporuna gö-
re, 2010 yıhnda Avrupa Birliği (AB) ge-
neünde Türk kökenli gırişimci sayısınuı
140 bıne, bunlann istihdam edeceği ki-
şi sayısının 810 bine ve elde edecekleri
cironun da 122.7 milyar Euro'ya ulaşa-
cağı tahmin ediliyor.
Kurultaya katılacak işadamlannm sa-
hip olduklan bilgi, tecrübe, sermaye, tek-
noloji birikimi ve teşebbüs gücünü bir
araya koyarak somut sonuçlar yaratma-
ya çalışacaklan belirtildi.
Açıklamada, özellikle KOBl niteliğin-
deki pek çok firmanın kurultay sırasın-
da kuracağı ilişkiler sayesinde müşteri ve
pazar, kalite, finansman, yabancı ortak-
lık gibi sorunlanna çözüm imkânı bula-
caklan kaydedildi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Kurumları Korumak
Bir ülkenin önemli ekonomik ve toplumsal geliş-
mişlik göstergelerinin başında kurumlaşma yeter-
liliği gelir. Ülkelerin kurumlaşma düzeyı, neredeyse bi-
re-bir onlann gelişmişliklerini yansrtır.
Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik gelişme tarihi-
ne bakıldığında, yasa ile pek çok kuruluş oluşturul-
masına karşın, bunlann kurumlaşamadığı görülur. Os-
manlı'dan cumhuriyete geçış sürecınin en önemli
özelliklerinden biri kurumlaşmaya verilen önemde
gizlidir. Cumhuıiyetin ilk çeyrek yüzyılında, kamu iş-
letmeciliğinden üniversiteye, doğal kaynaklann araş-
tınlmasından sosyal güvenliğe uzanan çok sayıda ku-
rum, ayrıntılı bilimsel hazırlık çalışmalarından sonra
oluşturulmuş ancak bunlann kendi iç işleyişleri ile es-
nek bir yapı kazanmaları ve sürekliliğı sağlanama-
mıştır. Tersine zayıflatılmış ve kurumlaşamadan yok
edilmişlerdir.
Geçtiğimiz günlerde 62. kuruluş yılı kutlanan Köy
Enstitüleri cumhurıyetin özgün kurumlanndan biriy-
di.
Köy Enstitüleri, iş başında eğitimin Türkiye koşul-
lannda uygulanmasının en pariak ömeği; kuramsal
öğrenme ile bunun işe ya da eyleme dönüştürülme-
sinin kesışme noktalandır. Cumhurıyet Aydınlanma-
sı'nın ülkenin o yıllarda çok gen kalmış olan kırsal ke-
siminde de yaşama geçirilmesı amacıyla oluşturulan
enstitüler, eger yıkım süreçlerinin 1946 sonrasında
başladığı göz önünde tutulursa yalnızca altı yıl, yok,
yasal olarak kapatılmaları dikkate alınırsa da 13 yıl ya-
şama olanağı bulmuşlardır.
Toplumun gerici ve tutucu çevreleri. aydınlanma
karşıtlan, ekonomik ve siyasal gücünün sarsılmasın-
dan korkan kesimler, enstıtülerin yok edilmesini sağ-
lamışlardır. Ülkeyi yönetenler bu ilkelliğe dönuşe, sı-
yasal çıkarlannı korumak için, teslim olmuşlardır.
Enstıtülerin kapatılması, cumhuriyetin temelini
oluşturan çağdaş eğitim sürecini, çok ağır bir biçim-
de kesintiye uğratmış; yıkıma sürüklemiştir. Kapatıl-
mayı izleyen on yıllarda, eğitim ve öğretimın nrteliği
tümüyle unutulmuş; eğitim sistemi. çok büyük çoğun-
luğu eğrtbilim (pedagoji) temelinden yoksun öğret-
menlerin elinde kalmıştır. Bu durum, ülkenin ekono-
mik ve toplumsal gelişmesini yavaşlatmış, geciktir-
miş ve giderek engellemiştir. Bunun sorumlusu, hal-
kın çocuklanna çağdaş eğitimi çok gören sağcı hü-
kümetlerdir.
özel üniversiteler ile yükseköğretimin de özelleş-
mesiayrı birtartışmakonusudur. Bununla birlikte özel
üniversitelerden biri, Mattepe Üniversitesi, Köy Ens-
titülerinden Kent Enstitülerine konulu Eğitim Kurul-
tayı'nın bu yıl ikincisini düzenliyor. Iki gün süre ile 7-
8 Haziran 2002'de, ortaöğretimin mesleki ve teknik
eğitim ağıriıklı olarak yeniden yapılandınlması; ulusal
meslek standartlarının oluşturulması; AB'ye giriş sü-
recinde mesleki eğrtimın bugünkü durumu; mesleki
ve teknik eğitim ve sanayi işbirliği; mesleki ve teknik
eğitim veyerel yönetımlerile eğitimdeyenı bir çözüm:
Kent Enstitüleri konulu oturumlardan sonra bir ge-
nel değerlendirme yapılacaktır.
Hiç kuşkusuz, eğitim sorununa, özellikle de mes-
leki ve teknik eğitim bağlamında Köy Enstitüleri an-
layişı ile eğilinmesi çok olumludur. Bununla birlikte,
konunun; o tarihten bu yana, ülke içinde ve dünya-
da yaşanan büyük değişimleri de göz önünde tuta-
rak günümüzün koşullannda ve tüm boyutlarıyla
incelenmesi bir zorunluluktur.
• • •
Kurumlaşma olgusu, son yıllarda çok daha çeliş-
kili, giderek çok sakıncalı bir yolda gidiyor. Siyasetin
kesinlikle ginmemesi gereken, üniversiteler başta
olma üzere. bilım, spor, eğitim ve kültür kurumlann-
da, siyaset, uygun deyımiyle, at oynatıyor. Bırakın
üniversıtelerin yönetimi konusunu bir yana; siyaset
spordan elinı çekmıyor; futbol maçlanna hakem ve-
rilmesi bıle büyük bir siyasal sorun olabiliyor. Yetkili-
ler, futbol takımlarını eşit saymayı ve hakemlen de ku-
ra ile görevlendirmeyi başaramıyor.
Buna karşılık. siyasetçinin seçmene karşı so-
rumlu olması gereken ekonomik ve toplumsal
konularda, bırbiri ardına bağımsız kurullaroluşturu-
luyor. Hükümetin ekonomi polrtıkası konusundaki yet-
ki ve sorumluluk alanı, olabildiğince darattılıyor; gide-
rek yok ediliyor.
Böylelikle ulke ya kurumlaşamıyor ya da kurumlaş-
ma tökezliyor; sonuçta sağlıklı bir gelişme sürecine
girilemiyor.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(S tr.net
Nobel ödüllü yazar Wole Soyinka, The
Nation'da yayımlanan bir yorumunda Şa-
ron'u Odysseia destanındaki tek gözlü dev,
Polyfemos'a benzetti. Odyseus ve adam-
lan, yemek için onları bir mağaraya kapa-
tan tek gözlü dev Polyfemos'un gözüne bir
mızrak saplayıp kaçar, gemilerine binip de-
nize açılırlar. Büyük, bir kızgınlıkla etrafına
saldırmaya başlayan kör Polyfemos'un
Odyseus'un arkasından attığı kayaların ne-
den olduğu dalgalar, tüm çevre adaları bat-
ma tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Soyin-
ka'ya göre "Şaron'un taktikleri tüm dün-
yayı ateşe verecek bir dalganın başla-
masına neden olabilir."
Yalnız ve saşkın
Soyinka çok haklı ama, bence bu benzet-
me Bush hükümetıne çok daha uygun. 11
Eylül sonrası gelişmeleri değerlendirirken
ABD'nin, ikinci bir hegemonyacı yükseliş ev-
resi yaratmaya kalkıştığını, ancak başan şan-
sının olmadığı gibi bu girişimın de çok tehli-
keli bir konjonktüryaratacağını ileri sürmüş-
tüm. Geçen ikihaftadatanıkolduğumuzge-
lişmeler, ABD'nin bu hegemonyacı atağının
Göpündüğü Kadar Süper Olmayan Bir Giiç
BM COPIERS
BM fekniV Ofi. ürünieri ve Pazariamo A.Ş.
Telefon (0212)211 38 16(pbx)
İZMİR ANKARA AOANA AKTALYA
SİSTfM BÜRO MAK. LTD PIRAMİTİC »e OIS TİC LTD. 5Tİ. FORMAK TİC SAH LTD. STİ. HfDEF BÛRO LTO ŞTİ. BEST COPYITO 5Tİ
Td: 0.232 441 8& 16 Tel: 0.312 478 68 48 Tel: 0.322 457 91 01 Tel 0 242 334 51 77 T«l: 0 224 225 30 23
başan şansının çok az. ama büyük tehlike-
lere gebe olduğunu bir kez daha gösterdi.
Halen ABD'nin, hegemonyası açısından
büyük öneme sahip iki bölgede, dış politi-
kasının karaya oturduğu söylenebilir. Baş-
kan Bush, Israıl'e "Batı yakasından çık"
çağrısında bulundu; Şaron'un aldırmadığı-
nı görünce "Sana çıkdedim" diye vurgula-
dı. Bu sırada Dışişleri Bakanı Povvell Orta-
doğu gezisini hiçbir sonuç alamadan ta-
mamladı. Hafta sonuna doğru tüm dünya
Cenin katliamından söz ederken Bush, "Şa-
ron banş adamıdır" diyordu. Böylece, Cha-
vez'i deviren darbeye tüm dünya karşı çı-
karken "Kendi etti kendi buldu" diyerek
yalnız kalan ABD, bir kez daha yal-
nız kalıyordu. Nihayet geçen hafta
ABD, Bin Ladin'i elinden kendi ha-
talanndan dolayı kaçırdığını rtiraf et-
mek durumunda kaldı.
Hafta boyunca, bu gelişmeleri yo-
rumlayanlar üç konuda genelde an-
laşıyorlardı: Birincisi, Şaron kafatu-
tarak ABD'yi küçük düşürmüş (The
New York Tımes, Financi-
al Times), daha da önemli-
si kafa tutabileceğini gös-
termişti. Prof. VVallerstein'e
göre, bu ABD hegemonya-
sı için çok kötü bir haberdi.
Yann Avrupa, Rusya, Çin hatta Mek-
sika ve Brezilya da ABD'ye baş kal-
dırabilirdi. Ikincisi, Ortadoğu'da Şa-
ron'a verdiği destek ABD'yi Arap
bağlaşıklarından uzaklaştırırken La-
tin Amerika'daki darbe girişımi, Ko-
lombiya'daki gelişmeleri zaten bü-
yük bir endişeyle izleyen bölge ülke-
lerinde, ABD'nin yeniden kanlı pro-
jelerıne geri dönmeye başladığı izle-
nimıni yarattı. Üçüncüsü. ABD'nin
"terorizmekarşısavaşın" ikinci aşa-
masına geçmek uzere Irak'a saldırması ha-
lınde, gereklı bölgesel desteği bulması artık
olanaklı değildı.
Bu gelişmeler ABD'nin, şu sıralarda attığı
her adımla biraz daha çok çamura saplan-
dığını gosteriyor; ABD dış politika oluştuıma
sürecinin zirvesinde huzursuzluk yaratıyor-
du. Ömeğın, Council of Foreign Relations
üyelerinden Henry Siegman, The Austra-
lian'da yayımladığı yorumunda "Bush yöne-
timinin Filistin-lsrail çelişkisine yaklaşımı o
kadar kusuıiuydu ki, Colin Powell'ın başa-
nsızlığını başından garanti etti" dedıkten
sonra, bölgeyi çok daha yıkıcı ve acılarla do-
lu gelişmelerin beklediğini vurguladı.
Baş kaldırmanın bir başka örneğine de
Bush hükümeti Afganistan'dan sonraki ilk
"rejim değiştirme" operasyonunda çuvalla-
yınca tanık olduk. ABD hükümeti, Venezü-
ella'daki askerı darbeyi, "Chavez ektiğini
bıçti" dıye savunurken başta Meksika, Bre-
zilya, Arjantin, olmak uzere Latin Amenka ül-
keleri darbecı rejimi tanımadıklarını açıklaya-
rak ABD'nin bölgedeki polıtıkasına karşı ol-
duklarını gösterdiler. Latin Amerika ülkeleri-
nin önemli muhafazakâr medyası, hatta Ve-
nezüella'nın El Nacional gazetesi "darbe-
ler dönemıne geri dönmek istemediklerini"
vurguladılar. Chavez, büyük ölçüde bir halk
ayaklanmasına dayanan ikinci bir darbeyle
geri gelince de "ABD ne kadar süper güç
olursa olsun, belirleyıci olan halkın iradesi-
dir" saptaması, yıllar sonra ilk kez yeniden
gündeme geldi. Hem de Latin Ameıika'da
bir IMF ve ABD karşıtı hareketin güçlenerek
yükselmeye devam ettiği, Arjantin'in yeni
gelişmelere gebe olduğu bir dönemde...
Terorizme karşı savaş da
tıkandı!
ABD'nin hegemonya restorasyonu proje-
sinin temel aracı "terorizme kar-
şı savaş" stratejisine göre Tale-
ban rejimi çöktükten sonra sıra
Saddam'a gelecekti. Ancak,
Saddam'ın devrilmesi için Arap
ülkelerinin desteğinin alınması
gerekiyordu. Bir El Ahram yaza-
rının "diğer şer ekseni" olarak
nitelediği "ABD-Türkiye-lsrail"
ıttifakı (aktaran llhan Selçuk), bu
iş için yeterli değildi. Chaney, bu
amaçla Arap liderlerini dolaştı ve
tek bir mesajla geri döndü: ABD
Israil'i frenlemezse ve ateşkesi
sağlayamazsa destek yok!
Bunlar Cenin katliamından. Bush'un alay
eder gibi "Şaron banş adamıdır" demesin-
den önceydi. Şimdi artık Irak'a karşı bir böl-
gesel koalisyon oluşturmak olasılığı kalma-
dı. Eğer Bush Irak'a karşı Arap ülkelerini ya-
nına alamazsa, Ortadoğu petrollerine ba-
ğımlı Avrupa'nın desteğini hiç alamaz. Ge-
riye OPEC'in petrol piyasalarındaki payina
"sarkmaya başlayan" Rusya kalıyor.
ABD'nin, uzun dönemli etkileri açısından,
böyle bir ittifaka mecbur olmaktan hoşnut
olacağını düşünemiyorum. Böyle birstrate-
jık ıttifak, Rusya'nın uluslararası diplomatik
profilini yükseltir, enerji pıyasasında ağırlı-
ğını daha da arttırır, böylece bir askeri/tek-
nolojik yenılenme ıçın gerekli fonlara ulaş-
masını olanaklı kılar.
Teknolojik liderlik de elden
gldtyor
Geçen hafta darbe, katliam, jeopolitik
derken uzun dönemde çok önemli sonuç-
lar yaratabilecek bir gelişme hak ettığı il-
giyi görmedi. Ya da görüntüyü bozduğu
için ABD basını bu haberin üzerinde faz-
la durmadı. Nev York Times'ın bildirdiği-
ne göre bir Japon laboratuvarı dünyanın
en hızlı bilgisayannı yapmayı başarmış,
böylece bilgisayar hızı yanşında öne geç-
mişti. Bu bilgisayar en hızlı ABD bilgisa-
yanndan 20 kez daha hızlıydı ve üstelik
ABD'de yaygın olan teknolojiden farklı bir
teknolojiye dayanıyordu (20/04/02). Bu
gelişmeyi New YorkTimes'a bıldiren bılim
adamına göre, durum "SSCB'nin
1957'de Sputnik'i uzaya atarak yarışta
öne geçmesine benzetılebilirdi" ve ilgili
mercilerde "büyük kaygı yaratmıştı". Bu
bilgisayarın, özel sektör tarafından değil
de Japon hükümetinin 400 milyon dolar-
lık finansmanı sayesinde gerçekleştirilmiş
olması da işin bir başka boyutuydu. Ja-
pon hükümeti tüm mali ekonomik krızine
rağmen, ABD'yi geride bırakacak bir tek-
nolojik adım için gerekli kaynağı bulabil-
miş, Japonya'da devlet müdahalesi ve
desteği, ABD'de özel sektörün gerçek-
leştiremediğini gerçekleştirmişti.
Şimdi "bir darbeyi bile doğru dürüst ör-
gütleyemeyen, Israil gibi tümüyle kendine
bağlı bir ülkeye bile istediğini yaptırama-
yan, teknoloji yanşında geride kalmaya
başlayan bir süper güç olur mu" diye sor-
makta, Palyfemos'u anımsayarak kör bir
ABD'nin atacağı kayaların yaratacağı dal-
gaların altında kalmaktan korkmakta hak-
sız mıyız?