18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Sansürün kaldırılışının 83. yılı kutlandı Basııuıı duruıııu lıazîıı Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin yaptırdığı "Basın Özgürlüğü" anıtı törenle açıldı. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türk basımnın bir gün dahi özgür olmadığını söylerken, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent "Basınımız kıskaç içindedir" dedi. sürekli basın kartı alan 35 gazeteciye anı plaketleri verildi. Berin Nadi, Okay Gönensin ve rahatsızlığı nedeniyle törende bulunamayan Giingör Mengi'nin oğlu Cem Mengi'ye odülleri, TBMM Başkanı Erdem tarafından verildi. Berin Nadi, yaptığı kısa konuşmada, "Basın özgürlüğü çok önemli bir ödüldur. Bu koşullarda verilen bu odul daha da anlamlıdır. Nadir Nadi adına teşekkür edijorum" dedi. İstanbul Uluslararası Basın Merkezi'ndeki Gazeteciler Gunü'nde konuşarı Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent de "Bugün de basınımız kıskaç içindedir" dedi. Demirkent şöyle konuştu: "Bir yandan bazı sermaye gruplannın yarattıgı ekonomik sorunlar, öte yandan çıkanlan yeni yasalar çağdaşlık düzenine erişmemizi engellemekte, meslektaşlarımız arasındaki göruş a>rılıklarını keskinleştirmektedir. Böylece belirsizlik yaratılmış tnönü, sansürün kaldırılmasından sonra bugün ulaştığımız noktayı düşündürücü olarak nitelerken, 1 Demirel, basın çalışanlarının içine düşürüldüğü durumun "hazin' olduğunu söyledi. Bülent Ecevit "Türk basım, tarihinin en ağır ekonomik bunalımını yaşıyor" dedi. ÇGC'nin "Türkiye'de Sansür ve Basın Özgürlüğü" panelinde konuşan Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, 160 yıllık bir geçmişi olan Türk basımnın bir gün dahi özgür olmadığını söyledi. Ekşi, "Basın kendini özgür sandığı dönemlerde dahi belirli konulan tabu gördüğü için üzerine gidememistir. Buna en iyi örnek Turk Silahlı Kuvvetleri'dir. 1974'te Kıbrıs Harekâtı sırasında bir Turk muhribinin bir Türk savaş uçağı tarafından vurularak batınlması konusunda Türk basım tam 12 sene suskun kalmıştır" dedi. Yazar Aziz Nesin, basın özgürlüğü konusundaki sınırlamalara karşı olduğunu vurguladı . TGS Genel Başkanı Orhan Erinç, basının özgür olmadığını söyledi. Izmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Sivri de Turk basımnın kıizden kurtulması için atılacak ilk adımın bir kangren halini alan lotaryacılığa son verilmesi olacağını söyledi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü yayımladığı mesajda, "Aradan 83 yıl gectikten sonra bugün ulaşabildigimiz nokta çok düşündürücüdür" dedi. Inönü şöyle devam etti: "Bütün dünyada insanlar demokrasi için harekete geçmişlerken, tabulan yıkmışlarken, son günlerde Güneydogu olaylan bahane edilerek bütün yurtta sansür uygulanabilmektedir. Dergiler ve basımevleri kapatılmakta, gazeteier toplanabilmektedir. Dahası, mevcut iktidar devletin televizyonuna ufak seçim bahaneleriyle sansür koyabilmektedir. Ancak hükümet ve Cumhurbaşkanı, aynı yasak süresinde rahatlıkla devlet radyo ve televizyonunu iktidar lehine kullanmakta bir sakınca görmemektedir. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, basının ve basın çalışanlannın içine düşürüldüğü durumun 'hazin' olduğunu ifade ederek, "Sansürün şeklen ve resmen kaldınlmış olması, fiilen mevcut olmasını önlemiyor" Haber Merkezi Türk basınından sansürün kaldırılışının 83. yıldönümü ve Gazeteciler Günü dün kutlanırken, siyasi parti liderleri ve basın kuruluşİan yaptıkları açıklamalarda, basının bugünün ulaştığı noktanın "hazin" ve "diişündürücü" olduğunu belirttiler. Bu arada Gazeteciler Cemiyeti'nin kuruluş olarak Cumhuriyet'e verdiği Basın özgürlüğü Ödülü'nü Yönetim Kurulu üyesi Berin Nadi, kişi olarak da Yaa Işleri Müdürümüz Okay Gönensin ve Sabah yazarı Giingör Mengi aldı. Gazeteciler Günü, dün İstanbul Uluslararası Basın Merkezi1 nin bulunduğu Sepetçi Kasrındaki törende kutlandı. Törene TBMM Başkanı Kaya Erdem ve eşi, De\'let Bakanı ve hükümet sözcüsü tmren Aykut, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Karaevli, Meclis Genel Sekreteri Ertan Cireli ve kalabalık bir davetli topluluğu ile gazeteciler katıldı. Bu arada basında 50. yıllannı tamamlayan 10 gazeteci ile ve bazı kişiler basının saygınlığını tartışmaya, bazıları saygınlık ilkesini korumaya koyulmuşlardır." Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu, basına yönelik sansür uygulamalannın eksilmeden ve yasalardan destek alarak sürdüğünü bildirdi. Açıklamada, gazetecilerin 83 yıl önce gazete bürolarına sokmadıklan sansürün bugün başta anayasa, TCK ve Basın Yasası'nda düşünce ve basın özgürlüğünü kısıtlayan hükümler olarak yaşammı sürdurdüğu kaydedildi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin yaptırdığı "Basın Özgürlüğü Anıtı", dün Devlet Bakanı Ersin Koçak tarafından açıldı. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda gazetecilerin oynadığı rolü simgeleyen anıtın açılışında konuşan ÇGC Adana Şubesi Başkanı Çetin Yiğenoğlu, Adanalı gazetecilerin, hurufatları katır sırtında taşıyarak Toroslar'da gazete bastığını ve işgal altındaki Adana'da dağıttığını anlattı. dedi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, basından sansürün kaldınlışı dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Türk basım, tarihin en ağır ekonomik bunalımını yaşamakta... Binlerce yetişkin gazetecimiz işten çıkanlmış; binlercesi de aylardır evlerine bir ekmek parası götüremiyor. Aylardır emeklerinin karşüığını alamayan, hak grevi yasaklandığı için hak da arayamayan gazeteciler, görev basında şehit vertnek pahasına gazetelerini ve basın özgürlüğünü yaşatma mucadelesini sürdürüyorlar. "dedi. DMP Genel Başkanı Bedrettin Dalan, "AbdUlhamit döneminden bu yana en ağır sansür bu dönemde yaşanmaktadır. Belki bugün gazeteciler, önemli ölçüde hapishanelerde çürümüyorlar, ancak yüzlerce gazeteci, kapanan ve ekonomik sıkıntıya diişen gazeteier yüzünden işsiz ve perişan haldedir. Bu durumun sorumlusu ve planlayıcısı tamamen iktidardır" dedi. Basın özgürlüğü yok, basın bunalımı var 'Bmbirdirek' NÜVÎT TOKDEMİR / ZAFER AKNAR DİKİLİ Dikili 6. Uluslararası Kultur ve Sanat Festivali'nde "Basın Özgurlüğü ve Basın Bunalımı" panelinde konuşan gazetemiz yazarı tlhan Selçuk, "Türkiye'de basın özgürlüğü >ok, basın bunalımı var. Oyle bir bunalım ki belki tarihimizde basınımız böylesini yaşamamıştır" dedi. Turk basımnın içinde bulunduğu bunalımda enflasyonun da önemli rol oynadığını belirten tlhan Selçuk, "Bu bunalımın bir yonu enflas>ondan kaynaklanmaktadır. Ama bunun içinde bir ekonomik >on daha var. Eğer basın biriki holding babasının eline geçerse işte orada basında kriz var demektir" diye konuştu. Selçuk, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir duruma halkın ve siyasal iktidarın izin vermeyeceğini, ayrıca gazetecilerin dernekleri, sendikaları ve cemiyetleri ile karşı çıktığını vurguladı. Siyasal iktidarın kâğıt fiyatlarını yuksek tutmakla halkı okumaya değil okumamaya sürüklediğini belirten llhan Selçuk, "Emekçilerin aylığı düşük olduğundan ister istemez kitap, gazete ve dergiyle arası açılır. Bunu özellikle yapıyorlar" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Basın özgürlüğü dediğimiz şey; Cumhurbaşkanı Özal'ın, başbakanken söjledigi şu sözcükte odaklaşıyor 'Yakında 1.5 siyasal parti, 2.5 gazete olacak! Bunu yapmaya çalıştı ve bir ölçüde başardı. Basın bugün büyük tehlike içindedir. Zamanla yarışı>oruz. Acaba Özal mı önce yıkılacak, basın mı önce yıkılacak? Bu bir kumardır. 'Ben gazetecilerden milyonlarca lira kazandım' diyebiliyor, düşunebilhor musunuz 'Ben zenginleri severim' diyor. Zenginleri seven, yoksullardan uzak duran, belki de nefret eden bir cumhurbaşkanımız var ve o da tarafsız ve sorumsuz bir iktidann başı. Hem yasaları çiğniyor, hem yoksullara düşman, hem zenginleri seviyor. Böyle bir ülkede kalkıp da basının özgür olduğunu, bunalımda olmadığını söylemek bence yalan söylemekle eş anlamlıdır." İzmir Barosu Başkanı Sabri Kurt'un yönettiği panele katılan gazetemiz yazarı Mustafa Ekmekçi, basın özgürlüğünün halk sahip çıktığı oranda var olabileceğini bildirerek "Halk özgürse gazeteci de özgürdür. Halkın ağzına kilit vurulmuşsa, gazeteci de susmak zorundadır" dedi. Panelin diğer konuşmacısı Basın Konseyi Genel Sekreteri Yurdakul Fincancı da büyük gazetelerin sahipleri ya da genel yayın yönetmenlerine sorulduğunda bunalımın sınırh olduğu yolunda görüş belirttiklerine, oysa en çok işçi çıkarımının bu tür gazetelerde gorulduğune değindi. Basının ileri teknoloji krizine girdiğini de savunan Fincancı, promosyonun dipsiz bir kuyu olduğunu vurguladı ve bugunkü bunalımın mimarı olarak "gazete sahipleri, hükümetlerçalışanlar"ı gösterdi. Dikili 6. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali'nde önceki gece yapılan "Halkevleri Şöleni" büyük ilgi gördü. Liman Sahnesi'ndeki şölende Grup Anadolu, Hasan Tatar, Sevinç Eraltay, Mehmet Gümüş ve Arif Sağ'ın konserleri gece yarısına dek sürdü. Bu arada izleyicilerin, "Devlet terörüne hajır", "Faşizme ölüm.tek yol devrim", "Zindanlar boşalsın, tutsaklar bırakılsın" şeklinde sloganlar attıkları görüldü. Festivalde bugün saat 11.00'de Çaılılaraltı'nda M. tlhan Erdost, Gencay Şaylan, Fehmi Koru ve Yaşar Keçeliler'in katılacakları "LaiklikŞeriatçı AkımlarEtnik Gruplar" paneli, 17.00'de Haydar Kutlu'nun "TürkYunan Dostlugu ve Ege Barışı" konferansı, 15.00'te Zehra Kosova ve Yaşar Seyman'ın katılacakları "Cumhuriyetten Günümüze Kadın ve Sendika" söyleşisi; imza kuşağında Gencay Şaylan, Yaşar Seyman, Ahmet Yurdakul ve M. llhan Erdost'un kitap imzaları var. Ilhan Selçuk Dikili'de düzenlenen panelde konuştu GRAVÜRLERDE YER ALIYOR tstanbul'la ilgili her gravürde yer alan Binbirdirek Sarnıcı, şimdi çöplük olarak kullanüıyor. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) Sultanahmet'teki sarnıçta acı tablo çöp deposu REMZİ GÖKDAĞ Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Sultanahmet Camisi, Topkapı Sarayı, Dikilitaş, Alman Çeşmesi ve diğerleri... lstanbul'un tarihi dokusunun merkezi olan Sultanahmet Meydanı'nda biünen bu eserlerin yanında pek tanınmayan önemli bir yapı daha var. 'Binbirdirek Sarnıcı.' Adliye binasın'n karşısında bulunan sarnıç, yanında yapılmakta olan inşaatm yapıya zarar vermesinden sonra yeniden gündeme geldi. Inşaat çukurunda elle kaaya izin verilmesine karşın, kazının dozerle yapılması nedeniyle belediye, inşaatı durdurdu. Sarnıcın hemen dibinde yapılan inşaat geçici olarak durdu, ancak kaderine terk edilen bu yapının çöp deposu olarak kullanılmasına devam ediliyor. 4. yüzyüda yapılan ve Istanbul'daki sarruçlann en büyüğü olan sarnıçla ilgili olarak Anıtlar Kurulu 10 yıl önce bir proje geliştirdi. Sarnıcı onararak içini turistik tesis olarak kullanmaya karar veren kurul, gerekli izinleri almasına karşın belediye ile anlaşamadığı için projeyi gerçekleştiremedi. Geçen süre içinde sarnıç turistik tesis yapılamadı, ama çevresindeki iş merkezlerinin çöplerini döktükleri bir yer, depo alarak kullanıldı. Korunması için bugüne dek hiçbir girişim yapılmayan sanııçta dibinde zamanla biriken çamurlar 4 metre kalınlığında bir toprak tabaka oluşturdu. Samıca, Binbirdirek Parkı'nda muhtar kulübesinin yanından girilebiUyor. Yapıyı gezmek için önce kilitli olan kapıyı parkın sorumlusuna açtırıyor ve içeri giriyoruz. Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyonu Başkanı Nusret Avcı ile birlikte çakmak ışığında çamur zemine iniyoruz. Yerlerdeki çöp yığınları içinde güçlükle yürüyebüiyoruz. Sarnıcın kubbeleri arasında açılan deliklerden atılan her türlü çöp ile binaların kanalizasyon sularımn sızması sonucu oluşan ağır bir koku var sarnıçta. Istanbul'la ilgili hemen her gravürde yer almasına ve Is 146. maddeden hüküm giyenler kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra serbest Hükümlüde 'gerekçe' bekleyişi tstanbul'da da yargılamaları süren ana DevSol, MLSPB ve Eylem Birliği davasının tutuklu sanıkları hakkında tahliye kararı alındı. Haber Merkezi Anayasa Mahkemesi'nce, Terörle Mücadele Yasası'nın şartlı tahliyeye farklı oranlar getiren bazı maddelerinin iptal edilmesinden sonra öncelikle TCK'nın 146. maddesinden yargılanan tutuklulann tahliyelerine başlandı. Şu ana kadar tahliye edilenlerin sayısı 200'ü buldu. TCK'nın 146. maddesinden hükümlülerin serbest bırakılmalarına ise Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının hazırlanıp Resmi Gazete'de yayımlanması sonrasında başlanacağa belirtüdi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrasında askeri mahkemelerde tutuklu olarak yargılanan sanıkların "ileride mağdur olmamalan" için serbest bırakılmaları çalışmaları hız kazandı. Askeri mahkemelerin, iptal kararını beklemeden duruşmaları öne alarak verdikleri kararlar sonrasında ilk aşamada önceki akşam 50'yi aşkın tutuklu serbesj bırakıldı. Dün gerçekleşen tahliyelerle de bu sayı 200'ü buldu. Bu arada Askeri Yargıtay'ca incelemelerinde bulunan dava dosyaları üzerinde tutuklu sanıklann tahliyesi için çalışmalar başlatıldı. Davalan Askeri Yargıtay'da süren nuştu. Cezaevi çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan diğer tutuklular da şartlı tahliyelerin uygulanmasında "Türk ve Kürt aynmı yapıldığını" belirterek bu durumu eleştirdiler. İstanbul 2 Nolu Askeri Mahkemesi, yargılamaları tutuklu olarak süren Ana DevSol, MLSPB ve Eylem Birliği davalarının duruşmalannı öne alarak dün öğleden sonra görüşmeye aldı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı hakkında ilgililerden telefonla bilgi aldıklarını söyleyen mahkeme yetkilileri, tutuklu sanıkların mağdur olmamalan için harekete geçtiklerini belirttiler. Yapılan duruşmalar sonucunda tstanbul 2 Nolu Askeri Mahkemesi'nde yargılamaları tutuklu olarak süren ana DevSol, MLSPB ve Eylem Birliği davalarında 50'yi aşkın tutuklu hakkında tahliye kararı alındı. Bir böliim sanığın bulunduğu Bartın Özel Tip Cezaevi'ne tahliye kararının telgrafla iletildiği öğrenildi. Bu tahliye karanyla serbest kalacaklar arasında 1987 yıhnda tutuklu ve hükümlü yakınlarının Ankara'ya yaptıkları yürüyüş sırasında çıkan olaylarda fenalaşarak yaşamını yitiren Didar Şensoy'un kardeşi MLSPB örgütü liderlerinden Hasan Şensoy ve arkadaşları da bulunuyor. Anayasa Mahkemesi'nin, yazımı, üye Yılmaz Aliefendioğlu tarafından sürdürülen iptal kararı gerekçesinin, karara bazı üyelerin karşı oy vermeleri nedeniyle uzayacağı belirtüdi. TAHLİYE SEVtNCt İstanbul Ba>rampaşa Cezaevi'nden ilk tahliye edilen, MLSPB davasından tutuklu Muhittin Özbay oldu. 11 yıldır tutuklu bulunan Muhittin Özbav dun gece 23.15 e cezaevinden çıktı. Butün gün cezaevi kapısında bekleyen Özbay'ın y^kınlan Özbay'ı adeta kaçırırcasına götürdüler. Ozbay yakınlayasadışı ana DevYol davası tutuklularından Ali Alfatlı, İsmail Tümay ve Mustafa Gülmüş önceki gece bulundukları Çanakkale Cezaevi'nden serbest bırakıldı. Çanakkale Cezaevi Savcısı Ertem Türker, tahliyelerin Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla doğrudan ilişkili olmadığım belirterek Askeri Yargıtay'ın, iptal kararından etkilenerek tahliye kararı vermiş olabileceğini belirtti. Türker, kararın Resmi Gazete'de yayımlanıp kendilerine gerekli emrin verilmesinden sonra tutuklu ve hükümlülerin salıverilme işlemlerine başlanacağını duyurdu. Terörle Mücadele Yasası'nın 4. maddesinin a ve b bentlerinin iptal edilmesiyle dün Bursa Özel Tip Cezaevi'nde DevYol davasından yargılanan 25 tutuklu tahliye edildi. Mahkum yakınlannın doldurduğu cezaevi nizamiyesi önünde 4 tutuklu kapıdan sahverilirken, 21 kişi bir minibüsle askerlik şubesine n ile kucaklaşırken onları tanımakta zorluk çekti. MLSPB, DevSol ve Eylem Birliği'nden tutukluların tamamının tahliyesi, işlemlerin uzaması nedeniyle bugüne kaldı. Bu arada askerlik durumu olanlann tahliyeden sonra askerlik subelerine götürüldükleri öğrenildi. götürüldü. Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nin aldığı kararla ana DevYol davasının 1 numaralı sanığı Oğuzhan Müftüoğlu ve 16 arkadaşı, bulundukları Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nden serbest bırakıldılar. Ceyhan Cezaevi'nde, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından, cezaevinde bulunan 102 tutuklu ve hükümlüden ancak 60'ının yararlanabileceği belirtilirken, dün de süren tahliyeler nedeniyle cezaevi önünün tutuklu ve hükümlü aileleriyle dolduğu gözlendi. Cumhuriyet muhabirinin, cezaevinden çıkışında görüştüğü Oğuzhan Müftüoğlu, alınan iptal kararıyla "geç de olsa haksızlığın kısmen giderildiğini" söyledi. Müftüoğlu, tahliyesi nedeniyle sevinç ve hüzünü bir arada yaşadığını vurgulayarak "Türkiye'de demokrasi var diyenlerin öncelikle 12 Eylül'ü yargılamaları gerekir" diye ko tanbul'u tamtıcı yabancı yayınlarda bulunmasına karşın bugün bakımsızlık nedeniyle ziyaret edilemeyen sarnıcın toprakla kaph zeminin altında önemli tarihi eserlerle, sikkelerin bulunabileceği belirtiliyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ^anat Tar.tfu Bölümü öğretinv u>elerindeı^ Doç. Dr. Mebmet thsan Tunay, eserin restorasyonunun en kısa zamanda yapılarak ikinci bir 'Yerebatan' olarak turizmin hizmetine sunulması gerektiğini söylüyor. Sarnıcı bugünlerde tehdit eden en büyük tehlike ise hemen yanında yapılmakta olan inşaat. SİT alanı olmasına karşın imar izni alarak bu yılın basında başlayan inşaata geçen ay dozerle kazı yapümış. Yapılan kazıda çıkan tarihi eserlerin zarar görmesi nedeniyle belediye 46 pafta, 233 ada, 11 parseldeki 4 kat imar izinli inşaatı mühürlemiş. Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Komisyonu Başkanı Nusret Avcı da belediye meclisine konuyla ilgili bir önerge sunacağını beürtiyor. Tarihi eserin temizlenmesi ve korunmasımn sağlanması için çalışmaların başlatılacağını ifade eden Avcı, çevrede yapımı devam eden inşaatın da mühürlenmesi gerektiği görüşünde. Az sayıda turistin sarnıcı gezdiğini söyleyen Binbirdirek Mahallesi Muhtarı Cafer Bayar, sarnıçla ilgili bir anısını şöyle anlatıyor: "1980 yılı öncesinde tngilizler sarnıçta bir film çevirdi. Film için sarnıç aydınlatıldı, yerlerdeki çöpler temizlendi. O zaman muhteşem bir görüntüsü vardı. Film çekimleri tamamlandı, ışıklar söküldü ve sarnıç tekrar o eski kasvetine büründu." KlSA KISA • Batman Devlet Hastanesi'nde tedavi gören 6 çocuğun son 15 gün içinde ishale bağh su kaybından öldüğü bildirildi. Ishal olaylarının artması üzerine toplanan il hıfzıssıhha kurulunca bazı önlemler alındı. lshal olaylannın büyük artış gösterdiği Batman'da halen 50 çocuğun tedavi altında tutulduğu öğrenildi. • Konya, Kayseri, Kars, Ordu, Antalya, Adıyaman ve Çanakkale'de meydana gelen trafik kazalannda 11 kişi hayatını kaybetti. Adıyaman'da ticari bir taksinin çarptığı ANAP Adıyaman Milletvekili Mehmet Delicioğlu'nun oğlu 9 yaşındaki Oğuzhan Delicioğlu ağır yaralandı. Kazalarda ölenlerin adları şöyle: Tuğba Vanoğlu, Nihat Özdemir, Yusuf Koçar, Asiye Avcıkaya, Hülya Arpacı, Abdullah Dinç, Mehmet Akbağ, Muzaffer Kapalı, Mehmet Ali Akm ve Hüseyin Aksoy. Ataturk Egılım Fakjltes Res1'1" EoİL.mu Ögrencılerı BASKENTTEN AHMET TAN Özal: Mesul, Mesut Be/dir ANKARA Cumhurbaşkanı'nın Malaıya nutku Ankara'ya ulaştığında, çoğu bakanın nufku tutuldu. Özal, hem zammı veren bükümete bindiriyordu hem de zammı alan işçilere... tşçilere bindirmesinin belki mantığı vardı. Çönkü ne de olsa kendisi eski MESS Başkanı'ydı. Özal'a göre toplusözleşme pazarlığı, "bağırmak, çağırmak" ve "bir nevi edepsizlik yaparak hak aramaya kalkmak" idi. Ama hükümete niye bindirdiğini anlamak zordu. Çünkü bu hükümet, kendisinin manevi lideri olduğu partinin hükümeti değil miydi? Bu hukümetin başkanını daha bir ay önce kendisi seçtirmemiş miydi? Nutku tutulan bakanlar, önce bunları düşundiiler. Sonra nutuk metnini önlerine koyup bazı cümlelerin altını çizdiler. En kalın çizgileri, altı cümlenin altına çektiler " Bugün mesuliyet bende değil." " Mesul olan iktidardır." " 400 bin kişiye 26 trilyon verilir mi?" " Bunun sonu üç rakamlı enflasyona gider." " Zonguldak'ta yapılan hata tekrarlandı." ' tpin ucu kaçar hale geldi." Özal, nıçın oo>ıe konujuyordu? "tpin ucu", yoksa kendisi için mi kaçar hale gelmişti? Önce, konuşmanın içtenlikli olup olmadığına bakalım. Özal'ın hükümete yüklenmesi gerçek miydi, yoksa danışıklı dövüş mü? Öyle ya, işçilere verilen zamları çıkarmak için KİT ürünlerine de zamlar yapmak ve çok şayıda işçinin işine son vermek gerekiyordu. Özal, "tarafsız cumhurbaşkanı" olarak hukümetin bu önlemlerine ortam hazırlıyor olabilirdi. Daha önceki hükümette de görev almış bazı bakanlar, bu görüşü abartıh buldular. Onlara göre bir danışıklı dövüş için, Özal'ın üslfibu çok ağırdı. "tpin ucu kaçıyor", "Üç rakamlı enflasyon" ve "Zonguldak hatasını tekrarlıyorsunuz" sözleri de "Mesul olan iktidardır" açıklaması da oldukça sert sözlerdi. Bir başka görüş de bu sert görüntünün arkasında bir mesaj bulunduğuydu. Özal, "Mesut Bey artık tek sonımludur. Ben devre dışıyım" mesajı vermek istiyor olabilirdi. Ama bu görüş de fazla geçerli görünmüyor. Çünkü Cumhurbaşkanı bu mesajını Yılmaz hükümetine zarar vermeden, toplumsal ve ekonomik koşulları zedelemeden yapabilirdi. Gerçekten de Özal'ın, işçilere verilen zammı memurlarla, esnaf kredileriyle kıyaslaması, 400 bin kişiye 26 trilyon verildiğini söylemesi, asgari ücretin altında çahşmaya razı milyonlarca işsiz bulunduğundan, hele de enflasyonun üç rakamlı hale gelebileceğinden söz etmesi, iktidann işini zorlaştıncı bir nitelik taşıyor. Önce memurlara, sonra işçilere yapılan zam, hukümetin erken seçim hazırlığı yaptığı yorumlarına yol açıyor. Özal, bu hazırlıktan acaba tedirgin mi olmuştu? Ekonomik göstergeler, bu kasımda bir baskın seçim olasılığını güçlendiriyordu. Oysa ki Özal, erken seçim kararında tek yetkili olmak istiyordu. Çünkü acele ile yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanlığı makamını risk altına sokacak sonuçlar çıkabilirdi. Özal acaba Mesut Yümaz'ın zamlarla memnun etmek istediği memurişçi kitlesinin kafasını mı kanştırmak istiyordu? Hukümetin, Cumhurbaşkanı'nın kişisel durumonu hesaplamadan, kendi çıkarlanna göre bir erken seçim kararı almasına engel olmak mı istiyordu? Dün ANAP'ta tüm kafalar bu sorulara takıldı kaldı. Mesut Yılmaz ile Yıldınm Akbulut'un işçi zammı ile ilgili yazgılannda bir paralellik ortaya çıktı. Tarih çok erken tekerrür etti. Akbulut, başbakanlıktan aynldıktan sonra bize yaptığı açıklamalarında, maden işçilerine yapılan hükümet zammına da Özal'ın karşı çıktığını anlatmış, bu yüzden başbakanlıktan istifa noktasına geldiğini söylemişti. Cumhurbaşkanı, eski başbakanı eleştirdiği gibi, yeni başbakanın zam kararına da karşı çıktı. Mesut Yılmaz, Akbulut'un deneyimlerinden de ders almak durumunda. Önceki gün, Başbakanlık'taki odasında, bize, bu zamlarla devletin çok ağır bir yük altına girdiğini, ama bundan da kaçınmanın mümkün olmadığını belirtmişti. Çünkü "Daha önce yapılan hatanın faturası daha sonraki toplusözleşmelere yüklenemezdi". Özal, hükümetle kamuoyu önünde açıkça tartışmaya girdi. Başbakan, şimdilik, "Kendi takdirleridir" diyerek yorum yapmıyor. Ama Cumhurbaşkanı, elestirinin dozunu aşıp suçlamayı sürdürürse, gelişmeler ne yöne gidebilir? Ankara'da hükümet ve ANAP çevreleri, dün akşam bu sorunun yanıtıyla uğraşıyordu. MARMARA ÜNİVERSİTESİ GENÇLER SERGÎSÎ 7 Hazıran • U Temmuz DEKİNOD KULTUR MERKEZİ IS T A NBU L D a2d' doh \ he'gun 1 ç 00 a kodor Çok Doygun Programla ASSOSANZAKLARTRUVA Unutamayacağınız HAFTA SONU (26, 27, 28 Temmuz) Her pazar Yemekli Koy Gezileri (49.000 TL.) 511 20 91 5 1 9 38 68
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle