Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ1993 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Anayurda uzanan raylar.
Onlar yüzyüımıan unutulmuşlanndandılar. Her iki ülke de onlan
sahiplenmiyordu. Artık ne Almanya'ya ne de Türkiye'ye aittiler.
Sorunlanna yetersiz, sırurh, üstünkörü çözümler getirilecekti.
Alacakaranlıklarda. el yordamıyla, kendi sorunlanna kendileri
çözümler arayacaklardı.
Dr.ENGİNTONGUÇ
G
üneşsiz. ıslak, boz bir
olağan Almanya sa-
bahlydı. Tramvay
durağında yalnızdık;
ben ve Anadolu boz-
kınndan kopanp so-
rumsuzca Avrupa'nın göbeğine attığı-
mız o "bırincı kuşak"tan olduklan
hemen anlaşılan üç işçi. Ben ilk adımı
atınca çekingenhkleri geçti. Bır bekâr
yurdunda kalıyorlardı. biraz rakılan
vardı ve akşama konuklan olamaz
mıydım?
12 Mart dönemıydı. Bonn'un bir
kenar semtindevdik. ILO'nun verdiği
bir bursian yararlanarak meslek has-
talıklan konusunda bilgi ve görgü art-
tırmak amacıyla SSK'ca ıki ay için
Avrupa'ya göndenlmıştim. Yoğun ve
yorucu bir programdı. Doğrudan ko-
num olmamakla bırlıkte. her yerde
çnlann sorunlan ıle karşılaşıyordum.
İnsafsızca çalıştınlıyor, ama dışlanı-
yor ve küçümseniyorlardı. Birer ka-
deh rakırun başında yalnızlıklannı.
aile ve yurt özlemlerini anlattılar. Bu-
labildikleri kesin çözüm, Türk hükü-
metinin onlar için vurtta fabrikalar
kurmasıydı. Yalnız kendi devletlerine
güven duyuyorlardı. Türkive'de bir-
kaç yıl önce kurduklan kendi ortaklık-
lannın çoğu batmış, paralan yenmişti.
Türkıye için birer döviz makınesı ola-
rak görülmekten. ilgisizlikten yakını-
yorlardı. Almanya ise onlan bitiriyor,
tüketıyordu. Dönmeyi özlüyorlardı.
ama yollan tıkalıvdı.
Gezinin önceki duraklannda gör-
düklerimden bazılannı anımsadım:
Bır psikiyatri hastanesini gezerken.
koğuşun bırinde bır Türk bulmuştum.
Bırkaç haftadır yatıyordu ve her gün
vatıştıncı iğneler yapıldığı anlaşılıyor-
du. Ama henüz bir çevirmen bile getir-
memışlerdi. Onunla konuşmadan
nasJ tanı koyacaklardı? Büyük bir
elektronik araç fabrikasının Alman
doktoru yakınıyordu: Burada çok sa-
yıda Türk genç kız çalışıyordu (ince el
becensi isteyen bu iş için en elvenşlile-
rin Anadolulu genç kızlar olduğunu
saptayarak onlan ışe almışlardı). He-
kim onlann davranışlannı. ruhsal ya-
pılannı. değer yargılannı bir türlü
anlayamıyordu. Onlarla arkadaşlık
kurmak isteyen birkaç Alman erkek
işçi bunahma gırmişlerdi. Kızlarsa he-
kimle bile konuşmuyorlardı. Ne biçim
insanlardık bız?
Her akşam. soğuk, boş istasyonlar-
da amaçsız dolaşıvorlardı. (1953'ıe.
uzmanlık öğrenımi için gıttiğım Ham-
burg'dakı ilk günlenmde. ben de her
akşam istasvona gıtrniştim. Nedeninı
sonra anladım: Yalnız o tren raylan
benı hıç kesintısiz Türkıye've bağlı-
yordu). Öbür uluslardan vabancı işçı-
jerse. Yunanlı. Yugoslav. İtal>an.
İspanyol. boş kalınca kadın erkek. Al-
man gazinolanna. lokamalanna gidı-
yorlardı. Bızımkıler. karanlıkta vıtıril-
miş çocuklar gıbıydiler. E\et, başka
türlü insanlardık biz.
Bonn'da Alman Çalışma Bakan-
lığfndaki göriişmeye geldığimde bı-
zim işçilerin sorunlanvla dolmuştum.
Sert ve kıncı bir konuşma oldu. Al-
man görevliye göre bir sorun yoktu.
onlar nasıl olsa geçici idiler. bir süre
sonra döneceklerdi. "Gastarbeıter =
konuk işçi" ıdıler. Bu deyim bile içten-
likten yoksundu. Neden "Fremdar-
beiter= yabancı işçi" dıvemiyorlardı?
2. Dünva Savaşı'nda tutsak ışçılere bu
adı verdikleri için şimdi bir çağnşım-
dan kaçınıvorlarmış! Ona bizimkilerin
dönmeyeceklerini. dönemevecekleri-
ni, kalıcı olduklannı söyledim. Bunu
kavrayamazlarsa ileride. hele 2. ve 3.
kuşak ortaya çıkınca. Almanva övle
büyük sorunlarla karşılaşacaktı kı. şa-
şınp kalacaklardı. Onlara kendilerin-
denmiş gibi da\ ranmazlarsa. bunu
sağlavacak önlemlen şimdiden almaz-
larsa. her kentin v e kasabanın yanında
Türk kökenlı azınlık semtleri oluşacak
ve o pek sevgili düzenleri anlayamaya-
caklan kadardeğişecekti. Bizimkilerin
sorunlan bir an önce ele alınmalı ve bu
öbür uluslann işçılennden ayn birdü-
zevde düşünülmeliydi: onlar Batı kül-
türüne >akındılar. bızımkilerse apavn
bir dünvadan geliyorlardı, bu özellik
gözardı edılırse hiçbır çözum başanlı
olamazdı. Alman ise aldığı talımatın
gereği olduğu anlaşılan şu görüşü ba-
na benimsetmeye çalışıyordu. Onlar.
sırası gelince Türkıye"\e dönmeli ve
Alman anaparasıvla kurulacak olan
tabnkalarda ucuz ışgücu olarak calış-
malıydılar! Sonunda Alman yakındı:
şımdıve kadar Turkiveden gelmış gö-
revlilenn hiçbiri benim gibi konuşma-
mışmış! Bakın. buna ınanırdım. 12
Mart dönemindeydik >a! Benim geli-
şımde de kavravamadığım bır olağan
dışılık vardı zaten. Sanınm hen bir "iş
kazasf'ydım!
Programa göre inceleme gezimin
son durağı Cenevre'de ILO Merkezi
idi. Bu tür burslarda gozlem ve sonuç-
Jann bır raporla ILO'ya sunulması is-
teniyordu. Aslında rutın bir iştı. Ben
burada da konumun dışına çıktım,
Avrupa'da, özellıkle de Almanya"daki
işçılenmizin sorunlannı açtım ve
ILO'}U, vabancı işçi sorunlanna ilgi
göstermemekle suçladım. Göruştü-
ğüm görevli anlattıklanmı çok "ıl-
ginç"bulu>ordu Birverleretelefonlar
ettı. Beni apar topar ILO Genel Mü-
dürü Yardımcısı gıbı bır üst düzev
yöneticinin. Kanadalı bir profesörün
karşısına çıkardılar. Uzun bır konuş-
ma oldu. O da anlattıklanmı. önerile-
rimi "çok ilginç" buluv ordu! Bu konu-
da elbette benden yararlanacaklardı.
Yenıden adreslenm alındı Daha o za-
man düşündüğüm gibi. bir daha da
arayıp soran olmadı Belkı de engel-
lendıler. Bılemivorum. Ama o günden
bugüne, o bizim Avrupa"nın göbeğin-
de maden ocaklannda, yüksek fınn-
larda, yapılarda. yollarda tüketılen
insanlanmıza Cenevre gölünün kıyı-
sında oturup da diplomatik düzeyle-
riyle uygarhğın en üstün nimetlenn-
den yararlanan tuzu kuruiardan bır
yarar gelemeyeceği şeklindeki kanım
hiç değişmedi.
Yüzyılımızın unutulmuşları
Yurda dönünce önemsenmemem
doğaldı: herhangi bir SSK hekiminin
yabana işçi sorurdanyla ılgılı göriişle-
rini dinleyecek değillerdi ya!
Onlar için bir şeyler yapamamış ol-
manın acısı bende hep sürdü. Onlar
yüzyılımızın unutulmuşlanndandılar.
Her ıki ülke de onlan sahiplenmiyor-
du. Artık ne Almanya'va ne de Tür-
kiye'ye aittiler. Sorunianna yetersiz.
sınırlı. üstünkörü çözümler getirile-
cekti. Alacakaranlıklarda. el yorda-
mıyla, kendi sorunlanna kendileri
çözümler arayacaklardı: elbette bun-
lar da yeni sorunlar yaratacaktı yeni
acılarla. Kimliklerini yitırme kaygısıy-
la içlerine kapanmalan. çağdışı eğilım-
lerle büsbütün körüklenecekti.
Ve onlar yitirilmiş mutluluklannı
bulmaya çalışırken. oradaki ve bura-
daki yönetimler. sorunlann heralevle-
nişinde. umarsızca devinipdurmaktan
öte bır varlık gösteremeyeceklerdı. O
iktidarlann geçmişteki ve de şimdıkı
aymazlık ve duvarsızhklannın bedelı-
ni ise 2. ve 3. kuşaklar ödeyecekti; tıpkı
Mölln ve Solingen'de olduğu ve daha
da olacağı gibi!
TARTIŞMA
'Küçük dünyalann büyük yanılgısı'
S
ıvas'ta
yaşadığımız ve
Atatürkçü
düşünceye
sahip.duvarlı
bütün insanlan
etkıleyen olaylar 43 yılda devlet
ehyle yapılmış yatınmlann bır
sonucudur. Çoğulcu
parlamenter sisteme geçmek
amacıyla 1950yılında,
Demokrat Parti'nin kuruluşu
ile başlayan ve devam eden
siyasalhayatımızın
günümüzdeki meyveleridir.
1950 yılından bu yana ıktidara
gelen her hükümet daha çok oy
toplayabilmek kaygısıyla
toplumun din duygulannı
sömürmeyoluna giderek
kendileri için en kolay yolu
seçmışler ve seçmeye de devam
etmektedirler.
Sayın Süleyman Demirel.
uyguladığı politıkalarla ilk
önce Adalet Partisi'nin çatısı
altında Demokrat Parti'nin bir
uzantısı olduğunu göstermiş ve
iktidara her geldiğınde de dın
sömürüsünü can-ı gönülden
kullanmıştır. Otuzyıllık siyasal
yaşantısıru, toplumun din
duygulannı kullanarak
devletin en yüce mertebesine
ulaşarak noktalamıştır (tıpkı
Sayın Özal'ın yaptığı gibi).
Sanınm şu an son derece
huzurlu bir biçimde 30 yılda
ekilenlerin görüntüsünü
seyretmektedir.
Sıvas olaylan, şeriaun
ülkemizde ne kadar korkunç
boyutlara ulaştığını göstermesi
açısından son derece önemlidir.
Ancak ülkemizin bazı aydın
geçinen (avdındıyemiyorum)
çev relen ve boyalı basınımız
tarafından tek suçlu olarak Aziz
Nesin gibi ülkemiz için çok
değerli yazanmızgösterilmeye
çalışılmaktadır. Nedense hiç
kimse 37 insanı diri diri yakan
canileri ve alacağı tedbirlerde
bilinçli bırşekildegeç
davranarak yokluğunu
hissettiren devleti
suçlamamaktadır. Eğerbir
ülkede devlet, vatandaşın
kişisel güvenliğini vedüşünce
özgürlüğünü sağlayıp, koruva
mıyorsao devletin
otoritesinden söz etmek
mümkündeğıldır.
Bu ülkede başbakanlar ve
partileroy toplamak veya
koltuklarını sağlama almak
için dini kullanmaya devam
ettikleri sürece daha çok kanlı
cumalar yaşanacaktır. Sıvas
olaylan ıçın eğer bir kelle
gerekiyorsa o da Aziz Nesin
değil, Sayın İçişleri
Bakanınuzdır.
A. Taner Kışlalı'nın da
belirttiği gibi "Bu ülkede
Atatürk'üyıkarak olumlu bir
şeyler yapabileceğini
sananlann, kendi küçük
dünyalan içinde büyük bir
yanılgı yaşadıklanru
sanıyorum."
Meltem Giirdal
Ankara üniversitelerinde örgütlenme tartışmaları
A raştırma
^ ^ görevlisi; 2547
/ ^ sayıb yasa ile
Z _ ^ ^ güven'cesı
i ^L olmayan.
JL. .^L. sözleşmesi belli
aralıklarla yinelenen. atanma
süresı sonunda görevleri
kendiliğinden sona eren. kişisel
olarak kendisini destekleyen
hocalan varsa bu ortamdan
yararlanarak gelışmeveçalışan.
genellikle işini kaybet'me
tehlikesi içinde olan. bu
potansiyel tehlike nedeniyle bir
çok anlamda ödün vermek
durumunda olan. komik bir
ücretle temel gereksinimlerini
karşılama ya da bilimsel
yayınlan izleme arasında tercih
ya'pmak zorunda kalan, güçlü
bır hıyerarşik yapı içerisinde
sesini cıkarmadan, göze
batmadan yaşamaya çalışan
mucizevi insanlara
denmektedir. Meclisten
geçecek olan son yasa
değişikliğindede. bu
olumsuzîuklan giderici
çözümler üretilmediği
bilinmektedir.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı,
şubat 1993'ten bu yana basta
araştırma görevlileri olmak
üzere. bir grup öğretim
yardımcısı bir araya gelerek
Ankara'da bir platform
oluşturdular. Tartışma süreci.
örgütlenmenin gerekli olup
olmadığı ve daha sonra niteliği
üzerinde yoğunlaşü.
Örgütlenmenin gerekliliğini
tartışmaya bilegerek yoktu
aslında. Çünkü çoğunluğu
araştırma görevlilerinden
oluşan bir grup insan. başta
iietişim kurabılmek ve
sorunlanna çözümler
bulabılmek amacıyla bır araya
gelmiş. örgütlenmeyı önlerine
kovmuşlardı.
Şubat-mayıs 1993 süreci içinde
örgütlenmenin türünün
beîırlenmesi konusunda canlı
tartışmalaryaşandı. Dernek
kurma isteminin yoğunluğuyla
başlayan ve yürütülen
toplantılar, dernekten bir adım
daha güçlü bır örgütlenme
bıçimîolan sendika
platformuna taşındı.
Bir grup öğretim yardımcısı,
yalnız üniversitedeki
akademisyenler için mesleki
örgütlenmeden yana tavır
koydular ve Öğretim
Elernanlan Sendıkası için
girişimde bulundular. Diğer bir
grup öğretim yardımcısı ise,
eğıtım ve bilimin bir bütün
ojduğu olgusundan ve güç
birlığinin kazanımlanndan
hareketle işkolu örgütlenmesini
savunarak.var olan diğer
eğıtim ve bilım emekçileri
sendikalanna yöneldiler; bu
bağlamda Eğit-Sen'e üye
olarak, üniversiteçahşanlanrun
örgütlülüğü için çalışmalannı
başlattılar.
BöyIece kamu sendikalannın
büyük bir ivme kazandığı
bugünlerde, geç de olsa
ünıversite öğretim yardımcılan
örgütlenme sürecini sendika
boyutuna ulaştırmışlardır.
Şimdi Ankara'da yoğun olarak
yaşanan sendika tarüşmalar.nı
paşlatan bu platformun.
işlevini başanyla
tamamladığını düşünüyoruz.
Arş. Gör. Ruken Öztürk
Ankara Üniversitesi
Arş. Gör. Yeşim Aksan
Hacettepe Üniversitesi
PENCERE
Biraz da Gülelim...
Bızim gazetenin bahçesini geçip iç kapıdan içeri gir.
Sağda merdiven. Asma kata çıkınca karşıda bir pano
görursün. Panonun adı:
"ÇuvaldızL"
Genel Yayın Müdürümüz Özgen Acar, basında Curn-
huriyefe ilişkin ne kadar eleştiri, yergi, saldırı varsa,
makaslayıp bu panoya asar; bununla da yetinmez, ga-
zeteyi eleştiren okur mektuplarını da ekler.
Arada sırada bu panoya göz atmak hoşuma gider,
doğru dürüst eleştiri varsa, yararlanmak gerekir, saldı-
rılar insanı eğlendirir.
Son günlerdesaldırılaryineçoğaldı, her yandan Cum-
huriyet'e veryansın edıyorlar.
Babıâlı'de-Babıâlidekalmadıya-çoksatışlıgazeteler
var, ansiklopedi furyasıyla kimi milyona teğet geçiyor,
kimi yarım milyonun üstünde satıyor; niçin kimse bu ga-
zetelerle uğraşmıyor da gözler Cumhuriyet'te? Oysa
son depremden bu yana kendimizi ancak toparlayabil-
dik; son günlerde satışta yüz bini aştığımız günler olu-
yor; ama, promosyon yapmadığımız için çok satışlı
gazetelere ulaşmak olanaksız.
Neyapalım?
İstersenız biz de, adına "promosyon" denen yöntem-
lere başvuralım
Nedersiniz?..
•
Her neyse, işin bu yanı ayrıca tartışılır, benim bugün
söylemek istediğim başka bırşey; Cumhuriyet'e sürekli
saldıranlan üç kalemde topluyorum:
Şeriatçılar...
Kürtçüler...
Enteller...
Bizim "Çuvaldız'a hepsinin yazılan her gün iğneleni-
yor: içlerinde keyif verici olanlar da var; ama, çoğu bir
işe yaramaz. yeteneksiz kalemlerden çıkmış, kıvamını
tutturamamış ıçı boş yazılar...
Yalnız yazılar mı? Özel televizyonlarda Cumhuriyet'e
karşı zibidilik gösterileri eksik değil. Televizyon yayını
makasla kesilıp "Çuvaldız'a iğnelenemez; Özgen
Acar a bir önerim var, Cumhuriyet'e yönelik TV saldırı-
larını videoya çektirsin, ayda bir topluca oturup seyrede-
lim, eğlenelim.
Ah şu Cumhuriyet!..
Ben de şeriatçı olsam, karşımda en büyük düşman
olarak Cumhuriyet'i görürdüm. Bu gazetenin adını
Atatürk koymuş, Âtatürk değil mi hilafeti kaldıran, padi-
şahlığı yıkan, laikliği devletin temeli yapan!.. Din devleti
kurmak isteyen şeriatçı, Cumhuriyet'e ne kadar saldırsa
feridir. Kürtçü'yü de anlamak güç değil. Anadolu'yu
parçalayıp bir bo'lümünü Kürdistan devletine dönüştür-
mek istiyorsan, elbette Cumhuriyet'e öfkeleneceksin!..
Bu tasarının karşısındayız, Milli Misak sınırları içinde
yükselen bağımsız cumhuriyetle özdeşiz.
Entellere gelince...
Coğu hamamböceğine dönüşmüş bu zavallıların ken-
di başlarına bir güçlerı yok; liboşlar sırtlarını holdinglere
dayamışlar, para babalarının emriyle Cumhuriyet'e sal-
dırıyorlar.
Hagayret!..
Hamamböcekleri...
Şeriatçılar...
Kürtçüler...
Cumhuriyet'e karşı bu üçlünün "kutsal ittifakı" Cum-
huriyet'in kuruluşundan beri sürer...
Yeni birşey yok...
Eskiden Cumhuriyet'te çalışıp sonradan tozutan kimi
döneğin. şeriatçı gazetelere, Cumhuriyet'e çatmak yo-
lunda dedikodu toplamaya çabalaması, bir acıklı güldü-
rü...
Son günlerde öylesine derin acılarla yüreğimiz yaralı
ki, hiç olmazsa bunlara gülelim...
401 t HK KATtU OB^f
450 i riK KAPIU oefrif
32STİKİKAHU
ZtS T Kİ KAHU
*23JÜÇKAPtU
47S T İKİ KAPİU
4vsrnxt*O5oAunu
4 10OOOO
4.650 000
5 3O0 0OV
5.3X000
5 750 000
7.000.000
6600000
7. ISOOOO
659 000
747.000
852 000
860000
924 0O0
1 }25.000
1 060000
I 149.000
46130O0
S.229000
5 964 000
6.020000
6 468 000
7.875.000
7 420 000
8.043.000
500000
567.000
646 000
653.000
701 ooo
854.000
805 000
872.000
5000000
5.670000
6 460 OOO
6.530 000
7010000
8.540 000
8 050 000
8.720.000
423 000
48O000
547 000
552.000
593 000
722 OOO
681 OOO
738.000
5 499 000
6 240 000
7 111 OOO
7 176 000
7 709 000
9386000
8 853 000
9 594 OOO
SU tSITiCfLAKS
Temmuz ayında Arçelik Buzdolapları, Fırınlar, Termosifonlar,
Şofbenler ve Klimalar tam 4 ödeme seçeneği, 4 kolaylıkla
evinize geliyor.
A*f- HOKMSAC
AMT- 114 » IÛKS OAZU FWHN
ur. m ııtKTtonus
AMT-141 AKUU
AMf - f 50 EUKTKO TVKBO ».«.- « m »
»Sf- 15'JUauirUnOırruumiMI
A» - 173 £Lf<rmoMArnc „•.. ...-,.„•,.
*Mt • 1*3 MKTMMMffcC ftOMl
A » - 312 O GÖMMf MMN
2 (50 000
2.350 000
3200000
3.900.000
3 100000
3.950.000
5 470 000
5.890.000
4 460.000
345000
377.000
514000
627.000
498 000
635.000
879 000
946.000
717000
2415000
2.639.000
3 598 000
4.389000
3 486 000
4.445.000
6 153 000
6.622.000
5.019 000
262 000
287.000
390 000
476 000
378 000
482.000
667 000
718.000
544000
2 620 000
2.870.000
3 900000
4 760.000
3 780 000
4820.000
6 670 000
7 180.000
5 440 000
222 000
242000
33OOOO
402 OOO
320 000
408.000
564000
606000
460000
2 886 000
3.146.000
4 290 000
5 226 000
4 160 000
5.304.000
7 332 000
7.904.000
5 980 000
A*MD • 540 MAKOOAUM flHN j
ARMD • İ70 MUKKODIU.OA fUUN 1 ZG«f!AM
AM»-i<0Mte«Oft*UMnBW|iB>ıeK; j
4.190.000
5 590 000
7.000.000
673.000
898 000
U25.O00
4711 OOO
6 286 000
7.875.000
511.000
682 000
854.000
5.110.000
6 820 000
8.540.000
432000
577 000
722.000
5 616.000
7 501 OOO
9.386.000
AKO • 5 / l TtKMOMATİK
A*G - 5 / B ST IfUMOMATfe
A*G t/tSST TtHMOMATİK
AKO • M « SU « L fOHtN
MO-39/T TIKMOSTATİK fOfUN
2 305 000
1.960.000
1 865 000
2.600.000
2 880.000
369.000
313.000
298 000
417.000
462.000
2 583 000
2.191.000
2 086 000
2.919.000
3 234 OOO
280 000
238 000
226 000
317.000
351 OOO
2 800 000
2.380 000
2 260 000
3.170.000
3510000
237 OOO
201 OOO
192 OOO
268 000
297 000
3081 000
2613000
2 496 000
3 484.000
3 861 OOO
KUMIALAK
Att- ITOOKÜMA
An- IS60MIMM
Att • 4100 KÜMA f*AXnıun
Att - 4300 OÖKT MEV5&M (HEAI RJMI^
Att - 5400 SÛTf* nİM*
AH - 4500 SPÜT KÜMA
A*S • 44O0 SHİT KÜMA
AM-tlOOSPÜTKÜMA
6.600000
7 550 000
11.700.000
13 400 000
11.600 000
29.500 000
37 500 OOO
1.041.000
1 191 000
1.846.000
2 114 000
i.830-000
7.287.000
8 337 000
12.922.000
14 798 OOO
12810000
KOHTINJAl
4.654.000
5916000
32.578 OOO
41 412000
V I
779.000
891 000
1.382.000
1 582 000
1.370000
M 1 Z O O
3 483.000
4 428 000
7.790.000
8910000
13.820000
15 820 OOO
13 700.000
L M U ŞTU m
34.830.000
44 280 000
650.000
744 000
1.152000
1 320 000
1.14300O
2 905 000
3 693 000
8450.000
9 672 000
14 976.000
17 160 OOO
14.859.000
37 765.000
48 009 000
En yakın Arçelik Yetkili Satıcısı'na gelin. En iyiler için en rah
r v i s i : ^î™»=
İ
• ü k e t İ c i D o n ı ş m a
9«O O1<* O31 - 9*O Of 4 O33 - 9*O O14 O23
numaralı ucretsız telefonlar ım ı z 24 saat hızmetı nı zdedır
İ 1=2