Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26MAYIS1996 PAZAR
14 KULTUR
İŞARET FİŞECİ ZEK! COSKl'N
Nostalji: 90 - 60 - 90Ideal ölçüy ü bulduk sonunda
Kadın \ikuduna. goğüs-bel-kalçaya
endeksli "estetik" ölçü değil bu. Ruhu-
muzun. duygu veduyarlıklanmızın. se-
sımizın. şarkıların ıdeal ölçüsünü bul-
duk: Nostaljı. Görünür solist .Muazzez
Ersoy. A>lında hepimız. olla)nıayan-ya-
şania)mayan bugün. tasarlan(a)mayan
yann karşısında "dün**e dönüyor \e ay-
nı şarkıyı seslendırıyoruz' Nostalji.
!990"lı \illann sonlanna -me^hurde-
yimle 2(X)Ö'lere- doğru gelıp sığındığı-
mızyer 1960'lar. Göğib-bugün: 90'lar-
bel -dün; 60"lar- nıhai bakış yerı -kalça:
9O'lar- sey ny le "ideal estetik ökjiTy ü tut-
turuyoruz.
Mtıazzez Ersoy."Nostalji Padlı kase-
tiy le biivülü förnuilü buldu. Çok sattı, ıl-
gi ve "takdir" gördü. Dalıa da satar. da-
hada göriır Bılınçlı ya da raMİanm la dii-
zenlenen " Nostalji",onca eureunaya-ka-
kofonıye Lırşin "dilsiz" topluma. "çok-
sesfi*" bıryakın zamanın namelerıııı. im-
gelerını. sözlerinı. havasinı anımsatıyor
çünkü.
90-60-90 ideal ölçü
Çıınkıi Türkıye toplumu 9O'lı yıllann
ıkıncı yarısında. bugün. 30 yıl öncesini
anyor Onca badıreden sonra dirılır.
gençle^ır. ">ann"dan bırşeylerumargı-
bi olduğu 60'larııı ıkıncı yansındaki ik-
linı. yitinlmiş bahar gıbi Aranıyor \e
bulunamıyor.
O iklinıın. güzellığın üstiinü kan ört-
tii. Para örttü. Bır zamanlar çük umut
bağlanjn tekııolojının hayatı kuşatmasi
örttü. •*.Modernleşme*'nin "post**a bü-
rünnıesj ötttü. Geride "yitik zaman" ve
"yitik hayatlar~ kaldı. Şarkıların. "Nos-
talji~nin söylediği bu.
Dem nostalji demidir
rürkiye toplumu 9O'lı yıllann ikinci
yansinda. bugün, 30 yıl öncesini
arıyor. Onca badireden sonra dirilir,
gençleşir, 'yarın'dan bir şeyler umar gibi
olduğu 60'ların ikinci yarısındaki iklim,
yitirilmiş bahar gibi. Aranıyor ve
bulunamıyor.
iklimin, güzelliğm üstünü kan örttü.
Para örttü. Bir zamanlar çok umut
bağlanan teknolojinin hayatı
kuşatması örttü. 'Modernleşme'nin 'post'a
bürünmesi örttü. Geride "yitik zaman' ve
'yitik hayatlar' kaldı. Şarkılann,
'Nostalji'nin söylediği bu.
Yine de "nostalji" denince iş degişi-
yor. Bütün o örtülerin. yitıklerin yanına
bir de örtüden-peçeden \üzü-gö\desi
göriilemeven yurt ekleniyor. Nostalji.
sözcük anlamıyla hasreti. gurbeti. yurt-
suzluğu söylüyor.
Biz "nostalji"yi bilmezdik. Darbeyi
yedikten sonra -19801e- tutulduk bu
hastalıöa Eskılcr "daüssıla" derıniş.
yurt özlemı. ">urtsama" dıyor yenıler.
Reşat Nuri, \.ıknndc yazmış. "Bu daüs-
sıla denen bir yurt acısı hastalığıdır" di-
ye.
1980'lerle hissedildi bu acı. bu hasta-
lık. Öncülük ve öneelik tabıi kı ay dın. sa-
natçı. entelektüel kesımdeydı. (Onun
için sözcüğün Fransızcası kullanıldı.
nostalji!) L'mut \e vaazedilecek "yann-
lar"ın öııü ke.sıhnce. o zamana dek üs-
tünkörü yargilamalarla mahkûm edilen
"dün"ün degeri. önemi keşfedildi.
Sanki derinlerden birses "İyibirgeç-
miş edinmenin zamanıdır artık" diyor-
du. Yurduna hasretiik anlamındaki nos-
talji böylece geçmişe ilgi. merak -ve bi-
raz da suçluluk duygusuyla kanşık- öz-
lem halıne geldi.
Kitleler. o tuhaf
14
sagduyu'"lan. her za-
manki acımasızlıklarıyla bunu bir tür
"entelhastalığT olarak kodladılar. Tabıi
yine herzamankı gibi alttanalta \eken-
dilennceentelleritaklitten. "nostaljikta-
kılmak^tan da gen duramadılar. Mikrop
-notaljihastalığı-ortayaçıkmıştı birkez.
Okumuşların *nostalji"ye tutulduöu
e\ rede kitleler. "orta"da kalmışlıklann-
dandolayı ilkkezonoreedilıyordıı. 'Or-
tadirek~tı onlar. Yoksulluğu işareteden
"sosyaladalet"ten çıkılıyor. yeni zengin-
lik-fırsat kapılarının ardına dek açıldığı
söyleniyordu onlara.
Hani fırsat düşer. punduna gelirse vo-
liyi vurup köşeyi dönecekler. yırtacak-
lardı... Ama hep durunı kollayan o gözü
kara beklenti dışında "bugün" eekilmez-
leşiyor. "yuin" karanyordu kitleler için.
Giin günden daha kötüye gidiyor \e
"•diin", bir lezzet. bır lıasrct olarak his-
settiriyordu kendini.
Birtürlü yırtamadıkça. ortadakileral-
tadüştükçeherzamankı "geç intikarden
dolayı "geç-nostalji'"yetutuldular90"lar-
da. Öysaa>nıe\redeöncüler-entelektü-
el/aydınlar- "küreselleşıne'" sarkılanvla
çoktan çıkı\crmişti yurtsamadan. nos-
talji hastalığından.
Sıradan adamlar. ortadakiler-aşağıda-
kiler. küre^llei>emeyenler her zanıanki
yalnızlıklanyla "nostalji'de de yalnız.
kendi hallerine kaldılar.
Muazzez Ersoy'un çalışması işte bu-
na kar^ılık geldi.
Nostaljinin en dayanılmazı ınsanın
kendı > urdunda kendini yabancı. yurdu-
na hasret hissetrnesi. herhalde. 1980"ler-
de uç vereıı "okumuşlar" nostaljisinde
bövlebirdayanılnıazlık vardı. Onun için
"nostalji"nin \anına hemen "marjinal-
clifsözlerı ve bunlann imlediği eğilım-
ler de eklcndi. Genelin bütünün dışında
kalma \e durma hali: Bir ucuyla uzak
"düıTegidildi.
Tarıh merakı ba^ladı. "Resmitarih"'rn
ötesi kurcalanırken "•mckân'"ın. sesle-
rin. müziğin de "dön'"ü yenidcn hayati-
>et kazandı. OMnanlı'nın " ^ ^ 0 ^ 0 de
olduğu keşfedildi.
Yaşanmaz yer haline gelen Istanbul'a
"dün'"den gelen bir tutkuyla bakıldı.
Müzikte "Batı" ve "halk" arasından çı-
kıp -alaturka"ya kulak kabartıldı, "su-
fi" sesleri du\uldu... Yüzüne bakılma-
yan ta^plaklar. gramofonlar kıymete bin-
di. "Bitpazan~ndan "antikacılarçarşısı"
doğdu.
Üst tabaka -a>dm- nostaljisi bövleya-
şandı. 'Geçnıiş'te "değcr" arandı, bu-
lundu.
Muazzez Frsoy'da sesini bulan orta-alt
sınıfşehırli nostaljisindeyse rrajik birdu-
rum gözleniyor. Onlann ö>le vüzvıllar
öneesine gıdecek halleri yok. Ata-dede
nıirası e^vaları. değerleri de \ok.
'Dün'leri o kadnr uzak değil. Baslannı
çe\ irip baktıklannda görebileceklerı ka-
dar yakın. Ama vavıntı olarak da bır o
kadar uzak. s üz\ ıllar öncesı gıbı erışıl-
mezduran dün: l960'lar-70'ler...
Daha traıığı surada: Yakın geçmışte
seslendırılmi!}. unııtulup gıtmi» olan
"Nostalji" şarkıiarı hie de mııtlu-mcsııt
Seyler sövlemı>or Hep gönül kırıklığı
(Kalbınıı kıra Kıra). terkedılnıı^lik. se-
vılmemi^lık. •ve\ememıs.lık(Se\emedim
karagözlüm) \ar Buıılar karşiMiıda öt-
ke(Adını Anmayacagını;. beklenti (Pıs-
man Olur da Bir Gün). kendini teselli
(Ağlama Değnıez Hayat) \ar.
Muazzez Ersoy un \eniden seslendir-
dıği şarkıların genel ha\ası o sözü Miıe-
Jıyor sankı "Gidişinı sessiz. ama dönii-
şümmuhteşcmolacak".Şarkıların 25-30
yıl sonrasındakıdönüsündebulduğııkar-
sjlık "muhteşem" say ılabılir. ama y ığın-
lann o kırık ınleyen nağmelerını ararol-
nialan. "muhteşenı'den çok "trajik" bır
dönüş gibi göninüyor.
I960-7o'lerde uretılmıs ve tüketılmis
şıırkılarbugun "nostalji"kdeğerusıyor
ve karşılık buluyorsa bu. o >arkıları üre-
ten durumun-duyarlığın dahı aranır ol-
dugunu gö.sterir. Trajik olan bu.
Hal. biraz da Nasreddin Hoca'nın ha-
lı: Bir hendeğin önune gelen Hoca geri-
ler. hızalıp atlar. \e taııı hendeğin orta-
sına dÜ!>ü\erır "Ahjjcnçlik,ah*"diye söy -
lenır. K.afasiııı kaldırıp çe\ rede kımsenin
olmadıgını görünce "Gençliğini de bili-
rim senin. o zaman da bir halt degildin"
der. Orta-alt Miuflarda kültürel-toplıım-
.sal. sıyavıl-ekononıık. her tür bombar-
dıman altında kaldıkları 90"lar barajını
asmak ıçııı geri\e dönüyor \e orada bu-
günkü eziklığinı. kırıklığını. garıplığini
bııluyor. Yeniden seslendırıyor.
• • •
Ad doğru Nostaljı: kendi y urdunda
sürgünlük. hasretlik. yurtsuzluk.
Olçü doğru: 9<>"lardan bakılıy or \ e btı-
nıın ılk halleri. sesleri. namelerı 6()'lar-
da bulunuyoı. alıp buuüne. 90"lara
taşınıyor 90-60-90.
"Nostaljisi kandilli" dünya!
Sinemada ilk öpüşme sahnesi, 1895 yılında çekilmişti...
Nerede o esld öpüşme sahneleri?
KültürSenisi-lkigencin öpüşme sah-
nesıyle başlayan "Kids" filmi. "çocuk
yaşta"gençlerı "zamanı geJmeden*'cin-
selliğe özendirdiğı gerekçesıyle tutucu
çe\ relerın tepkisini çekerken sinema dün-
yasında da yeni bir tartışmanın kaynağı
oldu. Bu yılkı Cannes Film FestivalVnde
degösterilen "Kids".sinemanınyazılıol-
mayan "öpüşme kura)lan"nı altüst erti!
Eskiden filmler. ateşli öpüşme sahnele-
riyle başlamaz. biterdı. Ama bugün artık
sinemada sözgelimi bir Humphrey Bo-
gart'ındudaklarınınyalnızcaıslıkçalma-
ya yaramadığını Lauren Bacalla filmin
ta sonunda gösterdiği zamanlar çok geri-
de kaldı artık!..
Sinemada ilk öpücük. 1895 yılında
"TheKiss"(Öpücük) fılminde Mav Irvvin
\e JohnC. Ricearasındayaşandı. "Vetkt-
liler". olayı "son derece iğ- _______
renç" olarak nıtelendirdi. O
kadar iğrençti ki bu filmden
sonra neredeyse her filmde
bir öpüşme sahnesine rastla-
d ! S ö l ü
rınca. sinemada yaşanan değışimler de
günışığınaçıkıyorbirölçüde. 'AnnieHall'
filminde. olayınheyecanından kurtulmak
için daha çıkmadan Diane Keaton'dan bır
öpücük ısteyen \Voody Allen'ı anımsa-
yalım...
Sinemada izledığinıız en unutulmaz
öpüşme sahnelerinde. başroldekı ikilinın
arasındakı çekinı de her zaman önemli
bir unsur oidu. Kımı oyuncuda o tılsım.
bir türlü bulunamıyordu ışteî The Sun-
day Times \azan Tom Shonc'a göre sine-
mada \Voody Allen'dan sonra en kötü
öpüşen adam James Stevvart'ın kollann-
da kim olursa olsun. o öpüsme bir türlü
"omıuyordu" işte! Stevvart'ın öpüşmele-
rinde. yönetmenin "kes"diyen sesini bek-
leyen sabırsızlığı veyapayİığı izleyicinin
de dikkatmden kaçmıyordu kuşkusuz.
B
u yılki Cannes Film Festivali'nde de gösterilen
iki gencin öpüşme sahnesiyle başlayan 'Kids'.
"çocuk yaşta' gençleri 'zamanı gelmeden'
mr oldu! Sinema. ölümsüz cinselliğe özendirdisi serekçesiyle tutucu çevrelerin
£e kSSmuTotVS" tepkisini çekerken sTnema dünyasında da yen, bir
çekim denen oiay. öpüşme tartışmanın kaynağı oldu . Fılm, sınemanın yazılı
sahneleriylebiriik'tesinema- olmayan 'öpüşme kurallarf nı altüst etti! Eskiden
dayaygıni.k kazandı. Hoiiy- fl]m
(eT a t e ş
ij öpüşme sahneleriyle başlamaz, biterdi.
wood un en unlu yıldızlan. •> v r •* J •<
sırasıy la öpüşmeye soy undu-
birbiçımde Can Granfın kollarına attı-
ğı sahne... "Sürprizler olmadan. sahne
anlamsjzlaşır. cinsclliği keşfetmek olanak-
sızlaşır" demişti Hitchcock.
CanGrant'ın I948tarihli'Notorious"
filminde IngridBergman'la öpüşme sah-
nesi de benzer bır etkı taşıyordu. Uzun-
luğuaçısından. rekoruelindebulunduran
1940tarihli "Yoo'reintheArmyNo«" fil-
minde Regis Toomej - Jane NVyman'ın
185 sanıyelik öpüşmesini geçemıyordu.
ama öpüşürken aynı zamanda ışyerine te-
lefon etmek \e o akşam yemekte ne ye-
neceğınıtartışmakgibiöğeleriylegüniük
y aşam kadar doğal. gerçekçi bir portre çi-
ziyorlardı bu filmde Cary Grant ile Ing-
rid Bergman. Bu doğallığın tam tersi ise
sinemada sık sık rastladığımız öpüşme
sahneleı ıni oluşturuyordu: "TheThomas
__________ Crowne Affair" filminde
Ste>e McQueen ile Faye
Dunanay'in öpüşmelerı.
ikilinin etrafında dönen
kameranın etkisiy le. etki-
leyıcı bır öpüşme sahne-
si olmak yerine. izleyici-
nin başını döndüren tek-
niöin kurbanı oluveriyor-
l
y p y
lar. "DonJuan" filminde JohnBarrymo-
re 127 öpüşmey le bu yeni modaya öncü-
lük ederkenClark Gableyıldızlar altabe-
siniöpücükleriyledeviriyordu. MaryAs-
tor. Joan Cra\vfbrd. Doris Da>,GretaGar-
bo, A\a Gardner,Jean Harlo«, Grace Ket-
l>, Deborah Kerr, \i\ian Leigh, Carole
Lombard. Sophia Loren. Marilyn Mon-
roe. Jane RusselL Barbara Stan>*>ck...
ClarkGable'ınöpücüklerinde. sinema-
yı sessizgünlerinegörüren bırdoğallık \e
sadelik vardı. Sesli filmler. ancak öpüş-
me sahnelerinde susuyordu! Gable ın
öpücüklerini VVoody Allen filmlerindeki
sorunlu öpüşme sahneleriyle karşılaştı-
Sınema tarihmm en unutulmaz öpüşme
sahnelerine imzasını atan yönetmenlerin-
den biri. (aynı başarıyı "Vertigo"da Ja-
mes Ste\vart ile yakalayamanıış olsa da)
Alfred Hitchcock'du. Hitchcock. seçtiği
oyuncuları nasıl kuilanacağına özellikle
dikkat ediyordu. "Buram buram seks ko-
kuyor" dediği Marilyn Monroe örneğın.
karşısına onunla ılgilenmeyen bir erkek
çıktığı zaman daha da dayanılmaz olu-
yordu. ("Bazıları Sıcak Se>er"filmınde
Tony Curtis'ın Monroe'yla ilgilenmeme-
si gıbi.) Hnchcock'un fılmi 'ToCatch A
ThiePda da benzer bir "oyun" \ar: Gra-
ce Kelh'nin kendini birden beklenmedik
Son yıllarda sinemada
izledığimiz en başanlı
öpüşme sahneleri ise par-p p
makla sayabilecek kadar az. Bunlann ba-
şında. "Son Mohikan" filminde Daniel
Da> Levvis ile Madeleine Stov»e'un öpüş-
me sahnesi geliyor. Michelle Pfeiffer ile
MelGibson'm "Tequila Sunrise" filmın-
dekı sahneleri de aday! Daniel Day Lew is
ile Michelle Pfeiffefm "Masumiyet Ça-
ğı"nda fazlasıyla masum kalmaİan ise
herhalde giinümüz sineması için bır ka-
yıp oldu! Sinema tarihinin ünlü öpüşme
sahnelerinı kaydeden Italyan filmi "Cen-
netSineması"ndaki nostaljik bakış açısi.
belkı de giinümüz sinemasının en gerçek-
ti portresini çiziyordu.
Nerede eski öpüşme sahneleri?
Türk sinemasmda ilk öpüşme sahneleri
TL'RHAN GL'RKAN
Türk sinemasında i!k öpüşme sahnesi belgesızlik nedenıyle
tam olarak bilinmıyor ama. 1917 yılında INlehniet Rauf un
oyunundan SedatSim»i'nın sınemaya uyarladığı
"Pençe"nın. öpüşme sahnelerine yer \eren ilk filmlerden birı
olduğu sanılıyor. Bu dönemde. Türk sinemasında Türk kadın
oyunculannın rol alması yasaktı. Ermeni asıllı Eliza
Binemeciyan'ın başrolünü üstlendiğı filmde. dönemın
anlayi!>ına oldukça ters düşen ıddiaîı sevışme sahneleri yer
almiştı. 1918 yılında Ahmet Soimın Hüse\in Rahmi
Gürpınar ın kıtabından uyarladığı "Mürebbiye*' ile 1919
yılında YusufZiya Ortaç'tan uyarladığı "Binnaz"adlı filmler
de Türk sinemasında öpüşme sahnelerının yer aldığı ılk
filmler olarak gündeme geliyor. Her ıkı filmde de Madam
Kaiitea ve Marmazel Blanche gıbı yabancı oyuncular rol
almıştı. Muhsin Ertuğrul'un "İstanbul'da Bir Facia-ı Aşk"
filminde Şışli güzelı Mediha'yı canlandıran Anna Mariye>iç
adlı oyuncunun cesur sahneleri de epeyce olay olmuş.
Muhsin Ertuğrul film setındeyken çevrenın saldınlarına
ugramıştı. Ertuğrulun aynı dönemde çektıği "Kanm Beni
Aldaürsa" filmi de oldukça yoğun bır tepki almıştı. Türk
sinemasında öpüşme deyince. akla ılk gelen ısımlerinden bın
de 1962 yılında bır film setınde tanıstığı Rüçhan Adlı ile
tanışana dek kimısinde öpüşiip sevıijtiği 24 filmde rol alan.
derken "Şorav Kanunlan" adı altında "öpüşmeme" kararıyla
gündeme gelen Türkan Şoray oldu. Rüçhan Adlı ile olan
bırlıktelığıne son \ermesinın ardından özellikle
"Mine"fılmındeki ateşli öpûsme-se\ işme sahneleriyle
hayıanlarını ^aşırtan Türkan Şoray. bu dönemde sanki
beyazperdede ılk kez öpüşen kadın oymuş gıbı muamele
görmüştü!
KOŞEBENT
ENtS BATLR
İşin Karşılığım Görmek
Beşiktaş - Galatasaray maçında, oyuna sonradan
giren yedekler dahil olmak üzere. 26 futbolcu ızledık
sahada. En yaşlıları Stephan Kuntz'du. Yenilen Be-
şiktaş'ın seyircisı önce. futbol kamuoyu sonra, ovgu-
ler ve alkışlarla selamladı bu sözüm ona yaşlı oyunu-
yu: Enerjisi, disiplinı, ustalığı bır yana, her şeyden
önemlisi görev bilınci ile sıkı bir ders verdi Kuntz. Alın-
dımı?
Profesyonellik gereğı. sahaya çıkıp işini yaptı Alman
futbolcu: Bunun maddi karşılığım alıyordu zaten. Ama-
törlük gereği, ortalamanm haylı üstünde çalıştı saha-
da. Bunun manevı karşılığım da aldı.
Bazı uğraşlar böyledır: Işımızı hakkıyla yaptığmız
an, maddı ve manevı karşılığını sıcağı sıcağma görur,
görebilirsınız.
Her uğraş böyle degıldir ama. Everest tırmanışı ön-
cesinde Nasuh Mahruki'yle konuşuyorduk; doruğa
çıktığı anda, dağcının yapayalnız olduğuna, başarısı-
nı o anda kımseyle paylaşamadığına. performans
anında alkış toplayamamanın garip bir duygu uyan-
dırdığına değinmişti Nasuh.
Karşılığı başarı anında görememek üzücü olmalı
gerçekten de. Gelgelelım. alkış bıraz gecıkiyor sonuç
olarak: Doruğa çıkan sporcu, ınişte bir kahraman gi-
bi karşılanıyor. Ama. bu senkronı farklılığı bıle işin özü-
ne ayrı bır yüklem bmdiriyor belli kı
Sporcularınçoğu, ıcrasanatçıları. birebir karşılık al-
ma açısından şanslılar. Tıka basa dolu bır stadyuma
giren maraton yarışı birıncisinin, tıka basa dolu bir sa-
londa son noktayı tamamlayan şarkıcının gordüğü ıl-
gi büyük bir doyum duygusu ateşlıyor olsa gerektır.
Şuphesız rizıkolu bir performans alanıdır bu: Çıtayı
her denemesınde duşurup elenen yüksek atlamacı,
sesi çatla kçıkan ses sanatçısı için, karşısına çıkacak
sessizliğın korkunç bır katsayı gucu vardır herhalde.
Bu genlımın bıryerde nelere malolabıleceginı kestire-
bıliriz.
Mahrukı'ye onu söylemiştim: Gözden uzak başan-
nın karşılığının ertelenmesı hüzun verıcı ama. gozden
uzak başarısızlığm yarattığı durum ile bır olçüde den-
geleniyor koşullar: Pek çok dağcı. 8000 metreden ge-
rı dönüyor Everest'te. bundan kamuoyunun genişçe
bölümünun hıç değılse haben olmuyor.
Sonuçta, bu bağlamda bakıp değerlendırdığımizde
bazı uğraşlar çok daha dramatık denklemler yarata-
bilıyor. Geçenlerde TRT'de. Modigliani'nın yaşamını
işleyen konulu bır film gösterildı. Çağımızın en usta
ressamlanndan bırinın aç, parasız. alkışsız, genç yaş-
ta olüp gidişının sahıcı öyküsü.
Ölümünden sonra. yapt/ğı resımler evrensel olçek-
te başarı kazandı; dev servetler getırdı bazı koleksi-
yonculara, Modıgliani bunun duşunu olsun goreme-
mişti. Ölumunun ardından ıntıharı seçen, bırkaç aylık
hamıle eşı Jeanne Hebuterne de. Yapıt, maddı ve
manevi karşılık buldu bulmasına. ama sanatçıya ucu
bıle değmemiştı bütün bunlann.
Dünya edebiyat. sanat ve bılım tarıhlerı benzerı or-
nekler ve sahnelerle doludur. Yaratıcı uğraşı seçenler,
böylesı sonuçları göğüslemek zorunda olduklannı bi-
lirler genellikle. Gene de bılmek başka şeydır. kabul-
lenebılmek bambaşka bır şey.
Gelışme. bır toplum ıçin, bu eksende bıçım ve an-
lam kazanır: Yaratıcılık alanında maddı ve manevı ba-
şarı şansı çok zayıfladığından, o alana yönelmek ıs-
teyen genç ınsanların sayısı da alabildiğıne azalır.
Geçenlerde, yükseköğrenım yaşına erışmek üzere
olan gençlerle ilgili bir araştırmada ortaya çıkan so-
nuç bu değil mıydı: Hıçbir aday, bilim adamı, akade-
misyen. yazar, besteci, yorumcu olmayı aklından ge-
çirmıyordu. Nasıl geçırebılirler kı akıllarından bunu:
Hiçbir vaat kıpırtısı gorünmuyordu onlar için, böylesı
uğraş alanlarında.
Başarı. tılsımlı bir anlam mı taşıyor? Olmazsa olmaz
bir ölçü mü?
Başarı için her şeyin gözden çıkarılmasından söz
edecekelbettedeğilim. Bırhedef sayılmamalıdırba-
şarı, herhangı bir işi hakkıyla yapan insanın varabile-
ceği sonuçlardan biri olmalıdır.
Kim, kesin başansızlığı yeğler ki?
Hâmiş: Uçak korkusu. uçak korkusu değil. Uçak
korkusu, ölüm korkusu değil. Uçak korkusu, uçmak
ile düşmek arasını dolduran sürenin uzunluğundan
doğan korku.
Parliament Jan Festivali'nin
biletleni satışa sunuluyor
kültür Senisi - "Parliament Superband Jazz Festi\al
"96" kapsamında bırbirınden ünlü eaz sanatçılarının
20-21-24-25 haziran tarıhlerinde gerçekleştireeeğı
konserlenn biletlerı Vakkorama'mn Aknıerkez. "
Rumeli. Suadıye. Taksim \e Galeria mağazalarında
satısa sunuluyor. Konserlenn bilerlen. yer
kategorilerine göre I milyon 250 bin. 900.000 ve
600.000 TL fıyatlarla satışa sunulacak. Festıvalin ılgi
çekici konserlerinı eksiksız ızlemek isteyen cazseverler
için ise 4. 3 \e 2 milyon TL'lık kombıne'bıletler 9
hazirana dek satışa sunulacak.
BUGÜN
8. LLLSLARAR\SI İSTANBLL Tİ\ ATRO
FESTİVALİ
Rumelıhısan'nda saat21.30"da "Prometeus'un
Özgürliiğü" (H. GoebbeK). Martı Sanatevı'nde saat
15.00'te Adam Aıiamdır" (Tiyatro Ti) \e Roxy"de saat
18.30'da Sa\as Oyunlan" (Bilsak Tiyatro Atölyesı)
yeralıyor.
9.LLLSLARARAS1 YAPI KREDİ GENÇLİK
FESThALİ
Da\ id Sanchez Be^lısi J. Johnson'ın konscri. saat
21 30 da Darüşsafaka Lısesi Avhan Şaheıık Spor
Salonunda.
İSTANBLL LİSESİ KLLTLR HAFTASI
19.00 da Aya Innı'de düzenlenen Öârenci Etkinlıkleri
Gecesi'nde İstanbul Lisesı Dans Grubu. Istanbul
Lisesi öğreneı defilesı. .^an. pıyano. srıtar \e keman
resitalleri. Istanbul Lisesi Öörenci Korosu veralacak.
TlYATRO
Gebze Gençlik Tiyatrosıfnun Teneke Şö\alyeler" adlı
çocuk oyunu saat 13 ()O"te. BEKSAV tiyatro'
öğrencilerinin hazirİjdıC'i -Haberi Nercden Verelım'
adlı oyun ise saat İS.OO^e BEK.SA\da sahnelenıyor.
(349 9155)
PANEL :
•Kentleşmede Istahbul'un Diinü. Bımünü. Yannı"
konulu panel saat İ4.3()"da Maltepe Marmara Koleji
Konferans Salonunda. Mimar Kubılay Köse \e Oktay
Ekınci'nın açılıs konuşmasını yapacakları paneli Prof.
Dr. Emre Koııgar yonetecek. Konuşmacı olarak R
Tayyıp Erdoğan (İ j. Büyükşehir Bld. Bsk). Prof. Dr.
Nurettın Sözen. Afmc
t h\an, Prof. Dr. Cenaiz Eruzun
(TMMOB Ist. Mırarlar Odası Bşk) ve Ahmet Tumut
(TMMOB Isî. Şeh.-piancıları Odası Bsk.) katılacal.
3. TUVAP ANKARA KİTAP FLARI
12-13.00 •YuzunYarisı Gece" (MuzafTer Buyrukçu);
13 00-15.30 Antı-a Kitap Müzayedesi. 15.30- 17.30
- -De\let. Sponsorljr. Kültür-Sanat' (Cem Erciyes.
Faruk Şüyuıı. Mehnet Basman. M. Tali Öımören.
TamerLe\ent): 1730-19.00 -Üstün Dökmen ıle
Söylesr.