21 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER doğurduğu "birbirlerine yaklaşım, birbirleriyle kaynaşım" süreci ve sonucu içinde bir siyasal bileşim bütünlüğü yaratmışlardır. Böylece bir siyasal fresk oluşmuştur. Onun için bu tarih ürününde bir eksilmedağılmakopma olmaz. Oysa ki ANAP ulusçuluğu, bir tarihsel süreçle meydana gelen bu çağdaş olgunun ayırdında değildir. Sosyoekonomik ve kültürel bütünleşmeyi, bir siyasal algı ekseninde bir bileşim kılmayı kavrayamamıştır. Bir yam ile etnik, bir yani ile metafizik, bir yani ile eskil (arkaik), bir yani ile de zümresel zenginlik kurum ve yöntemleri içinde bocalayıp durmaktadır. Sonuçta vardığı da çağdaş ulus değil ümmet kavramıdır. Ulusçuluktaki bu yanılgısı dolayısıyla muhafazacüığı, dünyadaki ve kendi toplumumuzdaki gelişimler sonucu kökünden eskilleştiği saptanmış değerleri canlandırma gibi bir "kültür zıttı" yaratmacıhğı niteliğinde kalmıştır. Liberalliğe gelince; ANAP'ın liberalliği, ekonomide kaynak hovardahğı; israf edilen kaynağın yükünü de alt sosyal katmanların omuzlarına vurma yöntemi ile ülkeye yabancılaşmış üst sosyal katman türedileri yaratma süreci olmuştur. Bu, en hoşgörülü deyimiyle alt sosyal katmanlann sırtından üst sosyal katmanlar üretip, onlara dayalı bir zümresel tahakküm kurma felsefesidir. Tabii bu da bireyselaileselmeslekselkatmansal yazgıları, eşit koşullar içinde sosyoekonomik ve kültürel engellerden arındırılmış bir ortamda eşit fırsatlarla çizme olanağını veren bir gerçek liberallik değildir. 27 TEMMUZ 1991 Vaktiyle "baştacı" olan Akbulut'u, alaturka kurnazlıklar ile ve Semracıhk kanalıyla açıkça dışladığı halde bu zatın ilk turda nereLiberalliğe gelince; ANAP'ın liberalliği, ekonomide kaynak de ise yan yanya bir oranda (yüzde 49) oy tophovardakğı; israf edilen kaynağm yükünü de alt sosyal katmanların lamasının Özal'a isyandan başka bir anlamı omuzlarına vurma yöntemi ile ülkeye yabancılaşmış üst sosyal katman var mıdır? Tabandan gelen bu yüzde 49 direntüredileri yaratma süreci olmuştur. Bu, en hoşgörülü deyimiyle alt meyi, Özal'dan kopmadan başka bir yorumsosyal katmanların sırtından üst sosyal katmanlar üretip, onlara dayalı la açıklama olanağı var mıdır? Yoktur. Bu oylar kendini alaturka bir gizleme üslubu ile sözbir zümresel tahakküm kurma felsefesidir. de sahneden çeken "Özal'a karşı gelişlilik" oylarıdır. Akbulut'un seçimi yitirmesinden sonıa biAslında halk, ANAP'ın siyasal defterini özal, bir hukuk kurmacasıyla çıktığı yerden, le, sayıları hiç de az olmayan bu grubu Ak26 Mart 1989 yerel seçiminde dürmüştü. bütün ülkenin sahipliği "icraatı"na kalkıştı. bulut'a gereğinde kullamlmak üzere "beyaz "Yok, o yerel yönetimde vekâletini üzerimiz Bu da halkta, kendi partisinde bile bir bıkkın istifaname" (siyasal edebiyatta bunun adı öyden alma idi. Siyasal vekâletimiz sürmektedir: lık yarattı: Azilnameyi tebellüğ etmeyip, kur ledir) vermelerinin de Özal'dan bıkkınlığın ve 29 Kasım 1992'ye kadar..!' denmesine bakma macalıkçıbğını zorla sürdüren ANAP'ın "dü ona isyanın dışında bir anlamı olur mu? yın. Bunlar hukuksal kurgulardır. Ucu, özal'ı, şüş sathı maili'ndeki hızı"nı boyuna arttıran Bu jeste "blöf'tür diye yarut verebilirsiniz. Çankaya'ya kadar çıkaran yapaylıklardır. İşin bir bıkkınhk... Ama şu bir gerçektir ki blöf, sizin yanınızda doğrusu şudur: Bu düşüş ruzını bu kez türlü ciddi "kamu olunca değil, sizin karşınızda olunca yapılır. Vekâlet veren, yani hem yerel hem siyasal oyu araştırma merkezleri"nin birbirlerini tu Blöfün en aşağı size karşı oluşluk anlamı varseçimde vekâlet veren aynıdır: Ulus moral ki tan yüzde sayılarına dayanarak kanıtlama dır. şiliği... ya gerek de yok. Düşüşü, bir başka gösterge, Yani hangi açıdan bakarsanız bakıruz Vekâlet alan aynıdır: ANAP tüzelkişiliği... çok açık olarak belirtmektedir: Son genel ANAP'ta, Özal'a karşı bir direnme vardır; Belirtilen istenç (irade) aynıdır: Ulus moral kongrelerinde genel başkanlık seçimlerinde parti içi muhalefet şimdiki direncini sürdürekişiliğinin istenci, yani uluşal istenç! "ÖzalcıukSemracılık"ın aldığı hazin oy... An meyebilir. îçlerinde pişman olup gene Özal'a Belirtilen bu ulusal istencin içeriği aynıdır: cak yüzde 51 ile paçayı kurtarmaya yarayan sığınanlar çıkabilir. Sağlam bir felsefeleri; ona Ulusun, ANAP'ı vekâletinden azli! oy düşüklüğü... dayalı uzun erimli stratejileri, onun günlük Bu neden böyle oldu? Bu nedenle 26 Mart 1989 seçiminden de çıuyarlaması olan usta taktikleri olmadığı için Neden "özalcıhğa Semracıhğa" karşı yüz bu parti içi direnç eğilimi başarıh sonuçlar alakacak sonuç aynıdır: Beğenilmeyenin, yeğlenmeyenin vekâletinin yenilenmesi yolunun açıl de 49 gibi bir oy duvarı yükseldi? Hem de ki mayabilir. ması... Çünkü bütün siyasayı çerçeveleyen "ka min ekseni üzerinde. Halkımızın "dalga Ama artık şu anlaşılmıştır ki parti içindeki mu hukuku kuralı"na göre demokraside her geçme" usunun bileyicisi olan bir eski "sadık "Özal'a "arzı ubudiyet' geleneği" kırılmıştır. hangi bir 'yönetici istenç" olma alanında emireri" ekseni üzerinde!.. Ve Özal, uydularıyla birlikte, bir anlamda Önemli bir oy yitirilmesi görülünce, oy yitireDüşüş, çok açık olarak gözükmektedir. Dü ANAP ile birlikte "düşüş sathı mailinde hız nin başka alanlarda da vekâletinin sürüp sür şüşün tek yaratıcısı da özal'ın ta kendisidir. kazanmakta"dır. Çünkü hem ANAP'ın uymediğini belirtecek olan bir süreç işletilir. 26 Çünkü Cumhurbaşkanhğı makamını resmi durma bir parti olduğu ANAP'çılarca da anMart yerel seçimleri, Meclis'teki çoğunluk par olarak doldurmuş bulunan 7. Cumhurbaşka laşılmaktadır; hem de Özal'ın 80 militarizastisinin önemli bir oy yitirimine uğradığını sap nı'ndan sonra o makamı, gene ancak resmi yonunun olmadığı bir ortamda politika kurutamıştır. Bu, Meclis'in de bu yapısı ile bir iti olarak dolduran Özal, çizmeyi daha da aşa culuğu, yeteneklerinden yoksunluğu anlaşılbar eksikliğine, bir itibar eskimişliğine düştü rak, "yetkisiz" olmasına karşın Meclis'in si maktadır. ğünü gösterir. O halde, yeni bir seçim süreci yasal kararına "veçhe veren" kanşmalannı bir Bunu kavramak için önce ANAP'ın kendiiçinde itibarın yenilenmesi gerekir. türlü durduramamıştır. Partisinden parla sine bir bakalım: Ama gel gör ki ANAP'ın siyasal formasyo menterlikten başbakanhktan, anayasal olaANAP, gerçek ve bilimsel anlamlanyla bir nundaki demokrasi etiğindeki yetersizliği; bu rak aynlmasma karşın hem partinin, hem par ulusçu, bir muhafazacı, bir liberal olmadığı na karşın iktidar tutkusundaki aşırılığı, önü lamentonun, hem de hükümetin işlerine, "ha için sağlam, istikrarlı, adil, verimli bir "sağ ne halk tarafmdan konulan "azilname"yi gör nedan yararlan" açısından tahakküm etme politika" üretememiştir. mezden gelmesine yol açmıştır. Azilnamenin sini, boyuna yoğunlaştırmıştır. Bugün ulusçuluk, bütün bireyailemeslek'icra memuru' olması gereken siyasal partilelşte anayasademokrasiparlamentarizm dı sosyal katman aynmlaşmalannı; kültürel grup rimizin birbirlerine karşı duydukları korku ve şı bu tahakkümcülüğü, ANAP içindeki grup çeşitliliklerini bir mozaik bütünlüğünde tutan güvensizlik yüzünden 26 Mart azilnamesi ic ları bile bıktırmıştır. Vaktiyle onun "sadık bir siyasal bileşim olma anlamı kazanmıştır. ra yoluyla uygulamaya konamadı. emirerleri" olan bu gruplar ona isyan etmiş Bu anlama göre herkes, her grup kendi kişilik rengi içindedir. Fakat hepsi birden tarihin tşte bu durum, bu kez bir ikili sonuç verdi: lerdir. 'Satfa'i MaiPdeki Hızlanma! PENCERE Seçim ile özgürlük birbirine yakın iki sözcüktür, aralarındaki bağıntı yaşamın her kesiminde görülür. Gardırobu zengin bir bayan, giysinin birini çıkarıp birini atabilir; bugün kırmızı etekliğini mi giysin, yoksa ayağına bir blucin mi çeksin? Siyah pantolonunu mu yeğlesin, ceviz rengi entarisini mi? Kuşkusuz özgürdür. Gerçi bu özgürlüğü sınıriayacak kimi engeller de vardır; güzel giyinmesini seven bayanımız, gideceği yere göre kılık seçmek zorundadır; sonra seçme özgürlüğü de gardırobundaki giysi sayısıyla sınırlıdır. Bununla birlikte zengin bayanımızın, giyim kuşam alanında, yoksul bir kadından daha özgür olduğunu söyleyebiliriz; çünkü seçim olanağının yelpazesi daha geniştir. Yalnız giyimkuşamda değil, politikada da çoğu zaman bu yelpaze daralır. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse Amerika'da başkanlık seçimini gösterebiliriz. Sıradan bir Amerikalı, cumhurbaşkanhğı seçiminde iki adaydan birini seçmek zorundadır; ya Cumhuriyetçi Parti'nin adayını yeğleyecektir ya da Demokratların gösterdiği kişiye oy atacaktır; gardırobunda, ancak iki giysi bulunan yoksul kadın gibidir. Ustelik seçimini yaparken olağanüstü medya bombardımanı altındadır; gazeteler kıyameti koparırlar; televizyon yayınları çıldırmıştır. Amerikalı seçmen propaganda ve reklam saldırısı altında ezilir. Bununla birlikte medya pazarındaki özgürlük anlayışı, seçmenimizin gönlünü biraz ferahlatabilir. öyle ya, Amerika'da sayısız televizyon ve gazete var. Hem liberal ekonomi kuralları işlemiyor mu? Herkes kendi malını övecek, şişirecek, allayıp pullayacak, satmaya çalışacak... Değil mi?.. • Laf buradan Türkiye'ye geldiğinde ortaya düşündürücü bir tablo çıkıyor. Bizde ne liberal ekonomi var ne özel televizyon pazarı kurulabildı; üstüne üstlük, basınımızda tekeller oluştu. Bu durumda yaklaşan genel seçimler hangi koşullarda yapılacak? Bu soruyu aklıma getiren olay SHP kurultayıdır. Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin kongresi çoktan bir "parti kongresi" olmaktan çıktı, neredeyse Türkiye'nin yazgısını saptayacak bir olaya dönüştü. Neden derseniz, yanıtı bellidir: SHP kurultayındaki genel başkanlık yarışı artık yalnız sosyal demokratları ilgilendirmiyor; en başta ANAP olmak üzere sağcılar, dış ve iç sermaye ile muhafazakâr çevreler işin içindedir... Seçim renk değiştirdi. Türkiye'de iki televizyon var; ikisi de ANAP iktidannın elinin altındadır. Devletin televizyonu Cumhurbaşkanı özal'ın gözetim ve denetiminde değil mi? Bir de "korsan televizyon" gündemdedir: Magic Box!.. "özal'ın oğlu Ahmet'in televizyonu" yasadışı olsa da milyonlarca kişinin evinde, odasında izleniyor; kurultayda Baykal'm kazanması için olağanüstü çaba harcıyor, büyük bir yatınm yapıyor. Peki, Özal ailesi Baykal'm SHP'nin başına geçmesini neden istiyor? Bir nedeni olmalı.. Değil mi? • Eğer Türkiye'de görsel yayın özgürlüğü olsaydı, liberal düzende medya yarışı Amerika'daki gibi azçok eşit koşullarda gerçekleşebilirdi. Oysa durum öyle değil!.. Ancak uzak Asya'nın veya kuytu Afrika'nın ilkel baskı rejimlerinde görülebilecek bir olay yaşanıyor. Resmi ve özel kesimde televizyon tekeli bir ailenin elinde. Özal ailesi!.. Ürkütücü bir gerçek... Ama gerçek... Televizyonun nasıl bir silah olduğunu anlatmaya gerek var mı? Körfez savaşında bunu yaşadık; CNN'e göre düşünmeye, biçimlenmeye, fikir yürütmeye, oturup kalkmaya başladık. Bugün dış başında en çok tartışılan konuların başında "görsel yayınla gerçeklerin çarpıtılması" geliyor; kitleler bir süre için aldatılabiliyor. ı Özal ailesinin iktidarı şimdi ilginç bir deney yapıyor; denek olarak SHP'lileri kullanmak istiyor; çıkaracağı sonuçlarla genel seçimde müthiş bir televizyon savaşına hazırlanacak... Niçin hazırlanmasın? 60 milyonluk bir ülkede en aşağı 45 milyonun izlediği iki televizyon da Cumhurbaşkanı ailesinin elindeyse, o aile neler yapmaz?.. llginç Bir Deney!.. Prof. BAHRİ SAVCI Sonuç Özal'ın özel durumuna gelince: Işaret ettiğimiz gibi bıkıldı Özal'dan artık... Anlattığımız bu ekonominin sorumluluğunun Özal'a ait olduğunu anlayan partilileri bile ondan bıktı!.. Ayrıca onun anayasa ve siyasal rejim sadakatsızlığından da bıkıldı: Bakanlara başbakana hükümete parlamentoya karışmasından da bıkıldı. Siz Mesut Yılmaz'ın o devlet adamlığı, parti başkanlığı vakarma sığmayan "arzı ubudiyet"ine bakmayın, o da bıktı ya da bıkacak!.. Dolmayan filelerin, kaynamayan tencerelerin sahiplerinin bakışlanna, o kostaklanma tavırları, efe calımları ile özal, bir ciddi seçenek (alternatif) olmaktan çoktan çıkmıştır. KunıKaya Başarılar Dileyerek... Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin 3. Olağan Kurultayı bugün Ankara'da başlıyor. İki gün sürecek bu toplantı Türkiye açısından önemli bir olaydır. İktidarın başlıca adayı SHP'nin iç çekişmelerinden, 'ikinci genel merkez' gibi yanlış görüntülerden kendini kurtarıp kurtaramayacağı, programı çizgisinde bir bütünlüğe kavuşup kavuşamayacağı iki gün sonunda belli olacaktır. SHP Kurultay delegelerine başarıh çalışmalar dilemekten öte bir şey söylemek istemiyorum. SHP delegeleri elbette ki bilinçll kişilerdir. Partilerinin hangi yönde yürümesi gerektiğini herkesten iyi bilirler. Ben SHP Genel Merkezi'nin son günlerde yayımladığı kitapcıklardan söz etmek istiyorum. Gerektiği gibi çalışmadığı zaman zaman ileri sürülen SHP Genel Merkezi daha önceki yönetim dönemlerinde gerçekleştınlmeyen yarartı çalışmaları ortaya koymuştur. Şimdi elimin altında duran kitapçıklar bu yararlı çalışmaların ürünleri: 'Yeni Eğitim Düzeni', 'Laik Cumhuriyet İçin Değerlendirme ve Öneriler', Anayasa ve Temel İlkeler', 'Gelir Dağılım PcIKikalan', 'SHP'nin Doğu ve Güneydoğu Bakışı ve Çözüm önerileri1, 'SHP Çevre Politikaları', 'Maliye ve Vergi Politikalan', 'Parti içi Eğitim Seminerleri'... SHP iktidara gelirse eğitim, maliye, çevre, güneydoğu ve doğu, gelir dağılımı, anayasa, laik cumhuriyet konularında neleri gerçekleştirecek, ne gibi öneriler getirecek? Bütün bunlar SHP Genel Merkezi'nin yayımladığı kitapçıklarda belirtilmiştir. Sanırım, kurultay delegelerine de dağrtılacak bu yayınlar dikkatle incelenirse SHP merkez kadrolannın son dokuz aylık süreyi hiç de boş geçirmedikleri anlaşılır. Şurasını belirtmekte yarar var, belli bir kültür birikimine dayanarak okunması, anlaşılması gereken sorunlar, konular her bilinçli yurttaşın anlayabileceği çok ranat bir anlatımla kaleme alınmıştır. Size bu kitapçıklardan bazı alıntılar sunmakta yarar görüyorum. örneğin 'Yeni Eğitim Düzeni': "Mevcut sistemin genel bir çerçevesinin ve değiştirilmesi gereken yanlarının da içerildiği bu raporu hazırlayarak iktidara geldiğimizde uygulayacağımız yeni sistemi kamuoyuna duyurmayı gerekli gördük" diyen SHP yönetimi, eğitimi yalnız okulla sınırlı görmediğini, 'okul odaklı eğitim anlayışından geniş kapsamlı bir eğitim anlayışına' geçilmesinin gerekliliğini dile getiriyor: "Çağımız toplumlarının en temel özelliği 'bilgi toplumu olma özelliğidir. Bu nedenle eğitim bütün vatandaşlara ulaştırılmalı ve istek ve yetenekleri doğrultusunda bilgiyle donatılması sağlanmalıdır... Demokratik bir ülke olmanın eğitimle ilgili boyutu, insanları haklarının, görevve sorumluluklarının bilincinde etkin bireyler haline getirmektedir. Bu doğrultuda herkese eşit düzeyde bir temel eğitim verilmesi genellik ve eşitlik ilkelerinin zorunlu gereğidir." Maliye ve vergi politikasıyla ilgili kitapçıkta da şöyle deniliyor: "Bugün açıkça görülmektedir ki ekonominin bozulmuş dengelerini yeniden kurabilmek için hiç zaman yitirmeden maliye politikalanna öncelik tanımak, alınabilecek önlemlerin en başında gelmektedir. Bunun gerçekleştirilebilmesi ise ancak ve ancak köklü bir vergi ve etkin bir teşkilât reformuyla olanaklıdır." Laiklik konusu: "Laiklik en geniş anlamı ile bir yaşam biçimidir. Laik devletin mutlak bir güce sâhip olmayan bireylerin inanç ve özgüriüklerini güvence altına almakla yükümlü niteliği yanında, kişi ve devletin ve kişilerin ilişkilerinde dogmatik kurallann değil, akıkatjğın; katı yakJaşımların değil, hoşgörünün; belli bir döneme ait değer yargılannı çağa uydurma çabasının değil, çağdaş yargıların; tutuculuğun değil, dinamik bir unsur olan toptumun gelişmesi, demokratikleşmesi çabalannın; vicdanlara baskının değil, vicdan özgürlüğünün var olduğu bir yasama biçimi." SHP Genel Merkezi'nce hazırlanan bu kitapçıkları kurultay delegelerinin okumaları çok yararlı olacak... Ama bu çekişme ortamında kimsenin buna vakti yok! Hiç değilse ortalık yatıştıktan, kurultay sonunda sağlam, tutarlı bir parti yönetimi oluştuktan sonra SHP'lilerin bu çalışmaları önemle okumalarını isterim. İçi boş söylevler, gevezelikler bir yana ıtilmeli, iktidara geldiğinde SHP'nin neler başarabileceğini kanıtlayan bu kitapçıklar, bütün partililerin benimsemeleri gereken bir yol, bir yöntem olmalı... MARMARAADASI A.ENON Tatil Köyü DENİZ OTEL 24 saat scak su. tnlkonlu banyolu oöaar i t e İ l Y P 45000 55.000 TL 346 23 44347 33 22 Ev:337 31 52 M. Adası: 9.19S6.5O32 v» 5600 OKTflYAKBAL EVET/HAYIR Faks hizmetini sadece Mavihat m sunar" Mavihat. Türkiye'de "OnLine RealTime" sistemiyle "Mavifaks Servisi"ni sunan tek telefon bankacılığı uygulamasıdır. Mavifaks Servisi isterseniz, en son cari hesap özetinizi tatil dahil her gün, gecegündüz her saat, aradığınız anda, bildirdiğiniz yere faksla yollar. Ülkemizin en gelişmiş ve eksiksiz telefon bankacılığı sistemine sahip Mavihat, her imkânıyla mükemmeldir. İsterseniz, hemen şimdi arayın. Mavihat ayrıcalıklarıyla şu anda tanışın. Sadece Mavihat: • "Mavifaks Servisi" ile hesap özetinizi bildirdiğiniz yere faks raporu olarak anında yollar. • İş Bankası Kredi Kartı ödemelerinizi, vadesiz hesabınızdan hemen yapmanızı sağlar. Sadece siz Bankamatik veya Kredi Kartı şifreni/le ^ Havalenizin gelipgelmediğini, • En son hesap bakiyenizi, ^ İş Bankası Kredi Kartınızın limitini, varsa borcunuzu, • Yatınm Hesabınızdaki hisse senetleriyle ilgili son bilgileri öğrenebilirsiniz. ^ Bankamatik Kartınız. Kredi Kartınız kaybolursa anında haber verebilirsiniz. ^ Aynca, İş Bankası müşterisi olmasanız bile Döviz kurlannı. faiz oranlannı, İş Bankası'nın benzersiz hizmetlerini öğrenebilirsiniz. Sungur Savran Körfez Savaşı ve Sosyalistler * Helsinkicilere Açık Mektup • Lev Trotskiy Leninist Savaş Politikası * Şadı Ozansu Kürt Hareketi ve Tiirk Sosyalistleri • Ergun Aydınoğlu Türkiye'de İşçi Sınıfı Hareketi • Yusuf Bartnan Sınıf Bilinci, İşçilerin Partisi ve Kurucu Meclis • Sınıf Bilinci Toplumsal Kurtuluş'a Cevap • Boris Kagarlitskiy Sovyetler'de Sosyalisl Parti Adres: Nakilbent Sok. No:49/3 Sultanahmet/İST. Dağıtım: GAMEDA TUM BAYILERDE M A V 1 H AT ŞİMDİ İŞ BANKASI, ARADIĞINIZ ANDA BULUNDUĞUNUZ YERDE! 51202022870202410202 2876700 1 S T \ \ B l l. 1/ M 1 K KAMUOYUNA ÇAĞRI ŞişeCam Fabrikaları'nda tensikata karşı direnen binlerce cam işçisine destek olajım. TÜRKİYE İŞ BANKASI Akdeniz'in cennet köşelerinden KALKAN'da huzur içinde ve ekonomik bir tatil yapmak istemez misiniz? TREK Gezilenmız, dağlarımızın keşfedilmemış güzelliklerını. tntkı, çıçek ortüsünu. buzul gollerını. nehırlerını, çıkılmamış zırvelerını ve tum yabanıl hayatını tanıtmak ıçın hazırlanmıştır Ağrı Dağı zırve çıkışı, Toros Dağlan. Trans Kaçkar Trek, Kafkasya ve Elbruz Dağı. her hatta kesm hareket Yaşam boyu unutamayacağınız aktıf bir tatil geçırmek ıçın broşür ısteyınız. TREK TRAVEL AYDEDE CADDESİ 24 TAKSİM/İSTANBUL Tel:(1) 1546706 Kristalİş Sendikası O halde bizi arayın.. Bize gelin.. t (Kahvaltı dahil iki kişi 70.000: TL.) ADRES: Cumhuriyet Caddesi, KalkanANTALYA TEL: 9 (3215) 76 8t 16 82 I ÖZEL BORA I I SURUCU KURSU I I 64. DÛNEM KAYITLARI BAŞLAMIŞTIR 3 AĞUSTOS HAFTA SONU 6 AĞUSTOS HAFTA İÇİ DERSANE ÛSKOOAR: 343 67 82 PİSTLERİMİZ METİN ERDEMİRCİ Birlikteydik; dag, taş, toprak ve halkın uğurlarken seni son kez o çok sevdiğin uğruna ölümlere gidip geldiğin Ülkemizin topragına... MUŞTAN VE AINTAUA'DAN DOSTLARI ADCSA M.E. SÖNMEZ SAHİBİNDEN SATILIK 88 Model 2000 GLS FORD 39.000 km'de Tel: 512 05 05'den 486485 KIKYATAd: 382 47 33 TAM8VA: 162 08 18 TEK YOL EĞİTİM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle